Rusya’dan Fırat’ın doğusundaki ABD varlığına yönelik sert çıkış

Suriye’nin kuzeydoğusundaki ed-Derbasiyye yakınlarında Türkiye’nin de katılımıyla devriye gezen bir Rus helikopteri. (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki ed-Derbasiyye yakınlarında Türkiye’nin de katılımıyla devriye gezen bir Rus helikopteri. (AFP)
TT

Rusya’dan Fırat’ın doğusundaki ABD varlığına yönelik sert çıkış

Suriye’nin kuzeydoğusundaki ed-Derbasiyye yakınlarında Türkiye’nin de katılımıyla devriye gezen bir Rus helikopteri. (AFP)
Suriye’nin kuzeydoğusundaki ed-Derbasiyye yakınlarında Türkiye’nin de katılımıyla devriye gezen bir Rus helikopteri. (AFP)

Moskova, et-Tanf Üssü’ndeki Rukban Kampı’nın koşullarına ilişkin eleştiriler ortasında Suriye’nin kuzeydoğusundaki ABD kuvvetlerine karşı hamle başlattı. Ankara’dan kaynaklar da Rusya- Türkiye- İran zirvesi için temasların sürdüğünü aktardı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı, koronavirüsün (Kovid-19) Suriye’deki ABD askeri saflarında geniş şekilde yayıldığına dair raporlar ortaya koyarken Washington’ı da ‘bölgedeki koşulların gerçekliğini örtbas etmekle’ suçladı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova düzenlediği haftalık basın toplantısında, “Raporlar, koronavirüsün Suriye’deki ABD kuvvetleri arasında yüksek oranda yayıldığını gösteriyor ve vaka sayısında da bir patlamaya işaret ediyor. Bu gerçekliğin üstü örtülmüş durumda” ifadelerini kullandı. Zaharova, Washington’ın özellikle ABD kuvvetlerinin yasa dışı şekilde bulunduğu Fırat’ın doğusu ve Suriye’nin güneyinde kasıtlı olarak durumun gerçekliğini örttüğünü vurguladı.

Rus Sözcü sözlerini şöyle sürdürdü:
“Washington, sivil nüfusun güvenliğinin yanı sıra Rukban Mülteci Kampı’nın bulunduğu et-Tanf bölgesinin de yer aldığı ülkenin güneyinde ve Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği topraklardaki insani ihtiyaçlarının karşılanması konusunda tam sorumluluk taşıyor.”
Rusya Savunma Bakanlığı açıklamayla eş zamanlı olarak Suriye ordusunun virüsle enfekte olduğundan şüphelenilen hastalar için bir merkez kurmaya yöneldiğini açıkladı. Bakanlığa göre ordu, hastalığa yakalandığından şüphelenilen kişileri belirlemek amacıyla ülkedeki ana yollarda kurulmuş kontrol noktalarında Suriyeli virüs uzmanları görevlendirdi.
Diğer yandan Rusya hükümetine bağlı medya organlarına göre Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi’nden (OCHA) yetkili David Swanson, kuruluşun gıda ve tıbbi yardım eksikliği dolayısıyla Suriye’deki Rukban Mülteci Kampı’na hakim olan koşullar karşısında derin bir endişe duyduğunu dile getirdi. Birleşmiş Milletler (BM) yetkilisi konuya dair şunları söyledi:
“BM, Rukban Kampı’ndaki insani durumdan derin endişe duymaya devam ediyor. Aileler çadırlarda yaşıyor ve sert hava koşullarından mustaripler. Yakıt sınırlı ve aileler ısınmak amacıyla genellikle çöp gibi güvensiz malzemeleri yakmaya çalışıyor. Akut bir gıda kıtlığı var. Tıbbi malzemeler de yetersiz.”
Swanson ayrıca kamp sakinlerinin halen BM’nin yardımıyla su temin ettiğine dikkat çekti.
David Swanson, Ürdün hükümetinin yeni tip koronavirüsle mücadele etmek için aldığı önlemler nedeniyle mart ayında sınırın kapatılmasının ardından sınırın Ürdün tarafındaki BM destekli kliniğe ulaşmanın artık mümkün olmadığını belirtti. Yetkili, kampta şu ana kadar koronavirüs vakası kaydedilmediğini de vurguladı.

Swanson sözlerini şöyle sürdürdü:
“Siviller kampta bulunduğu sürece, BM onlara düzenli insani yardım çağrıları yapmaya ve orada insani alanda çalışan personeller için gerekli güvenlik garantilerini sağlamaya devam edecektir.”
Aynı şekilde Suriye Dışişleri Bakanlığı, kamptaki sağlık koşullarını değerlendirmek için BM’ye resmi bir talepte bulundu.
Diğer yandan Ankara’daki diplomatik kaynaklar, Türkiye’nin üç garantör ülkenin (Rusya, Türkiye, İran) dışişleri bakanları arasında geçen çarşamba günü düzenlenen bir toplantıyla Astana sürecinin kazandığı ivmeyi korumak istediğini aktardı. Kaynaklar, Türkiye’nin ‘Suriye krizine barışçıl bir çözüm bulmak, Anayasa Komitesi’nin çalışmalarını tamamlamak ve mültecilerin geri dönüşü konusuna odaklanmak amacıyla Astana sürecini canlandırmak için’ her türlü çabayı desteklediğine dikkat çekti.
Kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yılın başlarında yaptığı açıklamalarda kullandığı ‘Astana sürecinin öldüğü ve Türkiye’nin onu canlandırmak için Rusya ve İran ile çalışmaya istekli olduğu’ ifadelerine dikkat çekti. Kaynaklara göre Erdoğan, dışişleri bakanları toplantısının öncesinde Rus mevkidaşı Vladimir Putin ile temasa geçerken toplantı sonrasında da İranlı mevkidaşı Hasan Ruhani ile görüşmede bulundu.
Rusya Dışişleri Bakanlığı da video konferans aracılığıyla düzenlenen üçlü zirve konusunda konuya dair çalışmaların sürdüğünü belirtti. Türk kaynaklar, Türkiye, Rusya ve İran’ın Astana çerçevesinde çalışmaya devam etme ve bu süreci hızlandırma gereğine dair anlaştıklarına dikkat çekti. Dışişleri bakanları toplantısının sonuçlarına göre atılacak sonraki adımlar hususunda da temasın devam ettiğini belirttiler. Kaynaklar, geçen mart ayında Tahran’da yapılması planlanan ancak koronavirüsün patlak vermesi dolayısıyla askıya alınan zirvenin gerçekleşmesine dair Ankara, Moskova ve Tahran arasında herhangi bir anlaşmazlığın olmadığını belirtti. Özellikle de İdlib ve Fırat’ın doğusuyla ilgili saha gelişmelerinin yanı sıra siyasi süreci, insani durumu ve mültecilerin geri dönüşünü tartışmak üzere dışişleri bakanlarının toplantısına benzer bir görüşme için bir tarih belirlemeye yoğunlaşıldığını kaydettiler. 
Türk güçleri, 24 Nisan’da Kefer Lusin sınır kapısından geçerek bölgedeki Türk mevziilerine ve noktalarına yöneldi.
Aynı şekilde Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Rakka vilayetindeki ‘en-Naim’ aşiretinin şeyhlerinden olan Şeyh Ahmed Anizan’ın, Tel Abyad kırsalındaki Müşerref Şeyh Ahmed köyünde tutuklandıktan 24 saat sonra serbest bırakıldığını aktardı.
SOHR, Suriyeli silahlı grupların Afrin’in bazı bölgelerindeki sivillerin evlerinde araştırmalar yaptığını ve birçoğunu da gözaltına aldığını öne sürdü.



Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
TT

Gazze'de İç Güvenlik yetkilisi Zemzem’e suikast: İçişleri Bakanlığı soruşturma başlattı

Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)
Yarbay Ahmed Zemzem, silahlı kişilerin arabasına açtığı ateş sonucu öldürüldü (Filistin Enformasyon Merkezi)

Filistin Enformasyon Merkezi, Gazze Şeridi'ndeki İç Güvenlik Teşkilatı yetkililerinden Yarbay Ahmed Zemzem’in bu sabah Gazze Şeridi'nin orta kesiminde yer alan Megazi Mülteci Kampı’nda silahlı kişiler tarafından düzenlenen silahlı saldırıda öldürüldüğünü bildirdi.

Gazze İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan kısa basın açıklamasında, ilgili makamların Yarbay Ahmed Zemzem suikastıyla ilgili ‘derhal soruşturma başlattığı’ ve suikasta karışan şüphelilerden birini tutukladığı, diğer şüphelilerin izini sürme çabalarının ise devam ettiği belirtildi. Açıklamada olayın arkasındaki koşulları ve nedenleri ortaya çıkarmak için çalışmaların sürdürüldüğü ifade edildi.

Olay, İsrail ordusunun dün akşam Gazze şehrinin batısındaki er-Raşid Caddesi’nde bir araca düzenlenen baskında Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları liderlerinden Raid Saad'ı öldürdüğünü açıklamasının üzerinden 24 saat geçmeden meydana geldi. İsrail, Saad'ın öldürüldüğü saldırıyla, Gazze'deki ateşkes anlaşmasını bir kez daha ihlal etti.


Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
TT

Cezayir’de Kabiliyeliler ‘MAK’ ayrılıkçı projesine karşı birleşti

Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)
Bejaia'da ayrılıkçı projeye karşı düzenlenen miting sırasında aktivistler (Özel hesaplar)

Cezayir’de Kabiliye bölgesi, ayrılıkçı “MAK” hareketinin Fransa’da ilan etmeyi planladığı “bağımsız Kabiliye devleti” girişimine karşı dikkat çekici bir toplumsal mobilizasyona sahne oldu. Cezayir yönetiminin, ülkenin toprak bütünlüğünü hedef almakla suçladığı bu girişime karşı bölgede çeşitli protesto ve farkındalık faaliyetleri gerçekleştirildi.

Başkent Cezayir’in yaklaşık 250 kilometre doğusunda bulunan ve Kabiliye’nin en büyük kentlerinden biri olan Becaia (Bejaia) vilayetinde, vatandaşlar ve yerel aktörler ulusal birliğe zarar verecek her türlü projeye karşı olduklarını ortaya koyan çok sayıda inisiyatif gerçekleştirdi. Kent genelinde çok sayıda ev ve iş yerinin cephelerine Cezayir bayraklarının asıldığı gözlemlendi.

Becaia Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü tarafından “Cezayir tek ve bölünmezdir” sloganıyla düzenlenen, ulusal bayraklarla süslenmiş araçlardan oluşan bir konvoy, kent merkezinden hareket ederek çeşitli cadde ve köyleri dolaştı. Öte yandan Becaia Üniversitesi öğrencileri yayımladıkları bildiride, ayrılıkçı MAK hareketinin projesini reddettiklerini belirterek, “Cezayir’in birliği ve egemenliğine” olan bağlılıklarını vurguladı.


HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.