​Koronavirüs salgını yarasa yiyen sokak köpekleri yüzünden mi başladı?

Hindistan'da bir aracın içinde sokak köpekleri (EPA)
Hindistan'da bir aracın içinde sokak köpekleri (EPA)
TT

​Koronavirüs salgını yarasa yiyen sokak köpekleri yüzünden mi başladı?

Hindistan'da bir aracın içinde sokak köpekleri (EPA)
Hindistan'da bir aracın içinde sokak köpekleri (EPA)

Yapılan bir araştırmaya göre, Kovid-19 insanlara yarasa eti yemiş sokak köpeklerinden geçmiş olabilir.
Kanadalı bir biyolog hastalığın, koronavirüsün öncüllerinden birini taşıyan yarasaları yiyen köpeklerin bağırsaklarında hızla evrilmiş olabileceğini ileri sürdü. Araştırma, Aralık'ta ilk vakaların bildirilmesinden bu yana dünya geneline yayılarak iki milyon insana bulaşan virüsün kökenini araştıran bilim insanlarınca ortaya atılan bir dizi teorinin sonuncusunu oluşturuyor.
Virologların çoğu, Kovid-19'a neden olan SARS-CoV-2 virüsünün, koronavirüs türlerini taşıdığı bilinen yarasalardan kaynaklandığını ve başka bir hayvan aracılığıyla insanlara bulaştığına inanıyor. Yılanlar ve pangolinlerin aracılık yaptığı iddia edilen virüsün, insanlara Vuhan kentindeki canlı hayvan pazarında bulaştığı öne sürülmüştü.
Ancak bu teori şimdi, Ottowa Üniversitesi'nin biyoloji bölümünde öğretim üyeliği yapan ve SARS-CoV-2'yle aynı koronavirüs ailesine ait bin 250'den fazla genomu incelemiş Xuhua Xia tarafından tartışmaya açılıyor.
Genlerin moleküler evrimi çalışmalarında veri kullanımı alanında uzmanlaşan Profesör Xia, yılanlarda ve pangolinlerde tecrit edilen virüs suşlarıyla SARS-CoV-2 arasındaki ayrışmanın çok fazla olduğunu belirterek, söz konusu hayvanların hastalığın yarasalardan insanlara geçişindeki kayıp halka olamayacağı sonucuna vardı.
Profesör Xia, “Gözlemlerimiz SARS-CoV-2'nin kökeni ve insana ilk geçişine dair yeni bir hipotezin oluşumuna imkan tanıdı. SARS-CoV-2'nin öncülü ve en yakın akrabası olan bir yarasa koronavirüsü türü, bağırsağına bulaştığı köpekgillerde büyük ihtimalle hızla evrimleşti ve insanlara sıçradı” dedi.
Bu bulgu, SARS-CoV-2'yle mücadelede vahşi köpeklerdeki SARS benzeri koronavirüslerin takibinin önemini gösteriyor.
Öte yandan, araştırmaya dahil olmayan bir bilim insanı makaleyi sert biçimde eleştirdi.
Cambridge Üniversitesi Veterinerlik Bölümü Başkanı ve aynı zamanda enfeksiyon dinamikleri araştırmacısı olan Profesör James Wood, "Yazarın Kovid-19'a neden olan virüsün köpeklerden evrilebileceğini söylemesi bir tarafa, bu araştırma sonucunda herhangi bir sonuca ya da bu kadar hipoteze nasıl vardığını anlamakta güçlük çekiyorum" dedi.
James Wood, “Çok fazla çıkarım ve çok az doğrudan veri var. Bu makalede söz konusu varsayımı destekleyecek hiçbir şey görmedim ve makalenin bu bilimsel yayında yayımlanmış olmasından endişe duydum. Herhangi bir köpek sahibinin bu çalışmanın sonucundan dolayı endişe duyması gerektiğine inanmıyorum” dedi.
Profesör Xia, araştırmacıların virüsü taşıyabilecek potansiyel türlerin tamamına dair veri sahibi olmamasından dolayı, teorisinin "kuramsal" olduğunu kabul etti.
Xia, koronavirüsün başka bir türden insana bulaşması için "Çok nadir bir olay olmalı, aksi takdirde aşırı yerel bir köken yerine birden fazla yerde salgın başlardı" dedi.
Molecular Biology and Evolution isimli dergide yayımlanan çalışma, memelilerdeki ZAP olarak bilinen bir antiviral protein üzerine yoğunlaşıyor. ZAP, çoğalmasını engelleyip genomunu ayrıştırarak virüsün seyrini durduruyor.
Bahse konu protein, CpG dinükleotitleri adı verilen kimyasal bileşik çiftini hedeflerken, koronavirüsler bu kılavuzların sayısını azaltarak ZAP'ı güçsüz kılmak suretiyle karşı koyabiliyor.
Profesör Xia, "Virüsün hayatta kalabilmesi, ZAP'ın aracılık yaptığı antiviral savunmadan başarıyla kaçındığını gösteriyor. Başka bir deyişle, virüs insanlar bakımından gizli ve tehlikeli bir hal almış" dedi.
Biyolog, GenBank isimli açık kaynaklı veri bankasında yer alan ve SARS-CoV-2'yle aynı koronavirüs ailesine ait bin 252 genomun hepsini inceledi.
Sonuçta, sadece köpekgillerde bulunan ve dünyanın her yerinde köpeklerde yüksek bulaşıcılığa sahip bir bağırsak hastalığına neden olan koronavirüslere ait genomların, SARS-CoV-2'de gözlemlenene benzer CpG değerlerine sahip olduğu ve bu koronavirüsün ilişkili en yakın akrabasının yarasalarda yaşadığı görüldü.
Profesör Xia, bu bulguların "SARS-CoV-2'deki düşük CpG'nin, SARS-CoV-2'nin memeli sindirim sistemlerinde evrilen öncülü yoluyla edinildiği yönündeki yorumla tutarlı olduğunu" belirtti.
Bu sonucun "Kovid-19 hastalarının büyük kısmının aynı zamanda bağırsak rahatsızlığı da çektiği yönündeki yakın zamanlı bir araştırmayla daha da desteklendiğini" sözlerine ekledi.



Bilim insanları kalp ve akciğer sağlığı için ideal egzersiz saatini açıkladı

Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)
Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)
TT

Bilim insanları kalp ve akciğer sağlığı için ideal egzersiz saatini açıkladı

Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)
Bilim insanlarına göre sabahları egzersiz yapmak yaşlılara fayda sağlayabilir. Bunun nedeni, sirkadiyen ritimlerimizle bağlantılı olabilir (Unsplash)

Araştırmacılar, kalp ve akciğer sağlığını güçlendirmek için en iyi egzersiz vaktinin sabahları olabileceğini söylüyor.

Bunun nedeni sirkadiyen ritimlerimizle, yani vücudumuzun 24 saatlik doğal döngüsüyle bağlantılı olabilir. Sirkadiyen saat, hormon salımı ve çekirdek vücut ısısı gibi belirli işlevleri düzenlemeye yardımcı olur. Health.com'un aktardığına göre Florida Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji ve Yaşlanma Bölümü Başkanı Dr. Karyn Esser, en çok aktivitenin günün hangi saatlerinde yapıldığının, performansı etkileyebileceğini söylüyor.

Geçen ayın sonunda uluslararası bir grup bilim insanı, yaşlılarda "daha ritmik aktivitelerin ve aktivite zirvesine daha erken saatlerde ulaşılmasının, daha iyi kardiyovasküler zindelik ve yürüme enerjisiyle ilişkili" olduğunu açıkladı.

Adım atarken vücudun enerjiyi ne kadar iyi kullandığı, yürüme enerjisi kavramıyla ölçülüyor.

Esser, Medicine & Science in Sports & Exercise adlı hakemli dergide yayımlanan bulguların kıdemli yazarı.

The Sleep Foundation'a göre herkesin bir kronotipi olduğunu, yani vücudun uyanıklık ve uyku için günün belirli saatlerini doğal bir şekilde tercih ettiğini belirtmekte fayda var. Kişinin kendi kronotipini bilerek aktivitelerini buna göre zamanlaması, sağlığı ve zindeliği kayda değer derecede etkileyebilir.

Araştırmacılar Kas, Hareketlilik ve Yaşlanma Çalışması'na katılan 799 yetişkinin sağlık verilerini inceleyerek bu sonuçlara ulaştı. Ortalama yaşı 76 olan hastalar bir hafta boyunca fiziksel aktivitelerini ölçmek için bileklerine ivmeölçer taktı. Hastalar ayrıca kardiyopulmoner egzersiz testlerine de girdi.

Yazarlar ayrıca her gün aynı saatte egzersiz yapmayla sağlık açısından daha iyi sonuçlar görmenin ilişkili olduğunu da buldu.

Yine de bu ilişkiyi anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var.

ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri yetişkinlerin haftada en az 150 dakika orta yoğunlukta egzersiz ve iki gün kas güçlendirici aktivite yapmasını öneriyor. Bu, kalp hastalığı ve felç riskini düşürmenin yanı sıra diğer olumsuz sağlık sonuçlarını da azaltmaya katkı sağlayabilir.

Önceki çalışmalar da sabah egzersizinin kardiyovasküler hastalık riskinin azalmasıyla ilişkili olduğuna işaret ediyordu. Ancak günün diğer saatlerinde egzersiz yapmak da faydalı. Amerikan Kalp Derneği, ne yaptığınızın ne zaman yaptığınızdan daha önemli olabileceğini belirtiyor.

MedicalNewsToday'e konuşan Esser, "Genel olarak daha uzun yaşıyoruz ama daha sağlıklı yaşamıyoruz" diyor.

Bu nedenle insanların yaşlanırken sağlıklarını korumasına veya iyileştirmesine yardım edecek yollar bulmak, yaşam kalitesini artırmak ve yaşa bağlı kronik hastalıkların etkisini azaltmak önemli.

Independent Türkçe