Koronavirüste müttefik, Tayvan krizinde düşman: ABD ve Çin ilişkileri

Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, Washington’a ‘Özgürlük Dostları... Refah Ortakları’ açıklamasıyla yanıt verdi (AP)
Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, Washington’a ‘Özgürlük Dostları... Refah Ortakları’ açıklamasıyla yanıt verdi (AP)
TT

Koronavirüste müttefik, Tayvan krizinde düşman: ABD ve Çin ilişkileri

Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, Washington’a ‘Özgürlük Dostları... Refah Ortakları’ açıklamasıyla yanıt verdi (AP)
Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, Washington’a ‘Özgürlük Dostları... Refah Ortakları’ açıklamasıyla yanıt verdi (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, Washington ve Pekin’in, bu hassas dönemde ‘aralarındaki gerginliği hafifletme’ ve ‘dünyanın büyük bir bölgesini saran koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele etmek için birlikte çalışma’ hususlarında uzlaşı sağladıklarını açıkladı.
Trump, 27 Mart’ta Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Çin Devlet Başkanı Şi ile son derece güzel bir görüşmeyi bitirdim. Gezegenimizin büyük bir kısmını tahrip eden koronavirüsü ayrıntılı şekilde ele aldık. Çin çok şeyler yaşadı, virüsü çok iyi anladılar. Birlikte çalışıyoruz ve ona çok saygı duyuyorum” ifadelerine yer verdi.
Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ise ABD ve Çin arasındaki ilişkilerin kritik bir noktada olduğunu belirterek, ABD’nin, ilişkileri iyileştirmek için önlemler ortaya koyacağı yönündeki umudunu dile getirdi. Cinping ayrıca, “Mevcut koşullar altında Çin ve ABD, salgınla mücadele etmek için birleşmelidir” dedi.
Çin haber ajansları tarafından yayınlanan bir habere göre Şi, “Çin, ABD’nin şu an tanık olduğu zorlukları anlıyor. Pekin, piyasaları istikrara kavuşturmak ve salgının ortasında kalkınmayı desteklemek için Washington ile makroekonomik politika koordinasyonunu güçlendirmeye hazırdır” ifadelerini kullandı.
Haberde, Çin’in ABD ile bilgi ve deneyimlerini paylaşmaya hazır olduğu belirtilirken, iki ülkenin sağlık departmanlarının ve hastalık kontrol uzmanlarının, iki hükümet arasındaki gerginlik döneminde bile temaslarını sürdürdüğüne dikkat çekildi.
G20 liderlerinin video konferans aracılığıyla gerçekleştirdiği görüşme sonrasında iki liderin gerçekleştirdiği temas, Başkan Trump’ın ‘ABD’nin Tayvan’a uluslararası desteğini artırmasını destekleyen’ bir yasaya onay vermesinden birkaç saat sonra geldi.
Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Jing Shuang, ABD’nin söz konusu adımının uluslararası hukuka aykırı olduğunu söylerken, Çin’in içişlerine kaba bir müdahale olduğunu ifade etti. Shuang, adımın diğer egemen ülkelerin Çin ile normal ilişkiler geliştirmesini de engellediğini vurguladı. ABD’yi hatalarını düzeltmeye, yasaları uygulamaya ve diğer ülkeler ve Çin arasındaki ilişkilerin gelişmesini engellememeye çağıran sözcü, aksi takdirde ABD’nin, Çin’den kaçınılmaz olarak sert bir tepkiyle karşılaşacağını vurguladı.
ABD Kongresi’nde iki taraftan da büyük bir destek alan ve geçtiğimiz Perşembe günü Trump tarafından imzalanan ‘Tayvan Müttefikleri Uluslararası Koruma ve İyileştirme İnisiyatifi’ Tasarısı, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Tayvan ile diplomatik ilişkileri geliştirmek için atılan adımlar hususunda Kongre’ye rapor verilmesini gerekli kılıyor. Tasarıyla birlikte ABD’nin, Tayvan’ın güvenliğini zayıflatan ülkelerle ilişkilerini değiştireceği öngörülüyor.
Çin, kendi özerk yönetimine sahip Tayvan’ı, topraklarının bir parçası olarak görüyor ve onu, ABD ile ilişkilerinde en hassas mesele olarak tanımlıyor. Pekin, Tayvan’ın, kendi eyaletlerinden biri olduğunu ve bağımsız bir ülke gibi anlaşma imzalama hakkının bulunmadığını savunuyor. Aynı şekilde ABD, Tayvan’ın bağımsızlığının Washington’un çıkarına olduğunu, Asya’daki geleneksel ABD nüfuzunu koruyacağını ve Çin’in genişlemesini sınırlayacağını ifade ediyor.
Tayvan Cumhurbaşkanı Tsai Ing-wen, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, ‘Özgürlükte Arkadaşlar, Refahta Ortaklar’ sloganı altında Tayvan bayrağının ABD bayrağının yanında dalgalandığı bir fotoğraf paylaştı. Trump’ın yasayı imzalamasından dolayı da memnuniyetini dile getiren Ing-wen ayrıca, İngilizce olarak, “Bu, Tayvan ve ABD arasındaki dostluğun ve aralarındaki karşılıklı desteğin bir göstergesidir. İnsan sağlığına ve ortak demokratik değerlerimize yönelik küresel tehditlerle yüzleşmek için birlikte çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi.
Son haftalarda Pekin’in koronavirüs salgınıyla mücadele konusundaki kaygılarına rağmen Çin, Tayvan hususundaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı. ABD, Çin’in ‘Tayvan’ın Büyük Okyanus ve Latin Amerika’daki müttefiklerini cezalandırmasına’ dair endişelerini dile getirdi. Tayvan, şu anda hepsi küçük ve gelişmekte olan 15 ülke ile diplomatik ilişkilere sahip.
Tayvan, Çin’in Taipei ile resmi ilişkilerini koruyan ülkelere baskı yapmasını sürekli şekilde eleştiriyor. ABD’nin de çoğu ülke gibi Tayvan ile resmi bağlantıları olmasa da Trump yönetimi, birçok silah satış anlaşması ve Tayvan’ın ‘Çin’den gelen baskıyla başa çıkması yolunda’ diplomatik yardımlarla adaya verdiği desteği güçlendirdi.
Yeni yasanın, Çin ve ABD arasındaki mevcut gerilimi artırması bekleniyor. Aynı şekilde Trump’ın, koronavirüsü ‘Çin virüsü’ olarak nitelendirmesi ve Pekin’i virüsü dünyaya yaymakla suçlaması, Pekin’in eleştirilerine neden oldu. Başkan Trump, açıklamasından birkaç gün sonra Çin virüsü nitelendirmesinden geri adım atarken, geçtiğimiz Salı günü Fox News’e yaptığı açıklamada da bu nitelendirmeden pişman olmadığını vurguladı.
İki lider arasında gerçekleşen telefon görüşmesi ise, dünyanın en büyük iki ekonomisi arasındaki ilişkilerin, benzeri görülmemiş siyasi ve ticari gerginliklere tanık olduğu bir dönemde geldi. Bu gerginlikler, geçtiğimiz Ocak ayında kısmen azalsa da ticaret anlaşmasının ilk aşamasının imzalanmasıyla yeni bir sürece girdi. Durum, iki ülke arasındaki ilişkilerin öngörülebilir bir gelecekte normale dönmesini de zorlaştırdı.



Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
TT

Paris’ten Beyrut uyarısı: Bölgedeki gerginlik tehlikeli şekilde artıyor

Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)
Fransa Cumhurbaşkanı Gabon'a yaptığı ziyaretten bir kare (AFP)

İsrail’in, askeri kapasitesini yeniden inşa ettiği gerekçesiyle Lübnan’daki Hizbullaha karşı geniş çaplı bir operasyon başlatabileceğine ilişkin endişeler giderek artıyor. Son haftalarda İsrail medyasında sıkça dile getirilen bu iddialar, pazar günü Beyrut’un güney banliyölerinden Haret Hreik’te Hizbullah’ın bir numaralı askeri yetkilisi Heysem Tabtabain’in hedef alınmasıyla sahada da kendini gösterdi.

Aynı zamanda İsrail’in atacağı olası adımlar hem Lübnan içinde hem de uluslararası çevrelerde ciddi kaygılara yol açıyor. Bu bağlamda, her zamanki gibi en hızlı tepkiyi veren ülke Fransa oldu. Paris, ismini vermeden Hizbullah’ın üst düzey bir komutanını hedef alan saldırıdan duyduğu endişeyi açıkladı.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçen cumartesi CNBC Arabiya’ya verdiği röportajda Lübnan’daki durumun “son derece kırılgan” olduğunu ve önümüzdeki dönemin “belirleyici” nitelikte olacağını vurgulamıştı.

Fransız Dışişleri Sözcüsü Pascal Confavreux, pazartesi günü düzenlediği basın toplantısında, “23 Kasım Pazar günü Beyrut’u hedef alan İsrail saldırısının, zaten son derece gergin olan ortamda tırmanma riskini artırdığı için Fransa’da derin bir endişe yarattığını” söyledi.

Fransa, her açıklamasında olduğu gibi tüm taraflara itidal çağrısında bulunarak, tehditlerin raporlanması için oluşturulan ateşkes izleme mekanizmasının önemine dikkat çekti. Paris, geçen yıl kurulan ve bir ABD’li generalin başkanlık ettiği, bir Fransız subayın ise başkan yardımcılığı görevini üstlendiği bu mekanizmada aktif rol oynuyor. Mekanizmada Lübnan, İsrail ve Birleşmiş Milletler de yer alıyor.

fgth
Güney Lübnan'da İsrail'in Manara yerleşim birimine bakan bir UNIFIL gözlem noktası (EPA)

Fransa, bu mekanizmayı “taraflarca tanınan ve tek taraflı adımların engellenmesi ile hem Lübnan hem de İsrail’de sivillerin güvenliğinin sağlanması için gerekli çerçeve” olarak değerlendiriyor. Ancak mekanizmanın temel sorunu, geçen yıl imzalanan 27 Kasım 2024 Ateşkes Anlaşmasından bu yana İsrail’in günlük askeri operasyonlarını durdurmasını sağlayamaması. İsrail bu operasyonları, Hizbullah’ın ateşkese uymadığı ve askeri altyapısını yeniden inşa ettiği gerekçesiyle sürdürüyor. Fransız açıklaması, Paris’in “Lübnan’ın egemenliği ve toprak bütünlüğüne bağlılığını” yeniden teyit ediyor.

Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı Macron’un Ortadoğu ve Kuzey Afrika danışmanı Anne-Claire Legendre, iki günlük bir ziyaret için Beyrut’a giderek üç üst düzey yetkili, Lübnan ordusu komutanı ve UNIFIL temsilcileriyle görüşmüştü


AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
TT

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Şarku'l Avsat'a konuştu: Suudi Arabistan ile iş birliğinde sınır yok

Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Üst düzey bir Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan’la iş birliğinin ‘sınırı olmadığını’ belirterek, Riyad’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkeze dönüştüğünü, reform hızının yüksek olduğunu, değişime açık bir tutum sergilediğini ve net bir vizyona sahip olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, Brüksel’in Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için geniş ufuklar gördüğünü vurguladı. Sikela, bu iş birliğinin yalnızca ikili düzeyde değil; Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de de güçlü bir potansiyel taşıdığını ifade etti.

yhju
Avrupalı yetkili, Suudi Arabistan'ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini söyledi. (Avrupa Birliği)

Sikela, Riyad’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) Küresel Sanayi Zirvesi’ne katılımı sırasında yaptığı açıklamada, sürdürülebilir sanayi kalkınması, istihdam yaratma ve katma değer üretme başlıklarının küresel ekonominin ihtiyaçlarıyla örtüştüğünü belirtti.

UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi

Jozef Sikela, Suudi Arabistan’ın UNIDO Küresel Sanayi Zirvesi’ne ev sahipliği yapmasının yerinde bir adım olduğunu belirterek, AB’nin UNIDO ile toplam taahhüt tutarı 350 milyon dolara yaklaşan 38 aktif program yürüttüğünü açıkladı. Sikela, “UNIDO’nun en büyük ortağı ve en büyük gönüllü katkı sağlayanı biziz” ifadesini kullandı.

Sikela, sanayi, ticaret ve enerji bakanlığı geçmişine de atıfta bulunarak, zirveyi Suudi yetkililerle görüşme fırsatı olarak değerlendirdiğini belirtti. Suudi bakanlarla, Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu (PIF) temsilcileriyle ve şirketlerle bir araya geldiğini ifade eden Sikela, iş birliğinin yalnızca AB ile Suudi Arabistan arasında değil, dünyanın başka bölgelerinde de derinleştirilebileceğini söyledi. Sikela, “Yenilenebilir enerji, hidrojen, madencilik, çevrenin korunması, eğitim ve mesleki gelişim gibi alanlarda aynı önceliklere sahibiz” dedi.

Suudi Arabistan’la ilişkiler hız kazanıyor

Sikela, Suudi Arabistan ile ilişkilerin ‘çok güçlü bir ivme kazandığını’ vurguladı. Geçen yıl Brüksel’de AB ile Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) arasındaki ilk zirvenin düzenlendiğini hatırlatan Sikela sözlerini şöyle sürdürdü: “Krallık, Körfez’deki en büyük ticaret ortağımız ve ekonomisini çeşitlendiren, net vizyona sahip bir ülke.”

sdefrgt
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğinin sınırları olmadığını vurguladı. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyonu’nun ülkeyi Avrupa şirketleri ve yatırımcıları için çok cazip bir merkez haline getirdiğini belirterek, “Neden? Çünkü net bir vizyona sahip olmak, net bir yön anlamına geliyor ve yatırımcıların aradığı da bu: istikrar ve öngörülebilirlik. 2030 Vizyonu, yatırımcılara gelecek konusunda güven veriyor” şeklinde konuştu.

Sikela, “Bu vizyonu Avrupa ile Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerdeki bakış açımız ve bölge ile dünya konusundaki sorumluluğumuzla birleştirebilirsek, iş birliğinin sınırı olmaz; çünkü ortak gündemimiz çok geniş” ifadelerini kullandı.

Jozef Sikela’ya göre Suudi Arabistan, ekonomisini çeşitlendirmeye ve yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmeye odaklanıyor; bu öncelikler Avrupa’nın aynı alanlara gösterdiği ilgiyle örtüşüyor. Aynı durum, ortak çalışma alanı olarak görülen Orta Asya için de geçerli.

Sikela sözlerine şöyle devam etti: “Bu perspektiften bakıldığında Brüksel, Suudi Arabistan-Avrupa iş birliği için güney ülkelerinde geniş fırsatlar görüyor. PIF, Afrika, Orta Asya, Güney Asya, Pasifik ve Karayipler’de aktif; bu bölgeler aynı zamanda AB’nin ‘Global Gateway’ (Küresel Geçit) girişimi kapsamında değerlendiriliyor.”

‘Global Gateway’… Geleceğe yatırım

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, AB’nin benimsediği Global Gateway girişiminin, partner ülkelerde sürdürülebilir kalkınmayı desteklemek amacıyla yatırım, teknoloji ve Avrupa standartlarını kullanarak uygulanan stratejik bir yatırım programı olduğunu vurguladı.

ty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Vizyon 2030'un yatırımcılara gelecek konusunda güven verdiğini söyledi. (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Temel hedef geleceğe yatırım yapmak, bu da varlıklara yatırım yapmadan önce insanlara yatırım yapmayı içeriyor” dedi.

Sikela’ya göre AB ve üye ülkeler, dünyadaki kalkınma harcamalarının en büyük kaynağı; küresel harcamaların yüzde 40’ından fazlasını sağlıyorlar, oysa ekonomileri dünya üretiminin yalnızca yüzde 16’sını oluşturuyor.

Sikela, başlangıçta 2027’ye kadar 300 milyar euro hedeflendiğini, bu hedefin neredeyse bu yıl gerçekleştirildiğini ve bu nedenle hedefin 2027’ye kadar 400 milyar euroya yükseltildiğini belirtti.

Jozef Sikela, girişimin ‘eşit ortaklığa dayandığını ve ülkelere şart dayatmak veya dengesiz ilişkilere çekmek yerine güç kazandırmayı hedeflediğini’ ifade ederek, bunun giderek parçalanan bir dünyada geniş kabul gördüğünü söyledi.

İş birliğinin derinleştirilmesi

AB Uluslararası Ortaklıklar Komiseri, Global Gateway girişimini Suudi yetkililerle görüştüğünü ve iki tarafın çıkarına hizmet edecek iş birliği fırsatlarını ele aldıklarını belirtti.

Sikela, “Girişim, ortak çıkarı olan partnerler için kapalı değil. Suudi kurumlarının ve özel sektör yatırımlarının katılımını memnuniyetle karşılıyoruz. AB ile Suudi Arabistan arasında iş ortamının iyileştirilmesi konusunu da tartıştık. İlişkileri derinleştirecek ek adımlar bekliyoruz. Yapılacak çok iş var, ancak ilerleme hızlı ve doğru yoldayız” şeklinde konuştu.

Gelecek için büyük potansiyel

Sikela, Avrupa-Suudi Arabistan ilişkilerinin önümüzdeki beş yıldaki perspektifi sorulduğunda, Suudi Arabistan’ın hızla önemli bir ekonomik ve teknolojik merkez haline geldiğini vurguladı. Sikela, “Bugün bir bankacı olsaydım, Avrupa şirketlerine Suudi Arabistan’a ilgilerini artırmalarını tavsiye ederdim. Çünkü burası istikrarlı, öngörülebilir ve geleceğe yönelik büyük bir potansiyele sahip bir ortam” ifadelerini kullandı.

gty
Avrupa Birliği (AB) Uluslararası Ortaklıklar Komiseri Jozef Sikela, Şarku’l Avsat'a verdiği röportaj sırasında (Fotoğraf: Saad el-Anzi)

Sikela, “Suudi Arabistan’daki en büyük çekim unsurları, reformların hızı, değişime açıklık ve net vizyondur. Siz bir vizyon belirlediniz ve hükümetin bu vizyona bağlı olduğuna eminim; bunu her gün gösteriyorlar” dedi.

Jozef Sikela sözlerini şu ifadeyle tamamladı: “İşte AB ile Suudi Arabistan arasındaki iş birliğini tamamen farklı bir seviyeye taşımak için üzerine inşa etmek istediğimiz temel budur.”


Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
TT

Moskova'nın faaliyetleri artarken İngiliz Donanması Rus fırkateynini ve petrol tankerini durdurdu

İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)
İngiliz Kraliyet Donanması devriye gemisi "Severn" (gemi hesabı "X" platformu üzerinden)

İngiltere Savunma Bakanlığı, dün yaptığı açıklamada, İngiliz devriye gemisinin Manş Denizi'nde takip ettiği bir Rus firkateyni ve petrol tankerini durdurduğunu, Rus donanmasının İngiliz suları etrafındaki faaliyetlerinin son iki yılda yüzde 30 arttığını belirtti.

Bakanlık, Kraliyet Donanması devriye gemisi HMS Severn'in son iki hafta içinde Manş Denizi'nden geçiş yapan Rus firkateyni RFN Stoyky ve tanker Yelnya'yı durdurduğunu açıkladı.

AP’ye göre Severn, sonunda izleme görevini Bretonya açıklarında kimliği belirsiz bir NATO müttefik gemisine devretti.

Bakanlık, İngiltere'nin, kıyılarında konuşlu gemilere ek olarak, NATO'nun Kuzey Atlantik ve Arktik bölgesindeki Rus gemileri ve denizaltılarını izleme misyonu kapsamında İzlanda'ya üç Poseidon keşif uçağı konuşlandırdığını bildirdi.

Bu haber, Savunma Bakanı John Healey'nin gazetecilere, Rus casus gemisi Yantar'ın İskoçya açıklarındaki faaliyetlerini izleyen keşif uçağı pilotlarına lazer ışınları tuttuğunu söylemesinden sadece birkaç gün sonra geldi.

İngiltere, Yantar'ın eylemlerini "pervasız ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, topraklarına yönelik herhangi bir ihlale yanıt vermeye hazır olduğunu belirtti.

Haley çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Rusya'ya ve Putin'e mesajım şu: Sizi görüyoruz ve ne yaptığınızı biliyoruz" dedi.

Londra'daki Rusya Büyükelçiliği, Haley'nin sözlerine, İngiliz hükümetini "askeri bir saplantıyı körüklemekle" suçlayarak yanıt verdi ve Moskova'nın Birleşik Krallık'ın güvenliğini baltalamaya çalışmadığını ifade etti.