20 Nisan 2010 ve 20 Nisan 2020: ABD’nin eksi seviyelerdeki fiyatlarla alıcısız ham petrol kabusu

Dün Meksika Körfezi'ndeki dünyanın en kötü petrol sızıntısı felaketinin onuncu yıldönümünde ABD petrol piyasası çöktü (AP)
Dün Meksika Körfezi'ndeki dünyanın en kötü petrol sızıntısı felaketinin onuncu yıldönümünde ABD petrol piyasası çöktü (AP)
TT

20 Nisan 2010 ve 20 Nisan 2020: ABD’nin eksi seviyelerdeki fiyatlarla alıcısız ham petrol kabusu

Dün Meksika Körfezi'ndeki dünyanın en kötü petrol sızıntısı felaketinin onuncu yıldönümünde ABD petrol piyasası çöktü (AP)
Dün Meksika Körfezi'ndeki dünyanın en kötü petrol sızıntısı felaketinin onuncu yıldönümünde ABD petrol piyasası çöktü (AP)

Dün Meksika Körfezi'nde Deepwater Horizon adlı petrol platformunda meydana gelen kazanın ardından yaşanan en kötü petrol sızıntısı ve çevre felaketinin 10’uncu yıl dönümünde ABD petrol piyasası çöktü. ABD adeta bir kabusu yaşarken Batı Teksas (West Texas Intermediate/WTI) tipi ham petrolün varil fiyatı sıfır doların altına inerek eksiye düştü.  
Mayıs kontratlı WTI tipi ham petrol vadeli işlemlerinin süresinin sona ermesiyle depolama alanı büyük ölçüde dolduğundan fiyatlar, varil başına eksi 8 dolar değer kaybetti. Birçok uzman, çöküşün bir süre daha devam edebileceği tahmininde bulundu.
Ancak bu trajik olayların petrol dünyasında ‘en kötü’ olarak kayıtlara geçen bir başka tarihle çakışması oldukça tuhaf bir rastlantı oldu. Dünya, Meksika Körfezi'nde British Petroleum'a (BP) bağlı bir ‘açık deniz petrol sondaj platformunda’ 20 Nisan 2010'da yaşanan bir patlamanın ardından başlayan büyük petrol sızıntısına tanık oldu. Bu olay, ‘ABD ve dünya tarihindeki en kötü petrol sızıntısı ve çevre felaketi’ olarak kayıtlara geçti.
Petrol piyasaları son haftalarda, dünya çapındaki kapanışlar ve seyahat yasaklarıyla küresel ekonomilerin felç olması sonucu petrol talebinin ciddi şekilde etkilenmesinin ardından son 20 yılın en düşük seviyelerine geriledi.
Fransız Haber Ajansı’nın (AFP) aktardığı ANZ Bank (Avustralya ve Yeni Zelanda Bankacılık Grubu) tarafından yayınlanan bir nota göre düşük talep beklentilerinin genel atmosferi ağırlaştırması nedeniyle ham petrol fiyatları baskı altında kaldı.
ANZ Bank notunda, “Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üretimde daha önce eşi benzeri görülmemiş bir düşüş olduğunu kabul etse de, petrol piyasasına hala yoğun talep geliyor” ifadeleri yer aldı.
ABD'deki petrol depolama tesislerinin kapasitelerinin tamamen dolmuş olmasına yönelik endişelerini dile getiren ANZ Bank, bunun en büyük nedenlerinden birinin ABD WTI tipi petrol varilinin fiyatı olduğunu söyledi.
Avustralya merkezli CMC Markets baş stratejisti Michael McCarthy, WTI tipi ham petrol varil fiyatının düşük olmasının nedenini, Oklahoma'daki Cushing depolama tesisindeki ‘fazlalığın’ bir yansıması olduğunu söyledi.
McCarthy yayınladığı bir notta, ABD benchmark endeksinin şimdi Avrupa ‘Brent’ benchmark endeksinden ‘ayrıldığını’ ve ‘aralarındaki boşluğun son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını’ belirtti.
WTI tipi ham petrolünün Mayıs kontratlı sözleşmeleri bugün sona eriyor. Yani artık gerçek alıcılar bulması gerekiyor. Bununla birlikte, geçtiğimiz haftalarda ABD'nin petrol stokları büyük ölçüde arttı. Bu nedenle kontrat yapanlar petrolü en düşük fiyattan satmak zorunda kalacaklar. ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA) geçtiğimiz hafta, ham petrol stoklarının 19,5 milyon varil arttığını ve küresel olarak bu fazlalığın petrol piyasasına daha fazla yük getirdiğini açıkladı.
Trifecta Consultants analistlerinden Sukrit Vijayakar, ABD petrol rafinerilerinin ham petrolü gerekli hızda işleyememesinin alıcılardaki ve stoklardaki düşüşü tam olarak açıkladığına dikkati çekti. Konuyu AFP’ye değerlendiren Vijayakar, “Ortadoğu'dan petrol teslimatları akışı var, fakat bunları satın alacak kimse yok. Çünkü nakliye masrafları çok pahalı” ifadelerini kullandı.
ABD petrol piyasasında yaşanan şok dalgası, ABD'li enerji devi Halliburton'ın dün yılın ilk çeyreğinde bir milyar dolarlık zarar ettiğini açıklaması ve petrol fiyatlarındaki düşüş sonrasında Kuzey Amerika'daki kaya (şeyl) petrolü sahalarına yönelik korkunç tahminlerin yapıldığı bir zamana denk geldi. Petrol fiyatları, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle yaklaşık yüzde 80 düşerken, salgınla birlikte alınan karantina önlemleri ham petrol talebini vurdu.
Faaliyetlerinin çoğu Kuzey Amerika'da olan Halliburton, petrol fiyatlarındaki düşüş öncesi vergiler ve diğer masraflar için 1,1 milyar dolar ayırdığını açıkladı. Bölgeden elde edilen gelirlerin yüzde 25 oranında düşüşle 2,46 milyar dolara gerilediğini bildiren Halliburton,   uluslararası gelirlerinin ise yüzde 5’lik artışla 2,59 milyar dolara yükseldiğini kaydetti.
Halliburton CEO’su Jeff Miller yaptığı açıklamada, şirketin yılın geri kalanında özellikle Kuzey Amerika’daki faaliyetlerindeki gelir ve kâr oranlarında daha fazla düşüş beklediğini belirtti.
Şirketten yapılan bir açıklamada ise şirketin bu yılki sermaye harcamalarını 800 milyon dolara indireceği ve maliyetleri de yaklaşık bir milyar dolar azaltacağı bildirildi. Şirket yüzlerce işçiyi işten çıkarırken binlercesine izin verdi. Yönetim kadrosu ise maaşlarında gönüllü indirime gitti.
Şirket, yılın ilk çeyreğinde 1,2 milyar dolar yani hisse başına 1,16 dolarlık net zarar bildirirken geçtiğimiz yılın aynı döneminde 152 milyon dolar yani hisse başına 17 sentlik kâr elde etmişti.



UAEA Genel Direktörü Grossi: İran birkaç ay içinde yeniden uranyum zenginleştirebilir

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi bir basın toplantısı sırasında (EPA)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi bir basın toplantısı sırasında (EPA)
TT

UAEA Genel Direktörü Grossi: İran birkaç ay içinde yeniden uranyum zenginleştirebilir

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi bir basın toplantısı sırasında (EPA)
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Genel Direktörü Rafael Grossi bir basın toplantısı sırasında (EPA)

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi, İran'ın ABD ve İsrail’in saldırıları nedeniyle nükleer tesislerinde meydana gelen hasara rağmen ‘birkaç ay içinde’ zenginleştirilmiş uranyum üretimine başlayabileceğini açıkladı.

İsrail, 13 Haziran'da İran'ın nükleer silah geliştirmesini engellemek amacıyla İran'ın askeri ve nükleer tesislerine bir dizi saldırı düzenledi. İran ise nükleer silah geliştirdiği iddiasını defalarca kez yalanladı.

Ardından ABD, İsrail'in saldırılarına katılarak İran'ın nükleer programını yürüttüğü üç önemli nükleer tesisi hedef aldı.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi perşembe günü, İsrail ile 12 gün süren savaşın ardından ülkesinin nükleer tesislerinde meydana gelen hasarın ‘büyük’ olduğunu açıkladı. ABD Başkanı Donald Trump ise İran'ın nükleer programının ‘onlarca yıl’ geriye gittiğini vurguladı.

Ancak UAEA Genel Direktörü Grossi, CBS News'ün ‘Face the Nation’ programına verdiği röportajda bazı santrifüjlerin çalışmaya devam ettiğini söyledi.

Grossi, dün yayınlanan röportajda, “Bildiğiniz üzere birkaç ay içinde birkaç santrifüj grubunu ya da daha azını çalıştırarak zenginleştirilmiş uranyum üretebilirler” dedi.

Yanıt bekleyen başlıca soru ise İran'ın saldırılardan önce 408,6 kilogram olarak tahmin edilen yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stokunun bir kısmını veya tamamını başka bir yere nakletmeyi başarıp başaramadığı sorusu.

İran söz konusu uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirdi, yani sivil kullanım için belirlenen seviyelerin üzerinde. Ancak nükleer silah yapımı için gereken seviyenin de altında. Eğer bu maddeler daha fazla zenginleştirilirse, teorik olarak dokuzdan fazla nükleer bomba üretmeye yetebilir.

Röportajda “Bu maddelerin nerede olabileceğini bilmiyoruz” diyen Grossi, “Bazı santrifüjler saldırıda hasar görmüş olabilir, ancak bazıları da taşınmış olabilir. Bir noktada bu konunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Öte yandan İran Şura Meclisi, UAEA ile iş birliğini askıya alan kararı oyladı ve Tahran, Grossi'nin hasar gören tesisleri, özellikle de Fordo Nükleer Tesisi’ni ziyaret etme talebini reddetti.

Grossi, “Orada ne olduğunu doğrulayabileceğimiz ve teyit edebileceğimiz bir konumda olmalıyız” dedi.

Diğer taraftan ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio dün, Washington'ın UAEA’nın İran'da yürüttüğü önemli doğrulama ve denetim çabalarını desteklediğini vurguladı. Rubio Grossi ve UAEA’ya ‘özverili çalışmaları ve profesyonellikleri’ nedeniyle övgüde bulundu.