​İran, Irak’taki Şiileri birleştiremedi

Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ile görüşmeyi reddetti (Getty Images)
Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ile görüşmeyi reddetti (Getty Images)
TT

​İran, Irak’taki Şiileri birleştiremedi

Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ile görüşmeyi reddetti (Getty Images)
Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani ile görüşmeyi reddetti (Getty Images)

Ahmed es-Suheyl
Irak’ta Fetih Koalisyonu ve diğer bazı Şii güçlerin Adnan ez-Zurfi’nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesine karşı olmalarına rağmen Zurfi, parlamentodan güvenoyu almasını sağlayacak çoğunluğun desteğini kazanmak üzere gibi görünüyor. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin Şii güçlerini Zurfi’ye alternatif bir isim belirlemeye zorlama çabaları pratik sonuçlar vermezken Zurfi’nin çok sayıda Şii tarafın desteğini aldığı, bununla birlikte Sünni ve Kürt siyasi bloklarından açıkça bir ret ile karşılaşmadığı anlaşılıyor.
Ancak Zurfi’nin adaylığına,  Asaib Ehli'l Hak’a bağlı Sadikun Grubu’nun içinde yer aldığı Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu, eski başbakanlardan Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu ve gözlemcilerin hala kararsız olduğuna inandıkları Ammar el-Hekim liderliğindeki Ulusal Hikmet Koalisyonu gibi önde gelen Şii siyasi bloklar tarafından karşı çıkılıyor.
Buna karşın Irak eski Başbakanı Haydar el-İbadi liderliğindeki Nasır (Zafer) Koalisyonu ve Mukteda es-Sadr liderliğindeki Sadr Hareketi'nin desteklediği Sairun Koalisyonu gibi Şii siyasi bloklar, Zurfi’yi destekliyorlar. Sünni ve Kürt blokları ise Zurfi’yi destekleme veya desteklememe konusunda herhangi net bir tutum ortaya koymuyorlar.
Irak resmi haber Ajansı INA’ya göre Zurfi’nin parlamentodan kabinesinin ve hükümet programının oylanması amacıyla düzenlenecek olağanüstü oturum için bir tarih belirlemesini istiyor. Bu arada Zurfi, hükümet programını 4 Nisan Cumartesi günü Meclis Başkanlığı’na sunmuştu.

Sadr, Kaani ile görüşmeyi reddetti
Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani’nin Şii kanadı, Zurfi’nin adaylığına karşı çıkma pozisyonunda birleştirme çabaları konuşulurken Iraklı siyasi bir kaynağın yerel haber sitelerinde yer alan açıklamasına göre Sadr hareketi lideri Mukteda es-Sadr, Kaani ile görüşmeyi reddetti.
Sadr ile görüşmenin Kudüs Gücü Komutanı’nın gündeminde olduğunu söyleyen kaynak, ancak Sadr’ın bu görüşmeyi reddettiğini ve Irak’ın iç işlerine müdahale edilmemesi gerektiğini belirten bir mesaj gönderdiğini belirtti. Kaynak, Sadr'ın Askeri Danışmanı Ebu Dua İsavi’nin Sadr’dan Kaani’ye ‘Irak’ın yeni bir hükümet kurulması konusunda herhangi bir dış müdahaleyi reddettiği’ şeklinde yazılı bir mesaj ilettiğini söyledi.

Abdulmehdi görevde kaldı
İran’a yakın güçler olarak nitelendirilen başlıca Şii güçlerin, Zurfi’nin ‘anayasaya aykırı bir şekilde’ hükümeti kurmakla görevlendirildiği ve ‘ABD yanlısı’ olduğu şeklindeki suçlamalarla yaptığı tüm itirazlara rağmen Sadr Hareketi, Zurfi’nin adaylığına karşı olduğunu hiç söylemedi. Bütün göstergeler, Sadr Hareketi’nin desteklediği Sairun Koalisyonu’nun mümkün olan en kısa sürede bir hükümetin kurulmasını istediğine işaret etti.
Sairun Koalisyonu Milletvekili Riyad el-Mesudi konuyla ilgili açıklamasında, “Mesele, bazı istismarlar, ertelemeler ve gecikmelerin neden olduğu anayasal boşluklardan ve Zurfi'nin başarısız olma sürecinde Iraklıların ‘tartışmaları ve kabullenişleri’ gibi ifadelerin seçimlerinden kaynaklanıyor. Sairun Koalisyonu, ülkenin her alanda yaşadığı büyük zorluklar nedeniyle en kısa sürede bir hükümetin kurulmasını önceliyor. Bazı siyasi bloklar, Adil Abdulmehdi'nin başbakan olarak kalması için başbakan adaylarını kasıtlı olarak reddetti. Çünkü böylece büyük kazançlar elde ettiklerini düşünüyorlar” diye konuştu.
 
Şii güçler tansiyonu yükseltiyor
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Zurfi’nin hükümeti kurmakla görevlendirilmesine karşı çıkan hareketlerle birlikte, İran yanlısı silahlı gruplar da söylemlerini sertleştirdiler. İran yanlısı silahlı sekiz grup yayınladıkları ortak bir bildiri ile Adnan ez-Zurfi'yi ‘ABD’nin istihbarat ajanı’ olmakla suçlayarak bazı milletvekillerinin onu desteklemesini ise kınadılar.
Bu gerilim, Kaani'nin Şii güçler arasında Zurfi’nin adaylığına karşı fikir birliği elde etme çabalarına dair bir izlenim verebilir. Bununla birlikte gözlemcilere göre Sünni ve Kürt siyasi güçlere mevcut tutumlarından vazgeçmeleri şeklinde gönderilen bir mesaj da olabilir.
Ortak bildirinin yayınlanmasından birkaç saat sonra, Mukteda es-Sadr adına paylaşımlarda bulunmasıyla bilinen Salih Muhammed el-Iraki, Facebook hesabından, “Birçok siyasetçi ve kendilerini ‘Direniş Grupları’ olarak adlandıran gruplardan bazıları, belalardan ve salgınlardan rahatsız olmayıp hala çıkarları peşinde koşuyorlar. Direniş Grupları’na şunu söylemek istiyorum; ‘Dünyaya olan bu sevginizi dizginleyin. Çünkü halkınız ölüm, yaklaşan bir savaş ve Allah korusun salgının eşiğinde.’” ifadelerini kullandı.

İran’ın rolü zayıflıyor
Iraklı araştırmacı ve akademisyen Akil Abbas konuya ilişkin olarak İndepenedent Arabia’ya yaptığı değerlendirmede, “Süleymani ve Mühendis suikastının yanı sıra koronavirüs krizinden sonra İran’ın rolü zayıfladı. Bu durum, Kaani’nin Irak'taki görevinin başarısızlıkla sonuçlanmasına katkıda bulundu. İran’ın nüfuzu güçlü olmasa ve Şii güçlere kendi iradesini dayatamasa bile Kaani’nin başarısızlığının tek nedeni İran’ın rolünün zayıflaması değil” diye konuştu.
Ekonomik yaptırımlar ve koronavirüs krizinin bazı Şii aktörleri İran'ın iradesine meydan okuyacak şekilde güçlendirdiğini söyleyen Abbas, “Sadr’ın Kaani ile görüşmeyi reddetmesi şaşırtıcı bir durum değil. Sadr daha önce de birkaç kez bazı İranlı politikacılarla görüşmeyi reddetti. Hatta bazı durumlarda Süleymani ile görüşmeyi de reddettiği söylendi. Sadr, İran'ın gücüne bir tür başkaldırıyor. Fakat bu düşmanca değil, yumuşak bir başkaldırıdır” yorumunda bulundu.
Zurfi’nin kabinesinin parlamento tarafından onaylanma şansının çok yüksek olduğunu düşünen Abbas, Zurfi hükümetinin güvenoyu alma imkanının son saatlerde yapılacak anlaşmalara bağlı olduğunun da altını çizdi. Silahlı grupların Zurfi'ye karşı çıkmaları ve açıkça tehdit etmelerinin, onu parlamento çatısı altında engelleyecek güce sahip olmadıkları izlenimi verdiğini söyleyen Abbas, “Düşük petrol fiyatları ve koronavirüs krizinin yanı sıra yarı felçli geçici bir hükümetin varlığından kaynaklanan Irak’ta mevcut durum, siyasi elitlerin Zurfi’nin hükümet kurma çalışmalarını sürdürmesi için baskı yapmalarına neden oluyor” şeklinde konuştu.
Başbakanlık konusundaki tartışmaları sürdürmenin Adil Abdulmehdi’nin görevini sürdürmesini destekleyen taraflar için bir zaman kazanma taktiği olduğuna inandığını belirten Abbas, “Iraklılar bu davranışı ülkede yaşananlara karşı bir kayıtsızlık olarak yorumladı. Bu durum eğer koronavirüs riski azalırsa yüksek katılımları protestolara dönüşebilir” dedi.

Müzakere sayfası
Öte yandan siyaset araştırmacısı Hişam el-Muzani İndependent Arabia’ya yaptığı açıklamada, “Sadr, İran ekolüne karşı ideolojik bir model. Bununla birlikte Süleymani’nin öldürülmesinden sonra genel olarak Irak'taki Şiiler siyasi krizle ilgili bağlantılarında farklılaştılar. Sadr, kendisini Batı ve Doğu'da ılımlı bir Şii alternatifi olarak sunup yeni bir imaj oluşturmaya çalışıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Kaani’nin Şii güçleri birleştirme görevinde başarısız olmasının nedeninin Süleymani’nin olmayışı değil, ABD’nin stratejisiyle doğrudan çatışmaya yönelmesi olduğunu söyleyen Muzani, söz konusu ABD stratejisinin, Zurfi’ye destek konusunda Şii siyasi güçlerin tutumunda çatlaklar yaratan, vizyonundaki bir değişiklik olduğunu belirtti.
Geleneksel Şii güçlerin en büyük korkularının, ABD ile İran arasında müzakere konusu haline gelmeleri, gözden çıkarılmaları ve doğrudan hedef alınmaları olduğuna dikkati çeken Muzani, “Bu güçlerin İran'ın elinde bir pazarlık konusu haline gelmesi, onlar için ABD’nin hava saldırılarından daha da kötü” diye konuştu.

Şii güçler arasında endişe ve parçalanma korkusu
Independent Arabia’ya konuşan gazeteci yazar Felah ez-Zehebi ise şunları söyledi;
“Tüm göstergeler, Zurfi’nin siyasi güçlerin çoğunun desteğini aldığına işaret ediyor. Bazılarının bunu, Haşdi Şabi çatısı altında olmayan silahlı gruplardan korktukları için açıklamadıklarına inanılıyor. İran, Irak'ı ABD ile müzakere edebileceği bir yangın yeri olarak görüyor. Ancak tam da yaptırımların bir kısmının kaldırılmasını beklerken ortaya çıkan tüm koşullar İran'a baskı yapıyor. Şii siyasi güçlerin çoğu, Zafer Koalisyonu ve Kanun Devleti Koalisyonu tarafından desteklendiği için Zurfi hükümetini destekliyor. Ammar el-Hekim ise sopayı dengede tutmaya çalışıyor. Ancak en sonunda bir yana ağırlık vermek zorunda kalacak. Sadr, ‘utanmaz milisler’ olarak nitelendirdiği tarafları yenerek Zurfi hükümetinin parlamentodan geçmesi için baskı yapacak. Temel endişe ise Zurfi'nin iktidara geldikten sonra bu güçlere yönelmesi ihtimaliyle ilgili. Şii güçler parçalandılar ve çatışma aşamasından aşınma aşamasına geçtiler.”



Trump, Honduras başkanlığı için bir kuşu destekliyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Honduras cumhurbaşkanı adayı Nasri Asfura, (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Honduras cumhurbaşkanı adayı Nasri Asfura, (AFP)
TT

Trump, Honduras başkanlığı için bir kuşu destekliyor

ABD Başkanı Donald Trump ve Honduras cumhurbaşkanı adayı Nasri Asfura, (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Honduras cumhurbaşkanı adayı Nasri Asfura, (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün yaklaşan Honduras cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağcı aday Nasri Asfura'ya destek verdiğini açıkladı ve bölgedeki "komünist uyuşturucu kaçakçılarına" karşı birlikte çalışabileceklerini söyledi.

Trump, TruthSocial platformunda "Honduras'ta özgürlüğün tek gerçek dostu Tito Asfura'dır," diye yazdı ve politikacıya lakabıyla atıfta bulundu. Trump, "Tito ve ben uyuşturucu kaçakçılarıyla mücadele etmek ve Honduras halkına çok ihtiyaç duyulan yardımı sağlamak için birlikte çalışabiliriz" ifadelerini kullandı.

Honduras'ın başkenti Honduras'ın eski belediye başkanı olan 67 yaşındaki Asfoura, pazar günü yapılması planlanan başkanlık seçimlerinde sol görüşlü bir avukat ve sağ görüşlü bir televizyon sunucusuyla kıyasıya bir yarışa giriyor.

Asfour ise Trump'ın desteğinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, "Demokrasimizi, özgürlüğümüzü ve ülkemizi büyük kılan değerlerimizi savunma kararlılığımıza sadığız" dedi. Trump, Honduras'ın kaderini Venezuela'nın kaderine bağlayarak, uyuşturucu karteli yönetmekle suçladığı sol görüşlü Devlet Başkanı Nicolás Maduro'yu devirmek için askeri müdahale olasılığını dışlamadı ve "Maduro ve uyuşturucu kaçakçısı teröristleri başka bir ülkeyi ele geçirebilecek mi?" diye yazdı.

Honduras, Latin Amerika'nın en şiddet yaşayan ülkelerinden biri. Bunun başlıca nedeni, uyuşturucu ticaretini ve organize suçu kontrol eden çeteler.


ABD göçmenlik yetkilileri, Beyaz Saray basın sözcüsünün yeğeninin annesini gözaltına aldı

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt (EPA)
TT

ABD göçmenlik yetkilileri, Beyaz Saray basın sözcüsünün yeğeninin annesini gözaltına aldı

Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt (EPA)
Beyaz Saray sözcüsü Karoline Leavitt (EPA)

Yetkililer dün, ABD göçmenlik yetkililerinin, Başkan Donald Trump'ın göçmenlere yönelik artan baskısının bir işareti olarak, Beyaz Saray Sözcüsü Caroline Leavitt'in yeğeninin annesini gözaltına aldığını söyledi.

ABD İç Güvenlik Bakanlığı sözcüsü yaptığı açıklamada, göçmenlik yetkililerinin Brezilya vatandaşı Bruna Caroline Ferreira'yı gözaltına aldığını söyledi, ancak koşullar hakkında ayrıntı vermeyi reddetti.

Haberlerde Ferreira'nın Boston yakınlarındaki Revere, Massachusetts'te tutulduğu belirtiliyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, Ferreira'nın Amerika Birleşik Devletleri'ne turist vizesiyle girdiğini ve ayrılmadığını açıkladı. Ancak kız kardeşi tarafından kurulan bir GoFundMe sayfası, Ferreira'nın Çocukluk Çağı Gelişleri İçin Ertelenmiş Eylem (DACA) programı kapsamında yasal statüsünün olduğunu iddia ediyor.

Tutuklananların çoğu herhangi bir suçtan hüküm giymemiş.

Trump, uzun süredir ikamet eden ve suç işlememiş kişileri hedef alarak tarihi sınır dışı etme oranlarına ulaşmak amacıyla, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki büyük şehirlere göçmenlik bürosu görevlileri görevlendirdi.

Hükümet istatistiklerine göre 15 Kasım itibarıyla ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından tutuklanan yaklaşık 53 bin kişinin üçte ikisinden fazlasının herhangi bir suçtan sabıkası bulunmuyor.

İç Güvenlik Bakanlığı, Ferreira'nın daha önce saldırı suçlamasıyla gözaltına alındığını açıkladı, ancak daha fazla ayrıntı vermedi. Reuters bu bilgiyi doğrulayamadı.

Beyaz Saray'ın yorum talebine yanıt olarak, konuya yakın bir kaynak, Ferreira'nın Leavitt'in yeğeninin annesi olduğunu doğruladı. Kaynak, yeğenin doğumundan beri Leavitt'in kardeşi Michael Leavitt ile New Hampshire'da yaşadığını ve Ferreira ile hiç yaşamadığını söyledi.

İç Güvenlik Bakanlığı, Ferreira'nın şu anda Louisiana'daki bir Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza gözaltı merkezinde tutulduğunu açıkladı.

Bir bakanlık sözcüsü, "Başkan Trump ve İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem döneminde, Amerika Birleşik Devletleri'nde yasadışı olarak bulunan tüm kişiler sınır dışı edilebilir" dedi.

Ferreira'nın kız kardeşi Graziela dos Santos Rodrigues tarafından kurulan bir GoFundMe sayfası, Ferreira'nın yasal masraflarını karşılamak için 30 bin dolar toplamayı hedefliyor. Sayfada, Ferreira'nın çalışkan ve cömert bir anne olduğu belirtiliyor.

Sayfada, "İstikrarlı ve dürüst bir hayat kurmak için elinden gelen her şeyi yaptı... Çocukluk Çağı Gelişlerinin Ertelenmesi (DACA) programı aracılığıyla yasal statüsünü korudu, tüm gereklilikleri yerine getirdi ve her zaman doğru olanı yapmaya çalıştı" ifadeleri yer alıyor.

Sayfada, gözaltına alınmasının, "annesine ihtiyacı olan ve her gün tatillerde eve dönmesini uman" 11 yaşındaki oğlu için "özellikle acı verici" olduğu ifade edildi.


Trump, Güney Afrika'yı Miami'deki 2026 G20 zirvesinden dışladı

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
TT

Trump, Güney Afrika'yı Miami'deki 2026 G20 zirvesinden dışladı

ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, dün Güney Afrika'nın gelecek yıl Miami'de yapılması planlanan G20 zirvesine davet edilmeyeceğini açıkladı. Bu hamle, ABD başkanının ülkeye yönelik diplomatik saldırısını daha da artıracak.

Trump, TruthSocial adlı sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Güney Afrika, dünyaya hiçbir şeye üye olmaya layık bir ülke olmadığını gösterdi" ifadelerini kullandı ve beyaz çiftçilere ölümcül bir şekilde baskı uyguladığı yönündeki suçlamalarını yineledi.

Donald Trump, resmi bir ABD katılımı olmadan Johannesburg'da düzenlenen son G20 zirvesini boykot etti.

Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa ise alışılageldiği üzere, G20 başkanlığını bir sonraki ev sahibi ülke olan Amerika Birleşik Devletleri'ne resmen devretmeyi reddetti.

Güney Afrika hükümeti, Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana ABD başkanı tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. ABD başkanı, Güney Afrika hükümetini, ilk Avrupalı ​​yerleşimcilerin torunları olan Afrikalıları hedef alan "soykırım" yapmakla suçladı ve hiçbir kanıt sunmadı.

adfrgt
22 Kasım'da Johannesburg'da düzenlenen G20 zirvesine katılan liderlerin grup fotoğrafı (G20 X hesabı)

Trump paylaşımına şöyle devam etti: "Güney Afrika hükümeti, Afrikalıların ve Hollandalı, Fransız ve Alman yerleşimcilerin diğer torunlarının maruz kaldığı korkunç insan hakları ihlallerini kabul etmeyi reddediyor (...) Beyaz insanları öldürüyor ve çiftliklerine keyfi olarak el konulmasına izin veriyorlar."

G20 zirvesinin, ABD başkanının ailesine ait olan Florida'daki Trump National Doral Miami golf tesisinde, Aralık 2026'da yapılması planlanıyor.