​Ürdün’deki otellerde karantina süresi dolanların tahliyesi devam ediyor

Kral II. Abdullah karantinadaki İrbid şehrini ziyaret etti ve yiyecek stoklarını denetledi

Ürdün Kralının karantinadaki İrbid şehrine gerçekleştirdiği dünkü geziden bir kesit (Kraliyet Divanı)
Ürdün Kralının karantinadaki İrbid şehrine gerçekleştirdiği dünkü geziden bir kesit (Kraliyet Divanı)
TT

​Ürdün’deki otellerde karantina süresi dolanların tahliyesi devam ediyor

Ürdün Kralının karantinadaki İrbid şehrine gerçekleştirdiği dünkü geziden bir kesit (Kraliyet Divanı)
Ürdün Kralının karantinadaki İrbid şehrine gerçekleştirdiği dünkü geziden bir kesit (Kraliyet Divanı)

Ürdün hükümeti, 15 Mart’ta yurtdışından döndükten sonra 14 gün süreyle Ölü Deniz bölgesinde ve başkent Amman’daki bazı otellerde zorunlu karantinaya tabi tutulan 3 binden fazla Ürdünlüyü tahliye etme planının ilk aşamasını dün (Pazartesi) başarıyla gerçekleştirerek, (her birinin) masrafı Ürdün hükümeti tarafından karşılanmak üzere Krallığın çeşitli bölgelerindeki evlerine teslim edilmesini temin etti
Ürdün Silahlı Kuvvetleri, sağlık prosedürlerini sıkılaştırırken, artan sağlık önlemleriyle insanları evlerinde güven altına almak ve 14 gün boyunca herkesin kendi evinde karantina uygulamasını sağlamak için Uber ve Karim şirketlerine ait akıllı uygulama araçları filosunu kullanıyor. Ürdünlülerin tahliyeleri dün sabah saat 6 itibariyle başladı ve aynı mekanizmaya göre karantinadaki faklı uyruktan kimselerin tahliyesi de kararlaştırıldı.
Ürdün remi medya organları, tahliyelerin sorunsuz şekilde gerçekleştirildiğini naklederken, sosyal medya kullanıcılarının WhatsApp uygulaması aracılığıyla sosyal medya siteleri üzerinden ilettikleri sesli mesajlarda, Ürdünlülerin otellerden aileleriyle birlikte ayrıldıkları, uygulama araçları ve sürücüleri için en yüksek seviyede koruma sağlamanın yanı sıra tahliye edilenlerin güvenliğini sağlamak için aralarındaki fiziksel mesafe gibi tahliye prosedürlerinin uygulandığından övgüyle söz etti.
Muhtelif yerlerde zorunlu karantinaya tabi olan kişi sayısı 5 bine ulaştı. Bunlardan 3 bin 104’ü başkent Amman’da, bin 923’ü ise Ölü Deniz bölgesinde tutuluyor. Ayrıca ülkenin güneyindeki Akabe’de 34 karantina vakasına ek olarak, otellerdeki misafirler arasında 13 vakanın teyit edildiği ve bunların başkentin doğusundaki Prens Hamza Hastanesi’ne nakledildiği bildirildi.
Ürdün Silahlı Kuvvetleri’ndeki Koronavirüs Kriz Operasyonları Hücresi Müdürü Tuğgeneral Mazin el-Ferâyâ, dün akşam basına verdiği bir brifingde, 3 bin 337 Ürdünlünün dün itibariyle tahliye edildiğini, farklı milletlerden olan bin 148 kişinin ise Ürdün Dışişleri Bakanlığı ile yapılan resmi düzenlemelere ve karantinadaki kişilerin ülkelerinin büyükelçiliklerinin düzenlemesine göre tahliye işlemlerinin uygulanacağını belirtti. Karantina altına alınan kişiler, karantina hizmeti vermek üzere kiralanan 34 otelde konaklıyor. Bu otellerden 23 tanesi Amman’da, 10 tanesi Ölü Deniz bölgesinde, bir tanesi ise Akabe’de bulunuyor.
Konuyla ilgili olarak, ülkenin kuzeyinde İrbid vilayetinde, Ürdün’ün diğer vilayetleri ve bazı kasabalarından ve daha fazla virüs vakasının kaydedilmesi ve ay başından beri izlenen salgın zincirinin bir parçası olarak, İrbid’de dört gün süreyle tam karantina prosedürlerinin uygulandığı belirtildi. Alınan önlemler kapsamında, yerel yetkililer, salgının etkisini azaltmak için sıkı tarama yöntemleri uyguluyor.
Ürdün Kralı II. Abdullah, Silahlı Kuvvetler liderlerinin eşliğinde yaptığı ziyarette, Krallığın çeşitli bölgelerindeki vatandaşlara her türlü sağlık hizmeti ve tıbbi yardımın sağlanacağını, bunun yanı sıra gıda ürünlerine olan ihtiyaçların karşılanacağı açıklamasında bulundu. Kral Abdullah, Asayiş Şube Müdürlüğü’nü ziyaretinde, Krallığın içinden geçtiği bu olağanüstü koşulların, hükümet kurumları, Arap Ordusu ve güvenlik hizmetleri arasında koordinasyon gerektirdiğini vurguladı.
Kral Abdullah’ın bu açıklaması, karantina altına alınan İrbid ziyareti ve vilayetteki tahıl stoklarını incelemesinden önce geldi.
Dün itibariyle, Krallıkta Koronavirüs kaynaklı beşinci ölümün gerçekleştiği kaydedildi. Hükümet yetkilileri, 268’e ulaşan vaka sayısına istinaden, virüsün gelişiminin ilerleyen günlerde belirleyici olacağını ifade etti. Ürdün’de 31 Mart itibariyle hastalıktan 5 kişi hayatını kaybetti 26 hasta ise tedavi olarak taburcu edildi. Halen 237 hasta izolasyon altında.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24