LUO, Trablus’ta 3 insansız hava aracını düşürdüğünü duyurdu

Başkent Trablus’un güneyindeki UMH’ye bağlı bir milis. (Reuters)
Başkent Trablus’un güneyindeki UMH’ye bağlı bir milis. (Reuters)
TT

LUO, Trablus’ta 3 insansız hava aracını düşürdüğünü duyurdu

Başkent Trablus’un güneyindeki UMH’ye bağlı bir milis. (Reuters)
Başkent Trablus’un güneyindeki UMH’ye bağlı bir milis. (Reuters)

Mareşal Halife Hafer önderliğindeki Libya Ulusal Ordusu (LUO) kuvvetleri, çatışmaların devam ettiği Trablus’ta, 31 Mart’ta insansız hava araçlarını düşürdüğünü öne sürdü. Fayiz es-Serrac başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni (UMH) destekleyen unsurların kayıplarının arttığını belirtti.
LUO, el-Kerame Operasyonu Odası medya merkezi tarafından yayınlanan bildiride, başkent Trablus’un güneyindeki Ayn Zara cephesinde iki insansız hava aracını düşürdüğünü bildirdi. Geçen pazartesi günü gece geç saatlerde yayınlanan bildiride, hava savunma araçlarının Serrac hükümetinin kontrolü altındaki Mitiga Hava Üssü’nden havalandıktan sonra Trablus’un güneyinde bir insansız hava aracını daha düşürdüğü belirtildi.
Ordu, Bayraktar türü olan üç insansız hava aracının vurulduğu görüntüleri yayınlarken Trablus’un güney cephelerindeki mevziilere baskın düzenlendiğini bildirdi. LUO’ya bağlı askeri medya bölümü, unsurlarının el-Vişka kasabasında ‘milis ve terörist gruplar’ ile gerçekleştirdiği çatışmaların görüntülerini de paylaştı.
31 Mart’ta yayınlanan kısa resmi açıklamaya göre LUO, milislere ait mevziilere hava saldırıları düzenlerken Ebu Kurayn’ın güneyindeki Zemzem Vadisi’nde ve ülkenin batısındaki Misrata şehrinin doğusunda milisleri hedef aldı.
Taraflar, karşılıklı olarak topçu bombardımanları gerçekleştirirken LUO’dan bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada güçlerinin iki gün önce başkentin güney bölgelerinde elde ettikleri kısmi ilerlemeyi sürdürdüklerini belirtti.
UMH güçleri ve Serrac’a yakın yerel medya organları da LUO’nun Trablus’taki yerleşimleri hedef alması sonrasında bir vatandaşın öldüğünü, üç vatandaşın da yaralandığını duyurdu.
UMH güçlerinin yürüttüğü Burkan el-Gadab (Öfke Volkanı) Operasyonu Odası, LUO’nun başkent Trablus’ta çok sayıda mahalleyi bombaladığını, Karkaş bölgesindeki saldırının bir vatandaşın ölmesine ve kardeşi ile Mısır uyruklu bir vatandaşın da yaralanmasına yol açtığını vurguladı. Aynı şekilde Ebu Selim’de de bir kadın ve çocuğun yaralandığını belirten operasyon odası, diğer bölgelerde meydana gelen saldırıların da siviller arasında korku ve paniğe yol açtığını ifade etti.
Serrac hükümetine sadık yerel medya organları, er-Ramle cephesindeki bir saha komutanından aktardığı haberinde kuvvetlerin çok sayıda unsurunu kaybetmesine yol açan bir operasyonun ardından Tavayşa cephesinde saldırı başlattığını ve yeni ilerlemeler kaydettiğini belirtti.
Serrac hükümetine bağlı ‘Sirte- el-Cufra’ Güvenlik ve Koruma Operasyonları Odası, Trablus’un batısındaki Misrata şehrinin 120 km güneyindeki Ebu Kurayn kasabası yakınlarında LUO güçleri tarafından yapılan bir saldırıda 10 UMH unsurunun öldüğünü duyurdu. Operasyon Odası, yayınladıkları bir bildiride bölgede bulunan bir saha hastanesinde 10 ölüm vakasının ve çok sayıda yaralının kaydedildiğini duyurdu.
Operasyon Odası, kuvvetlerinin “işgalcileri geldikleri yere geri döndürmeyi başardıklarını ve ordu saflarında ağır can kayıplarına neden olduklarını’ vurguladı.
Diğer yandan Libya’da petrol üretimi, geçen pazar gününe kadar günlük 80 varilin altına düştü. Serrac hükümetine bağlı Petrol Kuruluşu’nun yayınladığı bildiriye göre bu düşüş, 17 Ocak’tan bu yana ‘Libyalıların koronavirüsle mücadelesine yardımcı olacak tıbbi ekipman ve cihazlara harcanacak’ 3,8 milyar doları aşan finansal kayıplara yol açtı.
Petrol Kuruluşu, geçen pazartesi akşamı yaptığı resmi açıklamada yaklaşık 19 ay önce kaçırılan bir Libyalının ve Romanya asıllı bir vatandaşın serbest bırakılmasını memnuniyetle karşılarken LUO’nun vatandaşların serbest bırakılmasındaki rolünü görmezden geldi. Petrol Kuruluşu Başkanı Mustafa Sanaullah yayınlanan bildiride, ‘ilgili yasal birimleri olayın tekrarlanmasını önlemek üzere acilen olaya ilişkin daha fazla soruşturma yürütmeye ve bu suçun faillerinin isimlerini derhal ortaya çıkarmaya’ çağırdı.
Diğer yandan ülkenin doğusundaki paralel hükümetin başkanı olan Abdullah es-Sini, resmi sözcüsü Hatim el-Aribi’yi görevden aldı. Ancak kararın sebeplerine ve boşalan koltuğa kimin atanacağına ilişkin açıklama yapılmadı.



Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
TT

Suriye halkının merkezi mi yoksa federal devlet mi anlaşmazlığı üzerine bir okuma

Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)
Şam'da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'in devrilmesini kutlamak için düzenlenen havai fişek gösterileri arasında muhaliflerin bayrağını dalgalandıran bir Suriyeli (Reuters)

Macid Kıyali

Suriye’de Beşşar Esed rejiminin düşmesinin ardından geçiş dönemi liderliği ile muhalifleri arasında yaşanan iç çatışma, siyasi sistemin niteliği, özellikle de merkeziyetçilik mi yoksa ademi merkeziyetçilik mi, merkezi bir devlet mi yoksa federal bir devlet mi tartışmaları üzerine yoğunlaşıyor.

Bu konu meşru olmasına rağmen, tartışmaya katkı sağlamak amacıyla bazı temel gözlemler aşağıda sunuyorum.

İlk gözleme göre ademi merkeziyetçilik ya da federalizm meselesini gündeme getirmek, bu konuda kutuplaşmanın temel nedeninin Suriye’deki iç çatışmada kimlik, etnik, mezhepsel ve bölgesel özelliklerin baskın olması olduğu gerçeğini görmeyi zorlaştırdı.

Çatışmanın önde gelen tarafları, siyasi veya sınıfsal güçleri ya da tarafları temsil etmekten ziyade kimlik temelli yahut mezhepsel, etnik ve bölgesel kimliği vurgulayan taraflar olduklarından, bu konunun siyasi niteliği göz ardı ediliyor.

Dikkati çeken ikinci gözleme göre ise federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet için mücadele eden güçler, bunu demokrasi meselesinden daha öncelikli tutuyorlar. Bunun nedeni, söz konusu güçlerin (SDG, Suveyda'daki Hicri Hareketi ve kıyı şeridinde Esed rejiminin çöküşünden etkilenen güçler) demokratik olmayan güçler olmaları. Prensipte pozisyonları, politikaları ve tercihleri ve temsil ettiklerini iddia ettikleri gruplarla olan ilişkileri göz önüne alındığında bu güçlerin Esed rejimi altında kendilerini ifade etmedikleri ve bu konuyu bu kadar yoğun bir şekilde gündeme getirmedikleri unutulmamalı.

Üçüncü ve belki de en önemli gözleme göre federal bir devlette kimlik statüsü konusundaki çatışmaya öncelik verilmesi, devletin kurulması ve vatandaşlık taleplerini ya gölgeliyor ya da ön plana çıkarıyor. Bunların, 54 yıllık Esed döneminde eksik olan iki temel unsur olduğu ve özellikle mevcut koşullarda, yani devletin kurumlar ve hukuk devleti olarak yeniden kurulması ve vatandaşların güçlendirilmesi, böylece Suriyelilerin gerçek anlamda özgür ve eşit vatandaşlar olarak bir halk haline gelmeleri için ülke genelinde Suriyelilerin en çok ihtiyaç duyduğu unsurlar olduğu unutulmamalı.

Bu yüzden iki temel sorunla karşı karşıyayız. Bunlardan birincisi, artık var olmayan Esed rejiminin Suriye'nin birliğini zayıflatıp bozmayı başarması, Suriyelileri mezhep, din, etnik köken, bölge ve aşiret aidiyetlerine göre sınıflandırması ve ‘böl ve yönet’ politikası uyarınca onları birbirlerine düşürmesinden kaynaklanıyor.

İkinci sorun, Suriyelilerin kendi koşullarını kontrol edememeleri. Bu durum, Suriye’nin geleceğinin, Suriye halkının aleyhine, uluslararası güçlerin, özellikle ABD ve bölgesel tarafların meselesi haline gelmesine neden oldu. Bu durum, kimlik çatışmaları, özellikle de silahlı çatışma veya silahlı milisler şeklinde ortaya çıkan çatışmalar için de geçerli.

Federalizm, bir ülkeyi bölmek değil, aksine ülkenin birliğini organize etmek ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevre bölgelere müdahale etmesini önlemek için daha uygun bir yöntem. Böylelikle karşılıklı güven temelinde hükümete daha geniş katılım sağlanır.

Suriye geçiş dönemi yönetimi ve Suriye muhalefetinin geri kalanı, gelecekteki siyasi sistemin nasıl olacağı ve otoriterliğin ve marjinalleşmenin geri dönüşünü önlemeye katkıda bulunanlar da dahil olmak üzere yeni konsensüsler oluşturmak için neyin uygun olduğu konusunda kafa karışıklığı ya da netlik sağlanamaması ortaya çıkan federalizm ve ademi merkeziyetçilik konusundaki tartışmalardan sorumlu.

Aslında, yeni yönetime bağlı olanlar ve geleneksel Suriye muhalefeti tarafından federalizmin reddedilmesinin sebebi, aceleci davranışlar, duygusal ve milliyetçi coşku ve önyargılar.

Söz konusu tartışmayı kapatmak yerine açmalı, tüm soruları sormalı. Çünkü Suriye’nin geleceği tartışmaya açık. Tüm Suriyeliler bu tartışmayla ilgileniyor ve bu konuda cevaplar bulmaya katkıda bulunuyor.

Daha spesifik olarak, federal ya da ademi merkeziyetçi bir devlet tartışmasıyla ilgili olarak, federalizmin herhangi bir ülkenin bölünmesi anlamına gelmediği, aksine birliğin daha uygun bir şekilde örgütlenmesi ve merkezin statü, egemenlik ve kaynaklar konusunda çevreyi kötü yönde etkilemesini önlemek için, karşılıklı güvene dayalı yönetişime daha geniş katılımı garanti eden bir sistem olduğunun anlaşılması gerekiyor.

Toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlik çözümleri getirilemedi. Çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyaya, topluma, egemenliğe ve devlete sadece bölünmeler getirir.

Tüm bunlar bölünmek değil, federalizm gücün paylaşılması anlamına gelir. Dışişleri, savunma ve genel ekonomi yönetimi gibi devlet egemenliği ile ilgili konularda merkezileşme söz konusu. Bunların tümü birleşik parlamento ve merkezi hükümetin sorumluluğunda. Öte yandan iç güvenlik, eğitim, sağlık ve yerel kalkınma konularının yönetimi eyaletlerin veya yerel yönetimlerin yetki alanına girer.

Burada bazılarının endişelerini hafifletebilecek en önemli nokta, federalizmin etnik köken/milliyet veya din/mezhep yerine coğrafyaya dayalı olmasıdır. Çünkü herhangi bir kimlik meselesi, demokratik karakterini zayıflatır ve eşit vatandaşlık haklarının ve vatandaşların devletinin güçlenmesini engeller. Tıpkı Lübnan'da ve Irak'ta olduğu gibi.

Elbette, birçok alanda idari meselelerle ilgili olan ademi merkeziyetçi bir devleti, anayasaya göre yetkileri paylaşan federal bir devletle karıştırmak bir sorundur. Şarku'l Avsat'ın al Majalla'dan aktardığı analize göre federal devleti ayrılıkçı bir devlet olarak görmek de bir tür karışıklık veya yanılgı olarak adlandırılabilir, ancak bu doğru değil, çünkü merkezi devletler, yönetim, temsil ve kaynak dağıtımında esnekliğe sahip federal devletlere göre ayrılmaya çok daha yatkındır, zira günümüzün en büyük, en güçlü ve en zengin devletleri federal devletlerdir.

Bu yüzden herhangi bir kimlik grubuyla anlaşmazlık, kavramların karışmasına veya çarpıtılmasına yol açmamalı. Örneğin, İsrail'in siyasi sistem olarak demokrasiyi benimsemesi, demokrasiye karşı düşmanlığı teşvik etmemeli. Ayrıca, belirli bir önermeye elverişli olmayan koşullar olduğunu gözlemlememiz, bu kavramın tartışmaya açılmaması, geliştirilmemesi ve belirli bir ülkede devlet kurulması için ulusal birliği oluşturmaya hizmet eden bağlamlara yerleştirilmemesi gerektiği anlamına gelmez.

Son olarak, bu alanda, özellikle Suriye bağlamında, dikkate alınması gereken iki konu var. Öncelikle ülkenin toprakları üzerinde devlet egemenliğinden söz edilmesi için bunun halkın birliği gerçeğine dayanması gerekiyor. İkinci olarak ise toplumun yönetimini etkileyen sorunlara güvenlikle ilgili bir çözüm bulunmuyor, çünkü herhangi bir güvenlik çözümü coğrafyanın, toplumun, egemenliğin ve devletin bölünmesine yol açar.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir


Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Tedmür'de ortak devriyeye düzenlenen saldırıda Suriyeli ve Amerikalı personel yaralandı

 Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Suriye polisi (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye güvenlik kaynakları bugün, Suriye güvenlik güçleri ile ABD kuvvetlerinin, ülkenin orta kesimindeki Tedmür kentinde ortak devriye sırasında silahlı saldırıya uğradığını bildirdi.

Suriye resmi haber ajansı SANA’ya konuşan bir güvenlik kaynağı, saldırıda Suriye güvenlik güçlerinden iki kişinin ve bazı ABD askerlerinin yaralandığını, saldırıyı gerçekleştiren kişinin ise öldürüldüğünü açıkladı.

Kaynak, olayın ardından ABD’ye ait helikopterlerin yaralıları et-Tanf Üssü’ne tahliye ettiğini belirterek, saldırının nedenleri ve koşullarına ilişkin henüz bilgi bulunmadığını ifade etti.

Olay nedeniyle Deyrizor-Şam uluslararası kara yolunda trafiğin geçici olarak durdurulduğu, bölge semalarında ise yoğun hava hareketliliği yaşandığı kaydedildi.


Haberlere göre İsrail, Gazze şehrinde Hamas lideri Raid Saad'ı hedef aldı

Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
TT

Haberlere göre İsrail, Gazze şehrinde Hamas lideri Raid Saad'ı hedef aldı

Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nde İsrail bombardımanı sonucu hasar gören bir evin çökmesinin ardından kurbanları arıyor (Reuters)

İsrail ordusu bugün Gazze Şehrinde üst düzey bir Hamas militanını hedef aldığını açıkladı.

İsrail ordusu, Shin Bet güvenlik servisiyle birlikte yaptığı ortak açıklamada, “Kısa bir süre önce, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve Şin Bet, Gazze Şehri bölgesinde üst düzey bir Hamas teröristini hedef aldı. Son birkaç aydır Hamas'ın yeteneklerini ve silah üretim kapasitesini yeniden inşa etmek için çalışıyordu” ifadeleri yer aldı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail haber sitesi Ynet’ten aktardığına göre operasyonun hedefinde, Hamas'ın askeri kanadı olan İzzeddin Kassam Tugayları Komutanı Raid Saad vardı.

Filistin Enformasyon Merkezi ise Gazze şehrinin batısındaki Nablusi Kavşağı yakınlarında sivil bir araca düzenlenen İsrail hava saldırısında dört kişinin öldüğünü duyurdu.

El-Aksa TV daha önce Gazze şehrinin güneybatısında patlamalar duyulduğunu bildirmişti.