Tunus’ta koronavirüs hastalarıyla iletişim için robot kullanılmaya başlandı

Hastanedeki sağlık personeli ve geliştirilen robot. (AFP)
Hastanedeki sağlık personeli ve geliştirilen robot. (AFP)
TT

Tunus’ta koronavirüs hastalarıyla iletişim için robot kullanılmaya başlandı

Hastanedeki sağlık personeli ve geliştirilen robot. (AFP)
Hastanedeki sağlık personeli ve geliştirilen robot. (AFP)

Tunus’taki bir devlet hastanesi, ülkedeki yeni tip koronavirüs hastalarıyla ilgilenmesi için ilk kez bir ‘robot’ kullanmaya başladı.
Virüsün doktorlara ve hemşirelere bulaşmasını önleyen ve hastalarla teması azaltmayı amaçlayan robot dün Tunus’un başkentindeki Abdurrahman Mami Hastanesi’nde basına tanıtıldı.
DPA’nın haberine göre yaklaşık bir metre boyundaki robot Tunuslu mühendisler tarafından üretildi. Üzerinde kamera, pikap ve ufak bir platform bulunan robot iki tekerleğin üzerinde hareket ediyor.
Koronavirüs hastaları için ayrılmış odalara girebilen robot, elektronik kart aracılığıyla hasta ile uzaktan iletişim kurabiliyor.
Hastanede koronavirüs hastalarıyla ilgilnen Bölüm Başkanı Dr. Neval Basbas şu açıklamalarda bulundu:
“Hasta ile fiziksel temas olmadan iletişim kurabiliriz. Robot, maske ve koruyucu kıyafetleri kullanmak zorunda kalmadan açık bir yüzle doktorların psikolojik olarak rahat bir şekilde virüsle mücadelesinde başyardımcı olacak.”
Basbas açıklamasında ayrıca hastanın açık bir şekilde doktorla konuşmasının önemli olduğuna dikkat çekti.
Tunus’ta yeni tip koronavirüs vakalarında hızlı bir artış yaşanmıyor. Ancak vaka sayılarının tespitinde ciddi bir ekipman sıkıntısı yaşanıyor.
Devlet hastanelerinde şimdiye dek 65 kişiye koronavirüs bulaştı.
Tunus Sağlık Bakanlığı’na göre geçen salı günü itibariyle ülkede teyit edilen vaka sayısı bin 18 oldu. 406 kişi iyileşirken 43 kişi ise öldü.



İsrail yeni yerleşim karakolu inşasında ‘oldu-bitti’ politikası uyguluyor

İşgal altındaki Filistin toprakları olan Batı Şeria’nın Salfit kentinde, yerleşimciler tarafından bir süre önce kurulan çadırlar. (WAFA-Arşiv)
İşgal altındaki Filistin toprakları olan Batı Şeria’nın Salfit kentinde, yerleşimciler tarafından bir süre önce kurulan çadırlar. (WAFA-Arşiv)
TT

İsrail yeni yerleşim karakolu inşasında ‘oldu-bitti’ politikası uyguluyor

İşgal altındaki Filistin toprakları olan Batı Şeria’nın Salfit kentinde, yerleşimciler tarafından bir süre önce kurulan çadırlar. (WAFA-Arşiv)
İşgal altındaki Filistin toprakları olan Batı Şeria’nın Salfit kentinde, yerleşimciler tarafından bir süre önce kurulan çadırlar. (WAFA-Arşiv)

Yahudi yerleşimciler, yeni bir ‘oldu-bitti’ dayatmak amacıyla, İşgal altındaki Filistin toprakları olan Batı Şeria'nın kuzeyindeki Nablus yakınlarında yer alan Salfit kentinde çadırlar kurdu. Bu tür girişimler genellikle yeni bir yerleşim karakolunun inşasıyla sona eriyor.

Onlarca yerleşimci, Salfit'in batısındaki Deyr Balut kasabasının güneyindeki antik kent ‘Deyr Dakla’ bölgesine baskın düzenledi. Çadırlar kurup İsrail bayrağını dalgalandırdılar. Çünkü oranın İsrail bölgesi olduğunu öne sürüyorlardı.

Deyr Balut Belediye Başkanı Samir Nemr, Yahudi yerleşimcilerin bölgede bir yerleşim birimi kurmayı planladıklarını söyledi.

Burası, geçtiğimiz salı günü Hirbet Şehade bölgesi yakınlarındaki arazilerin kontrolünü ele geçirilmesinin ardından yerleşimcilerin bir hafta içinde bölgede ele geçirdikleri ikinci yer.

Filistin resmi haber ajansı WAFA'ya konuşan uzmanlara göre söz konusu yeni yerleşim karakolunun kuruluş amacı, Batı Şeria'nın kuzeyindeki yerleşim birimlerini birbirine bağlamak ve Salfit'in iç yolları ve tarım arazileri arasındaki bağlantıyı kesmek.

Salfit Valisi Tümgeneral Dr. Abdullah Kamil, son geliştirmeleri ‘toprak hırsızlığı ve Yahudileştirme planının bir parçası’ olarak değerlendirdi.

Fotoğraf Altı: İsrail askerlerinin koruması altında Beyt Decen'de yerleşim birimlerinin genişlemesine karşı çıkan Filistinlilerle Cuma günü çatışmalar yaşandı. (EPA)
İsrail askerlerinin koruması altında Beyt Decen'de yerleşim birimlerinin genişlemesine karşı çıkan Filistinlilerle Cuma günü çatışmalar yaşandı. (EPA)

Yerleşimciler, Filistinlilerin Batı Şeria'daki topraklarını ele geçirmek ve bu topraklar üzerinde yerleşim birimleri kurmak için ellerinden geldiğince oldu-bitti politikasını uygulamaya çalışıyor.

Filistin ve İsrail tarafından yayınlanan resmi verilere göre 2022 yılında işgal altındaki Batı Şeria'daki ve Kudüs'teki yerleşim faaliyetleri eşi-benzeri görülmemiş oranda arttı.

Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria'da 176 yerleşim yeri ve 186 yerleşim karakolunda (Batı Şeria'daki yerleşim birimlerinde 575 bin, Doğu Kudüs'te 230 bin yerleşimci olmak üzere) yaklaşık 800 bin Yahudi yerleşimci yaşıyor.

İsrailliler, Tel Aviv’ hükümetinin Batı Şeria'nın kuzeyindeki Ariel, orta kesimlerinde Ma'ale Adumim ve güneyde Gush Etzion gibi bir kısmı kendi başına büyük şehir haline gelen bu yerleşim birimlerine yönelik hareketi siyasi, dini ve ekonomik olarak teşvik etmesi ve desteklemesi çerçevesinde İsrail'dekinden daha ucuza ev bulmak için Batı Şeria ve Doğu Kudüs'e yerleşiyorlar. Bazı dindar Yahudiler ise Batı Şeria'nın İncil'deki adı olan ‘Yahudiye ve Samiriye’de ikamet etmenin dini bir görev olduğuna inanıyorlar.

Fotoğraf Altı: Batı Şeria'nın Celut köyünde yerleşimciler tarafından yıkılan bir ev. (AFP)
Batı Şeria'nın Celut köyünde yerleşimciler tarafından yıkılan bir ev. (AFP)

Hükümetin resmi olarak desteklediği ve tanıdığı yerleşim yerleri karşılığında İsrail hükümetinin izni olmadan inşa edilen ve ‘karakol’ olarak bilinen gayri resmi yerleşim yerleri de söz konusu. Birçoğu dikkati çekmesine, koruma altına alınmasına ya da yasallaştırma gündeminde olmasına rağmen İsrail tarafından tanınmıyorlar.

Ancak Filistinliler, bu tanımlamaların hiçbirine aldırış etmezken tüm yerleşim birimlerini ‘gayrimeşru ve savaş suçu’ olarak görüyor, İsrail’in tüm yerleşim birimlerinden çekilmesini talep ediyorlar. İsrail ise böyle bir şeyin söz konusu olmayacağını söylüyor.

Filistin Yönetimi, önceki müzakerelerde, bazı yerleşim birimlerinin kalmasına izin verecek bir karşılıklığı kabul etse de İsrail, büyük yerleşim birimlerinin kalmasında ısrar etti ve konu tartışılmaya devam etti.

Filistinliler bugün, İsrail’in yerleşim birimlerinin ötesine geçerek Batı Şeria'nın bazı kısımlarını ilhak ettiğini düşünüyorlar.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiler göre Filistin Dışişleri Bakanlığı tarafından pazar günü yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“İşgalci güçlerin, yerleşimci milislerin ve silahlı terör örgütlerinin Filistin vatandaşlarına, onların topraklarına, mallarına, evlerine ve kutsallarına karşı işledikleri suçlar, Batı Şeria'yı ilhak planı çerçevesinde işleniyor. İşgalci devlet ve muhtelif uzantıları, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria'nın ilhakını genişletmeyi, çirkin Apartheid rejimini sürdürmeyi, Filistinlilere karşı sınır dışı edilmelere, yerlerinden edilmelere ve etnik temizliğin eşliğinde onları en temel insan haklarından, topraklarına erişmelerinden ve onları kullanma haklarından yoksun bırakmayı amaçlayan yayılmacı planlarını ve projelerini mümkün olan en fazla sayıda uygulamak için zamanla yarışıyor.”

Dışişleri Bakanlığı açıklamasında ayrıca, İsrail hükümetinin kendisine karşı uygulanan uluslararası çifte standarttan ve işgal altındaki Filistin'deki durumla ilgili uluslararası hukukun uygulanması konusunda uluslararası iradenin ve isteğin yanı sıra baskı, ceza ve herhangi bir hesap verebilirliği olmamasından yararlandığını vurguladı.


Fas Hükümeti Kraliyet ile Yargı arasında arabuluculuk sistemini görüşüyor

Fas Hükümeti Kraliyet ile Yargı arasında arabuluculuk sistemini görüşüyor
TT

Fas Hükümeti Kraliyet ile Yargı arasında arabuluculuk sistemini görüşüyor

Fas Hükümeti Kraliyet ile Yargı arasında arabuluculuk sistemini görüşüyor

Fas hükümeti, hukuk mesleğini icra etmek için uygunluk sınavına girilmesi tartışmasıyla ilgili olarak “ilgili arabulucu” tarafından yapılan tavsiye ve önerileri olumlu bir şekilde ele almaya karar verdi.

Başbakanlık tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Aziz Ahnuş, Adalet Bakanı Abdullatif Vehbe ile yaptığı istişareler ve rapora atıfta bulunarak, “hükümetin ‘Kraliyet Arabulucusu’ aracılığıyla kamu idarelerinden gelen çeşitli şikayetlere verdiği önemle tam bir uyum içerisinde tavsiye ve önerileri olumlu bir şekilde ele almaya karar verdiği” belirtildi.

Kaynak, bunun aynı zamanda hükümetin el-Vasit Vakfı tarafından yayınlanan tavsiyelerle olumlu bir şekilde etkileşime girme ve bu tavsiyeleri hayata geçirme isteği çerçevesinde, bu bağımsız anayasal kurumun hakları savunma ve hukukun üstünlüğünün pekiştirilmesine katkıda bulunma ve adalet ve hakkaniyet ilkelerini yayma rollerini desteklediğini kaydetti.

el-Vasit Vakfı, avukatlık mesleğini icra etmeye hak kazanmak için yapılan son sınav vesilesiyle ortaya çıkan tartışmalarla ilgili olarak Başbakan'a bir “özel rapor” sunmuş ve bu konuda üstlendiği önemli arabuluculuğun bir özetini oluşturmuştu.

4 Aralık oturumundaki sınavla aynı koşulları karşılayan yeni bir sınavın da duyurusu yapıldı.

Şarku’l Avsat’ın aktardığı raporda, nihai sonuçların önümüzdeki Ekim ayının başında açıklanmasını ve yeni sınavda başarılı olanlara uygunluk belgelerinin verilmesini, böylece isteyenlerin meslektaşlarıyla birlikte avukatlık mesleğini düzenleyen yasanın 11. Maddesinden yararlanabilmelerini sağlamayı tavsiye etti.

el-Vasit Vakfı tarafından yapılan açıklamada, özel raporun tavsiye ve önerileriyle, “Adalet Bakanlığı'nın, elektronik dosyalama mekanizmasını benimseyerek, koşulları gelecekteki adaylık dosyalarını fiziksel olarak getiremeyenler için başvuruların dosyalanmasında simetrik yakınlık gerekliliklerini sağlama ve tüm sınav katılımcılarına talep ettikleri zaman sınav kağıtlarını görme fırsatı sağlamaya devam etme taahhüdü" çağrısında bulunduğu belirtildi.

Vakıf ayrıca, "bu sınavla ilgili olarak, yaş faktörü veya diğerleri gibi önceki sınavda gerekli koşulları artık karşılamayan adaylar için istisnai çözümler bulunmasını; ve yeni sınavın, sınava girenlere güven verecek tüm olası garantilerle bilgilendirilmesini ve yeni sınavın sonuçlarının gelecekteki ilgili yönetim perspektifleri ve politikası içinde dikkate alınmasını tavsiye etti.

Vakıf ayrıca, raporda yer alan çeşitli önerilerin, önümüzdeki Ekim ayının başında uygunluk sertifikalarının teslim edilmesine olanak tanıyan belirli zaman sınırlarına göre dikkate alınmasını tavsiye etti ve bu bağlamda “Adalet Bakanlığı'nın bu dosyanın işlenmesinin tüm aşamalarında ifade ettiği açık katılımı” belirtti.


ABD First Lady’si Jill Biden, Marakeş'te Bin Yusuf Okulu’nu ziyaret etti

Prenses Lalla Hüsna, ABD Başkanı'nın eşi Jill Biden ile Marakeş'te bir araya geldi. (MAP)
Prenses Lalla Hüsna, ABD Başkanı'nın eşi Jill Biden ile Marakeş'te bir araya geldi. (MAP)
TT

ABD First Lady’si Jill Biden, Marakeş'te Bin Yusuf Okulu’nu ziyaret etti

Prenses Lalla Hüsna, ABD Başkanı'nın eşi Jill Biden ile Marakeş'te bir araya geldi. (MAP)
Prenses Lalla Hüsna, ABD Başkanı'nın eşi Jill Biden ile Marakeş'te bir araya geldi. (MAP)

ABD’nin First Lady'si Jill Biden, tarihi Marakeş’in merkezinde yer alan mimari şaheser Bin Yusuf Okulu’nu ziyaret etti.

Bayan Biden ziyaretinde, Gençlik, Kültür ve İletişim Bakanı Muhammed el-Mehdi BinSaid, Marakeş Belediye Başkanı Fatıma Zehra el-Mansuri ve Marakeş-Safi Bölgesi Başkanı Samir Kodar tarafından karşılandı. Söz konusu tarihi eğitim kurumunu ziyareti sırasında okul hakkında, Fas Krallığı tarihinin önemli bir döneminde İslami eğitim ve öğretim merkezi olarak oynadığı role ilişkin bilgi aldı.

Fas ve Endülüs işçiliğinin etkileyici bir örneği olan Bin Yusuf Medresesi, Kuzey Afrika'nın çeşitli yerlerinden ve ötesinden öğrenci kabul eden dini eğitim veren bir kolej olarak faaliyet gösteriyordu. Sultan Abdullah el-Galib tarafından 1565 yılında kuruldu. Adını Marinid sultanı Ebu el-Hasan'dan aldı. 14’üncü yüzyılın başlarında hüküm süren Ali Bin Osman, Bin Yusuf olarak da biliniyor.

Kral 6. Muhammed bu tarihi kültür ve medeniyet yapısını korumak amacıyla, 2017 yılında restorasyon çalışmalarını başlattı. Restorasyon tamamlandıktan sonra bu yapıya gelen ziyaretçi sayısı arttı. Bölgenin turistik ve uluslararası karakterini geliştirmeyi amaçlayan restorasyon çalışması, Evkaf ve İslam İşleri Bakanlığı tarafından, Marakeş antik kentinin tarihi mirasının korunmasının yanı sıra bu ve benzeri okulları eski haline getirerek hoşgörüyü ve ılımlı İslam değerlerini yaymayı amaçlayan program çerçevesinde yürütüldü.


Suriye muhalefetinden Şam ile doğrudan müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısı

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Komisyon toplantısına katıldı.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Komisyon toplantısına katıldı.
TT

Suriye muhalefetinden Şam ile doğrudan müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısı

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Komisyon toplantısına katıldı.
BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Komisyon toplantısına katıldı.

Suriye Muhalefeti Müzakere Komitesi, Şam'ın 12 yılın ardından Arap Birliği’ne dönmesi ile temsil edilen siyasi değişiklikler kapsamında, rejimle Birleşmiş Milletler'in (BM) himayesinde doğrudan müzakerelerin yeniden başlatılması çağrısında bulundu.

Suriye Muhalefeti Müzakere Yüksek Kurulu, Suriye Ulusal Koalisyonu başkanlığındaki muhalefet temsilcilerinin ve Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu’nun da (SMDK) yer aldığı Cenevre'de düzenlenen toplantının ardından kardeş ve dost ülkeleri, BM’nin 2254 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı (BMGK) hükümlerine uygun olarak kapsamlı bir siyasi çözümün uygulanması için gerekli tüm kararları alma çabalarını destekleyeceğini bildirdi.

BM himayesinde birkaç tur müzakere sırasında ana muhalefet heyetini oluşturan müzakere komitesi, BM kararına dayalı belirli bir gün ve takvime göre ‘Suriye meselesine ilişkin aktif hareketin doğrudan müzakerelerin yeniden başlaması için uygun bir ortam oluşturulmasını’ ele aldı.

Birleşmiş Milletler, Suriye’deki çatışmanın ilk yıllarından bu yana hükümet ile muhalefet arasında arabulucu rolü oynadı ve çoğu Cenevre'de düzenlenen ve sonuncusu 2018'de gerçekleştirilen bazı müzakere turlarına liderlik etti. Muhalefetin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed'siz siyasi geçiş talebi ve Şam'ın geleceğini tartışmama ısrarı ışığında hepsi çıkmaza girdi.

İki taraf arasındaki müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından Birleşmiş Milletler'in çabaları, yeni bir anayasa taslağı için müzakereler düzenlemeye odaklandı, ancak herhangi bir ilerleme sağlanamadı.

Çatışmanın ilk yıllarında, müzakere turları da dahil olmak üzere, Suriye muhalefeti birkaç Arap ülkesinden destek aldı. Ancak bu destek, siyasi sürecin durgunlaşması ve saha denklemlerinin Şam lehine değişmesiyle giderek azaldı.

Siyasi ve askeri muhalefetin 2011 yılında patlak veren 12 yıllık yıkıcı savaş sürecinde, çatışmanın ilk yıllarındaki ivmesine artık yakalayamıyor. Çatışmanın patlak vermesi sonrasında Arap ülkelerinin Şam ile ilişkilerini kesmesinin ardından Arap Birliği geçtiğimiz ay Şam'ın yaklaşık 12 yıl sonra koltuğuna döneceğini duyurdu. Suudi Arabistan ise Şam ile ilişkilerini yeniden başlattı. Esed’in geçtiğimiz ay Cidde'deki Arap Zirvesi'ne katılımı, Şam'ın bölgesel izolasyonunun kalkmasıyla sonuçlandı.

Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre Arap ülkeleri dün yaptıkları açıklamalarla Suriye ihtilafına siyasi bir çözüm bulunmasında ‘öncü’ bir rol oynamayı hedefliyor.

BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, bölgede yenilenen diplomatik faaliyetini bir fırsat ve Suriye'de siyasi bir çözüm arama çabalarında bir değişiklik oluşturabileceğini düşünüyor.

Arap açıklığı ve muhalefetin önde gelen destekçisi Ankara'nın Şam'la yakınlaşma süreci, muhalefetin şartlar dayatma ve gelecekteki herhangi bir müzakerede kendi lehine bir ihlal gerçekleştirilmesine karşı müdahalede bulunmasını sınırlıyor. Müzakere Komitesi, rejimin Arap Birliği’ne geri dönmesinin, onu ‘siyasi çözüme devam etmeyi reddetmesine’ neden olabileceğine inanıyor.


Darfur Valisi Minnawi’den afet ilanı

Darfur saldırılara ve yağmalamalara sahne oldu. (Reuters)
Darfur saldırılara ve yağmalamalara sahne oldu. (Reuters)
TT

Darfur Valisi Minnawi’den afet ilanı

Darfur saldırılara ve yağmalamalara sahne oldu. (Reuters)
Darfur saldırılara ve yağmalamalara sahne oldu. (Reuters)

Sudan’ın batısındaki Darfur Valisi Mini Arko Minnawi dün bölgeyi, süren yağmalama ve cinayetler sebebiyle afet bölgesi ilan etti.

Minnawi yaptığı Twitter paylaşımında, bölgedeki Kutum şehrinin Batı Darfur eyaletindeki El Cuneyna şehrinde yaşananlara benzer korkunç ihlallere tanık olduğunu belirterek şunları söyledi:

“El-Menkube, Kutum ve Nyala şehrinde dünden bu yana devam eden yağma ve cinayetleri en güçlü şekilde kınıyorum. Darfur’u afet bölgesi ilan ediyoruz. Dünyayı mevcut tüm yollarla insani yardım malzemeleri göndermeye çağırıyoruz.”

Sudan ordusu dün Hızlı Destek Kuvvetleri’nin Kuzey Darfur’daki Kutum şehrini ele geçirdiği yönündeki haberleri yalanlamıştı.

Sudan Kongre Partisi ise Facebook’tan yaptığı açıklamada Sudan Ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasındaki çatışmalar sonucunda Kutum şehrinde çok sayıda ölü ve yaralı olduğunu duyurdu.

Parti yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Cumartesi sabahından bu yana Kuzey Darfur’daki Kutum şehrinde Sudan Ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çatışmalar başladı. Ölü ve yaralı sayısı tam olarak açıklanmıyor.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Parti açıklamalarında ayrıca şehir pazarının yakıldığını, yağma ve ihlaller nedeniyle birçok şehir sakininin ve kamplarda yaşayanların güvenli bölgelere kaçmak zorunda kaldığını bildirdi.


İsrail, Ramallah’ın doğusunda 15 Filistinliyi gözaltına aldı

İsrailli yerleşimciler Mughayyir köyünde Filistinlilerin arabaları ve buğday tarlalarını yakarken bekleyen İsrail askerleri ve sınır polisi (AP)
İsrailli yerleşimciler Mughayyir köyünde Filistinlilerin arabaları ve buğday tarlalarını yakarken bekleyen İsrail askerleri ve sınır polisi (AP)
TT

İsrail, Ramallah’ın doğusunda 15 Filistinliyi gözaltına aldı

İsrailli yerleşimciler Mughayyir köyünde Filistinlilerin arabaları ve buğday tarlalarını yakarken bekleyen İsrail askerleri ve sınır polisi (AP)
İsrailli yerleşimciler Mughayyir köyünde Filistinlilerin arabaları ve buğday tarlalarını yakarken bekleyen İsrail askerleri ve sınır polisi (AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail güçlerinin Batı Şeria’da bulunan Ramallah’ın doğusundaki Mughayyir köyünden 15 kişiyi gözaltına aldığını bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Filistin resmi haber ajansı WAFA’dan aktardığı habere göre, bölgedeki kaynaklar, “İşgal güçleri, köyün iki ana girişini kapatmaya, vatandaşların giriş çıkışlarını engellemeye devam ediyor. Bu da onları iş yerlerine ulaşmak için sadece araçların geçebileceği engebeli toprak yollara gitmeye zorluyor” dedi.

Köy Meclisi Başkanı Amin Ebu Alia, “Köyün doğu girişi tamamen kapalı. İşgal güçleri her gün sabah 06.30 ile 14.00 arasında batı girişini kapatıyor” diye konuştu.

İsrail güçleri, 19 gün boyunca köyün iki girişini aralıksız kapatarak, geçen Perşembe günü batı girişini açtı, doğu girişini ise kapalı tuttu.

Öte yandan, Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, düzinelerce radikal yerleşimcinin, bu sabah İsrail polisinin yoğun koruması altında, Muğrabi Kapısı’ndan Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlediğini bildirdi.

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, yerleşimcilerin caminin avlularında provokatif turlar attığı ve caminin doğusundaki Bab al-Rahma bölgesinde Talmud ayinleri gerçekleştirdiğini de belirtti.

Filistin merkezli haber ajansı Safa’ya göre, İsrail polisi bugün sabahtan beri, radikal yerleşimcileri korumak için özel kuvvetlerini ve birliklerini Mescid-i Aksa avluları ve kapılarında konuşlandırdı.


Gemilerin Süveyş Kanalı’nda karaya oturmasının ve kazaların nedenleri

Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankerinin kurtarılması için operasyon düzenlendi. (Mısır Kabine Başkanlığı)
Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankerinin kurtarılması için operasyon düzenlendi. (Mısır Kabine Başkanlığı)
TT

Gemilerin Süveyş Kanalı’nda karaya oturmasının ve kazaların nedenleri

Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankerinin kurtarılması için operasyon düzenlendi. (Mısır Kabine Başkanlığı)
Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankerinin kurtarılması için operasyon düzenlendi. (Mısır Kabine Başkanlığı)

Rusya'dan yola çıkan bir petrol tankerinin pazar günü Süveyş Kanalı'na varmasının ardından arızalanması, Mısır su yolunu geçerken tekrarlanan karaya oturma ve gemi kazalarının nedenleri hakkında soru işaretleri yarattı.

Süveyş Kanalı İdaresi Başkanı Korgeneral Usame Rabie dün yaptığı resmi açıklamada, “Motoru bozulan petrol tankerinin çekilmesi işlemini tamamlamak için üç lokomotif kullanıldı. Arıza, Rusya'dan Çin'e giden kuzey konvoyunun bir parçası olan geminin kanalı geçtiği sırada meydana geldi” dedi.

Malta bayrağı taşıyan tanker 274 metre uzunluğunda, 48 metre genişliğinde ve yükü 82 bin ton ağırlığında. Rabie açıklamasında kanaldaki seyir hareketinin her iki yönde de düzenli olduğunu bildirdi. Petrol tankeri makinelerinde meydana gelen teknik arızaya kısa sürede müdahale çalışmaları başarılı oldu. Rabie'ye göre kanaldaki seyir trafiği dün toplam net tonajı 3,5 milyon ton olan 60 geminin her iki yönden geçişine tanık oldu.

Süveyş Kanalı İdaresi Başkanı, ‘Süveyş Kanalı Otoritesi’nin navigasyon becerileri, deniz kurtarma çalışmalarında birikmiş deneyim ve deniz kurtarma, deniz sigortası ve kirlilik kontrolünde uzmanlaşmış özel deniz birimleri ile dolu entegre bir sistem aracılığıyla olası acil durumlarla başa çıkmaya hazır olduğunu’ teyit etti.

Fotoğraf Altı: Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankeri. (Mısır Kabine Başkanlığı)
Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankeri. (Mısır Kabine Başkanlığı)

Süveyş Kanalı'ndan geçişleri sırasında gemiler sıklıkla karaya oturuyor ya da arızalanıyor. Dev petrol tankeri Ever Given’in Mart 2021'de karaya oturması büyük ses getirmişti. Bu, Süveyş Kanalı'ndaki seyrüseferin altı gün süreyle askıya alınmasına yol açtı.

Süveyş Kanalı İdaresi geçtiğimiz bir süredir kanalda meydana gelen kazalara seyir trafiğini etkilemeden müdahale edebiliyor. Ancak sorun devam ediyor. Ocak ayında Glory gemisi motorlarındaki sorun nedeniyle karaya oturmuştu. Şubat ayında da Singapur bandıralı bir gemi dümen dişlisindeki arıza nedeniyle benzer bir sorunla karşı karşıya kaldı. Süveyş Kanalı İdaresi, 25 Mayıs'ta karaya oturan Shin Hai Tong 23 adlı kargo gemisini de yüzdürmeyi başardı. Geçen eylül ayında da dev bir petrol tankeri karaya oturdu ve Süveyş Kanalı'ndaki trafik birkaç saatliğine kesintiye uğradı.

Fotoğraf Altı: Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankeri düzenlenen operasyonla kurtarıldı. (Mısır Kabine Başkanlığı)
Süveyş Kanalı'nı geçerken arızalanan Katar petrol tankeri düzenlenen operasyonla kurtarıldı. (Mısır Kabine Başkanlığı)

Mısır Limanlar İdaresi'nin eski başkanı Tümgeneral Müh. Hişam Ebu Sünne’ye göre, ‘gemilerin Süveyş Kanalı'nı geçerken karaya oturmasının veya arızalanmasının belirgin nedenleri var.

Ebu Sünne, Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:

“Olaylar bazen, örneğin rüzgar hızı veya geminin geçiş yönünün tersine yön değişikliği dahil olmak üzere hava faktörleriyle ilgili nedenlerden kaynaklanıyor. Geçiş sırasında rüzgar hızında ve yönünde değişiklikler olduğu için son petrol tankerinde yaşanan da buydu. Bazen gemiler, büyük boyutu veya ağır yükü nedeniyle ve kaptanın değişen hava koşulları nedeniyle, dümenin kontrol edilememesi sonucu karaya oturuyor.”

Mısır, kanalın seyir rotasını geliştirmek için yeni Süveyş Kanalı'na eklenecek 10 km uzunluğundaki bir kanalı 72 yerine 82 km yaparak, alanı 122 kilometreden 132 kilometreye çıkarmayı amaçlayan bir proje uyguluyor. Projeyle ayrıca Süveyş Kanalı'nın güney bölgesinin 132 kilometreden 162 kilometreye çıkarılmasıyla genişletilip derinleştirilmesi amaçlanıyor.


Sisi: Sudan devlet kurumlarının çökmesini önlemek önemli

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (DPA)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (DPA)
TT

Sisi: Sudan devlet kurumlarının çökmesini önlemek önemli

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (DPA)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (DPA)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi yaptığı açıklamada, Sudan’daki tüm siyasi partileri Sudan devlet kurumlarını korumaya çağırdı. Şarku’l Avsat’ın Mısır resmi haber ajansı MENA’dan aktardığına göre Sisi, Kahire’yi ziyaret eden Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Veled Gazvani ile yaptığı görüşmede şunları söyledi:

“Yangını derhal ve sürdürülebilir bir şekilde durdurmak, Sudan devlet kurumlarını korumak, çökmelerini önlemek ve etkilenenlerin acılarını hafifletmek için insani yardıma erişim çabalarını yoğunlaştırmak önemli”

Beyaz Saray geçtiğimiz 1 Haziran’da yaptığı açıklamada, ABD’nin Sudan’da şiddet uygulayan taraflara karşı yeni ekonomik yaptırımlar ve vize kısıtlamaları getireceğini duyurdu. Bu, Sudan ordusunun Cidde şehrinde Suudi Arabistan ve ABD’nin aracılık ettiği son görüşmelerden ve ordunun başkentteki eski pazar alanını bombalamakla suçladığı Hızlı Destek Kuvvetleri ile çatışmasında sonraydı. Hızlı Destek Kuvvetleri orduyu hava saldırısı düzenlemekle suçladı.

Suudi Arabistan - ABD arabuluculuğu ve Cidde müzakereleri karşılığında, diğer taraflar krize bir çözüm bulmaya çalışıyor. Örneğin Kenya da dahil olmak üzere 8 ülkeden oluşan Doğu Afrika’daki Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD), yakın zamanda Hızlı Destek Kuvvetleri komutanı Yusuf İzzet ile bir araya geldi.

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Sudan temsilcisi Volker Peretz’i çatışmanın körüklenmesine katkıda bulunmakla suçlaması üzerine, geçtiğimiz Cuma günü BM Güvenlik Konseyi Sudan’daki BM siyasi misyonunu 6 ay uzattı.


Avrupalı diplomatlar, yeniden inşa süreci için Gazze’de

İsrail’in Gazze’deki hava saldırılarıyla yıkılan bir ev (Reuters)
İsrail’in Gazze’deki hava saldırılarıyla yıkılan bir ev (Reuters)
TT

Avrupalı diplomatlar, yeniden inşa süreci için Gazze’de

İsrail’in Gazze’deki hava saldırılarıyla yıkılan bir ev (Reuters)
İsrail’in Gazze’deki hava saldırılarıyla yıkılan bir ev (Reuters)

Avrupa Birliği (AB) büyükelçileri ve konsoloslarından oluşan bir heyet, yeniden inşa ihtiyaçlarını gözden geçirmek üzere dün (Pazar) Gazze’yi ziyaret etti.

Bu, 9-13 Mayıs tarihleri arasında Filistinli gruplar ile İsrail arasındaki son gerilim dalgasının sona ermesinden bu yana bir Avrupa diplomatik heyetinin Gazze’ye ilk ziyareti.

Heyet, aralarında özel ihtiyaçları olan 9 kişinin de bulunduğu 100’den fazla üyeden oluşan Nebahin ailesinin evi de dahil olmak üzere İsrail saldırılarıyla yıkılan çok sayıda  evde incelemede bulundu.

AB’nin Filistin topraklarındaki temsilcisi Sven Kühn von Burgsdorff gazetecilere verdiği demeçte, “Gazze’de birçok AB temsilcisinin bulunmasının nedeni, mağdurlarla görüşerek burada neler olduğunu öğrenmek. Gazze’deki son savaşın kurbanlarıyla dayanışmamızı ifade ediyoruz ve kurbanların çoğunlukla sivil olduğuna şahidiz. Gazze Şeridi’nde olan her şeyi açıklayan bir raporu bitirmeyi dört gözle bekliyoruz” dedi.

Burgsdorff, AB’nin Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmalarının kurulması ve Filistin-İsrail ihtilafını çözmek için iki devletli bir çözüm çağrısında bulunan tutumunu yineledi.

Aynı bağlamda İsrail ile yaşanan son gerginlik sırasında evleri yıkılan ailelerin temsilcileri, Avrupalı diplomatları evlerinin yeniden inşasının hızlandırılmasına aktif olarak katkıda bulunmaya çağırdı.

Tel Aviv’in Gazze’ye düzenlediği saldırılar son saldırılarda aralarında 5’i çocuk, 3’ü kadın, 2’si yaşlı ve 11 İslami Cihat hareketi lideri ve unsurunun da bulunduğu 33 Filistinli yaşamını yitirdi. Saldırılar, Gazze’den atılan roketler sonucu 2 İsraillinin ölümünden sonra başlamıştı.

Filistinli yetkililere göre İsrail baskınları, 103 konutun tamamen ve 150’si yaşanmaz olan 2 bin 800 konutun kısmen tahrip edilmesine yol açtı. Ayrıca yaklaşık bin kişi ve 200 aile yerinden edildi.


Mısırlılar kurbanlık fiyatlarının artması nedeniyle ‘hisseyi paylaşma’ fetvası bekliyor

Mısır’daki koyun pazarı (Facebook-Arşiv)
Mısır’daki koyun pazarı (Facebook-Arşiv)
TT

Mısırlılar kurbanlık fiyatlarının artması nedeniyle ‘hisseyi paylaşma’ fetvası bekliyor

Mısır’daki koyun pazarı (Facebook-Arşiv)
Mısır’daki koyun pazarı (Facebook-Arşiv)

Mısır’daki bir kurban tedarikçisi, Facebook’taki özel bir grup aracılığıyla bu hafta yaptığı duyuruda, Kurban Bayramı için hisse ayırmak isteyen takipçilerinden kaparo ödemelerini istedi.

Muhammed Abdulgani (40), büyük kurbanlardan birinden hisse almak veya küçük bir kurbanlık koyun veya keçi satın almak ümidiyle, söz konusu Facebook hesabına kısa süre önce abone olan takipçilerden biriydi. Ancak yüksek fiyatlar nedeniyle bu isteğini gerçekleştiremedi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Abdulgani, 5 kişilik bir aileyi geçindirdiğini söyleyerek, “Kurban almak için bir miktar para biriktirdim, ancak bu yıl Kurban bayramı, satın aldığım ev için yapmam gereken harcamalarla aynı zamana denk geldi. Boya ve vitrifiye gibi malzemelerin maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle şimdiye kadar bunları alamamıştım. Elimde ne varsa, bu masrafları hesapladıktan sonra, bana kurban alacak para kalmadı” dedi.

Mısır’da kırmızı etin kilogram fiyatı 360 cuneyhi aşarken, kesimlik hayvanların fiyatları değişkenlik gösteriyor.

Yerli besi danalarında 150 cuneyh ve manda danalarında 140 cuneyh arasında değişen bu fiyatlara kesim ve işleme masrafları da ekleniyor.

Tüccarlara göre bu fiyatlar, son sezonda kurbanlık pazarındaki fiyatların iki katı.

Özel bir şirkette bilgisayar mühendisi olan Muhammed Reda (31), Giza’da yaşadığı bölgeden daha ucuz olacağı beklentisiyle, ailesinin ikamet ettiği Dekahliye bölgesindeki köylerden birinden kurban satın almak istediğini söyledi.

Reda, “Kırsal kesimdeki vatandaşlar, kurbanlara sağladıkları otlar, artık ekmek ve ev yemeğine güvenerek yem masraflarından tasarruf ediyor” dedi.

Mısır’da şu anda bir kurbanın birden fazla kişi arasında taksim edilmesinin ve büyük kurbana birden fazla kişinin katılmasının caiz olup olmadığı tartışılıyor.

Bu konudaki tartışmalar, Mısır Fetva Kurumu (Darul İfta) Sekreteri Şeyh Avayda Osman’ın ‘iki kişinin bir koyunu paylaşmasının’ caiz olduğuna dair fetva verdiği yönünde haberlerin çıkmasının ardından başladı.

Adının açıklanmasını istemeyen, Fetva Kurumu’ndan bir üye Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Söz konusu açıklama, Şeyh Osman tarafından her biri tek başına bir kurban bedeli ödeyemeyen iki kardeşe yapılmıştır. Mısır medyası bunu resmi bir fetva olarak ele aldı” ifadelerini kullandı.

Aynı kaynak, fetvaların ekonomik ve sosyal değişimlerden ne ölçüde etkilendiğine ilişkin bir soruya da şu yanıtı verdi;

“Fetvanın verilmesinde gerçeğin bir hükmü vardır. Fetva, hakikatin değişmesiyle ister istemez değişir ve müftünün nefsi, kalbi anlaması, hakikati anlaması gerekir. Artık realitenin bize dayattığı çok şey var, yoksa izolasyon içinde yaşarız ve dinimiz bize izolasyonu öğretmez, aksine her yere ve zamana uygun olduğunu öğretir.”

Fetva Kurumu Facebook üzerinden yaptığı açıklamada, koyun veya keçi tek bir kurbanın, bunu kurban eden kişi ve yalnızca onun evi adına yeterli olduğuna vurgu yaptı.

Mısır’ın eski müftülerinden Şeyh Ali Cuma ise, bir televizyon programına katılımı sırasında, ​​en fazla 7 hisseye bölünen büyük kurbanlarda bir hisseye birden fazla kişinin katılabileceği fikrini savundu.

Şeyh Cuma, “Buna izin verilmesi, katılımcının kurban etinden pay alması anlamına gelmez.  Aksine, hissesinin tamamı, kurbanın sevabını aramak niyetiyle fakirlerin yararına tahsis edilir” dedi.

İlgili hayır kurumlarıyla yapılan büyük kurbanlıklarda bir hissenin yaklaşık 9 bin cuneyh (yaklaşık 300 dolar) olduğuna dikkat çeken Şeyh Cuma, “Bu payın değerine birden fazla kişinin katılması durumunda kurbanlık etten paylarına düşeni verirler” dedi.

Bu tartışma, enflasyonun geçen yılın aynı döneminde yüzde 14,9 iken, bu yıl Nisan ayında yüzde 31,5’e yükseldiği bir dönemde çıktı.

Geçen yılın aynı döneminde 18,63 cuneyh olan dolar kuru, bu ay başında Mısır lirası karşısında 30,84 cuneyhe yükseldi.

Şarku’l Avsat’a konuşan, kurbanlık et tedarikçilerinden Tamer Abdulnabi, “Kurbanlık fiyatları geçen yıla göre ikiye katlandı, insanları kurbanlık hisselerini paylaşamaya yönelten de bu” diye konuştu.

Minufiye’de hayvan çiftliği sahibi olan Abdulnabi, “Yem fiyatları yüzde 260 arttı, daha önce 4 bin cuneyh olan bir ton mısır fiyatı, şimdi yaklaşık 11 bin 600 cuneyhe yükseldi. Bir ton soyanın fiyatı ise, 12 bin cuneyhten 39 bin 500 cuneyhe yükseldi” dedi.

Facebook’taki bir grup üzerinden ürünlerini pazarlayan et tedarikçisi, “İşçilik ve nakliye ücretleri yüzde 50 ile yüzde 60 arasında artarken işletme maliyeti de yükseldi” diye ekledi.