Esed rejimi Suriye’deki koronavirüs salgınını gizliyor

​Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Genel Müdürü Rami Abdurrahman (Independent Arabia)
​Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Genel Müdürü Rami Abdurrahman (Independent Arabia)
TT

Esed rejimi Suriye’deki koronavirüs salgınını gizliyor

​Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Genel Müdürü Rami Abdurrahman (Independent Arabia)
​Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Genel Müdürü Rami Abdurrahman (Independent Arabia)

Amjad Said
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İngiltere’de sürgün hayatı yaşayan bir grup Suriyeli insan hakları aktivisti tarafından 2006 yılında kurulmasına rağmen Suriye’de 2011 Mart’ında patlak veren muhalif protestolar sonrası dünya kamuoyunda tanınmaya başladı. Esed rejiminin protesto gösterilerine karşı uyguladığı ağır şiddeti belgeleyen ve tüm dünyaya duyuran SOHR, daha sonra göstericileri de aşıp ayrım göstermeksizin tüm sivillere yönelen katliam, işkence, tecavüz vb. insan hakları ihlallerini Dünyaya duyurmaya devam etti. 
Suriye ile ilgili raporların çoğunun dayandığı istatistikler ve veriler sayesinde merkez, uluslararası açıdan güvenilirlik kazandı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre, SOHR Genel Müdürü Rami Abdurrahman ile ülkenin durumunu, rejime yöneltilen ‘vaka sayısını gizleme suçlamaları’ ortasında koronavirüs tehlikesini, salgının ülkede yayılmasındaki İran rolünü ve Türkiye’nin kriz sırasındaki tavrını görüştü. Abdurrahman ayrıca, SOHR’nin kurulma nedenleri, bilgi ve kaynaklarını nasıl sağladıkları hakkında bilgi verdi. İngiltere’deki varlığının, bazıları tarafından eleştirilere ve güven kaybına maruz kalması meselesini de ele aldı.

Suriye ve koronavirüs
Abdurrahman, konuşmasında ilk olarak, ‘koronavirüse, Suriye topraklarına yayılmasına ve rejim tarafından ilan edilen rakamlara’ değindi.
SOHR Genel Müdürü, “Rejime bağlı olan Sağlık Bakanlığı, ed-Duvayr bölgesindeki karantina merkezlerinde Kovid-19 ile enfekte olan 5 pozitif vakanın kaydedildiğini açıkladı. Karantinanın onlarca vatandaşı içerdiğini söyleyen Abdurrahman, “Şüphelilerin bir kısmı, Şam Uluslararası Havalimanı oteline transfer edildi ve bu da virüsün yayılma ve rejimin kontrol altındaki alanlarda kontrol edilememe şansını artırdı” dedi.
Rami Abdurrahman, “Şam, Humus, Lazkiye ve Tartus’taki kaynaklarımıza göre karantinaya alınan vakaların sayısı 128’e yükseldi. Daha sonra testlerinin negatif çıkmasıyla bunların 56’sı karantinadan ayrıldı. 72 kişi hala test sonuçlarını bekliyor. Aynı şekilde bir hemşire virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Yetkililer ise bu durum karşısında sessiz” açıklamasında bulundu.
Türkiye makamlarının Suriyelilere sağlık yardımı sağlaması gerektiğini belirten yetkili, “Ama bunu yapıyorlar mı? Durumun gerçekliğini bilmiyorum. Bunu onlara bildirmek zorundayız. Çünkü Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kuzeydeki Suriyelilerle medya dayanışmasına tanık olduk” dedi.

İranlı ve Iraklı milisler hastalık yayıyor
Suriye’nin farklı bölgelerindeki İranlı ve yabancı milislere ve İran’ın, salgından mustarip olması dolayısıyla salgının Suriye’ye yayılmasında bir tehlike oluşturup oluşturmadığına da değinen Abdurrahman, “İlk andan itibaren İranlı milislerin koronavirüsle enfekte olmalarının bir sonucu olarak ölümlerin yaşandığını ve milisler arasında hastalığın yayıldığını belirttik. Aynı şekilde İranlı ve Iraklı ziyaretçilerin de büyük bir tehlike oluşturduğunu söyledik” ifadelerini kullandı.

Suriye’de en az 11 İranlı 4 Iraklı vaka var
SOHR Genel Müdürü, “Meyadin ilçesinde İran’a bağlı bir hastanede kaydedilmiş 15 vaka var. Bunların 11’i İranlı ve 4’ü de Iraklı ve karantinadalar. Esed rejimi, bunu bir utançmış gibi gizli tutuyor. Kovid-19 virüsü taşıyan İranlı milisler, Suriye’de serbestçe hareket ediyor. Bu durumun ciddi şekilde ele alınması gerekiyor” dedi.

Ruslar virüs sebebiyle İranlılardan uzak duruyor
Suriye’deki Rus kuvvetlerinin koronavirüs nedeniyle İranlılarla çalışmak istemediği söylentilerine de değinen Rami Abdurrahman, “Bu söylentiler, rejim ve muhalefet arasındaki medya kampanyalarında yer alıyor. Esas olarak Rusya’nın, Halep'in güney kırsalındaki küçük bir coğrafi alan dışında İran güçleriyle bir araya karışması söz konusu değil. Suriye’nin İranlıların bulunduğu doğu bölgelerinde de önemli düzeylerde Rus bulunmuyor. Ruslar, Deyr-i Zor ve batı bölgelerinde ve İranlılar ise Meyadin’den Ebu Kemal’e uzanan alanlarda mevcut” değerlendirmesinde bulundu.

Korona Esed rejiminin ömrünü uzatır mı?
Bazı kesimler, koronavirüsün Suriye savaşını durdurmak ve Esed rejimini sürdürmek için bir neden olabileceğini belirtiyor. Konu hakkında konuşan SOHR Genel Müdürü, “Salgının, Esed rejiminin devamlılığıyla bir ilgisi yok. Esed, şu anda iktidarda olmasına rağmen, rejim veya muhaliflerin kontrolündeki alanlarda olsun, halkın gözünde bitmiş durumdadır.
Suriyeliler, devrimi kontrol etmeye çalışan belirli bir İslamcı gruba ya da bazı cihatçı grupların hedefleri için isyan etmediler. Halk hareketi Suriye’deki tüm etnisite, mezhep ve dini kimlikleri içerecek bir çoğulculukla halkın tümü için bir özgürlük, onur ve halkçılık için patlak verdi.” değerlendirmesinde bulundu.

SOHR’nin Güvenilirliği
Koronavirüs konusundan SOHR’nin kurulması meselesine geçiş yapan Rami Abdurrahman, “Aslında Suriye’deki insan hakları kuruluşları belirli siyasi kesimlere angajedir. Sadece taraflarca yaşanan ihlalleri kapsarlar ve Suriye’deki koşullarla ilgilenmezler. Suriye halkını ve siyasi partilerini gözlemlemek için kurulmamızı sağlayan neden bu oldu” dedi.

SOHR Suriye’nin her noktasında
Yetkili, gözlemevinin, merkezini İngiltere’de açtığını ve bu durumun, bazıları tarafından kurumun güvenilirliğinin sorgulanmasına neden olduğu meselesine de değinirken, “Suriye’nin her yerinde geniş bir aktivist ve muhabir ağımız var. Yönetimin yurt dışında olması güvenilirliğimizi etkilemiyor. SOHR’nin aktivistleri tüm Suriye topraklarına yayılmış haldeler. İngiltere’de yalnızca yönetimden bazı üyeler bulunuyor. Bu durumun da gözlemevine güç verdiğini umuyoruz. Çünkü Suriye topraklarında hiçbir partinin yetkisi altında çalışmıyoruz” dedi.
Abdurrahman, güvenilirlik hususunda ise “Rejimin içerisinde ve Suriye topraklarındaki silahlı gruplar arasında bulunanlar da dahil olmak üzere çok sayıda kaynağımız var. İnsan haklarının savunulmasına inanan aktivistler ağına sahibiz. Hepimiz belirli bir tarafın değil, tüm tarafların ihlallerini gün yüzüne çıkarmak için çalışıyoruz. Bu durum da bizi daha fazla gizlilikte çalışmaya itiyor. Son olarak gerçekleri olduğu gibi aktarıyoruz” açıklamasında bulundu.



Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Alimi: Hadramut ve el-Mahra'da zorla bir fiili durum dayatılmasına izin vermeyeceğiz

Alimi, Danışma Kurulu ile bir araya geldi (SABA)
Alimi, Danışma Kurulu ile bir araya geldi (SABA)
TT

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Alimi: Hadramut ve el-Mahra'da zorla bir fiili durum dayatılmasına izin vermeyeceğiz

Alimi, Danışma Kurulu ile bir araya geldi (SABA)
Alimi, Danışma Kurulu ile bir araya geldi (SABA)

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, Hadramaut ve el-Mahra illerinde yeni bir askeri gerçeklik dayatma girişimlerine karşı net bir tavır sergiledi. Alimi, bu bölgelerde yaşananların siyasi bir anlaşmazlığın parçası olmadığını, aksine geçiş dönemi yetkililerine karşı tek taraflı eylemlerin ve isyanın kademeli bir seyri olduğunu vurguladı.

Alimi, Danışma Konseyi ile genişletilmiş bir toplantıda yaptığı açıklamada, sivilleri korumanın devletin sorumluluğu olduğunu ve siyasi liderliğin, gerilimi durdurmak, kan dökülmesini sona erdirmek ve durumu normale döndürmek için hemen müdahale eden Yemen’de Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu’nun müdahalesini resmi olarak talep ettiğini vurguladı.

Toplantı sırasında doğu illerindeki gelişmeleri değerlendiren Alimi, devletin, Güney Geçiş Konseyi'nin (GGK) zorla bir fiili durum dayatmak ve başta iktidarın devrinin ilanı ve Riyad Anlaşması olmak üzere geçiş döneminin referanslarını baltalamak amacıyla yaptığı askeri eylemlerle ortaya çıkan ve kendisinin ‘yüksek derecede sorumluluk’ olarak nitelendirdiği tehlikeli bir tırmanışla başa çıktığını belirtti.

Hadramut’taki gerilimin Ghayl Bin Yamin, Şihr ve ed-Deys eş-Şarkiye bölgelerini de kapsayacak şekilde yayıldığını, terörle mücadele iddiasının sahadaki kontrol dengesini değiştirmek için bir bahane olarak kullanıldığını belirtti.

cdfgth
Lahic ilindeki GGK destekçileri (AFP)

Terörle mücadelenin devlet kurumlarının münhasır sorumluluğu olduğunu vurgulayan Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Alimi, bu çerçeve dışında atılan adımların aşırılığı engellemek bir yana, sivil barışı ve sosyal dokuyu tehdit eden tehlikeli güvenlik boşlukları yarattığını vurguladı.

Alimi, gerilimle birlikte insani ihlallere değinerek, sivil kayıpları ve kamu ve özel mülkiyete yönelik saldırıları doğrulayan saha ve insan hakları raporlarına ve Yemen devletinin yasal statüsünün zayıflatılmasına atıfta bulundu.

GGK’nın eylemleri ve arabuluculuk desteği

Resmi kaynaklara göre Alimi, Danışma Konseyi'ne Ulusal Savunma Konseyi toplantısının sonuçları hakkında bilgi verdi. Toplantıda, gerginliğin geçiş döneminin şartlarını açıkça ihlal ettiği ve devletin meşru kurumlarına karşı bir isyan olduğu sonucuna varıldı.

Devletin sivilleri korumak, sükuneti sağlamak ve kan dökülmesini önlemekle yükümlü olduğunu vurgulayan Alimi, Danışma Konseyi'nin tavsiyeleri doğrultusunda, siyasi liderliğin Hadramut'taki sivilleri korumak için acil önlemler alınması talebiyle Meşruiyeti Destekleme Koalisyonu'na resmi bir talepte bulunduğunu ve ortak kuvvetler liderliğinin kan dökülmesini durdurmak ve istikrarı yeniden sağlamak amacıyla bu talebe derhal yanıt verdiğini söyledi.

cdfvg
Alimi, GGK’yı Hadramut'ta sivillere karşı ihlallerde bulunmakla suçladı (EPA)

Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Alimi, gerilimi azaltma çabalarını ihlal eden ve sivilleri tehlikeye atan her türlü askeri harekete karşı, hayatların korunmasını sağlayacak, Suudi Arabistan ve BAE'nin çabalarının başarısını devam ettirecek, GGK güçlerinin Hadramut ve el-Mahra’daki mevzilerden çekilmesini, bu mevzilerin Vatan Kalkanı Güçleri’ne devredilmesini ve yerel yetkililerin anayasal yetkilerini kullanmalarının önünü açacak şekilde derhal müdahale edileceğini vurguladı.

Riyad ve Abu Dabi'nin liderliğindeki arabuluculuk çabalarını desteklediğini bir kez daha dile getiren Alimi, Suudi Arabistan ve BAE’nin Yemen'in birliğini ve istikrarını desteklemede üstlendikleri öncü role övgüde bulunurken Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'ın devlet kurumlarını yeniden kurma konusundaki samimi ve kardeşçe arzuyu yansıtan açıklamalarını takdir etti.

Ayrıca, güney meselesinin çözülmesinin uzlaşı ve güven tesis edilmesi yoluyla kesin bir taahhüt olmaya devam edeceğini vurgulayan Alimi, Yemen'in düşmanlarına hizmet eden tek taraflı eylemlerin sonuçlarına karşı uyardı. Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı, diyalog kanallarının açık tutulmasının ve İran destekli Husi milisleriyle mücadele için tüm imkanların seferber edilmesinin önemini vurguladı.


Mısır ve 20 diğer ülkeden açıklama: İsrail'in Somaliland’ı tanıması kararını reddederken kararı Filistinlileri yerinden etme planlarıyla ilişkilendirdiler

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır ve 20 diğer ülkeden açıklama: İsrail'in Somaliland’ı tanıması kararını reddederken kararı Filistinlileri yerinden etme planlarıyla ilişkilendirdiler

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır, 20 diğer ülke ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) tarafından dün yapılan açıklamalarda İsrail'in Somaliland'ın bağımsızlığını tanıma kararı kategorik olarak reddedilirken, Filistinlileri yerinden etme planlarıyla ilişkilendirdikleri kararı ‘biçim ve içerik olarak kabul edilemez’ olarak nitelendirdiler.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in Somali Federal Cumhuriyeti'nden ayrılmak isteyen ayrılıkçı bölgeyi tanıma kararının uluslararası hukuku ve Birleşmiş Milletler (BM) Şartı'nı açıkça ihlal ettiği belirtildi.

Açıklamada, Mısır ve diğer imzacı tarafların Somali Federal Cumhuriyeti'nin egemenliğini destekledikleri ve ülkenin birliğini, toprakları üzerindeki egemenliğini ve toprak bütünlüğünü zedeleyen her türlü eylemin reddedildiği belirtildi.

Bildiriyi imzalayanlar taraflar arasında Mısır, Suudi Arabistan, Cezayir, Komorlar, Cibuti, Gambiya, İran, Irak, Ürdün, Kuveyt, Libya, Maldivler, Nijerya, Umman, Pakistan, Filistin, Katar, Somali, Sudan, Türkiye, Yemen ve İİT yer aldı.

Bakanlık açıklamasında, ‘diğer ülkelerin topraklarının bir kısmının bağımsızlığını tanımak tehlikeli bir emsal teşkil eder ve uluslararası barış ve güvenliği tehdit eder’ diyerek uyardı.

İsrail, geçtiğimiz cuma günü Somaliland'ın bağımsızlığını tanıdığını duyurdu.

Karar, Somali Cumhuriyeti’nin Arap Birliği (AL) üyesi olmasından dolayı Arap dünyasında yaygın bir tepkiyle karşılandı.


İsrail, son saldırıların akabinde Batı Şeria'daki bazı bölgeleri kuşattı

Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
TT

İsrail, son saldırıların akabinde Batı Şeria'daki bazı bölgeleri kuşattı

Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde gerçekleştirilen bir operasyon sırasında iki İsrail asker (AP)

İşgalci İsrail askerleri, Filistinliler tarafından İsrail'in kuzeyinde ve Ramallah yakınlarında gerçekleştirilen saldırıların ardından, Batı Şeria'daki birçok şehirde yer alan köy ve beldeye boğucu bir kuşatma uyguladı. Bu saldırılar, çeşitli bölgelerde yerleşimciler tarafından Filistinlilere karşı her gün düzenlediği saldırılar ve işgalci İsrail güçleri tarafından gerçekleştirilen tutuklamaların devam ettiği bir dönemde gerçekleşti.

Filistinliler tarafından gerçekleştirilen son saldırılardan önce, İsrail'in Batı Şeria'daki saldırıları devam etti. Bu saldırılar sırasında çeşitli koşullarda birçok Filistinli öldü. İsrail, Filistinlilere yönelik baskınlarını, tutuklamalarını ve diğer saldırgan eylemlerini sürdürüyor.

Cuma günü İsrail'in kuzeyindeki Afula yakınlarındaki Beysan kentinde iki İsraillinin öldürüldüğü saldırının ardından, İsrail güçleri saldırının failinin geldiği Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesine boğucu bir kuşatma uyguladı.

fv
İsrail ordusunun dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde düzenlediği operasyon sırasında barikatlarla katılan bir yol (AP)

İşgalci İsrail güçleri, Kabatiya ve çevresindeki onlarca eve baskın düzenlerken birçok Filistinliyi gözaltına alarak sahada sorguya çekti. Gözaltına alınanların bir kısmı yakınlardaki gözaltı merkezlerine nakledildi. Gözaltına alınanlar arasında saldırılara karışanlardan Ahmed Ebu er-Rub'un ailesi, arkadaşları ve saldırıyla bağlantılı olduğundan şüphelenilen kişiler de vardı.

Baskın düzenlenen evlerin bazı odaları, ev sakinlerinin gözaltına alınmasının ardından askeri karargaha dönüştürüldü. Diğer evlerin sakinleri ise sokakların ve altyapının geniş çapta tahrip edilmesi ve beldenin yan girişlerinin çoğunun toprak setlerle kapatılması nedeniyle tamamen terk etmek ve bölgenin dışına kaçmak zorunda kaldı.

Öte yandan İsrail, Batı Şeria'nın merkezindeki Ramallah'ın kuzeybatısındaki yaklaşık 10 köye ve beldeye, Modi'in Illit Yahudi yerleşim biriminden 700 metre uzaklıktaki Hashmonaim kontrol noktası yakınlarındaki güvenlik çitine Filistinli silahlı bir kişinin ateş açtığı gerekçesiyle, herhangi bir can kaybı olmamasına rağmen, bir başka boğucu kuşatma uyguladı.

İsrail güçleri, Ni'lin köyünün ana girişini kapatarak insan ve araç giriş ve çıkışlarını engelledi. Kharbatha Bani Harith köyüne giden yol da kapatılırken bölge sakinlerinin giriş-çıkışları sırasında sıkı önlemler alındı. Atara askeri kontrol noktası da kapatıldı. Bunun sonucunda Filistinliler, Ramallah'ın kuzeybatısı ve batısındaki birkaç köye ve beldeye ulaşmalarını engelleyen ciddi bir trafik kriziyle karşı karşıya kaldı.

Filistin hükümetinin bir organı olan Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu, geçtiğimiz ekim ayında yayınladığı bir raporda Filistin topraklarını bölen kalıcı ve geçici bariyerlerin toplam sayısının, askeri kontrol noktaları ve kapılar dahil olmak üzere 916'ya ulaştığını bildirdi. Rapora göre bunların 243'ü 7 Ekim 2023'ten sonra inşa edilen demir kapılardı.

gbh
Dün Cenin'in güneyindeki Kabatiya beldesinde düzenlenen operasyona katılan İsrail güçleri (AP)

İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'un bildirdiğine göre Ramallah yakınlarında meydana gelen olayın milliyetçi bir saldırı değil, bir Filistinlinin kuş avına çıktığı bir olay olduğu sonradan ortaya çıktı. İsrail ordusu tarafından daha sonra yapılan açıklamada, kuş avı için kullanılan silaha el koymak ve soruşturma yapmak amacıyla avcıyı aramak için bölgeye uygulanan kuşatmanın devam ettiği belirtildi.

Tüm bunlar olurken Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde günlük olarak tutuklama kampanyaları da devam ediyor. Bu tutuklama kampanyalarında, çoğu El Halil’den olmak üzere en az 14 Filistinli tutuklandı. Bunların arasında bir kadın ve bir çocuk da vardı. Cuma akşamı İsrail'in kuzeyinde bir bölge sakini tarafından düzenlenen saldırının ardından operasyonun sürdürüldüğü Kabatiya beldesinde tutuklananlar bu sayıya dahil değil.

Öte yandan Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde yerleşimcilerin saldırıları devam ederken, yerleşimciler Ramallah'ın batısındaki Bil'in beldesi girişinde Filistinlilere ait araçlara saldırarak maddi hasara yol açtı. Nablus'un güneyindeki Akraba bölgesine bağlı Khirbet Yanoun yerleşim biriminde yerleşimcilerin düzenlediği başka bir saldırıda bir Filistinli yaralandı.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’na göre işgalci İsrail güçleri ve yerleşimciler kasım ayı boyunca 2 bin 144 saldırı gerçekleştirdi. Bu saldırılardan 360’ı Ramallah ve el-Bireh illerinde, 348’i El Halil’de, 342’si Beytlahim’de ve 334’ü Nablus’ta meydana geldi.