Terörle mücadele eden Fransız Yabancı Lejyonu’yla yolculuk

Burkina Faso’nun kuzeyindeki askeri tatbikatlara katılan “Barkhane Operasyonu” adlı 4 bin 500 kişilik Fransız askeri birliği unsurları. (AFP)
Burkina Faso’nun kuzeyindeki askeri tatbikatlara katılan “Barkhane Operasyonu” adlı 4 bin 500 kişilik Fransız askeri birliği unsurları. (AFP)
TT

Terörle mücadele eden Fransız Yabancı Lejyonu’yla yolculuk

Burkina Faso’nun kuzeyindeki askeri tatbikatlara katılan “Barkhane Operasyonu” adlı 4 bin 500 kişilik Fransız askeri birliği unsurları. (AFP)
Burkina Faso’nun kuzeyindeki askeri tatbikatlara katılan “Barkhane Operasyonu” adlı 4 bin 500 kişilik Fransız askeri birliği unsurları. (AFP)

İçlerinde sadece bir kadının (o da benim) olduğu 11 kişilik araçta, karşımda altı makineli tüfek bulunuyordu. Teri oldukça yavaş emen 11 askeri üniforma ve zırhlı kaskla 11 portatif yatağın yanı sıra sivrisinek kovucular, ağır sırt çantaları, ahşap mühimmat sandıkları ve uzun süre duş alma şansımız olmayacağı için koyu yeşil sandalyelerin arkasında istiflenmiş binlerce ıslak mendil paketi de yanımızdaydı.
Bu ifadeler, içinde dünyanın dört bir yanından askerlerin yer aldığı ünlü Fransız Yabancı Lejyonu’nun Mali bozkırlarında dolaşan korkutucu sahra savaş timini tanımlamak içindi. Onlar “Sahel” olarak bilinen Sahra'nın güneyindeki geniş çöl bölgesine uzanan terörle tank benzeri bir askeri aracın içinde mücadele eden “Barkhane Operasyonu” adlı 4 bin 500 kişilik Fransız askeri birliğinin küçük bir parçasıydı.
Hijyen kurallarının asgari düzeyde olduğu bu deneyim, koronavirüs salgını öncesindeydi. Bu, benim gibi bir gazeteci için uzun bir yolculuktu. Henüz Afrika ülkelerinde birkaç vaka haberleri gelmeye başlamıştı ki eve döndüm ve bilgisayarımı açıp çalışmaya koyuldum. Yolculuk sırasında aldığım notları derlemeye başladım.
Genç bir Brezilyalı, ağır Fransız aksanıyla, düzgün bir şekilde tıraş olamadığı için Nepalli arkadaşına takılıyordu. Nepalli ise Brezilyalı arkadaşının kollarını oturduğu koltuğun arkasında tutarak ona çikolata yedirmeye çalışıyordu. Dört adam, değerli bir fincan kahveyi paylaşıyordu. Bu, dünyanın farklı ülkelerinden samimi dostluklar kuran seçkin askerlerden oluşan ekibin savaş bölgesine ilk gidişiydi.
Silahıyla konuşan Brezilyalı ona “bebeğim” diye hitap ediyordu. Silahını alan Brezilyalı başını aracın üst kapağından çıkararak etrafta Fransızca ‘G.A.T.s’ kısaltmasını kullandıkları silahlı terör örgütü unsurları olup olmadığını kontrol etmek için ufka doğru şöyle bir göz gezdirirken Macar çavuş, taşıt hareket ederken düşmesini önlemek için Brezilyalı askerin bacaklarından tutuyordu.
Dört günlük yolculuğumuz boyunca biraz yalnız kalabilmenin ya da şimdi sosyal mesafe olarak adlandırdığımız mahremiyeti elde edebilmenin tek yolu aracın kapağından dışarıyı kontrol etmekti. Sıra bana geldiğinde ben de aynı şekilde kapaktan dışarıya başımı uzattım. Benimle birlikte çöl kamuflajlı kıyafetinin içinde tamamen gizlenmiş olan Nepal askeri de dışarıya silahının dürbününden G.A.T.s unsurlarını tarayarak bakıyordu.
Gezinin kuralları uyarınca Binod adıyla çağrılan bu askerin Hindu-Budist olduğunu öğrendik. Fakat Budizmi daha fazla et yemeye tercih eden asker, bu yüzden kendisini Buda'nın iyi bir takipçisi olarak görmüyordu.
Bu, Nepalli askerin Afrika'ya yaptığı ilk yolculuğunun ikinci haftasıydı. Ona verilen emirler arasında, eğer silah taşıyan birini görürse derhal çavuşuna rapor etmesi vardı. Verdiği rapor, asker Binod’a onu öldürmesi emri verilip verilmemesinin belirlenmesi için Mali ordusundan iki asker aracılığıyla silahlı unsurun dost mu yoksa düşman mı olduğuna karar verilene kadar bir komuta zincirinden geçecekti.
Aracın içinde, 6 farklı ülkeden gelen askerler vardı. Kültürleri farklıydı. Birlikte hakkında konuşabilecekleri çok az TV programı vardı.  Kendi ülkelerindeki alışık oldukları lezzetleri bulsalar hiç biri bunu kaçırmazdı.
Aralarındaki tek ortak nokta Yabancı Lejyondu. Yabani otlar ve ağaçlardan oluşan ormanlardan geçilen bu uzun yolculuklar, büyük tekerlekler üzerinde, içi tamamen koyu yeşil olan 17 metrekarelik devasa araçlarda yapılıyordu. Araç adeta dışarıdaki geniş dünyadan kaçılan dar bir sığınak gibiydi. Yolculuk bittikten bir ay sonra ve dünyanın şahit olduğu birçok değişikliğin ardından “Şimdi bu keşif gezilerini nasıl gerçekleştiriyorlar?” diye sormaktan kendimi alamadım.
O araçta artık bu kadar asker taşınamıyor olmalı. Hatta herkesin dokunduğu birçok yüzeyi olması nedeniyle artık kendi içinde bir silaha dönüşmüş olabilir. Aynı şekilde bu uzun süren yolculuklarda kimse yiyeceğini ve içeceğini de paylaşamıyordur.
Ağaçlık alanlardan, küçük tepelerden ve kurumuş nehir havzalarından geçerken olabildiğince profesyonel davranmaya çalıştım.
Fransız Yabancı Lejyonu’ndaki unsurların ‘paralı asker’ olarak tanımlandığını duydum. Fakat Fransız Yabancı Lejyonu, bir yerde sorunları olanların hayatına girmesiyle meşhurdu. Bu insanlar, yeni bir başlangıç ve yeni bir isim için lejyona katılıyordu. Üç yıl süren hizmetin ardından da Fransız vatandaşlığı alabiliyorlardı.
Ancak yolculuk boyunca beni yakından izleyen ordu medya yetkilisi bana Fransız Yabancı Lejyonu'na yeni giren herkesin arka planda katı kontrollerden geçtiğini ve lejyonun sabıkalıları, katilleri veya uyuşturucu satıcılarını kabul etmediğini söyledi.
Fakat Mali’nin Paris Büyükelçisi geçtiğimiz günlerde Fransız Yabancı Lejyonu personelinin, vücutlarında farklı dövmeler taşıdıklarını ülkenin başkenti Bamako sokaklarında öfke ve kayıplara neden olan isyanlar çıkardıklarını açıkladı. Bu, Mali Büyükelçisi tarafından yapılan oldukça garip açıklamalardan biriydi. Çünkü Fransız Savunma Bakanlığı’nın da işaret ettiği üzere Fransız Yabancı Lejyonu’nun Bamako'da konuşlu unsuru yoktu.
*New York Times



Rapor: İran, 12 günlük savaş sırasında 5 İsrail askeri üssünü doğrudan vurdu

 İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)
İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)
TT

Rapor: İran, 12 günlük savaş sırasında 5 İsrail askeri üssünü doğrudan vurdu

 İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)
İsrail'in orta kesiminde İran'ın füze saldırısı sonucu yıkılan konutların enkazını inceleyen İsrail askerleri (AP)

The Telegraph’ın ulaştığı radar verilerine göre, İran füzeleri 12 günlük savaş sırasında beş İsrail askeri tesisini doğrudan vurmuş görünüyor.

Söz konusu saldırılar İsrailli yetkililer tarafından duyurulmadı. Katı askeri sansür yasaları nedeniyle ülke içinden rapor edilemiyor.

Bu saldırılar, her iki tarafın da mutlak zafer iddiasında bulunmaya çalıştığı iki düşman arasındaki sözlü savaşı daha da karmaşık hale getirecek.

İran'ın dini lideri Ali Hamaney (AFP)İran'ın dini lideri Ali Hamaney (AFP)

Savaş bölgelerindeki bomba hasarını tespit etmek için uydu radar verilerini kullanma konusunda uzman olan ABD merkezli Oregon Eyalet Üniversitesi akademisyenleri yeni verileri The Telegraph ile paylaştı.

Raporlara göre İsrail'in kuzey, güney ve orta kesimlerinde, aralarında büyük bir hava üssü, bir istihbarat toplama merkezi ve bir lojistik üssünün de bulunduğu, daha önce rapor edilmemiş beş askeri tesis İran füzeleriyle vuruldu.

The Telegraph'ın dün temas kurduğu İsrail ordusu yetkilileri, füze önleme oranları ya da üslerine verilen hasar konusunda yorum yapmayacaklarını ifade etti.

Bir ordu sözcüsü, “Söyleyebileceğimiz tek şey, ilgili tüm birimlerin operasyon boyunca operasyonel sürekliliği koruduğudur” dedi.

Askeri tesislere yönelik bu saldırılar, İsrail'in hava savunma sistemlerini deldiği bilinen, konut ve sanayi altyapısında büyük hasara yol açan 36 diğer saldırıya ilave olarak yapıldı.

Ülke genelinde konutlarda meydana gelen ciddi hasara rağmen sadece 28 İsraillinin hayatını kaybetmesi, ülkenin sofistike uyarı sisteminin ve halkın sığınakları disiplinli bir şekilde kullanmasının göstergesi.

İran'dan İsrail'e fırlatılan balistik füzeler Kudüs semalarında görülüyor. (EPA)

İran'dan İsrail'e fırlatılan balistik füzeler Kudüs semalarında görülüyor. (EPA)

Şarku’l Avsat’ın The Telegraph’tan aktardığına göre İran füzelerinin büyük çoğunluğu önlenirken, sınırı geçmeyi başaran füzelerin oranı 12 günlük savaşın ilk sekiz gününde günden güne arttı.

Bunun nedenleri net olmamakla birlikte, gelişmiş ateşleme teknikleri ve İran'ın gelişmiş füzeler kullanıyor olma ihtimali olabilir.

Demir Kubbe, İsrail'in en ünlü hava savunma sistemi olsa da aslında havan topları gibi kısa menzilli mermilere karşı koruma sağlamak üzere tasarlanmıştır ve ülkenin kullandığı ‘katmanlı’ hava savunma sisteminin sadece bir parçasıdır.

Orta katmanda, 300 kilometreye kadar menzile sahip insansız hava araçları (İHA) ve füzeleri engellemek için optimize edilmiş Davut Sapanı hava savunma sistemi yer alıyor. En üstte ise uzun menzilli balistik füzeleri atmosfere girmeden önce etkisiz hale getiren Arrow (HITS) sistemi yer alıyor.

Sadece 9,7 milyon nüfuslu küçük bir ülke olan İsrail'de, ülkenin ünlü füze savunma sistemlerinin ihlal edilmesi şok etkisi yarattı.

Ülke içinde askeri hedeflerin vurulduğuna dair şüpheler arttı.

Ülkenin en tanınmış gazetecilerinden biri olan Kanal 13 televizyonundan Raviv Drucker geçen hafta şunları söyledi: “İran'ın füze saldırılarının birçoğu İsrail askeri üslerinde, bugüne kadar halen haber yapmadığımız stratejik yerlerde gerçekleşti... Bu durum insanların İranlıların ne kadar isabetli olduklarını ve pek çok yerde ne kadar büyük bir yıkıma yol açtıklarını anlamamalarına neden oldu.”

Oregon Eyalet Üniversitesi'nde araştırmacı olan Corey Sher, biriminin hem İsrail hem de İran'daki füze hasarının daha kapsamlı bir değerlendirmesi üzerinde çalıştığını ve sonuçları yaklaşık iki hafta içinde yayınlayacağını açıkladı.

Sher, hasarı değerlendirmek için kullandıkları radar sistemi verilerinin patlamaları tespit etmek için yapılı çevredeki değişiklikleri ölçtüğünü ve saldırıların kesin olarak doğrulanması için ya söz konusu askeri alanlardaki saha raporlarının ya da uydu görüntülerinin gerektiğini ifade etti.

The Telegraph tarafından yapılan veri analizi, ABD ve İsrail savunma sistemlerinin genel olarak iyi bir performans sergilediğini, ancak savaşın yedinci gününde füzelerin yaklaşık yüzde 16'sının geçmesine izin verdiğini gösteriyor.

Bu, İsrail ordusunun daha önce yaptığı ve başarı oranını ‘yüzde 87’ olarak veren tahminle büyük ölçüde uyumlu.