Sudan, ABD savaş gemisi kurbanları için tazminat ödeyecek

Sudan, ABD savaş gemisi kurbanları için tazminat ödeyecek
TT

Sudan, ABD savaş gemisi kurbanları için tazminat ödeyecek

Sudan, ABD savaş gemisi kurbanları için tazminat ödeyecek

Sudan yönetimi USS Cole saldırısı davasında ABD ile uzlaşıya varıldığını açıkladı.
Devrik Ömer el-Beşir hükümetinin sorumlu tutulduğu ve 2000 yılında Yemen’in güneyindeki Aden limanında saldırıya uğrayan ABD’ye ait USS Cole savaş gemisinde hayatını kaybeden askerlerin aileleriyle Hartum yönetimi nihai bir uzlaşıya ulaştı.
Hartum yönetimi, Sudan makamlarının kurbanların ailelerine ödenecek tazminat miktarının belirlenmesi sonrasında Sudan hükümetinin aleyhine açılan davaların nihai olarak düşürüldüğünü açıkladı.
ABD’ye ait USS Cole savaş gemisinde ölen kurbanların ve El Kaide terör örgütü tarafından hedef alınan Ağustos 1998’da Tanzanya’nın Darusselam kenti ile Ekim 2001’de Kenya’nın başkenti Nairobi’deki ABD büyükelçiliklerine bombalı saldırılar sırasında hayatını kaybeden kurbanların ailelerine ödenecek tazminatlar, ABD’nin Sudan’ın ismini terörizme destek veren ülkeler listesinden çıkarmak için sunduğu şartlardan biri olarak görülüyor. ABD Beşir rejimini El Kaide’ye destek vermekle suçluyordu.
Sudan Adalet Bakanlığı, yaptığı basın açıklamasında, Sudan’ın tarihinde hiçbir zaman terörist herhangi bir eyleme destek vermediğini ya da içinde yer almadığını savunurken, kurban aileleriyle çözüm anlaşmasının, uzlaşı belgelerinde yer alan meselelerden biri olduğunu söyledi.
Bakanlık, tarafların, geçen cuma günü ABD’de bulunan ilgili mahkemeye ortak bir dilekçe sunduğunu, Sudan’a karşı açılan USS Cole savaş gemisiyle ilgili davaların iptalinin istendiğini ve davaların nihai şekilde ABD mahkemesinde sonuçlandığını belirtti.
Geçen Şubat ayında Sudan hükümeti, kendilerine karşı adli soruşturma başlatan kurban aileleriyle bir anlaşma imzalamıştı.
Bakanlık, hükümet tarafından kurban ailelerine ödenecek tazminat miktarından söz etmedi. Bununla birlikte eski tarihli basında yer alan haberler, miktarın yaklaşık 70 milyon dolar civarında olduğunu açıkladı.
Hükümet Sözcüsü Faysal Muhammed Salih’e göre Sudan, Hartum hükümetinin ödeyebileceği makul düzeyde bir tazminatta anlaşmak için Nairobi ve Tanzanya’nın Darusselam şehirlerindeki ABD büyükelçiliklerinin infilak etmesi sırasında hayatlarını kaybeden kurbanların aileleriyle müzakerelerde, ‘USS Cole savaş gemisinde ölenlerin aileleriyle görüşmelerde benimsediği’ benzer yaklaşımı izleyeceğine değindi.

Afrika Birliği: Sudan ve Zimbabve’ye yaptırımlar kaldırılmalı
Öte yandan Afrika Birliği (AfB), ortaya çıkan koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadeleye yardımcı olmak ve süreci kolaylaştırmak için Sudan ve Zimbabve devletlerine uygulanan ekonomik yaptırımların kaldırılması çağrısında bulundu.
Sudan’da maddi yetersizliklerden dolayı 7 Nisan itibariyle 14 vaka 2 ölüm tespit edilebildi. Gözlemciler gerçek verilerin çok daha yüksek olmasından endişeli.
Aynı durum Zimbabve için de geçerli. Ülkede tespit edilebilen vaka sayısı 10, hayatını kaybedenlerin sayıs 1.
Sudan Dışişleri Bakanlığı, yayınladığı basın açıklamasında, AfB Komisyonu Başkanı Musa Faki’nin, Afrika Epidemiyoloji Merkezi Müdürü John Nkengasong ve çok sayıda Afrikalı devlet başkanının, koronavirüsle mücadele planını görüşmek üzere video konferans aracılığıyla bir araya geldiğini belirtti. Bildiriye göre Faki, bir önceki toplantıda ortaya koyulan tavsiyelere dayanarak AfB tarafından atılan adımlara dair bilgi verdi. Toplantı sırasında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, ‘hızlı hareket etme, testler yapma ve tıbbi muayene ile kişisel tıbbi koruma ekipmanlarını sağlama” çağrısında bulundu.
Açıklamaya göre liderler, salgının ‘benzeri görülmemiş bir felaket olduğunu’, ‘kıta stratejisini çizmek için sağlık ve ulaşım alanlarında ülkeler arasında daha fazla işbirliği gerektirdiğini’ vurguladı. Liderler ayrıca, salgının ekonomik ve toplumsal etkileriyle yüzleşmek için uluslararası finans kurumlarından, uluslararası ortaklardan ve dost ülkelerden destek sağlanması gerektiğine de dikkati çekti.



Mısır Dışişleri Bakanı Abdulati: İsrail'in güç gösterisi güvenliğini sağlamaz

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır Dışişleri Bakanı Abdulati: İsrail'in güç gösterisi güvenliğini sağlamaz

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, dün yaptığı açıklamada, İsrail'in ‘güç gösterisinin’ ona güvenlik veya istikrar getirmeyeceğini söyledi.

Abdulati, Kahire'de Avusturya Dışişleri Bakanı Beate Meinl-Reisinger ile düzenlediği ortak basın toplantısında, İsrail'in Gazze'de yürüttüğü savaşın ‘sadece öldürmek için öldürme’ haline geldiğini söyledi. Mısırlı Bakan, İsrail politikalarının mantıksız ve gereksiz bir şekilde günlük cinayetlere devam ettiğini belirtti.

Ülkesinin Gazze'deki insani felakete son vermek ve ‘açlığın silah olarak kullanılmasını durdurmak’ konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Abdulati, İsrail'in sistematik açlık politikasının uluslararası hukuk kurallarının açık bir ihlali olduğuna dikkati çekerek, ‘Gazze Şeridi'ne insani ve tıbbi yardımın koşulsuz ulaştırılmasının’ önemini bir kez daha teyit etti.

Abdulati, sözlerini şöyle sürdürdü:

Gazze'de ateşkes anlaşması sağlandıktan sonra, Arap Birliği (AL)-İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) planını uygulamak için Kahire'de Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşası konulu uluslararası bir konferans düzenleyeceğiz.

Mısırlı Bakan, İsrail ve bölge ülkeleri için güvenliğin ve istikrarın sağlanmasının tek yolunun bağımsız bir Filistin devletinin kurulması olduğunun altını çizdi.

Nil Nehri suları konusunda Etiyopya ile yaşanan anlaşmazlığa da değinen Abdulati, su meselesinin ülkesi için son derece önemli olduğunu belirterek “Su meselesinde taviz verilmeyecek” diye vurguladı.

Etiyopya, 2011 yılında milyarlarca dolarlık bir proje olan Büyük Etiyopya Rönesans Barajı'nın inşasına başlamıştı. Mısır bu barajı Nil Nehri sularındaki tarihi haklarına bir tehdit olarak görürken, Sudan barajın yol açacağı çevresel ve ekonomik zararlardan endişe duyuyor.