Trump ile New York Valisi arasında korona polemiği

ABD Başkanı Donald Trump(Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump(Reuters)
TT

Trump ile New York Valisi arasında korona polemiği

ABD Başkanı Donald Trump(Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump(Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü, New York’taki yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) salgının yayılmasına karşı kriz yönetimi sayesinde popülerliği artan New York Valisi Andrew Cuomo’nun, favori Demokrat Parti adayı Joe Biden ile rekabette en iyi aday olacağını iddia etti.
Coumo (62) Demokrat Parti ön seçimlerine katılmıyor. Ancak, yaklaşık 60 bin vakanın kaydedilmesiyle New York’un ABD'deki salgının merkezi haline gelmesinin ardından gerçekleştirdiği kriz yönetimi ile halkın memnuniyet oranı yüzde 41’den 71’e yükseldi.
Trump ise Fox News’a yaptığı konuşmasında “Açıkçası Andrew’ın, Uykucu Joe’dan daha iyi bir aday olduğunu düşünüyorum. Onun bu rekabete girmesine bir itirazım yok” ifadelerini kullandı. Trump, Barack Obama döneminde başkan yardımcısı olan Joe Biden’a (77) “uykucu” lakabını takmıştı.
ABD Başkanı, Coumo’nun yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ile başa çıkmadaki başarısının büyük bir kısmının federal hükümetin verdiği desteğe dayandığını ileri sürdü. Bu bağlamda “Kendisine pek çok ekipman gönderdik. Başarısının sebebi ona başarılı olması için yardım etmemiz. Eğer aday olursa sorun değil. Andrew’u uzun zamandır tanırım buna bir itirazım olmaz.” diyerek sözlerine devam etti.
ABD’de toplamda 31 Mart itibariyle Kovid-19’a yakalanan 164 bin 610 vaka tespit edildi. Vakaların 67 bin 325’i New York’ta. Ülke çapında 3 bin 173 kişi ölürken vefat edenlerin 1,342’si New York’tan.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP