ABD’li doktor: New York hastaneleri 11 Eylül’den daha kötü durumda, hasta geliyor ve ölüyor

Ulusal Muhafız Birlikleri, dün New York valisinin konuşmasını dinledikleri sırada (AFP)
Ulusal Muhafız Birlikleri, dün New York valisinin konuşmasını dinledikleri sırada (AFP)
TT

ABD’li doktor: New York hastaneleri 11 Eylül’den daha kötü durumda, hasta geliyor ve ölüyor

Ulusal Muhafız Birlikleri, dün New York valisinin konuşmasını dinledikleri sırada (AFP)
Ulusal Muhafız Birlikleri, dün New York valisinin konuşmasını dinledikleri sırada (AFP)

Koronavürüse yakalanan hastaları kurtarma çabalarına katılan yoğun bakım departmanında görevli ABD’li bir doktor, New York’taki hastanelerin ‘11 Eylül terör saldırılarında olduğundan daha kötü bir duruma’ sahne olduğunu ifade etti.
Halihazırda hastanelerdeki durumu ‘cehennem gibi’ diye nitelendiren Dr. Steve Caspedes, “Hastalar geliyor, onlara solunum cihazları takıyoruz ve ölüyorlar. Bu döngü böyle devam ediyor. 11 Eylül bu duruma kıyasla hiçbir şey değildi. Hazırdık ve hastaların gelmesini bekliyorduk. Şu anda her yaştan hastalar hastaneye akın ediyor. Sadece yaşlıların hastalandığını veya öldüğünü söyleyerek kendinizi kandırmayın. Hastalık herkesi vuruyor” dedi.
Diğer yandan New York Post’a konuşan bir tıbbi laboratuvar çalışanı, “Kariyerime AIDS'in yayılması sırasında başladım. Koronavirüs salgını çok daha kötü. 11 Eylül saldırılarından sonra şehre hâkim olan duygu ne ise şimdi de öyle bir durumdayız. Sokaklar o günkü gibi sessiz” ifadelerini kullandı.
Salgının merkez üssü olan New York başta olmak üzere ABD’nin farklı eyaletlerindeki doktorlar ve hemşireler, koronavirüs vakalarında yaşanan büyük artışın ardından kendilerini gün geçtikte büyüyen bir baskıyla karşı karşıya buldular. Bu durum onları, çok sayıda hasta karşısında sağlık hizmetlerini en doğru şekilde kullanmak için bir düzenleme yapmaya götürdü.

ABD’de bilanço giderek artıyor
ABD’de koronavirüs (Kovid-19) salgınında vaka sayısı 104 bin 839'a yükselirken, ülke genelinde virüs kaynaklı hayatını kaybedenlerin sayısı bin 711’e ulaştı. Bu artışın ardından ABD, Çin ve İtalya'yı geride bırakarak vaka sayısında en üst sıraya çıktı.
Reuters’e konuşan Mount Sinai Hastanesi'nde bulaşıcı hastalıklar alanında uzman olan Dr. Eric Neibart, hiç kimsenin durumun böyle bir noktaya varacağını tahmin edemeyeceğini ve buna tam olarak hazır olamayacağını söyledi. “Bu koşullar altında ve mevcut kapasiteyle elden ne geliyorsa yapılması gerek” diyen Dr. Eric, hastalığın görülme sıklığının inanılmaz olduğunu söyledi.
Yeterli sayıda solunum cihazlarına sahip olmayan hastaneler, koronavirüse yakalanan hasta sayısındaki büyük artıştan dolayı daha önce benzeri görülmeyen bir baskıyla karşı karşıya kaldılar. New York Valisi Andrew Cuomo, salgına dair herhangi bir gerçekçi senaryonun, sağlık sisteminin kapasitesini aştığını söyledi.
44 binden fazla vakanın ve 519 ölümün kaydedildiği New York, hastalar için daha fazla yatak bulmakta büyük zorluklara karşı karşıya bulunuyor. Yetkililer, otel odalarının, idari alanların ve diğer yerlerin sağlık merkezlerine dönüştürülmesini bekliyorlar. New York'ta koronavirüs hastalarını tedavi eden bir hemşire olan Maria Lubivaro, her hastanın tedavisinden sonra maskeleri değiştirdiklerini, fakat şu anda 12 saatlik çalışma süresi boyunca bir tıbbi maske alabildiklerini söyledi.
ABD yönetimi, vaka sayısında yaşanan bu hızlı artışın ardından eyaletleri, vaka sayısı doğrultusunda, daha az tehlikeli olandan çok tehlikeli olana doğru sıralayacak bir rehber hazırlamaya çalışıyor. Böylece eyalet valilerinin virüsün yayılmasının önüne geçmek için alacakları önlemleri belirlemelerine yardımcı olmak amaçlanıyor.
Johns Hopkins Üniversitesi tarafından yayınlanan bir raporda, dünya çapındaki vaka sayısının 600 bine ulaştığı ve dünya üzerinde laboratuvar testleri için özel bir sistemin bulunmaması nedeniyle bu sayının çok daha yüksek olabileceği kaydedildi.

Trump: 30 veya 40 bin solunum cihazına ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum
Fox News'a yaptığı açıklamada ABD Başkanı Donald Trump, “Hakkında konuşulan rakamların gerçek rakamlardan çok daha büyük olduğunu hissediyorum. 30 veya 40 bin solunum cihazına ihtiyacınız olduğunu düşünmüyorum. Normal zamanlarda büyük hastanelere gittiğinizde sadece iki solunum cihazı görürsünüz. Şimdi 30 bin cihaza mı ihtiyaçları var?” ifadelerini kullandı.
Trump’ın bu ifadeleri, eyaletinin virüs salgını karşısında 30 bin solunum cihazına ihtiyacının olduğunu söyleyen New York Valisi Andrew Cuomo’ya yönelikti.
Bu açıklamalar, ABD tarihindeki en büyük ekonomik kalkınma projesinin geçişini hızlandırma gereği üzerine Kongre'deki tartışmanın alevlendiği bir zamanda geldi. ABD Başkanı, projenin oylanmasını engellemekle tehdit eden bir Cumhuriyetçiye sert sözlerle yüklendi. Twitter hesabı üzerinden yaptığı bir paylaşımda Temsilciler Meclisi Üyesi Thomas Massie’ye yüklenen Trump, onun partiden kovulması gerektiğini söyledi.
Massie’nin tehdidi, çoğunluk sağlanamadığı takdirde ilgili projenin başarısız olacağı anlamına geliyor. Cumhuriyetçi milletvekili projeye itiraz etmek için Kentucky'den Washington’a gitti. Projenin geçmesi için oy vermekte zorlandığını ifade eden Massie, “Milletvekillerinin seyahat etmesinin zor olduğunu söylüyorlar. Ancak senatörler buradaydı ve oy kullandılar. Birçok kimse projeye oy vermem gerektiğini söyledi. Fakat onlar bir haftayı Senato'da saçma meseleleri tartışarak geçirdiler” ifadelerini kullandı.
Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin üyelerden birinin projeyi engellemeye çalışacağını ifade etmesinin ardından milletvekilleri projeye oy vermek için Washington’a akın etti. Oysa meclisteki liderlerin, tüm milletvekillerinin hazır bulunmasının gerekmediğini ve projenin hızlıca geçirileceğini açıklamalarının ardından bu uzun toplantıya katılmamayı umuyorlardı. Ülkeyi koronavirüs salgınından kurtarma çabalarının ortasında bazıları enfekte olmaktan kaçamadılar. Vakalar, Washington'dan ayrılan diğer milletvekillerinde korkuya sebep oldu. Uzak eyaletlerden gelen 453 milletvekilinin virüsle enfekte olabileceği yönünde büyük bir endişe var. Oy kullanmak için meclis salonunda bulunmaları durumu ise endişeyi daha da artırıyor.
Bundan dolayı milletvekillerine, oylama sürecinde binada nasıl hareket edileceğini gösteren bir genelge gönderildi. Milletvekilleri yan yana oturmadılar ve oy kullanmak için alfabetik sırayla ofislerinden çağırıldılar. Meclise girmeden önce el dezenfektanı kullanması gereken milletvekillerine, asansör yerine merdivenleri tercih ederek sosyal mesafeyi korumaları önerildi.



İran’da gençler toplumu değiştiriyor: 40 yılın en büyük dönüşümü

İran'daki sosyal dönüşümün Tahran yönetimindeki muhafazakarları rahatsız ettiği belirtiliyor (Reuters)
İran'daki sosyal dönüşümün Tahran yönetimindeki muhafazakarları rahatsız ettiği belirtiliyor (Reuters)
TT

İran’da gençler toplumu değiştiriyor: 40 yılın en büyük dönüşümü

İran'daki sosyal dönüşümün Tahran yönetimindeki muhafazakarları rahatsız ettiği belirtiliyor (Reuters)
İran'daki sosyal dönüşümün Tahran yönetimindeki muhafazakarları rahatsız ettiği belirtiliyor (Reuters)

Uzmanlara göre İran'da son 40 yılın en büyük toplumsal değişimlerinden biri yaşanıyor. 

New York Times'ın (NYT) haberinde, gençlerin başını çektiği dönüşüm kapsamında son dönemde binlerce kişinin katıldığı açık hava pop konserleri ve kadınların saçı açık şekilde erkeklerde dans ettiği eğlenceler düzenlendiği yazılıyor. 

Sokak müzisyenleri ve hip-hop dansçılarından sabah yoga grupları ve sanat festivallerine kadar özellikle Tahran'da çeşitli organizasyonların yapıldığına dikkat çekiliyor. 

Başkente ek olarak bazı etkinliklerin Şiraz, İsfahan, Yezd gibi çeşitli şehirlere de yayıldığı aktarılıyor. Hatta çöldeki bazı bölgelerde özel rave partileri düzenlendiği belirtiliyor.

İranlı sosyolog Fadime Hassani, gençlerin "ikili hayat yaşamak istemediğini" özel ve kamusal alan arasındaki ayrımların gittikçe bulanıklaştığını söylüyor: 

Son 40 yılda İran kültürünün büyük bir kısmı özel alanlarda, yani evlerde, partilerde ve kısıtlı ortamlarda varlığını sürdürdü. Ancak bugün aynı değerler, duygular ve yaşam tarzları kamusal alanda da yeniden üretiliyor.

Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, seçim kampanyasında daha fazla sosyal özgürlük vaadinde bulunmuştu. NYT'nin analizinde hükümetin gençlerin liderliğindeki dönüşümü "bastırmaktan çekindiği veya buna gücünün yetmediği" yorumu yapılıyor. 

22 yaşındaki Mahsa Emini'nin başörtüsü kurallarına uymadığı iddiasıyla gözaltına alınıp işkence sonucu öldürülmesiyle İran'da 2022'de patlak veren protesto dalgası da hatırlatılıyor. Kuraklık, ekonomik kriz ve haziranda 12 gün süren İsrail-İran savaşının etkilerinden toparlanmaya çalışan Tahran yönetiminin, benzer bir tepkiyle karşılaşma endişesiyle etkinliklere karşı sert önlemler almadığı yazılıyor. 

Diğer yandan muhafazakarların değişimden rahatsız olduğuna da dikkat çekiliyor. NYT'nin İran medyasından aktardığına göre İstihbarat Bakanlığı, sosyal kurallardaki gevşemeye ve kadınların başörtüsünden uzaklaşmasına dair ülkenin dini lideri Ali Hamaney'e rapor sundu. Hamaney'in de "gençlerin ve kadınların hizaya getirilmesi" talimatı verdiği öne sürülüyor. 

Independent Türkçe, New York Times, Iran Wire


Netanyahu, ‘iyi niyet gösterilmesi halinde’ Suriye ile anlaşma olabileceğini düşünüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ay üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (Hükümet Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ay üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (Hükümet Basın Ofisi)
TT

Netanyahu, ‘iyi niyet gösterilmesi halinde’ Suriye ile anlaşma olabileceğini düşünüyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ay üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (Hükümet Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçtiğimiz ay üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (Hükümet Basın Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ‘iyi niyet gösterilmesi halinde’ Suriye ile bir anlaşmanın mümkün olabileceğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre Netanyahu, geçen hafta Suriye’de yaşanan çatışmada yaralanan askerleri ziyaret ederken yaptığı açıklamada, “Suriye’den beklenen, Şam’dan mevcut tampon bölgeye kadar silahsızlandırılmış bir tampon hat oluşturmasıdır. Buna elbette Hermon Dağı’nın etekleri ve zirvesi de dahildir” dedi.

Netanyahu, “Bu bölgeler üzerindeki kontrolümüzü, İsrail vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için sürdürüyoruz. Eğer iyi niyet gösterilir ve bu ilkeler üzerinde anlaşılırsa, Suriyelilerle bir anlaşmaya varmak da mümkün. Ancak her koşulda kendi ilkelerimizden vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Diğer taraftan İsrail medyasına göre Netanyahu ve Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilci Yardımcısı Morgan Ortagus ile bir araya geldi.

Yediot Aharonot’a bağlı Ynet haber sitesinin aktardığına göre görüşme, Kudüs’te Başbakanlık Ofisi’nde gerçekleşti.

Ortagus’un ilerleyen saatlerde Beyrut’u ziyaret etmesinin beklendiği bildirildi.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.