Kennedy ailesinde bir trajedi daha: Robert F. Kennedy'nin torunu, oğluyla birlikte kano yaparken kayboldu

Kennedy ailesinin üyeleri (AFP)
Kennedy ailesinin üyeleri (AFP)
TT

Kennedy ailesinde bir trajedi daha: Robert F. Kennedy'nin torunu, oğluyla birlikte kano yaparken kayboldu

Kennedy ailesinin üyeleri (AFP)
Kennedy ailesinin üyeleri (AFP)

Kennedy ailesinden eski Maryland Vali Yardımcısı Kathleen Kennedy Townsend’in kızı ve torunu, perşembe günü Maryland eyaletindeki Chesapeake Körfezi’nde kano yaparken kayboldu.
Maryland polisinden yapılan açıklamada Townsend’in 40 yaşındaki kızı Maeve Kennedy Townsend McKean ile 8 yaşındaki torunu Gideon’un evlerinin yakınından körfezin sularına “bir topu almak üzere” kanoyla açıldığı ancak “kıyıya geri dönmeyi başaramadıkları” aktarıldı.
Polis yetkilileri anne ve oğlunu taşıyan kanoyu ters dönmüş şekilde bulduklarını açıkladı.
Yetkililer güçlü rüzgar nedeniyle ikilinin kıyıya pedal çekememiş olabileceğini belirtti. Kathleen Kennedy Townsend de yaptığı açıklamada kurtarma çalışmalarının cuma günü “cesetleri bulma” safhasına geçtiğini duyurdu.
Maeve McKean kamu sağlığı ve insan hakları alanında avukatlık yapıyordu.
McKean’in annesi Townsend 1968’de ABD Başkanı adayıyken suikastle öldürülen Robert F. Kennedy’nin en büyük kızı. Aynı zamanda 1963’te suikastle öldürülen ABD Başkanı John F. Kennedy’nin de yeğeni. 
Kennedy ailesi tarihindeki  trajik ölümlerle biliniyor. John F. Kennedy  ve Robert F. Kennedy’nin ölümlerine ek olarak John F. Kennedy’nin oğlu John F. Kennedy Jr. ve eşi 1999’daki uçak kazasında hayatlarını kaybetmişti. Robert F. Kennedy'nin oğlu David aşırı doz uyuşturucudan 1984’de, diğer oğlu Michael ise 1997’deki kayak kazasında yaşamını yitirmişti. 
Robert F. Kennedy’nin bir diğer torunu Saoirse Roisin Kennedy Hill de geçen sene aşırı doz uyuşturucudan hayatını kaybetmişti.



Zehirli hayvan kavramı değişiyor, salyangozlar yılanlarla aynı sınıfa giriyor

Araştırmacılar, sümüklüböceklerin ve salyangozların çiftleşme amaçlı kur yapma sırasında potansiyel eşlerine zehir enjekte ettiğini saptadı (Unsplash)
Araştırmacılar, sümüklüböceklerin ve salyangozların çiftleşme amaçlı kur yapma sırasında potansiyel eşlerine zehir enjekte ettiğini saptadı (Unsplash)
TT

Zehirli hayvan kavramı değişiyor, salyangozlar yılanlarla aynı sınıfa giriyor

Araştırmacılar, sümüklüböceklerin ve salyangozların çiftleşme amaçlı kur yapma sırasında potansiyel eşlerine zehir enjekte ettiğini saptadı (Unsplash)
Araştırmacılar, sümüklüböceklerin ve salyangozların çiftleşme amaçlı kur yapma sırasında potansiyel eşlerine zehir enjekte ettiğini saptadı (Unsplash)

Bilim insanlarına göre bahçe salyangozları ve sümüklüböcekler artık zehirli kabul edilebilir.

Araştırmacılar zehir tanımını altüst eden bir çalışmada sadece yılan ve örümceklerin ısırıklarının değil, yaprak bitlerinin salyaları ve sümüklüböceklerin salgıladığı kimyasalların da zehirli sınıfına girdiğini açıkladı.

Bu tanım değişikliği, onbinlerce yeni türün zehirli olarak kabul edilebileceği anlamına geliyor.

Trends in Ecology & Evolution adlı hakemli dergide yayımlanan araştırmaya göre, salya gibi maddeler aynı evrimsel işlevi yerine getiriyor: başka bir organizmanın vücudunu onun çıkarlarına aykırı şekilde manipüle etmek.

Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi'nin zehir uzmanı Dr. Ronald Jenner'ın liderliğini üstlendiği makale zehrin, bir organizmanın başka bir canlı organizmada fizyolojik bir değişiklik yaratmak için kullandığı, vücut içinden salgılanan herhangi bir madde olarak yeniden tanımlanması gerektiğini savunuyor.

Bu, bitkilerin özsuyunu emip zehirli salgılar enjekte ederek onların savunma mekanizmalarını devre dışı bırakan ağustosböcekleri, yaprak bitleri ve kalkan böcekleri gibi böceklerin ve toksinleri cinsel partnerlerini manipüle etmek için kullanan bahçe salyangozları ve sümüklüböceklerin, avlarına karşı zehir kullanan yılanlar ve akreplerin saflarına katılacağı anlamına geliyor.

Dr. Jenner "Bu yeniden tanımlama, zehri dar anlamıyla bir silah olarak değil, yaygın bir evrimsel strateji olarak anlamamızı sağlıyor" diyor.

Bir sivrisinek deriye girdiğinde hortumun ne yaptığını incelersek bağışıklık sistemini baskılayan toksinler enjekte ederek hayvanın, fark edilip kovalanmadan güvenli bir şekilde kan emmesini sağladığını görüyoruz. Moleküler düzeyde örneğin bir engerek yılanının tavşanı ısırmasıyla çok benzerlik taşıyor. Kavramsal olarak ikisi de tam anlamıyla aynı sistemle çalışıyor: iki organizma arasında, enjekte edilen toksinlerin aracılık ettiği bir çatışma alanı. Ve bu zehirdir.

Araştırmacılar ayrıca eşek arıları, arılar ve karıncaların yanı sıra böcekler ve yaprak bitlerindeki zehrin, başlangıçta hayvanlar yerine bitkiler üzerinde kullanıldığını da keşfetti.

Sümüklüböcekler ve salyangozlar da çiftleşme amacıyla kur yaparken potansiyel partnerlerine zehir enjekte ediyor. Örnekler, partnerlerini iradeleri dışında yönlendirmek için biyoaktif moleküllerle kaplı aşk okları atan salyangozlardan, dikenli falluslarıyla dişilerin tekrar çiftleşmesini engelleyen bir salgı enjekte eden erkek göksineklere kadar değişiyor.

Araştırmacılar bu çiftleşme salgılarının da zehir tanımına uyduğunu çünkü bu maddelerin evrimsel çıkar çatışmasında karşıdakini manipüle etmek için vücuda içeriden verildiğini savunuyor.

Yazarlar bu yeniden tanımlamanın, geleneksel olarak ayrı alanlarda çalışan bilim insanlarının güçlerini birleştirerek zehir biyolojisinin daha hızlı anlaşılmasını sağlayacağını umuyor.

Independent Türkçe