Kuzey ve Doğu Suriye'de sınırlı imkanlarla koronavirüse karşı mücadele ediliyor

Kuzey ve Doğu Suriye'de sınırlı imkanlarla koronavirüse karşı mücadele ediliyor
TT

Kuzey ve Doğu Suriye'de sınırlı imkanlarla koronavirüse karşı mücadele ediliyor

Kuzey ve Doğu Suriye'de sınırlı imkanlarla koronavirüse karşı mücadele ediliyor

Abdulhalim Süleyman
Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinde herhangi bir koronavirüs vakası kaydedilmeden şehirlerde ve kasabalarda sokağa çıkma yasağı uygulanmaya başlamasının üzerinden tam bir hafta geçti. Öte yandan Suriye hükümetinin Sağlık Bakanlığı, Şam'da koronavirüs nedeniyle bir kadının öldüğünü ve vaka sayısının dokuza yükseldiğini açıkladı.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi şuana kadar Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerindeki olası koronavirüs vakaları için 13 karantina ve tedavi merkezi oluşturdu. Bununla birlikte  alınan karar çerçevesinde bölgeye gelenlerin 14 gün boyunca karantinada kalmaları için Suriye hükümetinin kontrolü altındaki bölgelerle olan geçiş noktaları ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden (IKBY) bölgeye geçişlerde kullanılan Semalka Sınır Kapısı yakınlarında yeni merkezler kuruldu. Kararda ayrıca koronavirüs nedeniyle vefat edenlerin ‘koronavirüs salgınının yaygınlaşmasını önlemek amacıyla’ özel mezarlıklara gömülmeleri şart koşuluyor.

BM görmezden geliyor
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Sağlık Komitesi Eş Başkanı Ciwan Mustafa, İndependent Arabia’ya yaptığı açıklamada, tüm şüpheli koronavirüs vakalarının negatif çıktığını, Suriye'nin kuzey ve doğu bölgelerinde virüse rastlanmadığını belirtti. Mustafa, virüsün bölgeye ulaşmasını önlemek için ihtiyati tedbirleri sıkılaştırdıklarını ifade etti.
Sağlık Komitesi Eş Başkanı, dokuz yıl önce ülkede patlak veren savaş nedeniyle sağlık sisteminde ciddi bir altyapı eksikliğinin oluşması nedeniyle eğer bölgede rastlanması halinde koronavirüsle baş edemeyeceklerini belirtti. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile temas halinde olduklarını kaydeden Mustafa, WHO’nun koronavirüsle mücadele için bölgeye tıbbi yardım sağlamada konusundaki yetersizliği nedeniyle dolayı üzgün olduğunu ifade etti.

Karantina merkezleri
Suriye’nin kuzeyi ve doğusundaki karantina merkezlerinin sayısı şuan 13’e ulaştı. Sağlık Komitesi Kamışlı’nın 10 kilometre doğusunda bulunan Ummu el-Fursan köyündeki bir sağlık ocağını karantina merkezine dönüştürdü. Merkez, günde yaklaşık 80 hastaya sağlık hizmeti veriyor. Merkezde görevli bir hemşire olan Cassim er-Razi'ye göre merkezde şüpheli koronavirüs vakaları için ayrılan dokuz yatağın bulunduğu dört küçük karantina odası var.
Hemşire Razi, son birkaç gün içinde iki şüpheli koronavirüs vakası geldiğini, ancak laboratuar testleri ve tıbbi muayenelerin sonucunda negatif çıktıklarını belirtti. Ayrıca merkezlerde hastaların tedavisi için sadece temel ekipmanların bulunduğunu ve çoğu bakım merkezinde hastaların ihtiyaç duyduğu solunum cihazlarının eksik olduğunu da sözlerine ekledi.

BM’ye yönelik çağrılar
Sağlık Komitesi, 27 Mart’ta Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen’e bölgedeki tıbbi altyapı eksikliğini açıklayan bir mektup gönderdi. Mektupta, bölgenin birçok yerinde temel hizmet dahi verebilecek sağlık merkezlerinin olmadığı vurgulandı.
Solunum ve röntgen cihazlarının yanı sıra koronavirüs tespiti içingerekli PCR cihazlarına ihtiyaç duyulduğuna işaret edilen mektupta ayrıca, beş milyonun üzerinde nüfusu olan bölgenin tamamında sadece 27 yoğun bakım odası, beş röntgen cihazı bulunduğu belirtildi.
Sağlık Komitesi mektubun sonunda eğer bölgede koronavirüs salgını patlak verirse bunu  kontrol edilmeyeceklerini belirterek BM ve diğer ilgili kuruluşlara ‘insanlık tarihindeki bu tehlikeli dönemi atlatmaları için’ kendilerine yardım edilmesi çağrısında bulundu.

Sağlık personeli seferber edildi
Koronavirüs vakalarını tedaviye almak için tasarlanan sağlık merkezlerinde, Suriye hükümetine bağlı bir üniversiteden yeni mezun olan, ancak çalışmalarını henüz tamamlamayan bir doktor gibi doktorlar bulunuyor. Bu durumun üniversiteye geri döndüğünde kendisine zarar vermesinden çekinen ve bu yüzden kimliğinin açıklanmasını istemeyen doktor, İndependent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Durumun ciddiyeti ve bölgenin sağlık personeline ihtiyaç duyması nedeniyle bir sağlık ocağında gönüllü olarak çalışmaya başladım. Merkezler, ziyaretleri ve varsa hastalarla temasları engelliyorlar. Bu açıdan en sıkı tedbirlere bağlı kalıyorlar” diye konuştu.
Sağlık gönüllülerinin bulunduğu sağlık merkezleri ve hastanelerin yanı sıra bölgedeki sağlık merkezleri ve hastanelerin birlikte çalıştığı Kamışlı’daki Rojava Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri Kürt Kızılayı'nın ambulanslarına eşlik ediyor.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.