​Husilerin Suudi Arabistan’ı hedef alan füzeli saldırılara Arap dünyası ve uluslararası toplumdan kınama

Suudi Arabistan füze savunma sistemi (Arşiv)
Suudi Arabistan füze savunma sistemi (Arşiv)
TT

​Husilerin Suudi Arabistan’ı hedef alan füzeli saldırılara Arap dünyası ve uluslararası toplumdan kınama

Suudi Arabistan füze savunma sistemi (Arşiv)
Suudi Arabistan füze savunma sistemi (Arşiv)

Husilerin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad ve Cizan şehrini hedef alan füzeli saldırılar, Arap dünyası ve uluslararası toplum tarafından kınandı.
Husilerin saldırısını kınayan ülkelerden Kuveyt, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Suudi Arabistan'ı balistik füzelerle hedef alan saldırıyı en güçlü ifadelerle kınandı.
Kuveyt resmi ajansının (KUNA) haberine göre Dışişleri Bakanlığı’ndan kaynaklar, ‘alçaklık’ olarak niteledikleri saldırıyı, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile mücadele çabalarının ortasında sadece Suudi Arabistan’ın güvenliğini değil tüm Körfez bölgesinin güvenliği ve istikrarını hedef aldığını vurguladılar. Kaynaklar, Kuveyt’in Suudi Arabistan’ın yanında olduğunu ve desteklediğini belirttiler.
Yemen ise Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani’nin dilinden saldırıyı kınadı. İryani Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ‘İran'ın paralı askerleri tarafından Suudi Arabistan’ın Riyad ve Cizan şehirlerine yönelik gerçekleştirilen başarısız terör saldırısını şiddetle kınıyoruz” ifadelerini kullandı.
İryani, saldırının İran’ın Husilere silah göndermeye ve onları sabotaj aracı olarak kullanmaya devam ettiğinin bir göstergesi olduğunu belirtti.
Bahreyn de Riyad ve Cizan’ı balistik füzelerle hedef alan saldırıyı gerçekleştiren İran destekli terörist Husi milislerini güçlü bir şekilde kınadığını ifade etti. Bahreyn Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada Suudi Arabistan hava savunma sistemi tarafından püskürtülen saldırının hem Suudi Arabistan’ın hem de bölgenin güvelik ve istikrarını hedef alan korkakça bir saldırı olduğu ve bu tür terör eylemlerinin en güçlü ifadelerle kınandığı vurgulandı.
Bahreyn’in Suudi Arabistan’ın yanında olduğu vurgulanan açıklamada, Suudi Arabistan ve halkının, istikrar ve güvenliği için alınacak tüm önlemlerin destelendiği bildirildi.
Öte yandan Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) Genel Sekreteri Dr. Nayef el-Hacraf, Riyad ve Cizan’ı hedef alan füze saldırısını kınadı. Tüm dünya koronavirüsle mücadele ederken Husiler tarafından düzenlenen bu terör eyleminin sadece Suudi Arabistan’ı değil, tüm bölgeyi tehdit ettiğini vurgulayan Dr. Hacraf, saldırıyı sivillerin ve sivil bölgelerin hedef alınmasını önleyen uluslararası hukuk ve normların açık bir ihlali olarak niteledi. Balistik füzeleri imha eden Kraliyet Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nin (RSAF) etkinliğini ve hazır bulunuşluğunu öven Genel Sekreter, KİK’in Suuri Arabistan ve halkının yanında olduğunu vurguladı. Dr. Hacraf ayrıca uluslararası toplumu, bölgedeki barışı ve güvenliği istikrarsızlaştırmaya çalışan Husi milislerine karşı koymaya çağırdı.
Aynı şekilde Ürdün hükümeti de Riyad ve Cizan’a yönelik ‘korkunç bir terör saldırısı’ olarak nitelediği füzeli saldırıyı kınadı. Ürdün Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Dayfullah el-Fayiz yaptığı açıklamada, Ürdün’ün Suudi Arabistan’a olan desteğini vurguladı.
Diğer yandan Arap Parlamentosu Başkanı Dr. Meşal bin Fehm es-Silmi, RSAF’ın başarıyla imha ettiği iki balistik füzeyle yapılan saldırıyı mümkün olan en güçlü şekilde kınadı. Dr. Silmi, saldırının uluslararası ilkelerin, sözleşmelerin, geleneklerin, Birleşmiş Milletler (BM) kararlarının ve uluslararası anlaşmaların açık bir ihlali ve hem bölgesel hem de uluslararası güvenlik ve barışa yönelik bir tehdit olduğunu vurguladı. Dr. Silmi saldırıyı ‘Husilerin Yemen'deki krize siyasi bir çözüm getirecek ve bölgedeki güvenlik ve istikrarı sağlayacak güven artırıcı önlemlere yönelik ciddiyetsizliğinin ve İran rejimine boyun eğdiğinin’ bir göstergesi olarak niteledi.
Arap Parlamentosu Başkanı, BM Güvenlik Konseyi (BMGK) Başkanı ve BM Genel Sekreteri’ne gönderdiği mektupta,  Husi milislerin bu alçakça eylemlerini durdurmaya zorlayacak acil önlemler alınması çağrısında bulundu. Dr. Silmi mektubunda ayrıca İran’ın Husilere bölgedeki güvenliğin istikrarsızlaştıran ve Yemen’deki kaosun sürmesine neden olan desteğiyle BMGK kararlarını açık bir şekilde ihlal ettiğini belirtti. Silmi, Arap Parlamentosu'nun bölgesel ve uluslararası güvenlik ve istikrar korumaya yönelik Suudi Arabistan’ın alacağı tüm önlemleri desteklediğini vurguladı.
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevi İşleri Genel Başkanı Şeyh Dr. Abdurrahman es-Sudeysi de saldırıyı kınayanlardandı. Ülkenin içinde bulunduğu mevcut koşullar çerçevesinde yapılan ‘acımasız’ saldırının ‘kötü niyetli’ bir eylem olduğunu belirten Dr. Sudeysi, bu tür eylemlerin İslam tarafından da reddedildiğinin altını çizdi. Dr. Sudeysi RSAF’ın başarısına ve Suudi Arabistan yönetimine övgüde bulundu.
Afganistan da Riyad ve Cizan’a yönelik, sivilleri ve sivil bölgeleri hedef alan terörist saldırıyı kınadığını ifade etti. Afganistan hükümeti tarafından yapılan açıklamada, balistik füzelerle yapılan saldırının uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına aykırı olduğu vurgulandı. Açıklamada, tüm dünya koronavirüs ile mücadele ederken Husilerin bu tür bir eylemde bulunması, insan haklarını tanımadıklarının bir göstergesi olarak nitelendirilirken Afganistan’ın Suudi Arabistan ile dayanışma içinde olduğu belirtildi.
Suudi Arabistan öncülüğündeki Yemen'de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu Sözcüsü Albay Türki el-Maliki ise yaptığı açıklamada, dün akşam Yemen’in Sana ve Saada şehirlerinden fırlatılan ve Suudi Arabistan topraklarını hedef alan balistik füzelerin RSAF tarafından başarılı bir şekilde imha edildiğini söyledi. Albay Maliki, Riyad ve Cizan’ı hedef alan füzelerin havada parçalandığını ve şarapnel parçalarının saçılmasına neden olduğunu belirtti. Albay Maliki, tüm dünyanın koronavirüsle mücadele için birleştiği bir zamanda Husilerin gerçekleştirdiği bu ‘barbarca’ saldırının sadece Suudi Arabistan ve vatandaşlarını değil aynı zamanda tüm dünyadaki birlik ruhunu hedef aldığını vurguladı.
Husi milislerin gerçekleştirdiği bu saldırının, yaptıkları ateşkes ve gerginliği azaltmaya yönelik açıklamaları yansıtmadığını ifade eden Albay Maliki, bununla birlikte Husilerin Yemen hükümetiyle güven artırıcı önlemler almak ve darbeyi sona erdiren kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak konusundaki ciddiyetsizliklerinin ve İran’ın desteğiyle kardeş Yemen halkının acılarını devam ettireceklerinin bir göstergesi olduğunun altını çizdi. Maliki Koalisyon güçlerinin, sivillerin güvenliğini sağlamanın yanı sıra bölgesel ve uluslararası istikrarı korumak için Husilerin elindeki bu balistik imkanları etkisiz hale getirmek amacıyla katı ve caydırıcı önlemler almaya devam ettiğine işaret etti.



İsrailli bakan: Trump'ın reddetmesine rağmen Batı Şeria'nın "fiili ilhakına" devam ediyoruz

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)
TT

İsrailli bakan: Trump'ın reddetmesine rağmen Batı Şeria'nın "fiili ilhakına" devam ediyoruz

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (EPA)

İsrail Ulaştırma Bakanı Miri Regev, ABD Başkanı Donald Trump'ın sağcı İsrail hükümetinin Batı Şeria'yı resmen ilhak etme planını engellemesine rağmen, bakanlığının Batı Şeria'yı "fiili olarak ilhak etme" yönünde adımlar atmaya devam ettiğini söyledi.

İsrail'in 12. Kanalına verdiği röportajda Regev, "Sonuçta Batı Şeria'da İsrail egemenliğinin olacağına inanıyorum" dedi ve Trump'ın Batı Şeria'nın ilhakına karşı olduğunu defalarca dile getirmesine rağmen, Amerikan yönetiminin "başka bir yol olmadığını anladığını" belirtti.

Regev, "Maalesef şu an doğru zaman değil ama olacak. Her halükarda, Ulaştırma Bakanlığı olarak Batı Şeria'da fiili egemenliğimizi kullanıyoruz. Oraya bakarsanız, (yerleşimciler için) inşa ettiğimiz yol ve aydınlatma sayısını görürsünüz" ifadelerini kullandı.


Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
TT

Uydu görüntüleri, Sudan'ın el-Faşir kentinde ‘toplu mezarlar’ olduğunu ortaya koydu

Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Yale Üniversitesi’nin Halk Sağlığı Fakültesi’ne bağlı İnsani Araştırmalar Laboratuvarı’na göre, uydu görüntüleri, Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) kontrolünü ele geçirdiği Sudan'ın batısındaki Darfur eyaletinin kuzeyinde bulunan el-Faşir şehrinde ‘toplu mezarlar’ ve ‘ceset imha faaliyetlerinin’ izlerini ortaya çıkardı.

Sudan ordusunun Darfur'daki son büyük kalesi olan el-Faşir'in HDK tarafından ele geçirilmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM), katliamlar, tecavüzler, yağmalamalar ve halkın toplu olarak yerinden edildiğini bildirdi.

HDK'nin sosyal medyada yayınladığı videolarla desteklenen çok sayıda tanık ifadesi, iletişimden tamamen kopuk olan şehirde yaşanan zulmü gözler önüne serdi.

s
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Dün yayınlanan İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, el-Faşir'deki eski bir hastane ve caminin yakınında ‘toplu mezar olduğu düşünülen en az iki bölgede toprak bozulmaları’ olduğu belirtildi.

Raporda, ‘şu anda HDK tarafından gözaltı merkezi olarak kullanılan’ bir doğum hastanesinin dışında daha önce tespit edilen hendeklerin ve nesne yığınlarının ortadan kaybolduğu ifade edildi.

Raporda ayrıca, Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) 450 hasta ve personelin öldürüldüğünü bildirdiği Suudi hastanesine yakın bir caminin yakınında ‘yaklaşık 7 metre uzunluğunda ve 4 metre genişliğinde bir hendekten’ bahsedildi.

İnsani Araştırmalar Laboratuvarı raporunda, HDK'nin bir yıldan fazla süren kuşatma sırasında inşa ettiği toprak bariyerin yakınında toplu infazlara dair kanıtlar olduğu kaydedildi.

yu
Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (HDK) saldırısının ardından el-Faşir'deki ‘toplu mezarların’ uydu görüntüleri (AP)

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) pazartesi günü, ‘el-Faşir'de işlenen zulümlerin kanıtlanması halinde, Roma Statüsü uyarınca savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil edebileceği’ uyarısında bulundu.

HDK şehri ele geçirdikten sonra on binlerce kişi şehirden kaçtı. AFP'ye konuşan tanıklar, bu güçlerin kaçmaya çalışan yüzlerce sivili gözaltına aldığını, ayrıca onlara şiddet uyguladığını ve öldürdüğünü söyledi.

BM bugün, saldırıda hayatını kaybedenlerin sayısının yüzlerce olabileceğini bildirdi. Ordu destekli hükümet ise HDK’yi 2 bin sivili öldürmekle suçluyor.

BM'ye göre, Nisan 2023'te Sudan'da patlak veren çatışma on binlerce kişinin hayatını kaybetmesine ve yaklaşık 12 milyon kişinin yerinden edilmesine neden olarak dünyanın en büyük yerinden edilme ve açlık krizine yol açtı.


Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.