Lübnan yargısından ülkenin para birimini manipüle edenlere yönelik kovuşturma

11 Mayıs’ta Beyrut’taki Ekonomi Bakanlığı binası önünde güvenlik güçleri ve eylemciler arasında yaşanan çatışmalar. (AP)
11 Mayıs’ta Beyrut’taki Ekonomi Bakanlığı binası önünde güvenlik güçleri ve eylemciler arasında yaşanan çatışmalar. (AP)
TT

Lübnan yargısından ülkenin para birimini manipüle edenlere yönelik kovuşturma

11 Mayıs’ta Beyrut’taki Ekonomi Bakanlığı binası önünde güvenlik güçleri ve eylemciler arasında yaşanan çatışmalar. (AP)
11 Mayıs’ta Beyrut’taki Ekonomi Bakanlığı binası önünde güvenlik güçleri ve eylemciler arasında yaşanan çatışmalar. (AP)

Lübnanlı sarraflara yönelik adli ve güvenlik soruşturmalarının sayısı 60 sarrafı da içerecek şekilde genişletildi. Savcılık, söz konusu sarrafları ‘ulusal para birimine olan güven” kapsamında soruşturma hakimine yönlendirdi. Söz konusu sarraflar arasında, başsavcılık tarafından ‘döviz kurunda manipülasyon ve yasa dışı spekülasyonlar’ ile suçlanan sarraf Mahmud Murad ve kardeşi Yahya el-Lazan’ın da bulunduğu belirtildi.
Geçtiğimiz saatlerde yurt dışından Lübnan’a mal sevkiyatı yapan bir şirketin sahibi Mişel Mukettef de ilk olarak Beyrut Yargı Birimi, ikinci olarak da Güney Banliyösü Yargı Birimi karşısında ‘dolar tedavülü’ hususunda iki ayrı konuda ifade vermeye çağrıldı.
Soruşturmaların seyrini takip eden kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada şunları aktardı:
“Mesele oldukça karmaşık bir hal aldı. Karaborsada dolar kesintilerini kontrol etmek için daha hızlı adımlara ihtiyaç var. Bu kesintiler, et ve gıda ürünlerinin fiyatlarında büyük bir artışa neden oluyor ve Lübnan vatandaşlarının satın alma gücünü etkiliyor.”
Kaynaklara göre yargı, ‘fiyat dalgalanması hususunda asıl sorumluluğu’ Mahmud Murad’ın taşıdığından şüpheleniyor. Aynı şekilde geçen pazar günü gözaltına alınan Yahya el-Lazan’ın ‘Murad’ın tutuklanması sonrasında karaborsada dolar hareketliliğini aktive etme’ konusunda şüpheli bir rol oynadığı belirtildi. Kaynaklar, Murad’ın borsadaki yükselişle ilgisi olmadığı anlaşılana kadar tutuklu kalacağı bilgisini verdi.
Lübnan, yabancı para birimlerinde likidite eksikliğinden ve geçen eylül ayından bu yana dolara yönelik talep artışından mustarip. Kriz, 17 Ekim’deki halk intifadasının patlak vermesi sonrasında bankaların iki hafta boyunca kapandığı dönemde daha da büyüdü. Bir yargı kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada “Sarrafları etkileyen gözaltı kararları keyfi değildir. Aksine dolar krizine karışıp karışmadıklarını kanıtlamak üzere yürütülen araştırmalara ve ulaşılan kanıtlara dayanıyor” dedi. Kaynak, söz konusu eylemlerde bulunanların daha fazla takip edileceğine de dikkati çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Lübnan Bankası tarafından belirlenen elektronik platformun fiyatlandırması (1 lira 3200 dolar) ile borsaların döviz kurları arasındaki fark kabul edilemez. Bu durum enflasyonu artırdı ve vatandaşlar fiyatlardaki büyük artışlar nedeniyle satın alma güçlerini kaybetti.”
Kaynak, ruhsatlı tüm sarrafların taahhütlerini imzalamaları sonrasında serbest bırakıldığını aktardı.
Yargı kaynağı ayrıca verilmesi olası hapis cezalarına ilişkin de bilgi verdi:
“Beyrut’taki soruşturma hakimleri ve Lübnan bölgesindeki tüm adalet sarayları tarafından ruhsatsız çalışan sarraflar hakkında kovuşturma kararı alındı ve tutuklama emri çıkarıldı. Haklarında altı ay ile üç yıl arasında hapis cezası verilmesi üzerinde duruluyor.”



Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
TT

Gazze hastaneleri kapanma tehdidiyle karşı karşıya

Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'ndeki İsrail saldırısında hayatını kaybeden yakınlarının cenazeleri başında yas tutan Filistinliler (Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, bu sabah İsrail'in Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılar ve ağır topçu bombardımanında aralarında çocukların da bulunduğu 19 kişinin hayatını kaybettiğini bildirdi. Bu arada Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı dün (Cuma) yaptığı açıklamada, yakıt yetersizliği nedeniyle 48 saat içinde tüm hastanelerin çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı uyarısında bulundu. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre İsrail, bir yıldan uzun bir süredir savaş yürüttüğü Gazze Şeridi'ne yakıt girmesine izin vermiyor.

Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal AFP'ye yaptığı açıklamada, “İsrail'in gece yarısından sonra sabaha kadar Gazze Şeridi'ne düzenlediği bir dizi şiddetli hava saldırısında 19 vatandaş şehit oldu ve 40'tan fazla kişi de yaralandı” dedi.

Daha önce Filistin televizyonu, Gazze şehrinin doğusundaki ez-Zeytun mahallesinde bir evi hedef alan İsrail bombardımanında altı kişinin öldüğünü ve birkaç kişinin de yaralandığını bildirmişti.

Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı, İsrail'in dün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği saldırılarda 38 kişinin öldüğünü açıkladı.

Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) perşembe günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant ve Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Komutanı Muhammed ed-Dayf hakkında, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail yerleşimlerine eşi benzeri görülmemiş bir saldırı başlatmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda insanlığa karşı suç ve savaş suçu işledikleri şüphesiyle yakalama kararı çıkarmasının ardından uluslararası tepkiler devam ediyor.

Gazze Şeridi'ndeki Sahra Hastaneleri Genel Müdürü Dr. Mervan el-Hams, “İşgalcilerin yakıt girişini engellemesi nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki tüm hastanelerin 48 saat içinde çalışmayı durduracağı ya da hizmetlerini azaltacağı konusunda acil bir uyarıda bulunuyoruz” dedi.

Sivil Savunma Müdürlüğü, İsrail'in biri Gazze Şehri'nin doğusunda diğeri de şehrin güneyinde bulunan iki evi hedef alan saldırısında ölen on iki kişinin cesedine ulaşıldığını ve onlarca kişinin de yaralandığını duyurdu.

İsrail ordusu dün yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023'teki saldırıya karışan beş Hamas mensubunu öldürdüğünü bildirdi.

Filistinli tıbbi kaynaklara göre saldırıda onlarca kişi öldü ve yaralandı.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), sekizi yoğun bakımda olmak üzere 80 hastanın ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinde kısmen faaliyet gösteren iki hastaneden biri olan Kemal Advan Hastanesi'ndeki personelin durumuyla ilgili ‘ciddi endişelerini’ dile getirdi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus'a göre, hastane perşembe günü bir insansız hava aracı (İHA) saldırısının hedefi oldu. Söz konusu saldırı, bir elektrik jeneratörünün ve bir su deposunun tahrip olmasına yol açtı.

Kemal Advan Hastanesi Müdürü Hüsam Ebu Safiye AFP'ye yaptığı açıklamada, kurumunun dün yine İsrail hava saldırılarının hedefi olduğunu, bir doktor ve hastaların yaralandığını söyledi.

İsrail ordusu, Hamas savaşçılarının yeniden toparlanmasını önlemek amacıyla 6 Ekim'de Gazze Şeridi'nin kuzeyinde büyük bir kara operasyonu başlattı.

‘Masum çocuklar’

Bilal isimli Filistinli, kurbanların götürüldüğü el-Ehli Arap Hastanesi'nin salonlarından birinde şunları söyledi: “Tüm ailem öldürüldü. Aileden geriye bir tek ben kaldım. Adaletsizliği durdurun.”

AFP'ye konuşan bir başka adam ise hastane yatağında hareketsiz yatan bir çocuğun yanında otururken, “Orada masum çocuklar vardı (...) Onların suçu neydi?” diye sordu.

Birleşmiş Milletler’in (BM) güvenilir bulduğu Hamas yönetimindeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda şimdiye kadar çoğu sivil kadın ve çocuk olmak üzere en az 44 bin 56 kişi hayatını kaybetti.

AFP'nin İsrail'in resmi verilerinden aktardığına göre, Hamas'ın İsrail yerleşimlerine yönelik saldırısında çoğu sivil bin 206 kişi öldü.

Saldırı sırasında 251 kişi esir alınarak Gazze Şeridi'ne götürüldü. Bunlardan 97'si Gazze Şeridi'nde kaldı ve İsrail ordusu kalan esirlerden 34'ünün öldüğünü tahmin ediyor.

‘Tehlikeli bir emsal’

Savaşın başlamasından bir yıldan fazla bir süre sonra, UCM'nin perşembe günü aldığı karar İsrail'i çileden çıkardı.

Netanyahu perşembe akşamı yaptığı açıklamada, “Hiçbir bariz İsrail karşıtı karar bizi, özellikle de beni, ülkemizi savunmaya devam etmekten alıkoyamaz. Baskılara boyun eğmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

Gallant kararı, ‘terörizmi teşvik eden tehlikeli bir emsal’ olarak değerlendirdi.

ABD Başkanı Joe Biden, ‘utanç verici’ olarak nitelendirdiği kararı kınadı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban ise dün yaptığı açıklamada, Netanyahu'yu karara ‘meydan okuyarak’ Macaristan'ı ziyaret etmeye davet edeceğini söyledi.

Netanyahu, Orban'ın tutumunu memnuniyetle karşılayarak, bunun ‘ahlaki netliği’ yansıttığını söyledi.

Macaristan da dahil olmak üzere UCM'ye üye 124 ülke teorik olarak üç yetkiliyi kendi topraklarına girmeleri halinde gözaltına almakla yükümlü.

İngiliz hükümeti dün Netanyahu'nun yakalama kararı kapsamında gözaltına alınabileceğini ima etti.

İrlanda Başbakanı Simon Harris, ülkesini ziyaret etmesi halinde Netanyahu'yu gözaltına alacağını söyledi.

Harris, RTE devlet televizyonunda UCM üyesi olan İrlanda'nın Netanyahu'yu ülkeyi ziyaret etmesi halinde gözaltına alıp almayacağı sorusuna “Evet, kesinlikle” yanıtını verdi.

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni dün yaptığı açıklamada, G7 dışişleri bakanlarının pazartesi ve salı günleri Roma yakınlarında bir araya geldiklerinde mahkemenin yakalama kararlarını görüşeceklerini duyurdu.

İran kararı, ‘Siyonist varlık için siyasi bir ölüm’ olarak değerlendirirken, Çin mahkemeyi ‘objektif ve adil bir duruş’ sergilemeye çağırdı.

Hamas mahkemenin kararını memnuniyetle karşılayarak, bunu ‘tarihi ve önemli’ bir adım olarak nitelendirdi.