​UNCTAD: Gelişmekte olan ülkelerin koronavirüs salgını nedeniyle 2,5 trilyon dolar kurtarma paketine ihtiyacı var

UNCTAD Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Direktörü Richard Kozul-Wright. (EPA)
UNCTAD Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Direktörü Richard Kozul-Wright. (EPA)
TT

​UNCTAD: Gelişmekte olan ülkelerin koronavirüs salgını nedeniyle 2,5 trilyon dolar kurtarma paketine ihtiyacı var

UNCTAD Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Direktörü Richard Kozul-Wright. (EPA)
UNCTAD Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Direktörü Richard Kozul-Wright. (EPA)

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) koronavirüs (Kovid-19) salgınının ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin gelişmekte olan ülkelerde yaşayan yaklaşık 6 milyar insan için tekrar düzelmeye başlamadan önce ‘çok daha kötü’ bir noktaya ulaşacağını duyurdu. Bunun için de son zamanlarda yaşanan kriz karşısında dayanma gücünü artırmak amacıyla iki buçuk trilyon dolar değerinde bir kurtarma paketine ihtiyaç duyulduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı UNCTAD tarafından yapılan yeni analize göre emtia açısından zengin ihracatçı ülkelerde, önümüzdeki iki yıl içerisinde yabancı kaynaklı yatırımda 2 ila 3 trilyon dolar arasında bir düşüş görülecek.
UNCTAD Küreselleşme ve Kalkınma Stratejileri Direktörü Richard Kozul-Wright yaptığı açıklamada, gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik küçülmenin geçen aralık ayında Çin’in merkezinde ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından önce 2019 yılının son çeyreğinde açık bir şekilde göründüğünü söyledi. “Sağlık alanında görülen kriz, gelişmekte olan birçok ülkede halen sürüyor” diyen Wright sözlerini şöyle sürdürdü:
“Şimdi eğer bu kriz, koronavirüsün (Kovid-19) yarattığı ekonomik şokun bu ülkeleri gözle görülür bir şekilde zayıflatmasının ardından geldiyse bu ekonomik ve sağlık krizinin kötü bir bileşimidir. Bu yüzden gelişmekte olan ülkelerde sağlık sistemi ve hizmetlerini güçlendirme yolları bulmalı ve bu cephede çok hızlı bir şekilde esneklik inşa etmeliyiz. Zengin sanayi ülkeleri, işlerine ve çalışanlarına ekonomik güvenlik ağı sağlamak adına beş trilyon dolarlık bir küresel kurtarma paketi planı olduğunu duyurdu. Bu benzeri görülmemiş önlemin ekonomik şokun şiddetini ‘fiziksel, ekonomik ve psikolojik olarak’ azaltması gerekiyor.”
Kozul-Wright son yazdığı raporda gelişmiş ülkelerin, G20 ekonomileri arasında bir trilyon ila iki trilyon dolar arasında değişen bir talep oluşturması ve küresel üretimi yüzde iki oranında artırmasını beklediğini belirtti. Bununla birlikte dünya ekonomisinde, bu yıl milyarlarca dolarlık bir küresel gelir kaybı ile bir durgunluk dönemi yaşanacağının altını çizen Wright bu durumun “muhtemelen Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler için ciddi sıkıntılara yol açacağı” yönünde uyarılarda bulundu.
UNCTAD, gelişmekte olan birçok ülke için sorunun bir kısmının, gayri resmi çalışanların gelişmekte olan ekonomilerin bel kemiğini oluşturması ve bunun da krize yanıt verme noktasında zorlukları artırması olduğunu düşünüyor.
UNCTAD’ın dört yönlü stratejisi, bu yıl ‘ufukta görünen bir finansal tsunamiye karşı mücadele etmek için başlangıçta zayıf ekonomilere 1 trilyon dolar değerinde bir yatırım enjeksiyonu yapılmasını teşvik ediyor. Bu yatırım, küresel mali krize karşı koymak için sağlanan 2009 yılı ödeneklerini ‘büyük ölçüde aşması’ gereken ve Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından yönetilen ‘Özel Çekme Hakları (SDR)’ denilen para birimiyle karşılanacak. İkinci strateji, devlet borçları ödemelerinin derhal dondurulmasına yönelik krizden etkilenen ekonomilerin borçlarını dondurmak ve bunu takiben bu borçlarda büyük bir indirim yapmak. UNCTAD örnek olarak İkinci Dünya Savaşı’nın ardından Almanya’nın borçlarının yarısının silinmesini gösterdi. Bu örneğe dayanarak Birleşmiş Milletler'e bağlı olma şartıyla bağımsız bir şekilde kurulan bir heyetin gözetimi altında bu yıl yaklaşık 1 trilyon dolarlık borcun silinmesi gerekiyor. Üçüncü strateji ile yoksul ülkelerdeki acil sağlık hizmetlerine ve ilgili sosyal yardım programlarına 500 milyar dolarlık bir yatırım yapılması hedefleniyor. UNCTAD son olarak dördüncü strateji ile gelişmekte olan bu ülkelerde gittikçe artan sermaye akışlarını kısmak için devletin yönettiği sermaye kontrollerinin uygulanmasını teşvik ediyor. Bu da gelişmekte olan ülke piyasalarındaki satışların sebep olduğu likidite eksikliğinin azaltılmasına yardımcı olacak ve para birimi değerleri ile mal varlığı fiyatlarındaki düşüşü durduracaktır.
Önerilen paketin büyüklüğü, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne (OECD) bağlı Kalkınma Yardımı Komitesi’ndeki (DAC) ülkelerin yüzde 0,7'lik bir Resmi Kalkınma Yardımı (ODA) hedefine ulaştıkları takdirde son 10 yılda gelişmekte olan ülkelere verilecek yardım paketinin miktarına benziyor. Kozul-Wright konuya dair şunları söyledi:
“Gelişmiş ülkeler, şirketlerinin ve ailelerinin ağır bir gelir kaybı yaşamasını önlemek adına (gereken her şeyi) yapma sözü verdi. Ancak G20 liderleri, dayanışma ruhu içinde verilecek küresel bir cevap taahhüdüne bağlı kalacaklarsa, G20 ekonomileri dışında yaşayan 6 milyar insan için eşit uygulamalar yürütmeleri gerekir.”



Gazze Rivierası planı tartışmalara yol açtı: Raporlar, Blair Enstitüsü'nün savaş sonrası projelerdeki rolünü ortaya koyuyor

Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)
Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)
TT

Gazze Rivierası planı tartışmalara yol açtı: Raporlar, Blair Enstitüsü'nün savaş sonrası projelerdeki rolünü ortaya koyuyor

Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)
Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair (Reuters)

Financial Times, Tony Blair Enstitüsü'nün (TBI) Gazze Şeridi'nde savaş sonrası yeniden yapılanma planlarının hazırlanmasında tartışmalı bir rol oynadığını ve bu planlar arasında ABD Başkanı Donald Trump'ın daha önce bir tanıtım videosunda bahsettiği gibi bölgeyi ‘Gazze Rivierası’ adı altında lüks bir turizm ve ticaret bölgesine dönüştürme vizyonunun da yer aldığını ortaya çıkardı.

Şarku’l Avsat’ın Financial Times’tan aktardığına göre, Birleşik Krallık eski Başbakanı Tony Blair'in enstitüsü, Amerikalı milyarder Elon Musk'ın adını taşıyan bir sanayi bölgesinin kurulmasının yanı sıra dijital projeler ve düşük vergili özel ekonomik bölgeler kurma planlarını içeren bir proje üzerinde bir grup İsrailli iş adamıyla birlikte çalıştı.

ABD Başkanı Donald Trump bu yılın başlarında, savaş sonrası Gazze'yi lüks gökdelenler ve kendisinin altın heykelleriyle tamamlanmış bir yatırım ve turizm destinasyonu olarak tasvir eden ve burayı ‘Ortadoğu'nun Rivierası’ olarak tanımlayan bir video yayınlayarak tartışmalara yol açtı.

Raporlar, TBI çalışanlarının, eski Boston Consulting Group (BCG) yetkilileriyle birlikte Büyük Güven projesi (The Great Trust) olarak bilinen projeye dahil olduklarını gösteriyor. Önerilen belgelerden biri, Trump'ın tartışmalı videosuyla açık paralellikler taşıyan, Gazze Şeridi kıyılarında yapay adalar inşa edilmesini öngörüyordu.

Bir TBI çalışanı tarafından hazırlanan belgede, Gazze Şeridi'ndeki savaş, Gazze Şeridi'nin sıfırdan yeniden inşası için yüzyılda bir kez ele geçecek bir fırsat olarak görülüyor ve Gazze Şeridi'nin modern, güvenli ve müreffeh bir topluma dönüştürülebileceği belirtiliyordu.

Enstitü personeli Gazze için kapsamlı bir ekonomik plan hazırlamak üzere 12 üyeli bir koordinasyon komitesine katıldı. Ancak enstitü yaptığı resmî açıklamada, Trump yönetimine sunulan ve yüz binlerce Filistinlinin Gazze Şeridi'nden çıkarılmasına yönelik dramatik bir öneri içeren son versiyonu hazırladığını ya da onayladığını reddetti.

Blair'in sözcüsü, eski Başbakan’ın planlara kişisel olarak dahil olmadığını ve planlar hakkında yorum yapmadığını vurguladı. Açıklamada, “TBI ekibi savaş sonrası vizyonerlerle irtibat halinde, ancak TBI bu özel planın hazırlanmasında yer almadı” denildi.

Açıklamada, TBI tarafından hazırlanan belgenin tamamen kurum içi bir çalışma olduğu, farklı taraflardan gelen fikirleri değerlendirmeyi amaçladığı ve BCG ile yapılan bir iş birliğinin parçası ya da öncüsü olmadığı ifade edildi.

Konuyla ilgili olarak BCG de bir açıklama yayınlayarak planla ya da tanıtım videosuyla herhangi bir bağlantısı olduğunu reddetti. BCG tarafından yapılan açıklamada, “Medyada dolaşan haberler bizim rolümüzü yansıtmamaktadır. İki eski ortağımız, firmamızdan herhangi bir yetki almadan kendi inisiyatifleriyle bu projeyi başlatmışlardır. Bunu kategorik olarak reddediyoruz. Bunun için herhangi bir ücret almadık” ifadeleri yer aldı.

Daha önceki raporlar BCG'nin Gazze İnsani Yardım Vakfı olarak bilinen ve İsrail ile ABD'nin desteğini aldığı söylenen projenin bir parçası olarak Filistinlilerin Gazze Şeridi'nden göç ettirilmesinin maliyetine ilişkin finansal modeller hazırladığını ortaya koymuş, ancak şirket daha sonra bu projeden uzaklaşmıştı.