​Türkiye’nin Suriye’nin batısına askeri sevkiyatları devam ediyor

Halep ile İdlib arasında kalan Maaret Mısrin’deki bir kampta yerlerinden edilmiş insanlar, gönüllü berber tarafından traş olmak için sıralarını bekliyorlar (AFP)
Halep ile İdlib arasında kalan Maaret Mısrin’deki bir kampta yerlerinden edilmiş insanlar, gönüllü berber tarafından traş olmak için sıralarını bekliyorlar (AFP)
TT

​Türkiye’nin Suriye’nin batısına askeri sevkiyatları devam ediyor

Halep ile İdlib arasında kalan Maaret Mısrin’deki bir kampta yerlerinden edilmiş insanlar, gönüllü berber tarafından traş olmak için sıralarını bekliyorlar (AFP)
Halep ile İdlib arasında kalan Maaret Mısrin’deki bir kampta yerlerinden edilmiş insanlar, gönüllü berber tarafından traş olmak için sıralarını bekliyorlar (AFP)

Türkiye ile birlikte hareket eden gruplardan bir unsur, Halep kırsalında bulunan er-Rai kasabasındaki kamplardan birinde yerlerinden edilenleri korkuttuğu ve bir çadırın üzerine ateş açtığı için Humus’tan Halep'in kuzeydoğu kırsalındaki er-Rai bölgesine göç eden silahlı kişiler tarafından öldürüldü.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, (SOHR) dün Türkiye ile birlikte hareket eden grupların bölgede konuşlanmasıyla askeri bir gerginliğe tanık olan Halep'in Mari ilçesinde bir vatandaşın eşinin ve çocuklarının gözü önünde öldürülmesi sonrasında tansiyon yükseldi. Nedeni bilinmeyen olayda vatandaş ölürken aile üyeleri de yaralandı.
SOHR, Suriye'nin kuzeydoğusunda, Türk Silahlı Kuvvetleri’yle birlikte Fırat’ın doğusundaki ‘Barış Pınarı Harekatı’na katılan gruplardan bazılarının ‘Fırat Kalkanı’ ve ‘Zeytin Dalı’ harekât bölgelerine ve Fırat'ın batısına transfer edilerek, diğer unsurlarla yerlerinin değiştirilmesi ve maaşlarının ödenmesi talebiyle duydukları rahatsızlığı havaya rast gele ateş gösterdiklerini belirtti.
Öte yandan Suriye’nin kuzeyindeki İhlal Dokümantasyon Merkezi (VDC) Türkiye'nin yakın zamanda DEAŞ’ın eski bir emirini serbest bıraktığını iddia etti. VDC’ye göre Suriyelilerin öldürülmesi ve kaçırılmasından sorumlu olan DEAŞ’ın eski emiri, Tel Abyad şehrinde Türkiye yanlısı gruplardan birinin hapishanelerinde bulunuyordu.
Türkiye 7 YPG üyesini etkisiz hale getirdi
Türkiye Milli Savunma Bakanlığı dün Türk Özel Kuvvetleri’nin (komandolar) Barış Pınarı Harekat bölgesine sızmaya çalışan Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) bağlı Halk Koruma Birliği’nin (YPG) 7 üyesini etkisiz hale getirdiğini duyurdu.
Diğer yandan TSK, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’de 3 yeni askeri gözlem noktası kurdu. Bununla birlikte rejim güçlerinin İdlib'in doğusunda bulunan Serakib eksenindeki bazı noktaları bombalamışına karşılık olarak TSK, Halep'in batı kırsalındaki 46. Alay’da konuşlu rejim güçleri ve ona sadık grupların mevzileri ile SDG’nin Tel Abyad'daki mevzilerini bombaladı.
TSK’nın sevkiyatları devam ediyor
Diğer bir gelişmede ise TSK, onlarca araçlık askeri bir konvoyla Suriye’ye yönelik sevkiyatlarına dün de devam etti. Çok sayıda askerin de yer aldığı konvoy, Kefer Lusin Sınır Kapısı’ndan geçerek Türk gözlem noktalarının bulunduğu yerlere doğru ilerledi. TSK daha sonra İdlib'in batısındaki Cisr eş-Şuğur kırsalındaki ez-Zaniya, Bukserya ve el-Farika köylerinde yeni gözlem noktaları kurdu. Böylece Türkiye’nin İdlib kırsalındaki gözlem noktalarının sayısını 55'e yükseldi.
5 Mart’ta Rusya ile imzalanan Moskova Mutabakatı çerçevesinde Suriye’ye askeri takviyelerini sürdüren Türkiye, 2 Şubat’tan buna yana tank, personel taşıyıcı, zırhlı araç, kurşun geçirmez mobil güvenlik kabini ve askeri radar taşıyan toplam 5 bin 685'ten fazla askeri kamyon gönderdi. Bu sürede İdlib ve Halep'te görevlendirilen Türk askerlerinin sayısı ise 10 bin 500’ün üzerinde.
Bu arada TSK, rejim güçlerinin önceki gece İdlib’in güney kırsalında Kefer Uveyd, Sufuhan, el-Fatira ve Kansafra köylerini yeniden bombalamasının ardından dün akşam Serakib'in kuzeyindeki Afas köyündeki rejim mevzilerini obüsler ve ağır makineli tüfeklerle hedef aldı.
SOHR ayrıca rejim güçlerinin ateşkesin yeniden ihlal ederek Halep'in batı kırsalındaki Kertaal ve Kefer Amme’deki bazı noktaları ağır makineli tüfeklerle hedef aldığını aktarırken ölen yada yaralanan olup olmadığına dair herhangi bir bilgi vermedi.
Geçtiğimiz Cumartesi günü ise rejim güçleri ve ona sadık gruplar ile Suriyeli muhalif gruplar arasında İdlib'in güneyinde el-Fatira ve ed-Dar el-Kabira eksenlerinde güdümlü roketler ve el bombalarının kullanıldığı çatışmalar yaşandı. Çatışmalarda ölen ya da yaralan olup olmadığına dair herhangi bir bilgi verilmedi.
Bununla birlikte TSK güdümlü roket ve el bombaları ile Halep'in batı kırsalındaki 46. Alay’da konuşlu rejim güçlerinin mevzilerini hedef alırken oluşan hasar veya kayıpla ilgili bir bilgiye ulaşılamadı.
TSK ve birlikte hareket eden Suriyeli gruplar, rejim güçleri ve SDG’nin Rakka’nın kuzeyindeki Tel Abyad şehrinde bulunan Kuberlek ve Afdeku köylerindeki konuşlu oldukları mevzileri füzelerle hedef aldılar.



İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.


El-Alimi, Suudi Arabistan'ın Yemen'in doğusunda gerilimlerin sona ermesindeki rolünü övdü

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)
Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)
TT

El-Alimi, Suudi Arabistan'ın Yemen'in doğusunda gerilimlerin sona ermesindeki rolünü övdü

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)
Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)

Yemen Başkanlık Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi dün, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerginliğin sona ermesindeki rolünü övdü ve Hadramut ile el-Mahra (doğu) vilayetlerindeki siyasi, aşiret ve sosyal güçleri, iki vilayetteki gerginliğin artmasının sonuçlarını kontrol altına almak için devletin çabalarının arkasında birleşmeye çağırdı.

El-Alimi, bu gerilimlerin ekonomik ve yaşam koşulları üzerindeki etkileri konusunda uyarılarda bulundu.

Hadramut Valisi Salim el Hanbeşi ve al-Mahra Valisi Muhammed Ali Yasir ile yaptığı iki telefon görüşmesinde el-Alimi, iki valiliğin dışındaki tüm güçlerin geri çekilmesinin ve yerel yetkililerin anayasa ve kanunlara uygun olarak güvenlik ve hizmet görevlerini yerine getirmelerinin sağlanmasının gerekliliğini vurguladı.

Ayrıca, Güney Geçiş Konseyi'nin "tek taraflı eylemleri" olarak nitelendirdiği olaylarla ilgili tüm insan hakları ihlallerinin kapsamlı bir şekilde soruşturulması gerektiğinin altını çizdi; bu eylemler arasında keyfi tutuklamalar, zorla kaybetmeler ve kamu ve özel mülkiyete yönelik saldırılar yer alıyordu. El Alimi, hesap verebilirlik ve cezasız kalmama ilkesinin altını çizdi.