Suriye'de DEAŞ'lılar tutuldukları hapishanenin yarısının kontrolünü ele geçirdi, 12 mahkum kaçtı

YPG'ye yakınlığıyla bilinen bir haber kaynağı, isyana dair güvenlik kamerası görüntülerini paylaşırken, cezaevinin yarısının kontrolünü mahkumların ele geçirdiğini belirtti
YPG'ye yakınlığıyla bilinen bir haber kaynağı, isyana dair güvenlik kamerası görüntülerini paylaşırken, cezaevinin yarısının kontrolünü mahkumların ele geçirdiğini belirtti
TT

Suriye'de DEAŞ'lılar tutuldukları hapishanenin yarısının kontrolünü ele geçirdi, 12 mahkum kaçtı

YPG'ye yakınlığıyla bilinen bir haber kaynağı, isyana dair güvenlik kamerası görüntülerini paylaşırken, cezaevinin yarısının kontrolünü mahkumların ele geçirdiğini belirtti
YPG'ye yakınlığıyla bilinen bir haber kaynağı, isyana dair güvenlik kamerası görüntülerini paylaşırken, cezaevinin yarısının kontrolünü mahkumların ele geçirdiğini belirtti

Bir grup DEAŞ'lı mahkum, çatı yapısını Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği YPG'nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) hakimiyetindeki hapishaneden kaçtı. Suriye devlet televizyonu, ayaklanmayla birlikte en az 12 kişinin kaçtığını duyurdu.
Bölgede yaşayanlar, DEAŞ'lıların hapishanenin yarısını ele geçirdiği ayaklanmada bazı mahkumların öldüğünü öne sürse de, bu iddia henüz doğrulanamadı.
İlk olarak Şam yanlısı Al Masdar News’ün sosyal medyadaki kaynaklara dayandırarak duyurduğu habere göre, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Haseke kentinde yer alan Ghuweiran Hapishanesi’nde Pazar akşam saatlerinde isyan çıkaran DEAŞ'lı tutuklular cezaevinden kaçmayı başardı. 
Lübnan merkezli Al Masdar’ın haberinde, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin DEAŞ'lıları yakalamak ya da etkisiz hale getirmek için harekete geçtiği, Haseke üzerinde alçak uçuş yapan ABD jetlerinin DEAŞ'lıları tespit etmek için geceyi aydınlatan “ışık bombaları” attığı iddia edildi.
Daha sonra Twitter hesabından açıklama yapan ABD öncülüğündeki DEAŞ karşıtı koalisyon sözcüsü Myles B. Caggins III, "Suriye Demokratik Güçleri'ndeki ortaklarımız Haseke'deki ayaklanmayı bastırırken, koalisyon da havadan gözetlemeyle yardımcı oluyor" dedi. 
YPG’ye yakın Twitter hesapları da cezaevinin güvenliğinden sorumlu olduğu söylenen silahlı, kar maskeli bir grubun cezaevi önündeki açıklamasının görüntülerini paylaştı. Kürtçe yapılan açıklamada, DEAŞ'lıların isyan çıkararak cezaevlerinden kaçtığı belirtilerek şu bilgiler verildi; 
Mahkumlar ana girişteki güvenlik kameralarını kırdılar duvarları yıkarak hapishanenin bir bölümünün kontrolünü ele geçirdiler. Bu esnada bir grup mahkum kaçmayı başardı. Kaç kişi olduklarını bilmiyoruz. Yarına kadar olağanüstü hal ilan ediyoruz. Bu sürede kaçan mahkumları bulmaya çalışacağız. Cezaevinin alt katı halen mahkumların kontrolünde ve fırsat bulduklarında kaçmaya çalışacaklar. 
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, YPG'ye yakın bazı hesaplar da cezaevinde isyanın sürdüğünü; bazı mahkumların kaçmak istediğini, bazılarınınsa cezaevi şartlarının iyileştirilmesi, adil yargılama gibi talepler ileri sürdüğünü yazdı. Çoğu bir ila bir buçuk yıl arasında tutuklu olan mahkumların koalisyon ve Kızıl Haç yetkilileriyle görüşmek istediği fakat bu yetkililerin henüz cevap vermediği de aynı hesaplar tarafından bildirildi.
DEAŞ'lı mahkumlar Haseke’deki hapishaneden daha önce de kaçmış ancak birkaç gün içinde hepsi yakalanmıştı. 
Haseke'deki hapishanede kaç kişi olduğu kesin olarak belli değil fakat SDG 5 bin tutuklunun olduğunu ifade ediyor.
ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch - HRW) yaklaşık 50 ülkeden 2 bin ile 4 bin arasında yabancı mahkumun SDG'nin elinde olduğunu tahmin ediyor. HRW'ye göre, SDG'nin elinde IŞİD'le bağlantılı olduğu belirtilen ve aralarında çocukların da yer aldığı yaklaşık 12 bin erkek var. 
SDG, DEAŞ'lı militanların ailesi olduğundan şüphelendiği yaklaşık 100 bin kişiyi de bakımsız kamplarda tutuyor. 
Tutukluların yakınlarının çoğu, SDG'nin kontrol ettiği bölgelerde dikte etmeye çalıştığı kurallara uymadıkları için çocukların dahi temelsiz suçlamalarla tutuklandıklarını ifade ederken, aralarında HRW'nun da olduğu insan hakları örgütleri SDG kontrolündeki hapishanelerde insanlık dışı koşulların olduğunu bildiriyor.



Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
TT

İsrail tarafından tutulan 23 Lübnanlı mahkumun belgeleri

İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)
İsrail tarafından rehin tutulan Lübnanlı mahkumların aileleri Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenledi (EPA)

Lübnanlı Esirler ve Serbest Bırakılan Tutukluların Temsilciler Komitesi, İsrail tarafından tutulan Lübnanlı esirler dosyasını aktif hale getirilmesi, siyasi ve diplomatik önceliklerin en başına yerleştirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı, aralarında on yıllardır tutuklu bulunan 3 kişi de olmak üzere 23 Lübnanlı esirin yanı sıra son savaş sırasında ve sonrasında tutuklanan yeni esirler ve akıbeti hala bilinmeyen 42 kayıp kişi dikkate alınarak yapıldı.

Bu, ilgili makam tarafından Lübnan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Joseph Avn'a gönderilen resmi bir muhtıra ile dile getirildi. Bu konuda diplomatik, hukuki ve insani yardım da dahil olmak üzere kapsamlı bir ulusal yaklaşımın benimsenmesi ve yetkili uluslararası kurumlar aracılığıyla uluslararasılaştırılması çağrısında bulunuldu.

On yıllardır tutsaklar

Muhtıraya göre, üç Lübnanlı tutsak savaş öncesinden beri İsrail tarafından tutuluyor; biri 1978'den beri, ikincisi 1981'den beri ve üçüncüsü 2005'ten beri. Buna karşılık, son aşamada belgelenen tutsak sayısı 20 yeni tutsağa yükseldi; bunların 11'i Ekim 2024'teki askeri çatışma sırasında, 9'u ise Kasım 2024'teki büyük savaşın sona ermesinden sonra yakalanan sivillerdi.

Komisyon, yeni tutsakların, askeri operasyonlar bağlamı dışında ve bazı durumlarda doğrudan yaralanmaların ardından, balıkçılar, çobanlar, işçiler ve bir belediye polis memurunun dahil olduğu ayrı olaylarda kaçırıldığını belirtti.

d
Beyrut şehir merkezindeki ESCWA binasının önünde İsrail tarafından gözaltına alınan Lübnanlı tutukluların fotoğrafları sergileniyor (EPA)

Muhtırada ayrıca, aralarında öldürülenlerin de bulunduğu 42 kişinin kayıp olduğu ve İsrail'in Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile herhangi bir iş birliği yapmaması nedeniyle cesetlerinin İsrail tarafından tutulup tutulmadığının bugüne kadar bilinmediği ifade edildi.

İhlal iddiaları ve harekete geçme talepleri

Komisyon, İsrail'i Uluslararası Kızılhaç ile iş birliği yapmayı reddetmeye devam etmekle, mahkumları ziyaret etmeyi engellemekle veya durumları hakkında bilgi vermeyi önlemekle suçladı. Son zamanlarda serbest bırakılan Filistinli mahkumların ifadelerine dayanarak, Lübnanlı mahkumların fiziksel ve psikolojik işkenceye, yiyecek ve sudan mahrum bırakılmaya, kasıtlı tıbbi ihmale ve özellikle yaralı olanlar için aşağılayıcı ve onur kırıcı muameleye maruz kaldıklarını vurguladı.

sdgt
İsrail tarafından esir tutulan Lübnanlı mahkumların akrabaları ve aileleri, Beyrut şehir merkezinde oturma eylemi düzenleyerek fotoğraflarını sergilediler (EPA)

Komisyon, Cumhurbaşkanlığı ve hükümete, yemin konuşmasında ve bakanlar açıklamasında belirtilen, tutuklular meselesinin ulusal bir öncelik olarak ele alınması yönündeki hususun, Dışişleri Bakanlığı tarafından Arap ve uluslararası düzeylerde, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi ile koordinasyon içinde, ilgili Birleşmiş Milletler mekanizmalarından yararlanılarak ve dosyayı takip edecek bağımsız bir ulusal komite kurularak derhal hayata geçirilmesi çağrısında bulundu.


Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
TT

Hizbullah, uluslararası yaptırımlardan kaçınmak için mali yapısını yeniden düzenliyor

Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)
Beyrut'un güney banliyölerinde bulunan Karz-ı Hasen Vakfı'na ait binalardan biri (AP)

Hizbullah, uluslararası ve yerel yaptırımlardan ve kapatılması yönündeki baskılardan kaçmak için, Karz-ı Hasen Vakfı adlı mali kolunu parçalara ayırmaya başladı. Bu amaçla, Karz-ı Hasen’in eskiden güvendiği altın teminatına alternatif olarak, taksitler halinde altın satışı yapan bir kurum kurdu; bu girişim "yasal konumlandırma politikası" olarak görülüyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan finans kaynakları, bu önlemin ABD Hazine Bakanlığı'nı tatmin etmesinin pek olası olmadığını, Bakanlığın Lübnan'dan kurumu kapatmasını ve para sektöründeki kontrolsüz faaliyetlere son vermesini talep ettiğini belirtti. Kaynaklar, "Temel sorun devam ettiği sürece, şekli değiştirmek Amerikalıları tatmin etmeyecektir" değerlendirmesinde bulundu.

Bu sırada, Lübnan'ın güneyindeki Litani Nehri'nin güneyinde, Lübnan ve İsrail orduları arasında dolaylı bir çatışma yaşandı. İsrail, Lübnan ordusunun sabah saatlerinde arama yaptığı bir bina için tahliye uyarısı verdi. İletişim sayesinde bombardıman "geçici olarak" durduruldu, ancak ordu binayı tekrar aradı ve içinde herhangi bir silah bulamadı.