Bilim insanları Darth Vader’ın neden çok sevildiğini keşfetti

Darth Vader karakteri David Prowse tarafından canlandırılmış ve James Earl Jones tarafından seslendirilmişti (IMDb)
Darth Vader karakteri David Prowse tarafından canlandırılmış ve James Earl Jones tarafından seslendirilmişti (IMDb)
TT

Bilim insanları Darth Vader’ın neden çok sevildiğini keşfetti

Darth Vader karakteri David Prowse tarafından canlandırılmış ve James Earl Jones tarafından seslendirilmişti (IMDb)
Darth Vader karakteri David Prowse tarafından canlandırılmış ve James Earl Jones tarafından seslendirilmişti (IMDb)

Dünya Star Wars Günü’yle birlikte serisinin unutulmaz kötüsü Darth Vader da sosyal medyada ve baskılı ürünlerde yeniden popüler oldu. Ancak karakterin gündeme gelmesinin bir sebebi daha var. Sevilen kötü karakterlere odaklanan psikoloji araştırmacıları, Darth Vader’ın ve benzer kötülerin neden çok sevildiğini keşfetti.
Northwestern Üniversitesi’nden Derek D. Rucker ve Rebecca J. Krause’un imzasını taşıyan yakın tarihli çalışmaya göre kötü karakterlerin sevilmesinin nedeni kurmaca olması.
Forbes’a konuşan Krause, “Bu çalışmada ilginç şekilde, kurgu perdesi tarafından korunan gerçek izleyicilerin, kendi yönlerini yansıttığı için kötü kahramanları çekici bulabileceği ortaya çıktı” dedi.
Araştırmacılara göre insanlar, kendilerini iyi bireyler olarak düşünmek istedikleri için kötü ve ahlaksız gördükleri kişilere benzer yönler taşımaktan korkuyor. Ancak kurmaca, izleyiciye kendini hatırlatan, ancak gerçek bir insanda korkacağı özelliklere sahip birine sempati duymayı güvenli kılıyor.
“İnsanlar kendilerini olumlu bir açıdan görmek ister. Kendisiyle kötü biri arasında benzerlikler görmesi rahatsız edici olabilir” diyen Krause, kötü kişinin kurgusal bir bağlamda kullanılmasının bu rahatsızlığı ortadan kaldırabileceğini ifade etti.
Çalışmanın verileri, kullanıcıları en sevdikleri kurgusal karakterlerle eşleştiren CharacTour adlı uygulamadan elde edildi. Analiz sırasında platformun yaklaşık 232 bin 500 kayıtlı kullanıcısı vardı. Platform, kullanıcıların bir çeşit kişilik quizine girmelerini sağladı.
Veriler, kullanıcıların hangi karakterleri çekici bulduğunu gösterdi. Kullanıcılar iyi ya da kötü olsun, kendilerine benzettikleri karakterleri tercih etti. Quizde yer alan kötü karakterler arasında Darth Vader, Maleficent ve Joker gibi isimler yer alırken, iyiler arasında da Sherlock Holmes ve Yoda gibi karakterler bulundu.
Science Daily’nin aktardığına göre analiz sonucunda kullanıcıların benzerlikleri arttıkça kötü karakterleri daha çekici bulduğu tespit edildi.
Krause, “Bu çalışmaya göre Darth Vader gibi karakterleri insanlar için çekici kılan şey, kötü karakterlerin zıddı olmaları değil. Aksine bizim kimliğimizden parçalar onlarda yankılanır” diye konuştu.
Buna göre kurgusal karakterlerin izleyicileri kandırmasının nedeni, onlara daha karanlık benliklerini keşfetme fırsatı sunması. Krause konuyla ilgili şu çıkarımda bulundu:
"Belki de kurmaca, iyi bir insan olup olmadığınızı sorgulamanıza gerek kalmadan, kişiliğinizin karanlık yönleriyle etkileşime girmenizin bir yoludur."



Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels
TT

Bütün canlıların ölünce sönen tuhaf bir parıltı yaydığı tespit edildi

Fotoğraf: Pexels
Fotoğraf: Pexels

Tıbbi teşhiste güçlü bir yeni aracın önünü açabilecek yeni bir araştırmaya göre, tüm canlı varlıkların canlılıkla bağlantılı olarak yaydığı tuhaf parıltı, öldüklerinde kayboluyor.

Yaşam formları, esasen metabolizmanın yaşamı sürdüren süreçleri beslediği karmaşık biyokimyasal laboratuarlardır.

Bu metabolizmanın yan ürünlerinden biri, reaktif oksijen türleri yani ROS adı verilen, yüksek oranda reaktif oksijen içeren bir grup molekül.

Kanada'daki Calgary Üniversitesi'nden araştırmacılar aşırı ROS üretiminin, oksidatif stres diye bilinen sürece yol açabileceğini ve bunun da vücuttaki kimyasallar arasında, parıltıyla bağlantılı elektron transfer süreçlerini tetiklediğini söylüyor.

The Journal of Physical Chemistry Letters'ta yayımlanan çalışma, farelerde ultra zayıf foton emisyonu (UPE) veya biyofoton emisyonu diye adlandırılan tuhaf parıltıyı belgeliyor.

Araştırmacılar canlı farelerin, yakın zamanda ölen farelere kıyasla kayda değer derecede daha yüksek yoğunlukta UPE yaydığını saptadı.

Buna karşılık bitkilerdeki UPE, sıcaklık değişiklikleri, yaralanma ve kimyasal işlemler gibi stres faktörlerine maruz kalma durumuna göre değişiklik gösteriyor.

Önceki çalışmalar, insan gözüyle görülemeyen son derece düşük yoğunluklu ışığın kendiliğinden salınmasıyla tanımlanan bu parıltının kaynağının ROS olabileceğini öne sürüyor.

200 ila 1000 nanometre aralığındaki spektrumda yer alan bu soluk ışık, tek hücreli organizmalar ve bakterilerden bitkilere, hayvanlara ve hatta insanlara kadar tüm yaşam formlarında gözlemleniyor.

Ancak ölüm ve stresin UPE üzerindeki etkisi hakkında pek bir şey bilinmiyor.

Son çalışma, canlı ve ölü hayvanlardaki bu parıltıyı karşılaştırırken, bitkilerde sıcaklık, yaralanma ve kimyasal işlemlerin UPE üzerindeki etkilerini görselleştirdi.

Bilim insanları, çevredeki ışığın etkisini ortadan kaldırmak için karanlık bölmeler geliştirerek bitki ve hayvanları özel kamera sistemleriyle görüntüledi.

Her iki grup da 37 derece vücut sıcaklığına sahip olmasına rağmen canlı farelerin güçlü bir ışık yaydığını, ötenazi uygulanan farelerden gelen soluk parıltınınsa neredeyse söndüğünü tespit ettiler.

Bilim insanları çalışmada, "Araştırmamız, canlı ve ölü farelerin UPE'si arasında önemli bir fark olduğunu ortaya koydu" diye belirtiyor.

Bitkilerde sıcaklık ve yaralanmalardaki artışın, UPE yoğunluğunda yükselmeye neden olduğunu gözlemledik.

Kimyasal işlemler de bitkilerin ışık yayma özelliklerini değiştirdi.

Araştırmacılar, bitkilerin yaralı bölgelerine lokal anestezik benzokain uygulandığında, test edilen bileşikler arasında en yüksek emisyonun görüldüğünü söylüyor.

Bulgular, UPE'nin hayvanlarda canlılığın ve bitkilerde stres tepkisinin hassas bir göstergesi olabileceğini ortaya koyuyor.

Bilim insanları bu çalışmanın gelecekteki araştırmalar ve klinik teşhisler için UPE görüntülemenin geliştirilmesine katkı sağlamasını umuyor. Araştırmacılar, "UPE görüntüleme, hayvanlarda canlılığın ve bitkilerin strese verdiği tepkilerin invazif olmayan, etiket gerektirmeyen bir şekilde görüntülenmesine olanak sağlıyor" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe