Araştırmacılar dünyanın ilk renkli fotoğrafının gizemini çözdü

1848’de Güneş’ten gelen renk spektrumunun gümüş bir levha üzerinde oluşturulduğu tarihin ilk renkli fotoğraflarından ikisi görülüyor (CNRS/Musée Nicéphore Niépce)
1848’de Güneş’ten gelen renk spektrumunun gümüş bir levha üzerinde oluşturulduğu tarihin ilk renkli fotoğraflarından ikisi görülüyor (CNRS/Musée Nicéphore Niépce)
TT

Araştırmacılar dünyanın ilk renkli fotoğrafının gizemini çözdü

1848’de Güneş’ten gelen renk spektrumunun gümüş bir levha üzerinde oluşturulduğu tarihin ilk renkli fotoğraflarından ikisi görülüyor (CNRS/Musée Nicéphore Niépce)
1848’de Güneş’ten gelen renk spektrumunun gümüş bir levha üzerinde oluşturulduğu tarihin ilk renkli fotoğraflarından ikisi görülüyor (CNRS/Musée Nicéphore Niépce)

Fransız fizikçi Edmond Becquerel’in 1848’de çektiği ve gümüş bir levha üzerine bir renk paletinin yer aldığı dünyanın ilk renkli fotoğrafının sırrı çözüldü. Fizikçinin deneysel işlemi şimdiye dek açıklanamamıştı.
Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nin (CNRS) haberine göre, araştırmacılar fizikçinin şimdiye dek açıklanamayan deneysel işlemini ortaya çıkardı.
Hakemli bilim dergisi Angewandte Chemie International Edition’da yayımlanan makaleye göre, Becquerel’in elde ettiği renkleri metalik gümüş nanoparçacıkların varlığı oluşturuyor.
Paris’teki Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde çalışmalarını yürüten fizikçi Becquerel, 1848’de Güneş’ten gelen ışınların spektrumunun renkli fotoğrafını üretmeyi başarmıştı. Kendisinin “fotokromik görüntü” ismini verdiği bu fotoğraflar tarihin ilk renkli fotoğraflar olarak biliniyor ve toplumda gittikçe popüler hale gelen diğer renkli fotoğraf üretme tekniklerinin ilk adımı oldu.
Az sayıda üretildiği ve ışığa duyarlı oldukları için günümüze yalnızca birkaç tanesi ulaşabilen bu ilk fotoğraflardaki renklerin nasıl ortaya çıktığını 170 yıldan uzun süredir tartışan bilim camiası bir sonuca ulaşamamıştı.
Ancak Fransa’da üç kurumun işbirliğiyle gerçekleştirilen yeni çalışmada, bilim insanları Becquerel’in farklı renkler üretmek için kullandığı yöntemi yineleyebilmek için 19. yüzyıla ait hipotezleri 21. yüzyıl teknolojisini kullanarak gözden geçirdi.
Ancak eğer renkler, renk verici bazı maddelerin (pigment) ışıkla tepkimeye girmesi sonucunda oluşuyorsa, farklı renklerin kimyasal bileşiminde de farklılıklar gözlenmeliydi ancak spektroskopi ismi verilen yöntemlerden hiçbirinde bu gözlemlenmedi.
Eğer renk çeşitliliği bazı kelebeklerin kanatlarında olduğu gibi ışık dalgalarının birbiriyle etkileşiminin eseriyse plakanın yüzeyinde ilgili rengin dalga boyuna yakın boyutlarda düzgün dağılmış çok küçük mikro yapılar bulunmalıydı. Ancak elektron mikroskobuyla yapılan gözlemler bu fikrin de geçersiz olduğunu gösterdi.
Tüm diğer ihtimaller yerine, tabakaların yakından incelenmesi, gümüşklorürden oluşan yüzeyin içinde metalik gümüş nanoparçacıklar bulunduğunu ortaya koydu. Bu nanoparçacıkların konum ve boyutları renklere göre farklılık gösteriyordu.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre, bilim insanları bu sonuçtan yararlanarak, ışığa duyarlı tabaka üzerindeki bazı parçacıkların diğerleriyle gelen ışığın rengine ve dolayısıyla taşıdığı enerjiye oranla farklı boyutlarda bir araya geldiğini öne sürdü. Araştırmacılara göre belirli bir dalga boyundaki ışıkla ortaya çıkan yeni yapı, kendi oluşumuna yol açan renkteki ışığı yansıtmayı sürdürürken diğer tüm ışıkları soğurarak yansımalarını engelliyor ve böylece gördüğümüz renk oluşuyor.
Nanoparçacıkların levhada da gözlemlenen renklerle ilgili bu özelliklerine fizikçiler yüzey plazmonu ve elektron titreşimleri isimlerini veriyor.
Elektron mikroskobundaki bir spektrometreyle elektron titreşimlerinin enerjilerini ölçen bilim insanları, hipotezlerini doğrulamayı başararak 170 yıllık tartışmayı sonlandırmış oldu.
Makale, Becquerel’in 200. doğum günü nedeniyle 24 Mart’ta düzenlemesi planlanan ve fizikçinin ismini taşıyan sempozyumun hemen öncesinde yayımlanmış olsa da sempozyum koronavirüs salgını nedeniyle tarihi daha sonra duyurulmak üzere ertelendi.



NASA'nın Artemis görevi gecikirken, Çin, Ay hedefine ilerliyor

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

NASA'nın Artemis görevi gecikirken, Çin, Ay hedefine ilerliyor

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

Çin'in uzay ajansı, geçen hafta Ay'a iniş yapan uzay aracı denemesini erken gerçekleştirmesinin ardından yaptığı açıklamada, ülkenin 2030'a kadar Ay'a ayak basma planlarının testlerin programa uygun ilerlemesiyle yolunda gittiğini söyledi.

Asya devinin Ay'a astronot indirme takvimi, NASA'nın 2027'ye kadar ertelenen Artemis II mürettebatlı görevinin takviminin hâlâ gerisinde.

SCMP'nin haberine göre Çin uzay ajansı geçen hafta Mengzhou yeni nesil yeniden kullanılabilir uzay aracı prototipinin ve Lanyue ay yüzeyine iniş aracının başarılı bir şekilde denendiğini duyurdu ve bunların geliştirilmesinin "sorunsuz ilerlediğini" ekledi.

Uzay ajansı ilerleyen aylarda ülkenin üç aşamalı süper ağır roketi Uzun Yürüyüş 10'un yanı sıra Mengzhou uzay aracının da güvenlik ve güvenilirliğini test etmeyi planlıyor.

dcfgthy
Ay'a iniş aracı (CNSA)

Mengzhou'da iki modül var. Biri Dünya'ya dönecek, diğeriyse uzaydayken yaklaşık 6 astronottan oluşan mürettebata itiş gücü, güç ve yaşam desteği sağlayacak bir harcanabilir modül.

Çin İnsanlı Uzay Programı Ajansı (CMSA) Müdür Yardımcısı Lin Xiqiang, "Uzun Yürüyüş 10 ve Mengzhou uzay araçları planlandığı gibi prototip geliştirme ve test çalışmalarını yürütüyor" dedi.

Diğer yer testlerinde de uzay aracının fırlatma arızası durumunda mürettebatı güvenli bir yere götürmek için geliştirilen acil kaçış sistemleri değerlendirilecek.

Daha önceki raporlarda uzay ajansı, uzay aracının 2027-2028 civarında mürettebatlı uçuş kabiliyetine ulaşmasını beklediğini söylemişti.

CMSA Müdür Yardımcısı, "İnsanları planlandığı gibi Ay'a fırlatmak için sağlam bir temel oluşturmak üzere tüm testlerin başarıyla tamamlanmasını sağlamak adına çaba göstereceğiz" dedi.

Öte yandan NASA'nın Ay yüzeyine yönelik Artemis III mürettebatlı görevi bir dizi gecikmeyle karşı karşıya.

Hem Çin hem de Amerikan görevleri, üs kurmak için kritik bir kaynak olan su-buz açısından zengin olduğu düşünülen Ay'ın güney kutbuna yakın bir yere iniş yapmayı hedefliyor.

NASA aralık ayında, Orion uzay aracının ısı kalkanında sorunlar keşfedilmesinin ardından Ay'a ayak basma görevinin 2027 ortalarına erteleneceğini duyurmuştu.

Yapılan kapsamlı testler, uzay aracının ısı kalkanındaki malzemenin beklenenden farklı aşındığını ortaya koymuştu.

Orion, Dünya atmosferinden geçerken ısı kalkanının, yaklaşık 2 bin 760 santigrat derece sıcaklığa karşı mürettebata termal koruma sağlaması gerekiyordu.

Amerikan uzay ajansı, uzay aracının mürettebatı güvende tutabilmesini sağlamak için Orion'un yörüngesindeki değişiklikleri ve ısı kalkanındaki geliştirmeleri test ediyor.

NASA'nın Keşif Sistemleri Geliştirme Misyon Müdürlüğü'nden sorumlu yönetici yardımcısı Catherine Koerner, "Görev planlarımızda yapılan güncellemeler, Ay'daki hedeflerimize güvenli bir şekilde ulaşabilmemizi ve mürettebatlı Mars görevleri için gereken teknolojileri ve kabiliyetleri geliştirebilmemizi sağlama yolunda olumlu bir adım" dedi.

Independent Türkçe