1922 yapımı korku klasiği Nosferatu neredeyse kayıtlardan siliniyormuş

Film Alman yönetmen F.W. Murnau'nun imzasını taşıyor (Prana-Film)
Film Alman yönetmen F.W. Murnau'nun imzasını taşıyor (Prana-Film)
TT

1922 yapımı korku klasiği Nosferatu neredeyse kayıtlardan siliniyormuş

Film Alman yönetmen F.W. Murnau'nun imzasını taşıyor (Prana-Film)
Film Alman yönetmen F.W. Murnau'nun imzasını taşıyor (Prana-Film)

1922 tarihli Nosferatu bugün sessiz film ve korku filmi türlerinin klasiklerinden kabul ediliyor ancak yapım, bir dava nedeniyle az kalsın kayıtlardan siliniyordu.
İlk büyük vampir filmi denince çoğu kişinin aklına ilk gelen, Bela Lugosi’nin başrolde oynadığı 1931 tarihli Dracula. Lugosi’nin Dracula’sının popüler kültürdeki en ünlü kan emici olduğu göz önüne alındığında bu anlaşılabilir.
Öte yandan Nosferatu bu filmden neredeyse 10 yıl önce yapılmıştı ve izleyenlerin bir kısmı onun Dracula kadar iyi olduğunu söyleyecektir.
Nosferatu’nun baş karakteri, Max Schreck’in canlandırdığı Kont Orlok, oturacak yeni bir yer ararken emlakçısının karısını gözüne kestiren bir vampir. Nosferatu’yu ilk kez izleyen biri filmin Dracula’ya ne kadar benzediğini fark edip şaşıracaktır. 
Screen Rant’ta yer alan habere göre bu da rastlantı eseri bir durum değil.
Nosferatu, Bram Stoker’ın romanının lisanssız bir Alman dışavurumcu uyarlaması olarak düşünülmüş, isimlerin, yerlerin ve koşulların bir kısmı hukuki engellerle karşılaşmamak adına değiştirilmişti.
Öte yandan 1920’lerde bile telif hakları yasaları ciddi bir konuydu ve Nosferatu bir noktada bu yasaların sınırlamasına maruz kaldı. Buradan çıkan hukuki mücadele filmi neredeyse tamamen kayıtlardan siliyordu ama neyse ki kendilerine söyleneni yapmayan insanlar her zaman olacak.

Filmde unutulmaz karakteri aktör Max Schreck canlandırıyor (Deutsche Kinemathek)
Anlaşılan Nosferatu’nun yapımcısı Albin Grau, Bram Stoker’ın dul eşi Florence’e Dracula’yı uyarlamak için telif haklarını satın alıp alamayacağını en azından sormuş ama Stoker geri çevirmiş.
Alman telif hakları yasasına göre kitabın 1960’lara kadar kamu malı sayılmayacağı gerçeğine rağmen, Grau hayır cevabını kabul etmemiş.
Filmin ilk afişleri ve basında yer alan ilk haberler doğrudan Dracula’ya atıf yapmasaymış Grau, Stoker’ın eşinin gazabından belki kurtulabilirmiş. Florence Stoker, Grau’yu dava etmiş ve kazanmış, hakim Nosferatu’nun tüm nüshalarının imha edilmesine karar vermiş.
Bu kulağa acımasızca gelse de Grau’nun daha en baştan yasayı çiğnediğinin farkında olduğunu ve buna rağmen Dracula’yı çok az öğesini değiştirerek uyarlama konusunda ısrarını sürdürdüğünü hatırlamakta fayda var.
Açık ki paçayı sıyırabileceğini düşünmüş ama evdeki hesap çarşıya uymamış. Öte yandan hakimin kararına uymayan film meraklıları olmuş ve tek bir nüsha kurtarılmış. Independent Türkçe'de yer alan habere göre, bu nüsha 1929’da, Dracula’yı halihazırda kamu malı kabul eden ABD’ye ulaşmış ve yeni nüshalar burada üretilmiş.
Dracula’nın telifinin 1962’de uluslararası düzeyde kamu malı haline gelmesiyle Nosferatu’nun hayatta kalma mücadelesi de nihayete ermiş.
Nosferatu’yu kaybetmek korku filmi tarihi için büyük bir kayıp olurdu ve şaibeli kökenlerine rağmen film değerini her zaman koruyacak.



Bahçesine giren dev gemi bile onu uyandıramadı

22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)
22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)
TT

Bahçesine giren dev gemi bile onu uyandıramadı

22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)
22 Mayıs'ta meydana gelen olay, dünya basınında haber oldu (Jan Langhaug/NTB/AP)

Perşembe sabahı normalden çok daha erken uyanan bir Norveçli, bahçesinde dev bir konteyner gemisiyle karşılaştı.

135 metrelik NCL Salten'le yüz yüze gelen Johan Helberg, geminin neredeyse evine çarptığını gördü. 

Helberg'in evine yalnızca metreler kala duran geminin niye oraya geldiği bilinmiyor. 

Trondheim yakınlarındaki fiyortta meydana gelen olayı TV2'ye anlatan Helberg, önce defalarca zili çalan sonra da telefonla arayan komşusu sayesinde gemiyi fark ettiğini söyledi.

"Kapıyı açmayı sevmediğim bir saatte zili çaldı" dedi. 

Birleşik Krallık merkezli Guardian'a da konuşan Helberg "Cama çıktım ve büyük bir gemi görmek beni bir hayli şaşırttı. Aşırı inanılmazdı" ifadesini kullandı. 

Komşu Jostein Jorgensen de sabah 5 sularında tam gaz üstlerine doğru gelen geminin sesine uyandığını ve derhal Helberg'in evine koştuğunu söyledi:

Halihazırda evden çıkmış olduğuna emindim ama hayır, herhangi bir hayat belirtisi yoktu. Zili çalıp durdum ama kapı duvar… Anca telefonla aradığımda ona ulaşabildim.

Güney Kıbrıs bandıralı gemide çalışanlar arasında Norveç, Litvanya, Ukrayna ve Rusya yurttaşlarının olduğu bildiriliyor. 

Olayda gemideki 16 kişi de karadakiler de yaralanmadı. Petrol sızıntısının da gerçekleşmediği aktarılıyor. 

Soruşturma başlatan Norveç polisi geminin niye karaya vurduğunu araştırıyor. 

bfghjk
Şaşırtıcı olay, Trondheim yakınlarındaki Orkanger kasabasında meydana geldi (NTB/AFP) 

Trøndelag Polisi Sözcüsü Per Christian Stokke, gemideki bir kişinin şüpheli olduğunu söyledi. 

Geminin sahibi North Sea Container Line (NCL) ise kendilerinin de bir soruşturma başlattıklarını belirterek "Bunun kasti olduğuna inanmak için herhangi bir gerekçe yok" dedi. 

Independent Türkçe, Guardian, AFP