Mısır ile Hindistan, koronavirüsle mücadelede karşılıklı bilgi paylaşımı konusunda anlaştı

Kahire’de Ramazan Ayı’na hazırlık için alışveriş yapan bir kadın. (Reuters)
Kahire’de Ramazan Ayı’na hazırlık için alışveriş yapan bir kadın. (Reuters)
TT

Mısır ile Hindistan, koronavirüsle mücadelede karşılıklı bilgi paylaşımı konusunda anlaştı

Kahire’de Ramazan Ayı’na hazırlık için alışveriş yapan bir kadın. (Reuters)
Kahire’de Ramazan Ayı’na hazırlık için alışveriş yapan bir kadın. (Reuters)

Mısır ve Hindistan, mücadele çabaları ve sağlık tedbirleriyle ilgilenen kurumlar arasında karşılıklı bilgi paylaşımı yapılarak yeni tip koronavirüs salgınıyla mücadele alanlarında koordinasyon sağlanması konusunda uzlaşı sağladı. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 17 Nisan’da Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Cumhurbaşkanlığı Resmi Sözcüsü Bessam Radi, “Sağlık, bilimsel araştırma, teknoloji ve her iki ülkenin koronavirüsle mücadele çabaları alanlarında iki ülke arasındaki ikili iş birliği çerçevelerini güçlendirmenin yolları hakkında görüş alışverişinde bulunuldu” açıklaması yaptı. Radi açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı Sisi ülkesinin, özellikle de ekonomik düzeyde olmak üzere çeşitli alanlarda Hindistan ile ikili iş birliğini geliştirmek ticaret hacmini en üst düzeye çıkarmak ve yatırım artışını artırmak için istekli olduğunu belirtti.”
Mısır Bakanlar Kurulu medya merkezi, 17 Nisan’da, ülkede önleyici ihtiyati tedbir ve önlemlerin hafifletilmediğini belirttiği açıklamasında “Devlet, vaka sayılarında ve ölümlerde ani artışları engellemek için önleyici tedbirlerden vazgeçmemeye istekli” ifadelerini kullandı. Merkez ayrıca ölenlerin bedenlerinden virüs bulaşmayacağına dikkati çekti. Mısır Bakanlar Kurulu’nun resmi sayfasında da 17 Nisan’da, ‘sağlık tesislerinden çıkan atıkları, arıtma tesislerine nakledilme zamanlamasını, tüm birikimlere erişimin sağlanmasını, atıkların uygun arıtma alanlarına yönlendirilmesini, arıtma ürünlerinin güvenli şekilde nihai şekilde bertaraf edilmesini takip etmek amacıyla’ Çevre Bakanlığı’na bağlı Tıbbi ve Elektronik Atık Yönetimi Projesi ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı aracılığıyla sağlık atık yönetimi için bir web sitesi açıldığı duyuruldu.

Mısır Sağlık Bakanlığı, 17 Nisan’da yaptığı açıklamada şu bilgileri verdi:
“171 yeni vakanın kaydedilmesiyle birlikte toplam vaka sayısı 2 bin 844 oldu. Bunun yanı sıra virüsle enfekte olan vatandaşların yüzde 50’si karantina altında. 646 hasta iyileşerek taburcu edildi.  205 kişi ise öldü.”
Sağlık ve Önleyici İşler Başkanlık Danışmanı Dr. Muhammed Avad Taceddin de açıklamasında Mısır’ın virüsle ilgili tüm gelişmelerle mücadele etmeye hazır olduğuna dikkati çekti. Taceddin, Arap İdari Kalkınma Örgütü tarafından video konferans aracılığıyla düzenlenen bir oturum sırasında yaptığı açıklamada “Hemen hemen tüm ülkelerde aynı ilaçlarla tedavi faaliyeti yürütülüyor. Ancak hastalığı önleyecek hiçbir aşı bulunamadı” dedi. Dr. Muhammed Avad Taceddin ayrıca salgının durdurulmasının temel nedeni olarak sosyal mesafenin sürdürülmesi gerektiğine dikkat çekti.
Diğer yandan Mısır’ın İtalya Büyükelçisi ve Roma’daki Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Hişam Bedr, uluslararası topluma ‘vatandaşlarına gıda sağlamak ve salgının yayılmasını önleme çabalarını desteklemek için gerekli mali kaynakları sağlamak da dahil birikmiş kamu ve özel borçların ödemesini durdurmaya ya da ertelemeye çalışma, ayrıca Kovid-19 ile mücadele etmek için Afrika Birliği fonunu destekleme amacıyla Afrika ülkelerinin liderleri ve hükümet başkanları tarafından yürütülen Afrika çabalarını destekleme’ çağrısında bulundu.
 
Mısır Dışişleri Bakanlığı da geçen perşembe akşamı yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Mısır’ın İtalya Büyükelçisi, Dünya Gıda Programı Yürütme Kurulu Başkanlığı’nı video konferans aracılığıyla düzenlenen Yürütme Kurulu’nun ilk oturum toplantılarında Almanya Daimi Temsilcisi’ne devretti. Kendisi, yeni tip koronavirüs nedeniyle bugün dünyanın karşı karşıya kaldığı sağlık krizinin, dünyanın tanık olduğu en büyük zorluk olduğunu belirtti. Bu kriz, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmada önemli bir engeldir.”
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Büyükelçi Bedr, başta sağlık sektörü zayıf olan ve gıda yetersizliği yaşayan Afrika ülkelerinde olmak üzere bu salgını kontrol altına almak, gıda güvenliğini sağlama çabaları üzerindeki olumsuz etkileri hafifletmek amacıyla BM kuruluşları, uluslararası finans kuruluşları, ortakları ve hükümetler arasında iş birliğinin ve koordinasyonun yoğunlaştırılmasını gerektirdiğine dikkat çekti. Açıklamada ayrıca ‘kriz bölgelerindeki ihtiyaç sahiplerine ve mülteci gruplarına gıda tedarikini sağlamak, krizinin sonuçlarının kötüleşmesini önlemek ve Afrika ülkelerini desteklemek üzere birleşik bir plan formüle etmek için’ üçlü Roma örgütünün önemine vurgu yapıldı.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.