Mısır, Suriye'nin birliği ve eski konumuna dönmesini içeren siyasi çözümü destekliyor

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'
TT

Mısır, Suriye'nin birliği ve eski konumuna dönmesini içeren siyasi çözümü destekliyor

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'

Suriye'deki siyasi süreci ilerletmek için Mısır'daki diplomatik haraketlilik devam ediyor. Kahire'nin, Batı ve Arap ülkelerini içeren 'küçük grup' üyeliği ve 'ılımlı muhalefet' güçleriyle temasları, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararını gündeme getirdi.
Mısırlı bir diplomat konuyla ilgili Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri'nin Suriye konusunda yoğun uluslararası temaslarda bulunduğu belirterek, Haziran 2021'de gerçekleştirilecek seçimlerde yeni bir anayasa geliştirilmesi için Anayasa Komitesi'nin aktifleştirilmesi konularına değindiğini bildirdi.
Mısırlı bakan dün Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız'a göre görüşme sırasında 'Kahire ve BM elçisi arasında Suriye krizinin barışçıl çözüm çabalarını ilerletme konusunda sürekli koordinasyon' çerçevesinde Suriye'deki son gelişmeler ele alındı.
Sözcü açıklamasında, Şukri'nin, Mısır'ın Suriye'nin toprak bütünlüğü, egemenliğini ve halkın isteklerini karşılayacak şekilde BMGK'nın 2254 sayılı kararı uyarınca Suriye'deki çatışmayı sona erdirme çabalarına değindiğini söyledi. Açıklamada ayrıca, görüşme sırasında Suriye'yi bölgesel ve uluslararası arenadaki doğal konumuna geri döndürme konularının da masaya yatırıldığı kaydedildi.
Mısır Dışişleri Bakanı görüşme sırasında, ülkesinin Suriye'ye bakışını değerlendirerek, Mısır'ın Fransa, Almanya, Ürdün, Suudi Arabistan, İngiltere ve ABD'den oluşan küçük grup üyeliğiyle siyasi çözüme ulaşmayı amaçlayan çabaları desteklediğini aktardı. Bakan ayrıca, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını karşısında Suriye'yi desteklemek için tüm girişimlere katılmanın gerekliliğini vurguladı.
Diğer yandan Pedersen, Suriye'deki son gelişmeler ve taraflarla siyasi süreci ilerletme çabaları hakkında bilgilendirme yaptı. Mısır'ın, Suriye'nin güvenlik ve istikrarını geri kazanma konusundaki tutumunu takdir eden Pedersen, bu konuyla ilgili Mısır ile koordinasyon ve iletişime devam etmek istediğini dile getirdi.
Pedersen ve Şukri arasında gerçekleşen telefon görüşmesi, Mısırlı bakanın önceki gün Suriye'deki son gelişmeleri masaya yatırmak için Suriye Müzakere Heyeti ve Kahire Grubu'nun temsilcileriyle gerçekleştirdiği toplantının ardından geldi.
Suriye Müzakere Heyeti üyesi Cemal Süleyman Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Şukri ile yapılan görüşme sırasında Suriye'deki son gelişmeler, yurtdışındaki Suriyelilerin durumu ve Anayasa Yazma Komitesi’nin etkinleştirilmesi konularının ele alındığını söyledi.
Süleyman açıklamasında, "Anayasa komitesinin ilk turu umut vericiydi ve ileri sonuçlara ulaştık. İkincisi ise hayal kırıklığı yaratıyordu, çünkü rejimin önerileri kendilerine verilen yetki ve taahhüdden kaçınmayı gösteriyor" dedi.
Süleyman, seçimlerden önce anayasanın yazılması konusunda başarı kaydedilmemesi halinde, bunun bir çözüm değil çatışma anlamı taşıdığını kaydetti.



İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
TT

İsrail Şam'ı bombaladıktan sonra Ahmed Eş-Şara'yı mı hedef alıyor?

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Arşiv)

İsrail, çarşamba günü Suriye'ye yönelik saldırılarını artırarak başkent Şam'ı hedef aldı. Newsweek, olayı, İsrail'in Süveyda'da artan mezhepsel şiddet ortamında operasyonlarını yoğunlaştırdığı bir dönemde, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın yedi aylık görev süresi boyunca karşı karşıya kaldığı en ciddi kriz olarak nitelendirdi.

Suriye Devlet Başkanı ABD Başkanı Donald Trump'ın beğenisini kazanmış olabilir ama yakında İsrail'in hedef listesine girebilir.

İsrail'in operasyonları, devrik Cumhurbaşkanı Beşşar Esed rejiminin yıkılmasının hemen ardından İsrail ordusunun askeri hedeflere yönelik geniş çaplı bir saldırı kampanyası başlatarak daha güneydeki toprakları ele geçirmesinden sonra Suriye'deki en yoğun operasyonlar oldu.

Görsel kaldırıldı.İsrail hava saldırılarının hedef aldığı Şam'daki Savunma Bakanlığı binası (AFP)

"İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun söylemleri, Şara'nın gerilimi azaltma çağrılarına rağmen tırmanırken, yeni Suriye cumhurbaşkanı, Tel Aviv'in Şara’nın da karşı olduğu İran yanlısı "direniş ekseni" ile son 21 aydır süren çatışmasında İsrail'in birçok önemli düşmanının başına geldiği gibi, hedef haline gelebilir.  

İsrail'in eski büyükelçilerinden ve şu anda Yahudi Dürzi örgütünün CEO'su olan Rida Mansur Newsweek'e şunları söyledi: “İsrail son zamanlarda, eski Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, İranlı askeri komutanlar ya da Hamas lideri gibi belirli bir liderin, ulusal güvenliğine açık bir tehdit oluşturduğunu hissettiğinde harekete geçeceğini gösterdi.”

Mansur şöyle devam etti: "Bu bir gerçek. Son iki yıl içinde yaşandı. Bu, İsrail'in ilk tercihi olmayacaktır. İsrail Suriye'de kaosu tetikleyebileceğinin farkına varabilir ama bu, kaosu en başta onun başlatıp başlatmadığına bağlı, o zaman başka liderlere de şans verilmeli."

Mansur, son günlerde aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce Suriyeli Dürzi'nin, Suriye güvenlik güçleri tarafından desteklendiği iddia edilen ve aralarında yabancı ve yerel milislerin de bulunduğu Bedevi aşiretleri tarafından öldürüldüğüne dair haberler üzerine İsrail askeri müdahalesi çağrısında bulunan İsrail Dürzi toplumunun önde gelen isimleri arasında yer alıyor.

Şam'ın Dürzilerin çoğunlukta olduğu güney banliyölerinde şubat ayında Suriye güçleri ve milisler arasında yaşanan kanlı çatışmalar, Netanyahu'nun bu azınlığın kaderiyle ilgili ilk büyük tehditlerini savurmasına yol açtı. Nisan ayında yeniden su yüzüne çıkan şiddet, İsrail'in daha sert uyarılarına neden oldu ve mayıs ayında bir süreliğine yatışmış gibi görünse de son günlerde yeniden su yüzüne çıktı. İsrailli yetkililer böylece, ülkelerini bölgedeki azınlık haklarının koruyucusu olarak gösterme fırsatını yakaladı.

İsrail'in ABD Büyükelçiliği'nde diplomat olarak görev yapan Sevsen Natur Hassun, dün Newsweek'te yayınlanan yazısında, “Suriye sınırının tamamen silahsızlandırılmasını sağlayarak, ortak değerlerimiz ve azınlık gruplarının korunması için hareket ederek, rejimin Dürzilere zarar vermesini engellemeye kararlıyız. Herkes bilmelidir ki, Suriye Dürzileri, Arap çoğunluklu bölgede, çoğulculuğun ve azınlık çeşitliliğinin son sembolüdür” ifadelerini kullandı.

Eş Şara, Dürzileri korumanın hükümeti için bir “öncelik” olduğunu açıkladı ve İsrail'i “Suriye'yi savaşa ve bölünmeye sürüklemeye çalışmakla” suçladı.

Mansur şöyle devam etti: "İsrail, Suriye'nin güneyinin Lübnan ya da Gazze'ye dönüşmesine izin veremez. Harekete geçmek için çok uzun süre tereddüt ettiğimiz o yerlerden çok acı bir ders aldık. Çok uzun süre bekledik ve çok yüksek bir bedel ödedik. Dolayısıyla İsrail'in şu anki ruh hali, 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısı senaryosunun tekrarlanmasını önlemek için elimizden gelen her şeyi yapmaktır."

Bu strateji, Netanyahu'nun dünkü konuşmasında da vurguladığı gibi, Şam'dan Golan Tepelerine kadar Suriye'nin güneyinde, Suveyda'yı da içine alan bir “tampon bölge” kurulmasını içeriyor.

Mansur, “Şara güneydeki Dürzilerin haklarını savunmayı taahhüt etmezse, iç savaşın ilk yıllarında kuzeydoğuda kurulan ABD destekli Kürt güçlerine benzer fiili bir özerk bölgenin oluşturulmasıyla karşı karşıya kalabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Mansur, “Dürzilere özerklik verilmesi İsrail'in Suriye'nin güneyinde istikrarı sağlamasına yardımcı olacaktır ki, bence bu herkes için faydalı olacaktır. Bu İsrail için de iyi, Dürziler için de iyi. Şam hükümeti ülkeyi birleştirmenin önemini anlamazsa, izlediği politikanın bedeli bu olacaktır" şeklinde görüşünü dile getirdi.

Görsel kaldırıldı.ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara arasında Riyad'da görüşme (Arşiv-AP)

ABD, İsrail'in son saldırılarına desteğini çekmenin yanı sıra, Suriye'nin birliğini ve toprak bütünlüğünü de savundu ki bu mesaj, Beyaz Saray'ın Kürt müttefiki Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) merkezi hükümete entegre olmasını öngören ve şu anda durmuş olan anlaşmanın müzakere edilmesindeki rolüyle pekiştirildi.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Trump Netanyahu'ya yakın dururken, ABD lideri aynı zamanda mayıs ayında kendisini Suriye'ye yönelik yaptırımları kaldırmaya ikna ettiği belirtilen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile de yakın ilişkiler kurdu.

Erdoğan dün yapılan kabine toplantısında, Suriye'nin bölünmesine yönelik iddiaları sert bir dille eleştirerek şunları söyledi: "Suriye'nin bölünmesine dün de razı olmadık, bugün de yarın da asla razı olmayacağız. Ülkenin toprak bütünlüğü pahasına Suriye'nin güneyi ile kuzeyi arasında bir koridor oluşturmayı hayal edenler asla amaçlarına ulaşamayacaklar."

"Suriyeli kardeşlerimizle dayanışma içinde bunlara engel olacağız ama İsrail ile soruna bulaşanlar er ya da geç büyük bir hesap hatası yaptıklarını anlayacaklardır."