Sibirya’daki Cehennem Kapısı, bölge sakinlerini korkuturken bilim adamlarının ise ilgisini çekiyor

Sibirya’daki Cehennem Kapısı, bölge sakinlerini korkuturken bilim adamlarının ise ilgisini çekiyor
TT

Sibirya’daki Cehennem Kapısı, bölge sakinlerini korkuturken bilim adamlarının ise ilgisini çekiyor

Sibirya’daki Cehennem Kapısı, bölge sakinlerini korkuturken bilim adamlarının ise ilgisini çekiyor

Kuzey Rusya’daki Yakutistan’da bulunan Tayga ormanlarının bazı kısımları, küresel ısınmadan kaynaklanan değişikliklerin etkisiyle yerel vatandaşlar için bir korku kaynağı haline geldi. Nitekim Kuzey Sibirya’daki ormanlarda, toprak tabakalarının çöküşü sonucunda oluşan ve Cehennem Kapısı (Yarığı) adı verilen derin bir yarık ortaya çıktı. İribaşa benzeyen, 1 km uzunluğunda ve 100 metre derinliğinde olan bu yarık, genişlemeye devam ediyor.
Cehennem Yarığı, derecelerin eksi 10 ila 50’leri gösterdiği sonsuz buz bölgeleri olarak sınıflandırılan bölgedeki ağaçların kesilmesinin ardından 1960’larda ortaya çıktı. Küresel ısınmayla sıcakların giderek artması nedeniyle, katmanlarının kaynaşmasını sağlayacak ve sıcaklığın etkisini derinlere kadar kıracak ağaç örtüsünden mahrum kalan alandaki katmanlar yavaş yavaş çökmeye başladı ve burada bir yarık ortaya çıktı. Bu yarık, bilim adamlarının ona Batagaika Kriteri adı vereceği derecede genişleyerek oldukça derin ve geniş bir şekle dönüştü. Yerel halk ise tuhaf şekli nedeniyle burayı Cehennem Yarığı olarak niteledi.
Bilim adamları, toprak tabakalarının üzerinde durduğu gazların salınmasının sonucu ortaya çıktığını söyledikleri bu yarığı uydu üzerinden izlemeye almış vaziyette. Nitekim burada 2013’te sesi 100 km uzaktan duyulan bir patlama gerçekleşti. Bölge sakinleri, patlama anında gökyüzüne ışıkların saçıldığını söylüyor. Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), 2017’de, tayga ormanları arasındaki garip bir organizmaya benzeyen bu yarığın uydu fotoğraflarını yayınlamıştı.
Bilim adamları, endişe ve korkulara rağmen, burada jeoloji çalışmaları yaparak erozyonla karşı karşıya olan bölgenin toprak tabakalarını inceleme imkanı buldu. Küresel ısınmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan bu yarıkların, Sibirya'da en 200 bin yıllık değişimleri inceleme fırsatı yarattığı düşünülüyor.



Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
TT

Dinozorlar Çağı'ndaki kuşların Arktika'da yuva yaptığı ortaya çıktı

Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)
Araştırmacılar 73 milyon yıl önceki Prince Creek ekosisteminin, yaz mevsiminde yaklaşık 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığına maruz kaldığını düşünüyor (Gabriel Ugueto)

Bilim insanları, kuşların kutup bölgelerine en azından 73 milyon yıldır yuva yaptığını keşfetti. 

Günümüzde Arktika'da yuva yapan 200'den fazla kuş türü var. Bilim insanları bu hayvanların ekosistemin önemli üyeleri olduğunu, polenleşme ve tohum dağılımı gibi temel görevlere katkı sağladığını söylüyor.

Daha önce yapılan araştırmalarda bu davranışın yeni olmadığı görülmüştü. Princeton Üniversitesi'nden Lauren Wilson "Kutup bölgelerinde yuva yapmaya dair en eski kanıt, Antarktika'nın Eosen dönemine ait yaklaşık 46,5 milyon yıl önce yaşamış bir penguen kolonisiydi" diyor.

Wilson liderliğindeki ekibin yeni araştırmasıysa bu tarihi yaklaşık 25 milyon yıl daha geriye çekti. 

Bilim insanları Alaska'nın kuzeyindeki Prince Creek formasyonunda yaptıkları kazılarda aralarında embriyo ve yavru kalıntıları da olan 50'den fazla kuş fosili ortaya çıkardı. Çoğunun boyu 2 milimetreden daha kısa olan bu fosiller, kuşların kutup bölgelerinde yuva yaptığına dair en eski kanıtı sunuyor. 

Bulguları hakemli dergi Science'ta yayımlanan çalışmanın ortak yazarı Patrick Druckenmiller, "Bu yeni fosiller, kuşların evrimi hakkındaki bilgilerimizde önemli bir boşluğu dolduruyor" diyerek ekliyor:

Bu çalışmadan önce, birkaç ayak izi dışında Alaska'da kuş fosilleri bulunmamıştı.

Araştırmacılar yaklaşık 73 milyon yıl önce Arktika'da yuva yapan bu kuşların en azından üç ayrı gruptan geldiğini saptadı. Fosillerin bir kısmı martıya benzeyen Ichthyornithes ve dalgıç kuşuna benzeyen Hesperornithes gruplarına aitti. Artık soyu tükenen bu gruplar dişli kuşları içeriyordu.

Ancak kalıntıların çoğu ördeklere benzeyen dişsiz kuşlara aitti. Araştırmacılar dişsizliğin, bugün yaşayan bütün kuşları içeren grubun belirleyici özelliği olduğunu ifade ediyor. Bu nedenle bulgular, milyonlarca yıl önce Arktika'da yuva yapan kuşların, modern kuşların yakın akrabaları olduğuna işaret ediyor.

Ekip, bölgenin o dönemde bugüne kıyasla daha sıcak olduğunu ve muhtemelen 6 ay boyunca kesintisiz gün ışığı aldığını söylüyor. Ancak bu durum kuşların dondurucu soğuklara maruz kalmadıkları anlamına gelmiyor.

Druckenmiller "Kışlar bugünkü kadar sert olmasa da yıl boyunca burada yaşayan hayvanlar dondurucu soğuklara, ara sıra yağan kara ve yaklaşık 4 ay süren kış karanlığına katlanmak zorundaydı" diye açıklıyor.

Ancak bölgede o zaman yuva yapan kuşların tek sorunu sıcaklıklar değildi. Araştırmacılar bazılarının uzunluğu 5 metreye ve ağırlığı 2 tona çıkan yaklaşık 12-13 dinozor türüyle beraber yaşadıklarını söylüyor. 

Druckenmiller, Troodon gibi etçil dinozorların, "bu sevimli küçük kuşları akşam yemeğinde seve seve yiyeceğini" söylüyor. 

Edinburgh Üniversitesi'nden paleontolog Steve Brusatte, yer almadığı çalışmanın bulgularını şöyle değerlendiriyor:

Bu fosiller, kuşların onlarca milyon yıl önce bu yüksek enlemlerdeki toplulukların ayrılmaz bir parçası olduğunu ve bu toplulukların modern zamanlardaki ekolojik bir yenilik değil, Dünya tarihinin uzun vadeli bir normu olduğunu gösteriyor.

Independent Türkçe, Guardian, Live Science, Science