​Mısır koronavirüs ile mücadele ediyor

Görevini tamamlayıp hastaneden ayrılan sağlık ekibi (Esna Uzman Hastanesi idaresi)
Görevini tamamlayıp hastaneden ayrılan sağlık ekibi (Esna Uzman Hastanesi idaresi)
TT

​Mısır koronavirüs ile mücadele ediyor

Görevini tamamlayıp hastaneden ayrılan sağlık ekibi (Esna Uzman Hastanesi idaresi)
Görevini tamamlayıp hastaneden ayrılan sağlık ekibi (Esna Uzman Hastanesi idaresi)

Abdurrahman Ebubeki
Ülkedeki yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) vakalarının karantinaya alınması için Mısır Sağlık Bakanlığı tarafından seçilen Esna Uzman Hastanesi, toplamda 76 kişiden 49’unun iyileşmesinin ardından, ilk sağlık ekibinin hastaneden ayrılışını kutladı.
Bu ekip sonrasında hemşire ve doktorlardan oluşan yeni bir ekip gelecek. Görevini tamamlayan ekipten birkaç kişiyle iletişime geçen Independent Arabia, bu sağlık görevlilerinin katil koronavirüsle mücadelede yaşadıkları deneyim ve hikayeleri dinledi.
Mısır Bakanlar Kurulu tarafından yapılan açıklamaya göre, ülkede doğrulanan ilk vaka, Nil’de seyreden bir turist gemisinin yolcusuydu. Virüs, bu kişiye ABD vatandaşı bir Tayvanlı turistten bulaşmıştı. Luksor şehri Sağlık İşleri Müdürlüğünde önleyici sağlık kadrosundan olan Dr. Muhammed en-Nubi ise, ilk vakalara karantina sürecinde eşlik edecek olan söz konusu ekipteki sağlık görevlilerinden biriydi. Nubi, ailesinin bu görevden muaf tutulmasını talep etmesini istemesine rağmen beyaz yeleğin çağrısına kulak vererek göreve koştu.
Vakanın görüldüğü gemiye binmek
İlk vakanın ilan edilmesinin ardından ekibiyle beraber söz konusu gemiye binen Nubi, hem turist hem de gemi mürettebatını psikolojik çöküşün eşiğinde bulduğunu anlatıyor. Durum böyle olunca da onlara umut vermeye çalışarak iradenin sağlam tutulması gerektiğini ve bu şekilde virüsü yenebileceklerini dile getirmiş. Gemide bulunanların çoğunun genç olması da Nubi’nin işini kolaylaştırmış. Bu konuda şöyle söylüyor:
“Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından onaylanan prosedürlere göre yaptığımız muayeneler neticesinde, aralarında yabancı ve Mısırlıların da olduğu 34 kişinin yeni tip koronavirüsü Kovid-19’a yakalandığını tespit ettik. Test sonuçları pozitifti”
Hastaneden taburcu olan vatandaşlar, doktor ve hemşirelere teşekkürlerini sundu (Esna Uzman Hastanesi idaresi)

Ne zaman öleceğiz?
Dr. Nubi, koronavirüse yakalanan bir kişinin hem karantina hem de tedavi sürecinde kuvvetli bir psikolojik desteğe ihtiyacı olduğunu, zirâ dünya medyasının koronavirüsü insanların gözünde yenmesi imkansız bir canavara konumuna soktuğunu söylüyor. Bazı hastaların “Ne zaman öleceğiz? Bir ay sonra mı yoksa iki ay sonra mı?” dediğini ifade eden Nubi, koronavirüs konusunda daha fazla farkındalık ve doğru bilgi alışveriş olması gerektiğini vurguluyor. Karantinayla görevlendirilen hastanenin bu konudaki ekibinin oldukça profesyonel olduğunun altını çizen Nubi, bazı turistlerin ülkelerine döndüklerinde ekip üyeleriyle iletişime geçerek teşekkür mektupları yolladığını da dile getiriyor.

6 doktor da virüse yakalandı
Hastanede sekiz gün çalışmasının ardından kendisinin de test yaptırmaya karar veren doktor, söz konusu gemiye yardım etmeye giden kişilerden 5’iyle birlikte yeni tip koronavirüse yakalandığının teşhis edildiğini anlatarak şöyle diyor:
“Doktorken birden hastaya dönüştük. Tamamen iyileşene kadar diğer doktor ve hemşire arkadaşlarımızdan muazzam bir ilgi gördük”

Çocuklarını 25 gün boyunca göremeyen bir hemşire
Ekipteki hemşirelerden Hazra Abdurrabbu, görevli olduğu 25 günlük karantina sürecinde çocuklarını göremediğini, yalnızca telefonla konuştuğunu dile getiriyor. Oğullarının görevden ayrılması ve dinlenmesi konusunda ısrar etmelerine rağmen, önceliği görevini bitirmeye verdiğini de ekliyor.
Koronavirüse yakalanan hastalarla kurduğu bağa değinen Abdurrabbu, hastaların aileleriyle de her gün bizzat iletişime geçip hastanın durumu hakkında bilgi verdiğini açıklıyor ve şöyle diyor:
“En az 15 hastanın yaşları 60-70 ve 80’lerdeydi. Açıkçası iyileşmelerinin mümkün olmadığı görüşündeydik, ancak yoğun sağlık bakımı ve samimi bir destek sayesinde test sonuçları pozitiften negatife geçti”

49 hasta iyileşti
Hastanenin Yoğun bakım Birimi Başkanı Şerif Şaban, bu ilk sağlık ekibin tüm hastaları tedavi etmek için 28 gün boyunca gece gündüz çalıştığını ifade ediyor. Bununla birlikte, hastaneye mart ayı boyunca 76 vakanın geldiğini, yoğun çabalar sayesinde içlerinden 49’unun ise iyileştiğini vurguluyor. Şaban, ekip üyelerinin hastalarla temasta olmaları dolayısıyla virüse yakalanmaları ihtimali nedeniyle laboratuvar testlerine tâbi tutulduğunu da ekliyor.
Güney Vadisi Üniversitesi Başkanı Yusuf el-Garbavi, üniversitenin Esna Hastanesi’ne gönderdiğini üç adet danışmanın raporlarına göre bu hastanenin Ortadoğu’nun en iyi iyileşme oranlarına sahip olduğunu bildirdi.
Esna Hastanesi’nin 155 yatağı, 27 yoğun bakım yatağı, 15 ayakta tedavi hizmeti, 5 laboratuvarı, kalp kateterizasyonu bölümü iki radyoloji bölümü, 10 çocuk küvezi, son teknoloji sonar, EKG ve tomografi cihazları mevcut.

Sağlık ekibinden mesajlar
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Göğüs Hastalıkları Uzmanı Muhammed Abdullah; ellerin sıklıkla yıkanması, kalabalıklardan uzak durulması, sebze gibi besin değeri yüksek gıdaların tüketilmesi gibi koronavirüsle mücadele önlemlerinin hafife alınmaması çağrısında bulunuyor.  Aynı zamanda sağlık imkanları Mısır’ınkinden kat kat daha fazla olan ülkelerin günde yüzlerce ölüm kaybettiğini vurguluyor.
Ekibin diğer doktorları ise şu çağrıda bulunuyor:
“Mısır’ın iki yoldan birini seçmesi lazım. Salgının genişliğine rağmen vatandaşların önlemlere uyması yardımıyla virüsü kontrol altına alan Çin’in izlediği yol mu yoksa halkın alınan talimatları ihmal etmesi sebebiyle salgının tüm şehirlerinde oldukça ciddi bir hal aldığı İtalya’nın yolu mu.”
İtalyan Konsolosluğundan Esna Hastanesi’ne teşekkür mesajı
Mısır’ın güneyindeki İtalyan Konsolosu Francis Emin, “muazzam sağlık bakımı yürüterek 70’lerinde olan 10 İtalyan hastayı iyileştirdikleri için” Esna Hastanesi’nde görev yapan söz konusu ekibe teşekkürlerini sundu.
Bu ekibin ayrım gözetmeksizin herkes için güvenli bir sığınak görevi gördüğünü kanıtladığını vurgulayan Emin, İtalyan Büyükelçiliğinin küresel kriz sonrasında bu ekip onuruna bir tören düzenlemeyi planladığını müjdeledi.
31 Mart itibariyle Mısır’da 656 kişi yeni tip koronavirüsüne yakalandı. 150 hasta taburcu olurken 41 hasta ise salgında can verdi. 465 kişi ise halen tedavi görüyor.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.