Şubat ayında kısa vadeli dış borç stoku azaldı

Şubat ayında kısa vadeli dış borç stoku azaldı
TT

Şubat ayında kısa vadeli dış borç stoku azaldı

Şubat ayında kısa vadeli dış borç stoku azaldı

Kısa vadeli dış borç stoku, Şubat ayında 2019 yıl sonuna göre yüzde 0,9 oranında azalışla 122,5 milyar dolar olarak gerçekleşti.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2020 yılı Şubat ayı Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri’ni açıkladı. Buna göre, Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2019 yıl sonuna göre yüzde 0,9 oranında azalışla 122,5 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 1,6 oranında artarak 57,1 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 3,4 oranında azalarak 57,0 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.
Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2019 yıl sonuna göre yüzde 12,7 oranında azalarak 6,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 0,1 oranında azalarak 21,1 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 0,4 oranında artışla 13,7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 13,4 oranında artışla 15,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2019 yıl sonuna göre yüzde 1,4 oranında azalarak 49,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2019 yıl sonuna göre yüzde 5,6 oranında artarak 26,4 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 2,8 oranında azalarak 87,7 milyar dolar oldu.
Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 1,2 oranında artarak 46,3 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 2,3 oranında azalarak 75,6 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. 2019 yıl sonunda 67 milyon dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları yüzde 37,3 oranında artışla 2020 Şubat sonu itibarıyla 92 milyon dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 484 milyon dolar olarak gerçekleşti.
2020 Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 48,8’i dolar, yüzde 29,6’sı Euro, yüzde 14,1’i TL ve yüzde 7,5’i diğer döviz cinslerinden oldu.
2020 Şubat sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 168,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Söz konusu stokun 18,9 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluşmaktadır. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 21,1, Merkez Bankası’nın yüzde 5,0, özel sektörün ise yüzde 73,9 oranında paya sahip olduğu gözlendi.



İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İş stresi alkol tüketimini artırıyor: Çalışanların yüzde 64'ü etkileniyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırmaya göre çalışanların neredeyse üçte ikisi iş kaynaklı stres veya baskılar nedeniyle daha fazla alkol tüketiyor.

Alcohol Change UK'in 2 bin çalışanla yaptığı ankete göre, Birleşik Krallık'ta çalışanların yüzde 64'ü işle ilgili nedenlerden dolayı alkol kullandığını bildirdi. Son 12 ayda artan tüketimin arkasında iş stresi, baskı ve kaygı var.

Her 10 kişiden 4'ü işle ilgili kaygılar nedeniyle alkol tüketimini artırdığını söylerken, katılımcıların yüzde 38'i iş stresiyle başa çıkmak için daha fazla içtiğini belirtti.

Üçte birinden fazlası işyerindeki baskı veya son teslim tarihleri nedeniyle daha fazla içki içerken, yüzde 29'u iş güvensizliği nedeniyle alkol tüketiminin arttığını söyledi.

Alcohol Change UK araştırma grubunun danışmanlık ve eğitim müdürü Jane Gardiner şunları söyledi:

Yaptığımız işler son derece çeşitli olsa da bu araştırma geçen yıl birçoğumuzun işle ilgili stres, kaygı, baskı ve iş güvensizliğini yönetmek amacıyla daha fazla alkol aldığını gösteriyor. Ancak alkol, yetersiz uykudan akşamdan kalmalığa, yüksek tansiyondan depresyona kadar birçok sağlık sorununa yol açarak genel sağlığımıza ve refahımıza ciddi zararlar verebilir. Bazıları için kısa süreli bir rahatlama sağlasa da zaman içinde stres, kaygı ve baskı duygularını daha da kötüleştirmesi ve istesek bile kurtulması zor bir kendi kendini tedavi etme döngüsüne yol açması daha olası.

Alkol Farkındalık Haftası'nın başlangıcı münasebetiyle yayımlanan araştırma, çalışanların işyerinde alkol konusunda önleyici eylem ve eğitim taleplerini ortaya koydu.

Bu yılın teması "Alkol ve iş", çalışma ortamlarının ve baskıların içki içme şeklimizi nasıl etkileyebileceğine ve nasıl daha sağlıklı, daha kapsayıcı işyeri kültürleri oluşturabileceğimize odaklanıyor.

Ankete katılan her 10 çalışandan 8'inden fazlası, işverenlerin işyerinde alkol konusunu ele almada bazı sorumlulukları olduğuna inanıyor. Ancak üçte birinden fazlası işyerinde alkol yerine ruh sağlığı hakkında konuşurken kendini daha rahat hissettiğini söyledi.

Gardiner sözlerini şöyle sürdürdü:

Son yıllarda işyerlerinde ruh sağlığı alanında görülen ilerlemenin bir yansıması olarak, konuşmaları teşvik etmek, şefkat ve desteği artırıp damgalanmayı azaltmak için, çalışanlardan alkol farkındalığı ve eğitimi konusunda bu kadar güçlü bir iştah görmek çok cesaret verici. Olumlu olan şu ki, çalışanlar alkolle ilgili sorunlarda reaktif müdahale yerine önleyici ve proaktif yaklaşımın daha etkili olduğunu kabul ediyor gibi görünüyor. İşte bu tür bir destek, alkolü tabu olmaktan çıkarmaya başlayacak, içki içme alışkanlıklarımızın genel sağlığımız ve refahımız üzerindeki etkisine dair farkındalık yaratacak ve önlenebilir alkol zararlarını daha meydana gelmeden önleyecek.

Independent Türkçe