Fernand Braudel’in Akdeniz’i: Bir denizden daha fazlası

Fransız tarihçi Fernand Braudel (Getty Images)
Fransız tarihçi Fernand Braudel (Getty Images)
TT

Fernand Braudel’in Akdeniz’i: Bir denizden daha fazlası

Fransız tarihçi Fernand Braudel (Getty Images)
Fransız tarihçi Fernand Braudel (Getty Images)

İbrahim el-Aris
“Akdeniz'i büyük bir tutkuyla sevdim, nedeni de hiç kuşkusuz bir kuzeyli olmamdır. Uzun yıllar Akdeniz üzerinde çalışmış olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Öte yandan, umarım bu mutluluğun bir kısmı ve ışığının büyük bir bölümü bu kitabın sayfalarını aydınlatacaktır.”
Bu ifadeler, Fransız tarihçi Fernand Braudel’in ilk baskısı 1949 yılında yayınlanan ilk büyük kitaplarından biri olan ‘Akdeniz ve Akdeniz Dünyası’ kitabının birinci cildinden alıntılanmıştır. Bu kitabın Fransa ve dünyadaki tarih çalışmalarının imajının net bir şekilde değişmesine ve tarihin coğrafya bilimine yaklaşmasına katkıda bulunduğu söylenebilir.
Burada ‘II. Felipe Döneminde Akdeniz ve Akdeniz Dünyası’  adlı kitabı kastediyoruz. Ancak bugünkü konumuz Braudel’in az önceki kitaptan çeyrek asır sonra yayınladığı, ‘Akdeniz’ gibi daha açık ve basit başlığı olan iki kitaptan oluşan seri olacak.
Şunu açıkça belirtmeliyiz ki iki kitap arasında, Braudel’in Akdeniz'e olan tutkusu dışında birbirlerini tamamlayıcı hiç bir ilişki bulunmuyor.
Belki de öncelikle Braudel'in kendisi tarafından anlatılan bir hikaye aracılığıyla bu tutkunun kökeni olduğu düşünülebilecek faktörleri ele almak gerekir.
 
Zaman öncesi mekan
Braudel'in anlattığı hikayeye göre İkinci Dünya Savaşı sırasında Alman hapishanelerinde tutuklu kaldığı yıllarda yazmaya başladığı kitabına başlarda ‘II. Felipe’in Akdeniz Politikası’ adını verdi. Almanların yenilgisinin ardından yeniden halkın arasına döndüğünde yazmaya devam etti. Ancak kitap taslağını daha sonra II. Felipe döneminin en iyi araştırmacılardan biri olarak bilinen öğretmeni Lucian Pfeiffer'e gönderdi. Öğretmeni ona bir mektupla yanıt verdi. Mektupta neden kitabın ‘II. Felipe ve Akdeniz’ konusu üzerine olmadığı yönünde bir soru soran Pfeiffer, “Neden kitabının konusu ‘II. Felipe ve Akdeniz’ olmasın. Bu da büyük bir konu değil mi?  II. Felipe ve Akdeniz arasında, önem açısından hiçbir fark yok” ifadelerini kullandı. Daha sonra araştırmacılar, Braudel'in öğretmeninin isteğine verdiği cevapta kitabının ana konusunu Akdeniz olarak belirlediğini aktarıyorlar. Daha sonra Braudel bu denklemi, Annales Ekolü’nün (tarih yaklaşımı) yönelimlerinin özü haline getirdi.
Braudel’e göre o mektup, Akdeniz'e olan tutkusunun başlangıcıydı. Belki de bu muazzam kitapların doğuşuydu. Burada 1977-1979 yılları arasında yayınlanan ve yayınlanmasından itibaren Akdeniz’in tarihi ve coğrafyasına ilişkin yapılan çalışmaların başını çeken ‘Akdeniz’ serisinden bahsediyoruz. Birçok kişinin ‘Akdeniz: Mekan ve Tarih’ ile ‘Akdeniz: İnsanlar ve Miras’ başlıklı iki kitaptan oluşan serinin bu denizle ilgili kaleme alınan en güzel ve en eksiksiz eser olarak gördüğünden bahsetmiyorum bile. Oldukça kalın olan bu kitaplarda 400'den fazla resim ve harita yer alıyor.
 
Tam bir Akdeniz kitaplığı
Kısacası bu iki kitap okuyucularına göre mükemmel birer Akdeniz kitabıdır. Aynı zamanda kitaplar bir yazar olarak değil de bir editör olarak adını taşıyor olsa da Braudel’in kaleme aldığı en önemli eserlerdendir. Burada Braudel'in her iki kitabında çalışmaların dörtte üçünü yazmış olduğunu belirtmekte fayda var. Birinci kitapta altı bölümden dördünü yardımcılarına bırakan Braudel, ikinci kitapta Fransa'nın önde gelen yeni nesil tarihçilerinden Georges Dobby ve ilk kitapta yer alan araştırmacılarla birlikte çalıştı.
Gerçek şu ki, Braudel'in izleri, tarzı, tarihi ve coğrafi kavramlarına kitabın tüm bölümlerinde ve sayfalarında rastlanıyor. Buna kitaplarının o dönemde televizyon programlarına dönüştürülmesi de eklenmelidir. Belki de bunun, mutlu kültürel zamanlarda bilim ve kültürün televizyona yaptığı en önemli müdahalelerden biri olarak görülmesi adil olur.
Önemli olan bu ikili serinin, Akdeniz’in bilimsel kitabı olmasıydı. Ancak bununla birlikte o dönem bu işlerle uğraşanlar, Akdeniz’le ilgili yazılan en ilginç kitaplar olduğu konusunda da hemfikirler. İlk kitapta Braudel ve yardımcıları Atlantik Okyanusu'na açılmasına bakmaksızın Akdeniz’i kapalı bir dünya olarak görüyorlar. Bu bakış açısı onların tarihi taş, kaya ve harabelere indirmeden, içinde ahlaki ilkelerin, geleneklerin, inançların ve ekonomilerin sürdüğü kapalı bir dünyadaki çeşitliliği göstermelerine yardımcı oldu.
 
Durmadan devam ediyor
Braudel’e göre Akdeniz'de art arda gelen toplumlar yoktur. Çünkü bu denizin Bizans veya Roma’dan aşağı kalır bir yanı olmayan, yaşayan bir medeniyet olduğunu düşünüyor. Ancak bununla birlikte Akdeniz’in dışarıdan gelenlerle adeta bir karıştırma kabına döndüğünü de göz ardı etmeyen Braudel şu uyarıda bulunuyor;
“Gördüğünüz gibi Akdeniz, Asya'dan portakal, mandalina ve limon, ABD’den domates ve Çin'den şeftali getirmedi. Tabii ki hepsi hızla Akdeniz’in oldu! Biblos'tan Kartaca'ya ve İskenderiye'den Yunan adalarına birikmeye başlayan bu medeniyetin bir parçasıdır. Akdeniz, insanları ve ulusları birbirinden ayıran bir denizden daha fazlasıdır.”
George Dobby ve Braudel’in yardımcılarının katkıda bulunduğu ikinci kitapta Akdeniz ile ilgili söylemler, Yunan düşüncesi ve felsefesinden geçerek medeniyetlerin manevi yönüne ulaşıyor. Fakat aynı zamanda tek tanrılı dinlerin doğuşuyla, tek tanrı inancına rağmen bazen akıl ve ruhla, bazen de demir ve ateşle birlikte dönemlere ve ihtiyaçlara göre Akdeniz etrafında yaşanan çatışmalara ve yakınlaşmalara değiniyor. O halde Akdeniz olarak bilinen ailenin toplumların çekirdeğini oluşturması gerekmiyor muydu? Bugün kaç tanesini biliyoruz, en azından bir süre için onları biliyor muyduk? Evet, bu soruların cevapları Akdeniz ailesinin bireyleri için en karanlık yönü olarak kalmaya devam ediyor.
Peki ya Akdeniz ve halklarının binlerce yıldır yaşadığı hareketler ve göçler ne olacak? Milyonlarca Filistinlinin kaderi olan sürgün hakkında ise Braudel, “Bir Yahudi diasporası tarafından köklerinden sökülenler, anavatanlarını arıyordu” ifadelerini kullanıyor. Braudel burada, Cezayir’i vatanları olarak benimseyen ancak ülkenin bağımsızlığını kazanmasının ardından göç etmek zorunda kalan yaklaşık bir milyon Fransız’ı da unutmuyor. Braudel ve kitabın yazımına katkıda bulunanlar Orta Asya'daki yüz binlerce Homeros kökenlinin yaptıkları göçleri de hatırlatıyorlar. Bu bağlamda kitap, siyasi hesaplar ve doğmamış ulusların çıkarları için yapılan katliamlar, yerlerinden edilmeler ve sürgünlerin tarihi hakkındaki ifadeleriyle bizi şaşırtıyor.
Ancak bu göçler sadece Braudel ve arkadaşları için sadece siyasi, askeri ve dini değil, aynı zamanda turistik niteliktedir. Aksi takdirde kuzeyden ve batıdan gelip Akdeniz'in ılık plajlarında yatan milyonlarca turisti nasıl açıklarsınız? Eğer Braudel hayatta olsaydı ve bugün bu seriye yeni bir kitap daha eklemek isteseydi, bu yeni göçleri ve belki de en sonuncusu olan on binlerce Suriyeli, Iraklı ve Afrikalının göçünü takip etmek zorunda kalacaktı. Ne var ki kayıp cennet olduğunu düşündükleri Avrupa’ya giden yol, bazen onlar için cehenneme, bazen de bir mezarlığa dönüşebiliyor.
Belki de Fernand Braudel'in sevgili Akdeniz’indeki bu son manzarayı görmeden önce bu dünyadan gitmiş olması onun için bir şanstır.
 



ABD’nin en zenginleri geçen yıl servetlerine günde 1 milyar dolar ekledi

Aralarında teknoloji patronları Elon Musk, Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg gibi Donald Trump'ın müttefiklerinin de bulunduğu ABD'nin en zengin 10 ismi, son 12 ayda toplam servetlerinde 365 milyar dolarlık artış kaydetti (AP)
Aralarında teknoloji patronları Elon Musk, Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg gibi Donald Trump'ın müttefiklerinin de bulunduğu ABD'nin en zengin 10 ismi, son 12 ayda toplam servetlerinde 365 milyar dolarlık artış kaydetti (AP)
TT

ABD’nin en zenginleri geçen yıl servetlerine günde 1 milyar dolar ekledi

Aralarında teknoloji patronları Elon Musk, Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg gibi Donald Trump'ın müttefiklerinin de bulunduğu ABD'nin en zengin 10 ismi, son 12 ayda toplam servetlerinde 365 milyar dolarlık artış kaydetti (AP)
Aralarında teknoloji patronları Elon Musk, Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg gibi Donald Trump'ın müttefiklerinin de bulunduğu ABD'nin en zengin 10 ismi, son 12 ayda toplam servetlerinde 365 milyar dolarlık artış kaydetti (AP)

Yeni bir analiz, ABD'nin en zengin 10 milyarderinin geçen yıl her gün ortalama 1 milyar dolar daha zenginleştiğini ortaya koydu.

Aralarında teknoloji patronları Elon Musk, Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg gibi Donald Trump'ın müttefiklerinin de bulunduğu bu grubun toplam serveti son 12 ayda 365 milyar dolar arttı.

Bu gelişme, Temsilciler Meclisi'ndeki Cumhuriyetçilerin Başkan'ın "büyük, güzel yasa tasarısını" geçirmeye her zamankinden daha fazla yaklaştığı bir döneme denk geliyor. Tasarı, mega zenginlerin vergilerini düşürürken Medicaid ve gıda yardımı programlarında kesintiler yapmayı öngörüyor.

Forbes'un Oxfam'ın araştırmasından aldığı verilere göre, Trump'ın gümrük vergisi politikalarının tetiklediği son piyasa kargaşasına rağmen, dünyanın en zenginlerinden bazıları pek de sorun yaşamıyor.

Oxfam America'da Ekonomi ve Irk Adaleti Kıdemli Politika Lideri Rebecca Riddell, Trump'ın önerdiği yasa tasarısı için "Dünyanın ilk trilyonerini ortaya çıkaracak bir vergi kanununun tasarlandığını görüyoruz" dedi.

Trump'ın ekonomik kargaşasının yol açtığı çalkantıda bile, pek çok sıradan kişi ay sonunu getirmekte zorlanırken, milyarderlerin serveti astronomik oranda arttı.

Oxfam'a göre, ortalama kazanca sahip 10 ABD'li işçinin milyarderlere eşdeğer gelir elde etmesi 726 bin yıl alacaktır. Buna karşılık, en zengin 10 milyarderin servet kazançları iş geliri gibi vergilendirilseydi, toplam 135 milyar dolar vergi borçları olacaktı.

svdfbghyju
Donald Trump (AP), by cagla.uren

Oxfam'a göre, 1 milyar doların üzerindeki servetlerden sadece yüzde 3 oranında alınacak bir vergi, sadece en zengin 10 Amerikalı milyarderden 50 milyar doların üzerinde bir gelir sağlayacaktır. Kuruluş, bu miktarın federal kira yardımı bütçesinin tamamını ya da 22,5 milyon insanın bir yıllık gıda yardımını karşılamaya yeteceğini belirtiyor.

Kongre Bütçe Ofisi'nin yaptığı bir ön analiz, Trump'ın tasarısının 2017 Cumhuriyetçi Parti vergi planının uzatılması yoluyla en çok kazananlar için faydaları artıracağını ortaya koydu.

Vergi Politikası Merkezi'ne göre vergi avantajlarının yaklaşık yüzde 60'ı en üst beşte birlik dilimde yer alanlara (yaklaşık 217 bin dolar veya daha fazla geliri olanlara) yansıyacak.

Independent Türkçe