“Dişi Aslanların İtirafları” romanı; Doğa, insanoğluna öfkesini kusuyor

Mozambikli yazar Mia Couto (yayınevi)
Mozambikli yazar Mia Couto (yayınevi)
TT

“Dişi Aslanların İtirafları” romanı; Doğa, insanoğluna öfkesini kusuyor

Mozambikli yazar Mia Couto (yayınevi)
Mozambikli yazar Mia Couto (yayınevi)

Katya et-Tavil/ Lübnanlı edebiyatçı-yazar
İnsanlığın son derece tehlikeli olan koronavirüs Kovid-19 salgınıyla savaştığı sırada, Mozambikli yazar Mia Couto’nun “Dişi Aslanların İtirafları” romanı (Dâru’l Âdab Kitabevi, Arapça’ya Çev. Mark Cemal, 2019) dikkatimizi çekiyor. Portekiz yazarların en önemli ve en ünlüleri arasında olan Couto, Neustadt Uluslararası Edebiyat Ödülü, Latin Birliği Ödülü ve modern zamanın en ünlü Portekiz edebiyat ödülü sayılan Camoes Ödül gibi önemli edebiyat ödüllerine layık görüldü. Ünlü yazarın eserleri ise 20’den fazla dile çevrildi.
Özellikle bu roman üzerine duruyor olmamızın sebebi ise Mozambik’in küçük ilkel bir köyünde aslanlara karşı yürütülen savaşı ele alıyor olması. Doğa tarafından saldırsın, öldürsün, parçalasın ve Kulumani halkına korku ve endişe salsın diye gönderilen vahşi aslanları. Peki bu durumdan kaçış yolu ne olacak? Doğanın sert yürekliliğinden ve bu merhametsiz saldırılardan nasıl kaçılacak? Saklanmak çözüm olacak mı? Ya dua etmek? Romanı daha etkileyici ve kasvetli yapan ise vahşi aslanların yalnızca Kulumani kadınlarına saldırıyor oluşu. Bu kadınların her gün uğradığı işkence, zulüm ve baskı yetmiyormuş gibi bir de doğa çıkıp vahşi aslanlarını bu kadınların üzerine salıyor ve yaşadıkları trajediyi daha da körüklüyor. Peki saldırıp öldüren aslanlar gerçek mi yoksa efsanelere dayanan hayali bir varlık mı?

Coğrafi-tarihsel çerçeve
Romanın etkileyici özelliklerinden biri de, toplumu, gelenek ve göreneklerini, yaşam tarzlarını tanımlayarak okuyucuya akıcılık ve ustalıkla verilen coğrafi ve tarihsel ayrıntılar. Roman, okuyucuyu Mozambik’in başkenti Maputo’ya en az dört saatlik mesafedeki Kulumani’ye götürüp, burada yaşanan büyülü ayrıntılarla ve antik inançlarla dolu ilginç bir macera yaşatıyor. Couto, romanda, 1975 yılında kazanılan bağımsızlığın ardından 1977-1992 yıllarında ülkede gerçekleşen iç savaşa değiniyor. Ardından ise bundan 16 yıl sonrasına, yani demokrasinin hâkim olduğu, genel olarak sakin geçen 2008’e geçiş yapıyor. Geçiş sırasında ise tarihsel çerçeveye ve Mozambik halkını çevreleyen koşullara saygı duyuyor. Aynı zamanda okuyucuya Afrika’nın bu bölgesinde bulunan kabilesel, dini ve ideolojik karışım hakkında genel bir bakış sunuyor.


Romanın Arapça çevirisinin kapağı (yayınevi)

Okuyucu, tuhaf gelenekler görenek ve efsanelerin pençesinde sıkışıp kalmış kasvetli ve vahşi köy karşısında hayrete düşüyor. Hikayenin ana karakteri olan genç kadın Mariamar ise romanda bu konuda şöyle diyor:
“Köyümüz, sakinlerinden başka kimsenin uğramadığı canlı mezarlıktı âdeta. Vadi boyunca uzanan evlere şöyle bir baktım. Renkli ancak kederli görünen bu evler de sanki burada yaşadıklarına pişmandı. Zavallı Kulumani, aslında o da günün birinde köy olmak istemezdi” (sf. 43-44)
Büyü, korku, ölüm, yırtıcılar, vahşi varlıklar, hayali varlıklar ve daha fazlası, Kulumani’de bir araya geliyor. Bu korkunç köy hakkında bölge valisi ile romanın karakterlerinden Gustavo arasında ise şu akıllara zarar diyalog geçiyor:
“Vali: Bu evlerde insanlar yaşamıyor.
Gustavo: İnsanlar yaşamıyor mu? Öyleyse kim yaşıyor?
Vali: Bu evlerin sakini, korku” (sf.76)
Roman ilerlerken, Kulumani halkını sefil bir şekilde esir ve mahkum edenin inançları olduğu, buradaki toplumun geçmişin zincirlerini kırmaktan korktuğu ve sıkışıp kaldığı  ortaya çıkıyor. Karakterlerden biri ise “Kim Kulumani’deki geleneklere karşı çıkmaya cüret eder ki? Kimse” (sf. 151) diyor.
Kadınları toplum öldürüyor
Kulumani halkını çevreleyen bu kasvetli ortamın yanı sıra, bu köydeki kadınlar şiddet, baskı ve zulüm görüyor. Romandaki tüm kadın karakterler eziliyor. Mariamar’ın annesi ise bu konuda “Biz kadınlar, gömüleli çok oldu. Beni baban gömdü. Annem de gömülmüştü, anneannem de. Hem de canlı canlı” (sf. 43) kelimelerini kullanıyor. Zirâ bu köydeki birçok adet; kadınları hareket etme, dışarı çıkma, konuşma gibi sahip olmaları gereken en basit haklardan bile mahrum ediyor. Bu köydeki hayat tam anlamıyla kadınları dışlamak ve aşağılamak üzerine kurulmuş. Yazar Mia Couto, bu haksız ve katı gelenekler üzerine sayfalarca duruyor. Öyle ki, karakterlerden birine şu cümleyi kurduruyor:
“Kadınların neden konuşmasına izin verilmiyor biliyor musun? Çünkü onlar birer ölü” (sf. 117)
Erkek hükmünün sürdüğü bu köyün kadınları, tüm bu yaşadıkları yeterli değilmiş gibi, bir de aslanların saldırısına maruz kalıyorlar. Hayvanların da âdeta erkeklerin müttefiki haline gelmesiyle, Kulumani iyice erkek egemenliği altına giriyor. Böylece hükümet, bu sırrı çözmesi için bu köye bir avcı ve bir yazar gönderiyor. Peki neden bir avcı ve bir yazar? Yazar Mia Couto’yu mu temsil ediyor? Avcı Archangel Bullseye, neden avlanamıyor da sırrı çözme görevini yazar Gustavo Regalo’ya bırakıyor? Halbuki buraya avlanarak sorunu çözmek için gelmişti. İşte böylece okuyucu şunu keşfediyor: Aslında aslanlar gelmeden yıllar yıllar önce kadınları öldürmeye başlayan, toplumun kendisiydi. Okuyucu ise hangisinin daha taş yürekli olduğunu ayırt edemiyor: İnsan mı hayvan mı?

Ölüm ve korku
Söz konusu roman, Uluslararası Arap Roman Ödülü listesine girerek büyük bir ün kazandı. Romanın Arapça çevirisi ise şairane cümlelerini konuşturan Mark Cemal tarafından yapıldı. Romanın ihtiva ettiği 16 bölümün sekizi, ana karakter ve bir kadın olan Mariamar’ın ağzından anlatılıyor. Diğer sekizi ise bir erkek olan avcının günlükleri şeklinde sunuluyor. Böylece hem kadın ve erkeğin hem de köyden biri ile dışarıdan birinin iki farklı bakış açısının görüldüğü, tamamlayıcı bir roman ortaya çıkıyor.
Bugün insanoğlu, koronavirüs salgını korkusuyla yaşıyor. İlk defa doğaya karşı çıkamadığını, hastalığı, içinde bulunduğu koşulları ve doğanın hegemonyasını aşamadığını fark ediyor. “Dişi Aslanların İtirafları” romanı, kendini savunmaktan aciz olan Mozambik toplumunu anlatarak insanoğlunun söz konusu acziyetini temsil ediyor. Bugün bizden uzakta, ancak bir o kadar da bize yakın bir köyün romanı. Adaletsizliğin, zulmün, korku ve yalnızlığın, efsanelerin ve ilkelliğin romanı. İnsanlığın korku, şaşkınlık ve dehşet içerisinde bulunduğu bugüne eşlik edecek bir roman.
*Bu yazı Şarku'l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.



Ekip yeniden bir arada: Efsane dizi geri dönüyor

Sarah Chalke, Zach Braff ve Donald Faison, ABC'nin yeniden başlattığı Scrubs'a geri dönmeye hazırlanıyor (NBC)
Sarah Chalke, Zach Braff ve Donald Faison, ABC'nin yeniden başlattığı Scrubs'a geri dönmeye hazırlanıyor (NBC)
TT

Ekip yeniden bir arada: Efsane dizi geri dönüyor

Sarah Chalke, Zach Braff ve Donald Faison, ABC'nin yeniden başlattığı Scrubs'a geri dönmeye hazırlanıyor (NBC)
Sarah Chalke, Zach Braff ve Donald Faison, ABC'nin yeniden başlattığı Scrubs'a geri dönmeye hazırlanıyor (NBC)

ABC'nin 2025-2026 sezonu kapsamında yeniden başlatılan Scrubs'ta Zach Braff, Donald Faison ve Sarah Chalke karakterlerini yeniden canlandırmaya hazırlanıyor.

Sevilen sağlık sitcom'u 2001'de NBC'de başlamış, ardından 2008'den 2010'a kadar ABC'de yayımlanmıştı.

Yeniden başlatılan dizinin resmi özeti şöyle:

J.D. (Braff) ve Turk (Faison) uzun zaman sonra ilk kez birlikte ameliyata giriyor; tıp değişti, stajyerler değişti ama aralarındaki dostluk zamana meydan okuyor. Yeni ve eski karakterler Sacred Heart'ın sularında kahkahalar, duygular ve sürprizlerle yol alıyor.

Variety dizinin yaratıcısı Bill Lawrence'ın "Scrubs benim için çok şey ifade ediyor. Grubu yeniden bir araya getirme şansı bulduğum için çok heyecanlıyım" dediğini aktarıyor.

Lawrence geçen yıl ağustosta The Independent'a yaptığı özel açıklamada, dizinin yaratıcı ekibinin "anlatacak hikayeleri" olduğunu düşündükleri için yapımın "6 ay ila bir yıl" içinde yeniden başlatılacağını söylemişti.

Senarist-yapımcı, karakterlerin bir filmde yeniden birleşeceği fikrini reddederek "Film yapmayacağım. Bu kulağa çok zahmetli geliyor!" demişti. 

Lawrence "Bu konuyu konuşuyorduk. Hepimiz gerçek hayatta birbirimizle vakit geçiriyoruz ama o dizideki herkes o kadar yetenekli ki hepsi çalışıyor" diye devam etmişti.

Grubu yeniden bir araya getirme fikrini gerçekten değerlendirmeye başladık çünkü hepimiz anlatacak bazı hikayelerimiz olduğunu hissediyoruz. Tıp camiasındaki insanlar şu anda birer kahraman. Bunu kesinlikle para için yapmıyorlar! Çok zor bir dönemden geçiyoruz.

Daha sonra Lawrence diziyi yeniden başlatma hakkındaki düşüncelerini açıklayarak ana karakterler arasındaki dinamiği yeniden yaratmanın en zor yanının yaşlanmaları olduğunu, dolayısıyla "şapşal gençliklerinin" değişeceğini söylemişti.

Lawrence, "En zor kısmı Zach ve Donald'ın yaşlanmış olması" demişti. 

İnsanlar hâlâ o şapşal gençliklerine yakınlık duyuyor ve onları seviyor. Ama 40'lı, 50'li yaşlarının sonunda iki adamın 'Dünyanın En Dev Doktoru'nu yaptığını ve sürekli birbirlerini taşıdıklarını görseydim, 'Ne oluyor lan?' derdim, anlatabiliyor muyum?

Dizinin amacının "bu [arkadaşlığın] onların yaşında neye benzediğini görmek ve bu çocukların stajyer olarak başlamasından bu yana tıbbın ne hale geldiğine komik bir bakış [sunmak]" olduğunu belirtmişti.

Hastanede geçen sitcom 2021'de 20. yıldönümünü kutlarken The Independent'tan Simon Bland, Lawrence ve dizinin yıldızlarıyla ekran dışı arkadaşlıkları, ilk masa okumaları, sette yaptıkları doğaçlamalar ve sokakta The Beatles muamelesi görmeleri hakkında konuşmuştu.

Independent Türkçe