​Husiler, İran gündemini Yemenlileri salgından korumanın önüne koyuyor

​Husiler, İran gündemini Yemenlileri salgından korumanın önüne koyuyor
TT

​Husiler, İran gündemini Yemenlileri salgından korumanın önüne koyuyor

​Husiler, İran gündemini Yemenlileri salgından korumanın önüne koyuyor

Husi milislerinin Riyad ve Cizan şehirlerini iki balistik füzeyle hedef aldığı ve Kraliyet Hava Savunma Kuvvetleri’nin bu füzeleri etkisiz hale getirdiği son tırmanışın ardından Wall Street Journal tarafından yayınlanan bir raporda, Suudi kaynakların, Suudi Arabistan Yemen Büyükelçisi’nin görüşmeler yapmak üzere Husileri Riyad’a davet ettiği yönündeki haberleri yalanladıkları yer aldı.
Husi milislerinin son saldırısı öncesinde Yemenli taraflar, siyasi bir çözüme ulaşmak amacıyla ateşkes ilan edilmesi, karşılık güven oluşturulması ve insani ve ekonomik planda adımlar atılması gibi bir dizi hususta toplantı yapmayı kabul etmişlerdi. Aynı zamanda taraflar Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths'in ateşkes çağrısına olumlu yanıt vermişlerdi. Ancak Husiler, koronavirüs krizine rağmen düşmanca eylemleriyle askeri durumu tırmandırmaya devam ettiler.
Husiler, dünyanın çoğu ülkeyi etkisi altına alan koronavirüs salgınıyla mücadele ettiği, bütün tarafların BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ateşkes çağrısını memnuniyetle karşıladığı ve meşru hükümeti destekleyen koalisyonun da bu adımı desteklediğini açıkladığı bir zamanda, balistik füzelerle Riyad ve Cizan şehirlerini hedef aldılar.
Husi milislerinin bu saldırılarının ardından şu soru tekrar gündeme geldi:
Husi milislerini Yemen’in ulusal çıkarlarına hizmet etmeyen ve Yemen halkının acılarını hafifletmeye yardımcı olmayan adımlar atmaya sevk eden şey nedir?
Husilerin bu zamansız saldırılarının çeşitli nedenleri olabilir. Bunların başında, ‘Tahran rejimini dar bir boğaza sürükleyen ABD yaptırımları ve bu yaptırımların rejimin Yemen, Irak ve Lübnan'daki kolları üzerindeki etkileri’ geliyor. Husilerin bu hassas koşullardaki pervasızlıkları, onların askeri bir karar alma yetkisine sahip olmadıklarını, bilakis İran çıkarlarına göre hareket eden Devrim Muhafızları generalleri elinde bir araçtan ibaret olduklarını gösteriyor.
Suudi şehirleri, Yemen'deki askeri operasyonların başlamasından bu yana 300'den fazla balistik füzeyle hedef alındı. İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana hiçbir ülke böyle bir şeye maruz kalmadı.
Yemenli kaynakların aktardığına göre Husiler, koronavirüs salgınının kendi kontrolleri altında bulunan alanları da etkisi altına almasından korkmalarına rağmen Yemen halkının çıkarları pahasına İran rejimi tarafından sunulan gündemi uygulayarak İran’ın çıkarları doğrultusunda hareket etmeye devam ediyor.
Reuters haber ajansının haberine göre bir Husi lideri, koronavirüs salgının kendilerini vurması halinde bir felaket ile karşı karşıya kalacaklarını söyledi. Darbe hükümetinin İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Rızk el-Cevfi, büyük imkanlarına rağmen İtalya gibi bir Avrupa ülkesinin koronavirüsle mücadelede yetersiz kalması göz önünde bulundurulduğunda, bir salgın durumunda Yemen’e ne olacağına ilişkin endişesini dile getirdi.
Husilerin deliliği ve söylemleri ile eylemleri arasındaki çelişkiler, BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths'i ‘Suudi Arabistan’a gerçekleştirilen ve Husilerin üstlendiği saldırılardan duyduğu rahatsızlığı’ dile getirmeye sevk etti. Griffiths, tarafları ‘kırılgan olan barış için elde edilen fırsatları yok etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmakla’ suçladı. Bu çatışmanın her iki tarafındaki barış savunucularının bu fırsatı da kaçırmamaları yönündeki umudunu dile getiren Griffiths, “Umarım artık Yemenlileri kendi gündemlerinin ilk sırasına koyaralar” dedi.



Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
TT

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)

Halil Musa

İsrail ordusu, ‘ileri savunma cephesi’ kurmak amacıyla Suriye'nin işgal altındaki toprakları Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede askeri üsler kurmaya devam ediyor. Bu üsler, tampon bölgenin ötesine geçerek Golan Tepeleri’nin doğusundaki Suriye topraklarının derinliklerindeki köylere kadar ilerliyor.

Söz konusu askeri üsler, Şeyh Dağı'nın (Hermon Dağı) kuzeyinden batıya doğru Dera'nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası’na kadar uzanan Suriye-Ürdün-İsrail sınır üçgeninde yer alıyor.

İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Suriye’de işgal ettiği toprakların yüzölçümü 500 kilometrekareyi aşarak Golan Tepeleri’nin yarısı kadar bir alana ulaştı.

En büyük ve stratejik açıdan en önemli üs, deniz seviyesinden 2 bin 814 metre yüksekliğindeki Şeyh Dağı'nın zirvesinde yer almakta ve başkent Şam’a, Lübnan'ın Bekaa Vadisi’ne ve İsrail’in kuzeyine hâkim bir konumda.

İsrail ordusu, bu üssü Suriye ordusunun geçen yılın sonunda Esed Beşşar rejiminin düşüşüyle birlikte çekilmeden önce kullandığı yerlerde kurdu.

Üs, 1974 yılında İsrail ile Suriye arasında imzalanan Ayrışma Anlaşması ile kurulan tampon bölgenin dışında yer alıyor.

Her sabah Şam'da

Birkaç ay önce üssü ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın her sabah Şam'daki başkanlık sarayında gözlerini açtığında İsrail Savunma Ordusu'nun onu Şeyh Dağı'nın tepesinden izlediğini ve bizim burada, Suriye’nin güneyindeki tüm güvenlik bölgesinde Golan Tepeleri ve Celile halkını onun tehditlerinden korumak için bulunduğumuzu hatırlayacak” ifadelerini kullandı.

İsrail’in söz konusu askeri üslerinde, İsrail ordusunun üç tugayı konuşlu. Bu tugaylar 210. Bölgesel Bashan Tümeni'ne bağlı. İsrail, Şeyh Dağı'nın eteklerinden Dera’nın batı kırsalındaki Hamma bölgesine (Yermuk Nehri havzası) kadar uzanan 70 kilometre uzunluğundaki tampon bölge boyunca 10'dan fazla askeri üs kurdu.

Üsler, Cibata el-Haşeb, el-Hamidiye, Kuneytra, Kahtaniye, Tel Kuna, Tel el-Ahmer eş-Şarki ve Tel el-Ahmer el-Garbi köylerine kuruldu.

jı8uk

İndependent Arabia’ya konuşan kaynaklar, İsrail ordusunun şu anda Kenitra kırsalındaki Kudna kasabası yakınlarındaki Tel Ahmer’in doğusunda bir askeri üs inşa ettiğini ve bu üssün Tel Ahmer'in batısındaki başka bir askeri üsse ekleneceğini söyledi.

İsrail ordusu, bu askeri üslerin yakınlarındaki evleri yıkıyor. Son haftalarda, Kuneytra kırsalında yer alan Hamidiye köyünde 16 evi yıktı.

İsrail ordusu, Dera’nın batı kırsalında güvenlik ve askeri operasyonlar yürütmek üzere Mariye beldesi yakınlarında bir askeri üs kurdu.

İsrail, bu üsleri kurarak ordusunun bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmeyi ve iki taraf arasındaki ‘çatışmayı önleme anlaşmasına’ aykırı olarak Suriye'nin güneyinde yeni bir gerçeklik oluşturmayı hedefliyor.

Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF), Kuneytra’daki başlıca karargahı ve Nebe el-Fevvar köyündeki başka bir karargahı ile Şeyh Dağı eteklerindeki diğer karargahları aracılığıyla tampon bölgede çalışmalarını sürdürüyor.

Dişleri olmayan bir ülke Suriye

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Suriye’nin Golan Tepeleri’nde kontrol ettiği bölge, bin 800 kilometre karelik yüzölçümüyle Suriye'nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde birini oluşturuyor. İsrail 1967 yılında Golan Tepeleri’nin bin 160 kilometre karelik kısmını ele geçirmişti. Son aylarda ise kontrolünü 500 kilometre karelik bir alana daha genişletti.

İsrail ordusu bu üsler aracılığıyla kuzeyde Şeyh Dağı'ndan güneyde sınır üçgenine kadar uzanan onlarca Suriye köyüne baskınlar ve aramalar düzenleyerek, ‘terörizmin altyapı tesisleri’ olarak adlandırdığı yerleri hedef alıyor ve ‘kuzey cephesinden gelebilecek tehditleri önlemek’ için askeri faaliyetlerde bulunuyor.

İsrail ordusu, birkaç gün önce ‘Suriye'nin güneybatısındaki Ummu el-Lahs ve Ayn el-Bustali bölgelerinde İran'a bağlı dört silahlı kişiyi’ tutukladığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, ‘İsrail'in kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamak için tampon bölgede ve ona yakın birkaç ek noktada faaliyet gösterildiği’ belirtilirken nerelerde konuşlandığına değinmekten kaçındı.

Suriyeli kaynaklara göre İsrail ordusu birkaç hafta önce bu köylerde, özellikle de Yermuk Havzası'nda bulunan Dera ilinin batı kırsalında ve Kuneytra kırsalında nüfus ve sosyal araştırmalarını tamamladı.

İsrail ordusu, Suriye'nin güneyindeki güvenlik bölgesinin silahsız ve tehditlerden arındırılmış olmasını sağlamak amacıyla Suriye'de süresiz olarak kalmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Suriyeli stratejist Fayez el-Esmer, “İsrail, Beşşar Esed rejiminin düşüşünü fırsat bilerek Suriye'yi dişsiz ve pençesiz hale getirmeye ve Golan Tepeleri’ndeki kontrol alanını genişletmeye çalışıyor” yorumunda bulundu.

Tel Aviv'in bunun durumun perde arkasında Ayrışma Anlaşması dışında yeni bir anlaşma dayatmak istediğini düşünen Esmer, “Bu anlaşma, Tel Aviv'e tampon bölgede erken uyarı istasyonları kurma ve güvenliğini sağlama bahanesiyle bölgeye ABD askerleri konuşlandırma imkanı verecek” dedi.

Suriyeli stratejist, İsrail’in Ahmed eş-Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimine güvenmediği için tıpkı 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu gibi bu kez Suriye topraklarından yeni bir saldırı düzenlenmesinden çekindiğini söyledi.

1974 tarihli Ayrışma Anlaşması’nın çöküşü

Stratejist Anan Vehbi ise İsrail'in bu üsler aracılığıyla güvenlik tehditlerine karşı önleyici saldırılar düzenlemeye dayanan yeni çatışma kuralları dayatmak istediğini düşünüyor. Bu yeni üslerin çatışmanın devam etmesini sağlamak, ancak büyük bir savaşa değil, düşük yoğunluklu bir çatışmaya yol açmak amacıyla kurulduğunu söyleyen Vehbi, “İsrail ordusunun bu bölgelerden çekilmesini imkânsız görüyorum, çünkü Tel Aviv bu bölgelerden hareketle Suriye'nin güneybatısının tamamında güvenlik hakimiyeti kurmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

8ı
Netanyahu, Golan Tepeleri konusunda Ayrışma Anlaşması’nın çöktüğünü açıkladı (Reuters)

Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı, Tel Aviv'in Şam ile ilişkilerin ‘normalleştirilmesi’ konusundaki ilgisini dile getirmesinin ardından, Suriye'nin 1974 yılında İsrail ile imzalanan Ayrışma Anlaşması’na geri dönmek için ABD ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Suriyeli yetkililer, İsrail'in Suriye'nin askeri cephaneliğine yüzlerce hava saldırısı düzenlemesi ve Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra ülkenin güneyine girmesinin ardından ‘tansiyonu düşürmek için’ İsrail ile dolaylı müzakereler yürüttüğünü kabul etti.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye ve İsrail'in ABD'nin arabuluculuğunda ‘sınırlarında sükuneti yeniden tesis etmeyi amaçlayan’ ciddi görüşmeler yaptığını doğruladı.

Suriye'den resmi bir kaynak ise ‘İsrail ile barış anlaşması imzalanacağına dair açıklamalar yapmak için zamanlamanın doğru olmadığını, ancak Tel Aviv'in 1974 tarihli anlaşmaya tam olarak uyması ve işgal ettiği bölgelerden çekilmesi halinde yeni anlaşmaların müzakere edilebileceğinden söz edilebileceğini’ söyledi.