Nature en iyi bilim kurumlarını sıraladı: Çin Bilimler Akademisi, Harvard'ı ikiye katladı

(Çin Bilimler Akademisi)
(Çin Bilimler Akademisi)
TT

Nature en iyi bilim kurumlarını sıraladı: Çin Bilimler Akademisi, Harvard'ı ikiye katladı

(Çin Bilimler Akademisi)
(Çin Bilimler Akademisi)

Dünyanın en saygın bilim yayınlarından Nature’ın 2020 endeksi açıklandı. En yüksek araştırma çıktısına sahip kurum, Pekin’deki Çin Bilimler Akademisi oldu.
Akademi, endeks tarafından takip edilen 82 seçilmiş yayında en fazla araştırmayı yayımlayan üretici seçildi.
Akademinin 1805,22’lik araştırma payına sahip olduğu görüldü. Bu pay, bir kurumun söz konusu 82 dergide yayımlanan araştırmalara koyduğu katkıyı hesaplamak için kullanılıyor. Makalede imzası bulunan ilişkili yazarların tüm yazarlara oranına göre hesaplanıyor.
Çin Bilimler Akademisi’nin yürüttüğü çalışmaların ağırlığını kimya araştırmaları oluşturdu. Kimyanın ardından fizik bilimleri, çevre bilimleri ve yaşam bilimleri geldi.

Çin Bilimler Akademisi araştırmacıları en çok kimya çalışmalarına odaklandı (Nature Endeksi)
Akademi, elde ettiği payla listede ikinci sırada yer alan Harvard Üniversitesi’ni ikiye katladı. Harvard Üniversitesi’nin payı ise 925,15 olarak hesaplandı.
Harvardlı araştırmacıların yürüttüğü araştırmaların ise büyük çoğunluğu, yaşam bilimleriyle ilgiliydi. Yaşam bilimleri; biyoloji, tıp, veterinerlik, diş hekimliği ve eczacılık vb. bilim dallarını kapsıyor. Harvardlı araştırmacılar, ikinci olarak fizik çalışmalarına ve sonra da kimya çalışmalarına odaklandı.

Harvard Üniversitesi'nin en fazla odaklandığı alan yaşam bilimleri oldu (Nature Endeksi)
Üçüncü sırada yer alan Max Planck Topluluğu da 764, 83’lük paya sahip oldu. Max Planck araştırmacıları, uzay bilimlerini de içeren fizik çalışmalarına daha fazla odaklandı. Fizik çalışmalarını sırasıyla yaşam bilimleri, kimya ve çevre bilimleri izledi.

Max Planck araştırmacıları fiziksel bilimlere daha fazla odaklandı (Nature Endeksi)
Endeksteki en verimli kurumlar; Çin, ABD, Fransa, Almanya ve İngiltere'den araştırma kurumları oldu. 2020 Nature Endeksi adı verilen liste, 1 Ocak 2019 ve 31 Aralık 2019 tarihleri arasındaki verilerin baz alınmasıyla hazırlandı.

Listede ilk 10’da yer alan araştırma kurumları şöyle sıralandı:
Çin Bilimler Akademisi, Çin
Harvard Üniversitesi, ABD
Max Planck Topluluğu, Almanya
Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS), Fransa
Stanford Üniversitesi, ABD
Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), ABD
Helmholtz Alman Araştırma Merkezleri Birliği, Almanya
Çin Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (USTC), Çin
Oxford Üniversitesi, Birleşik Krallık
Pekin Üniversitesi (PKU), Çin
500 kurumun yer aldığı listenin son sırasında İtalya’daki Floransa Üniversitesi yer alırken, Türkiye’den hiçbir kurum listeye giremedi. Hazırlanan tam liste, Nature Endeksi'nin internet sitesinde paylaşıldı.

Ülke bazlı sıralamada ABD önde
Öte yandan ülke bazlı bir diğer sıralamada ABD birinci, Çin ikinci, Almanya ise üçüncü oldu. Independent Türkçe'de yer alan habere göre, "Yüksek performanslı doğa bilimleri araştırma merkezlerine sahip 10 ülke" diye nitelenen listede ABD'nin payının Çin'in neredeyse iki katı olduğu ortaya çıktı. 

İlk 10'a giren ülkeler ve payları şöyle sıralandı:
ABD (20152,48)
Çin (13566,11)
Almanya (4545,7)
Birleşik Krallık (3773,66)
Japonya (3024,32)
Fransa (2238,55)
Kanada (1602,09)
İsviçre (1487,88)
Güney Kore (1349,94)
Avustralya (1254,34)
Türkiye'nin 39. olduğu listede 50 ülke sıralandı. Son sırada ise Slovakya yer aldı.



Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
TT

Çığır açıcı gen tedavisi, işitme kaybını tek dozla düzeltti

Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor
Araştırmacı, sağırlığa yönelik bu tür bir tedavinin "sadece başlangıç" olduğunu söylüyor

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Yeni bir araştırmaya göre, çığır açan bir gen tedavisi tek bir enjeksiyonla insanlardaki işitme kaybını birkaç hafta içinde tersine çevirebiliyor.

İsveç'in Karolinska Enstitüsü'nden araştırmacılar son teknoloji tedavinin, doğuştan sağırlığı veya ileri derecede işitme bozukluğu olan çocuk ve yetişkinlerin işitme yetisini iyileştirdiğini ve klinik bir deneyde 7 yaşındaki bir çocuğun duyma becerisini neredeyse tamamen geri kazandığını açıkladı.

Hakemli dergi Nature Medicine'da detaylandırılan klinik çalışma, OTOF geninin sağlıklı bir kopyasının iç kulağa enjekte edilmesiyle 10 katılımcının tümünün işitmesinin gelişme gösterdiğini ortaya koydu.

Küçük ölçekli deney, OTOF adı verilen bir gendeki mutasyonlar sonucu genetik sağırlık veya ileri seviye işitme bozukluğundan muzdarip kişileri içeriyordu.

Bu mutasyonlar, ses sinyallerinin kulaktan beyne iletilmesinde kilit rol oynayan otoferlin proteininin eksikliğine neden oluyor.

Araştırmacılar tedavinin en çok çocuklarda işe yaradığını belirtse de yetişkinlere de fayda sağlayabileceğini söylüyor.

Deneyde adeno ilişkili virüsün sentetik ve zararsız bir versiyonu kullanılarak düzgün işleyen bir OTOF geni tek bir enjeksiyonla iç kulağa verildi.

Tedavinin etkileri hastaların çoğunda belirgin biçimde görülürken, işitme yetisi sadece bir ay sonra hızla iyileşti.

Araştırmacılar 6 ay sonra tüm katılımcılarda işitmede önemli ölçüde iyileşme kaydedildiğini ve algılanabilir ortalama ses seviyesinin 106 desibelden 52 desibele düştüğünü belirtiyor.

Çalışmada tedaviye en iyi yanıt verenlerin 5 ila 8 yaşındakiler olduğu tespit edildi.

7 yaşındaki bir kız çocuğu işitme yetisini neredeyse tamamen hızla geri kazandı ve 4 ay sonra annesiyle günlük konuşmalar yapabilmeye başladı.

Karolinska Enstitüsü'nden çalışmanın ortak yazarı Maoli Duan, "Bu yöntem ilk kez ergenler ve yetişkinlerde test edildi" diyor.

Katılımcıların çoğunda işitme duyusunun büyük ölçüde iyileşmesi, yaşam kaliteleri üzerinde derin bir etki yaratabilir. Şimdi bu etkinin ne kadar kalıcı olduğunu görmek için bu hastaları takip edeceğiz.

Araştırmacılar ayrıca tedavinin güvenli olduğunu ve iyi tolere edildiğini de saptadı. Katılımcılar 6-12 aylık takip süresinde herhangi bir ciddi yan etki bildirmedi.

En yaygın reaksiyon, bir tür akyuvar olan bağışıklık sistemi nötrofillerinin sayısındaki azalmaydı.

"OTOF sadece başlangıç" diyen Dr. Duan, araştırmacıların GJB2 ve TMC1 gibi diğer yaygın sağırlık genleri üzerinde de çalıştığını ekliyor.

Bunların tedavisi daha karmaşık ancak bugüne kadarki hayvan deneyleri umut verici sonuçlar ortaya koyuyor. Farklı genetik sağırlık türlerinden muzdarip hastaların bir gün tedavi görebileceğine güvenimiz tam.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news