Çin koronavirüsü kontrol altında tutarken normal hayata dönebilir mi?

Çin'de enfekte olma oranında ciddi azalış görülüyor (AFP)
Çin'de enfekte olma oranında ciddi azalış görülüyor (AFP)
TT

Çin koronavirüsü kontrol altında tutarken normal hayata dönebilir mi?

Çin'de enfekte olma oranında ciddi azalış görülüyor (AFP)
Çin'de enfekte olma oranında ciddi azalış görülüyor (AFP)

Çin’de yeni koronavirüs (Kovid-19) salgınında yerel kaynaklı vaka sayısında gözle görünür bir düşüş yaşandığı rapor edilirken, uzmanlar bu ülkenin hastalığı kontrol altında tutma stratejisini tartışıyor.
Salgının çıkış noktası olan ülkenin büyük kısmında hayatın neredeyse normale döndüğü haberleri geliyor. Dükkanlar, restoranlar, barlar ve ofisler kaldıkları yerden işe devam ediyor, üretimde hareketlilik gözleniyor, büyük şehirlerde trafik sıkışıklığının haftalar sonra geri gelmeye başladığı belirtiliyor.
Resmi kurumların tahminlerine göre ülkede iş gücünün 4’te üçünün 24 Mart itibarıyla çalışmaya döndüğü ifade ediliyor. Kovid-19’un doğum yeri olarak tanımlanan Vuhan şehrindeki tecridinse Hubey eyaletinin geri kalanı gibi 8 Nisan’a kadar sürmesi bekleniyor.
Ortaya konan tabloda Çin solunum yolu virüsünün yol açtığı salgını "kontrol altına almış gibi" görünüyor. 18 Mart’ta ilk kez ülke içi kaynaklı “sıfır vaka” olduğu bildirildi, o tarihten sonra birkaç vakadan sadece biri Vuhan’da görüldü. Şimdi herkesin merak ettiği soru şu: Çin bu durumu böyle sürdürebilir mi?
Dünya genelinde halk sağlığı yetkilileri gelişmeleri yakından takip ederken Sciencemag’de yer alan habere göre Hong Kong Üniversitesi’nden epidemiyoloji uzmanı Keiji Fukuda şu ifadeleri kullanıyor:  
"Çin, dünyadaki her ülke ve bölgenin en nihayetinde karşılaşacağı bir sorunu ele alıyor; yani bir yandan salgından kaynaklanan hastalıklarla ilgili tehlikeleri en aza indirirken, diğer yandan toplumsal faaliyetleri normalleştirip restore etmeyi."
Yeni enfeksiyonlar Çin’e artık çoğunlukla dışarıdan geliyor: 18 Mart'tan bu yana havayolunu kullanan yolcular arasında 500'den fazla vaka doğrulandı. Çin cuma günü gece yarısı neredeyse tüm yabancıların ülkeye girişini yasakladı, havayolu ya da karayoluyla ülkeye geri dönen Çinlilerin de iki hafta karantinaya alınması istendi.
Ancak ülke içinde de hala tehlike sürüyor. Yerel boyutta görülen bulaşma vakaları, şiddetli akut solunum sendromu koronavirüsün (SARS-CoV-2) tamamen gitmediğine işaret ediyor. Ayrıca vaka sayılarının çok düşük olması kimilerince yanıltıcı görülüyor.

"Semptom göstermeyenler vaka sayısına eklenmiyor"
Çin Ulusal Sağlık Komisyonu’nun toplam vakalara, virüs için test sonuçları pozitif çıkan ancak hiçbir semptomu olmayan kişileri katmadığı ifade ediliyor. Bölgesel yetkililerin “sıfır yerel vaka” hedefine ulaşmak için yeni enfeksiyonlarla ilgili bilgileri sakladığına dair iddialar da gündeme getiriliyor.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, Hong Kong Üniversitesi’nden bir diğer epidemiyoloji uzmanı Ben Cowling de “Az sayıda yerel vaka olduğuna inanıyorum” diyor.
Diğer yandan nüfusun çoğu hala enfeksiyona açıkken, yeni salgınlar sürekli bir tehlike olmaya devam ediyor.
Tsinghua Üniversitesi’ne bağlı Küresel Sağlık İlaç Keşif Enstitüsü Müdürü ve Eczacılık Bilimleri Fakültesi Dekanı Ding Sheng “İşe ve normal hayata geri dönmekle (birkaç vakanın görüldüğü) mevcut durumu muhafaza etmek arasında denge kurmak kesinlikle kritik önem taşıyor” diye konuşuyor.
Öte yandan Çin’de yetkililer kısıtlamaları çok ağır ve düzenli bir şekilde azaltıyor. Birçok restoran başlangıçta kısaltılmış saatlerle ve sınırlı sayıda müşteriyle yeniden açılmıştı, şimdiyse kapılar herkese açık. Birkaç ilde sadece hastalıktan uzak bölgelerde ilk ve orta dereceli okullar ders başı yaptı ve okullara öğrencilerin vücut sıcaklıklarını kontrol etmeli ve semptomları izlemeleri talimatı verildi.
Ülkenin dört bir yanından gelen öğrencilerin iç içe geçtiği üniversitelerse eğitime internet üzerinden devam ediyor. Kalabalıkları çeken etkinlikler hala yasak ya da bu tür faaliyetler desteklenmiyor.

Alışkanlıklar sürüyor: Maske, sosyal mesafe ve evden çalışma
Birçok şehirde canlı müzik mekanları ve spor salonları kapalı kalmaya devam ederken, metro girişlerinde ve fabrika kapılarında insanlar ısı kontrolünden geçiriliyor.
Bazı yerel yönetimler sinemaların yeniden açılmasına izin vermişti ancak geçen hafta ulusal hükümet bunun çok erken olduğuna karar verdi ve şimdilik tüm tiyatroları kapattı.
Ayrıca salgın sırasında gelişen alışkanlıklar devam ediyor: Yüz maskeleri her yerde bulunuyor, insanlar halk arasında ve işyerinde mesafelerini koruyor, milyonlarca insan evden çalışmaya devam ediyor.
Çin Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi'nden (CCDC) epidemiyolog Wu Zunyou, Çin Komünist Parti (ÇKP) yönetimine yakın China Daily gazetesine yaptığı açıklamada, salgının yeniden alevlenmesine karşı araştırmacıların semptom göstermeyenler de dahil olmak üzere yeni teyit edilen her Kovid-19 vakasının yakın temas gruplarını izlediğini ve bu kişileri karantinaya aldığını söylüyor.  
CCDC Direktörü George Gao ise Çin stratejisinin bir aşı veya ilaç bulunana kadar zaman kazanmayı amaçladığını belirtiyor.
China Daily'ye göre, Askeri Tıp Bilimleri Akademisi’nde Chen Wei liderliğindeki bir grup, aday aşı için birinci aşama çalışmalarına başladı. Denemelerin en azından bu yıl sonuna kadar sürmesi bekleniyor. Dünya çapında onlarca başka aşı çalışmaları da devam ediyor.
Küresel çapta enfekte hasta sayısı 800 bini geçerken, Çin’de şimdiye kadar 81 bin 518 kişi bu hastalığa yakalandı, 3 bin 305 kişi de yaşamını yitirdi.



Arakçi: Zenginleştirme teknolojisi bombardımanla yok edilemez, hasarı hızlı bir şekilde onarabiliriz

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (EPA)
TT

Arakçi: Zenginleştirme teknolojisi bombardımanla yok edilemez, hasarı hızlı bir şekilde onarabiliriz

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (EPA)
İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi (EPA)

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi dün yaptığı açıklamada, nükleer program konusunda ABD ile görüşmelerin hızlı bir şekilde yeniden başlaması ihtimalini dışlayarak, ülkesinin Washington'un kendisine karşı yeni askeri saldırılar düzenlemeyeceğinden emin olması gerektiğini vurguladı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın Washington ile Tahran arasındaki görüşmelerin bu hafta yeniden başlayabileceği yönündeki açıklamasının sorulması üzerine Arakçi, “Müzakerelerin bu kadar çabuk başlayacağını sanmıyorum” dedi.

“Görüşmelere yeniden başlamaya karar verebilmemiz için öncelikle ABD'nin müzakereler sırasında bizi yeni bir askeri saldırıyla hedef almayacağından emin olmalıyız. Zamana ihtiyacımız var” diyen Arakçi, ‘diplomasi kapılarının asla kapanmayacağını’ belirtti.

Arakçi'ye Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi'nin İran'ın birkaç ay içinde uranyum zenginleştirmeye yeniden başlayabilecek teknik kapasiteye sahip olduğu yönündeki son açıklaması da soruldu. Arakçi bu soruya şu cevabı verdi: “Zenginleştirme teknolojisi bombardımanla yok edilemez. Bu alanda yeni ilerlemeler kaydetme irademiz varsa ve bu irade mevcutsa, hasarı hızla onarabilir ve kaybedilen zamanı telafi edebiliriz.”

Arakçi'nin açıklaması, yardımcısı Mecid Taht Revançi'nin BBC'ye verdiği röportajda Washington ile diplomatik görüşmelerin ancak Washington'un ülkesine yeni saldırılar düzenlememesi halinde yeniden başlayabileceğini söylemesinden bir gün sonra geldi. Pazar akşamı yayınlanan röportajda Revançi, “Washington'un bizimle konuşmak istediğini duyuyoruz. Belirli bir tarih üzerinde anlaşmış değiliz. Mekanizmalar üzerinde de anlaşmış değiliz. Şu soruya yanıt arıyoruz: Biz diyalog halindeyken bir saldırganlık eyleminin tekrarlandığını görecek miyiz?” dedi ve ABD'nin ‘henüz pozisyonunu netleştirmediğini’ kaydetti.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Revançi, Tahran'a Washington'un Dini Lider Ali Hamaney'i hedef alarak ‘İran'da rejim değişikliğine gitmek’ istemediği bilgisinin verildiğini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İran devlet televizyonundan aktardığına göre Hükümet Sözcüsü Fatma Muhacirani bugün yaptığı açıklamada, ABD ile müzakereler için henüz bir tarih belirlenmediğini yineledi ve bu tarihin yakın olmayacağını da açıkça ifade etti.

İsrail 13 Haziran'da, İran'ın askeri ve nükleer tesislerini hedef alan, askeri liderlere ve nükleer bilim adamlarına suikastlar içeren sürpriz bir saldırıyla savaşı başlattı ve İran'ın nükleer bomba elde etmesini engellemeye kararlı olduğunu ilan etti. Tahran ise nükleer silah edinme iddialarını reddederek sivil nükleer enerjiye sahip olma hakkını savundu.

21-22 Haziran gecesi ABD, İran'ın üç büyük nükleer tesisine saldırı düzenledi. 12 gün süren savaşın ardından ABD Başkanı Donald Trump 24 Haziran'da İran ile İsrail arasında ateşkes ilan etti. Trump daha sonra, askeri kullanım için uranyum zenginleştirmesi halinde ABD'nin İran'ı tekrar vuracağı sözünü verdi.

Revançi pazar günü yayınlanan röportajında, İran'ın enerji üretimi için uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirme hakkını yineledi.

Birleşmiş Milletler'e (BM) bağlı UAEA’ya göre İran, 2015 anlaşmasında yüzde 3,67 ile sınırlandırılmış olan uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştirebilen tek nükleer olmayan güç.

Nükleer savaş başlığı yapmak için uranyumu yüzde 90 oranında zenginleştirmek gerekiyor.