Bölgesel kaosun Arap dünyası üzerindeki tehlikeleri

ABD Başkanı Obama, Arap Baharının başlamasıyla birlikte Şii ve Sünni güçler arasındaki denge üzerine bahis oynadı fakat başarısız oldu (Reuters)
ABD Başkanı Obama, Arap Baharının başlamasıyla birlikte Şii ve Sünni güçler arasındaki denge üzerine bahis oynadı fakat başarısız oldu (Reuters)
TT

Bölgesel kaosun Arap dünyası üzerindeki tehlikeleri

ABD Başkanı Obama, Arap Baharının başlamasıyla birlikte Şii ve Sünni güçler arasındaki denge üzerine bahis oynadı fakat başarısız oldu (Reuters)
ABD Başkanı Obama, Arap Baharının başlamasıyla birlikte Şii ve Sünni güçler arasındaki denge üzerine bahis oynadı fakat başarısız oldu (Reuters)

Refik Huri
Ne Arap dünyasında ne de daha geniş planda tüm Ortadoğu’da herhangi bir güvenlik sistemi yok. Bununla birlikte ister ABD isterse de uluslararası bir çatının altında ya da bunlar olmaksızın herkesin hakkını ve güvenliğini güvence altına alacak bir barış söz konusu değil. Diğer taraftan güç ve çıkar dengesini sabit tutarak kırmızı çizgilerin aşılmasını önleyecek veya hesaplardaki herhangi bir hatayı ve yanlışı kontrol altına alacak bir çatışma sistemi de bulunmuyor.
Arap siyaset sahnesinde nüfuz sahibi olmak adına verilen rekabet ve askeri müdahale sistemi, çözüme yönelik bir yaklaşım olmaktan ziyade sorunun temellerindendir. Avrupa ve Çin ile ABD ve Rusya arasındaki büyük bir anlaşmanın parçası olduğu söylenen sistem ise dünyanın kendi sistemiyle çatışıyor.
1940'ların sonlarından 1970'lerin sonlarına kadar iki önemli faktör ortaya çıktı: Camp David Sözleşmesi ve İran İslam Cumhuriyeti.
Arap ulusal güvenliği, tek tehdit olarak İsrail ile yüzleşmeye odaklanmıştı ve her ne kadar ‘ilerici, gerici, sömürgeyle mücadele ve Bağdat Paktı’ gibi isimler altında Arap ülkeleri arasında çatışmalar yaşansa da Ortak Arap Savunma Anlaşması varlığını sürdürüyordu.
Ancak Arap dünyasının ve çevresinin çehresi değişti. Arap Soğuk Savaşı kitabının yazarı Malcolm H. Kerr, ideolojik savaş aşamasının 1970’te sona erdiğini ve dikkatin ‘hayatta kalma’ aşamasına verildiğini söylüyor.
Bugün Araplar aynı anda üç büyük tehlikeyle karşı karşıya:
- İran’ın emperyalist politikası.
Çünkü Tahran, ‘Bağdat, Şam, Beyrut ve Sana’da kendisine bağlı olan milisleri aracılığıyla’ Arap ulusal güvenliği pahasına emperyal bir proje yürütüyor.
- Türkiye'nin yayılmacı politikası.
Nitekim Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bütünüyle Arapların pahasına olacak şekilde kuzeydoğu Suriye, kuzeydoğu Irak, batı Libya ve Doğu Akdeniz'e müdahale ediyor.
- Eskiden beri devam eden İsrail tehlikesi.
İsrail, Filistin ve Golan'daki Arap topraklarını ilhak etmenin ötesine geçerek ‘kale ve pazar’ teorisine kendini adamış durumda. Bu denklemde İsrail ‘kale’ ve Arap dünyası ise ‘pazar’ oluyor.
Bu üç bölgesel güç Arap sahnesinde rekabet ediyor ve çekişiyor. Kulislerde ise her bir tarafın diğerinin çıkarlarını gözeteceği gizli birtakım anlaşmalar yapılıyor. Ancak herhangi bir bölgesel güç, İran'ın bir dizi Arap ülkesinde mezhepçi grupları silahlandırarak ve milisler toplayarak yaptığı şeyi yapmadı. 
ABD Başkanı Barack Obama, Arap Baharının başlamasıyla birlikte İran liderliğindeki Şiiler ile Türkiye, Mısır ve Tunus liderliğindeki Sünni güçler arasındaki denge üzerine bahis oynadı.
Obama’nın oynadığı bu kumarın başarısız olmasının ardından The Atlantic Dergisi’ne verdiği röportajda ‘bölgedeki nüfuzun Tahran ve Riyad arasında paylaştırılması’ anlayışını desteklediğini söyledi. Fakat Suudi liderlerin bunu kabul etmesi mümkün değildi. Başkan Donald Trump, İran üzerindeki ‘azami baskı’ politikasına devam ediyor ve nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından yaptırımları gün be gün artırıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise bölgedeki durumun olduğu haliyle devam etmesini istiyor ve Suriye savaşına doğrudan girerek Rusya'ya ‘dünya gücü rolünü’ kazandırdıktan sonra Suriye'deki İran, Türkiye ve İsrail oyununun hakemliğini yapmak istiyor.
Diğer taraftan Mısır Cumhurbaşkanı Abülfettah Sisi, Mısır’ın Arap dünyasındaki liderlik rolünü yeniden kazanmak istiyor. Arapların Mısır rolüne ihtiyacı olduğu kadar Mısır’ın da Arap rolüne ihtiyacı vardır. Stratejik ve jeopolitik hesaplarda vaki olandan kaçış yok. Sahada değişen şeylerden habersiz olan kimse yok. George Washington Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü ve Yeni Arap Savaşları adlı kitabın yazarı Marc Lynch de buna işaret ediyor.
Marc Lynch, Foreign Affairs’te yayınlanan bir makalesinde yapılan devrimlerin birçoklarının beklediği gibi demokratik dönüşümlere yol açmadığını, bilakis iki önemli gelişmeye öncülük ettiğini ifade ediyor. Lynch’in bahsetmiş olduğu gelişmelerden ilki ‘yeni bir Arap düzeninin yaratılması’, diğeri ise ‘bölgesel ilişkilerin yeniden oluşturulması’dır. Nitekim Mısır, Suriye ve Irak gibi büyük geleneksel güçler zar zor hareket ederken, zengin Körfez ülkeleri büyüyor ve gelişiyor.
Bağımsızlıktan onlarca yıl sonra ve yabancı askeri üslerin bölgeyi terk etmesiyle birlikte İsrail'in yanı sıra İran ve Türkiye’nin de Arap topraklarında bulunması sıradan bir şey değil. Aynı zamanda yine bir dizi ülkede yabancı üslere olan ihtiyaç duyulması da doğal bir durum değil.
* Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Gazze Şeridi'ndeki gıda krizi nedeniyle Filistinliler kaplumbağa eti yiyor

 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)
 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)
TT

Gazze Şeridi'ndeki gıda krizi nedeniyle Filistinliler kaplumbağa eti yiyor

 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)
 Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında biraz yiyecek alırken (AFP)

Magda Qinan, İsrail'in uyguladığı boğucu abluka ve yardımların engellenmesi nedeniyle açlık tehlikesiyle karşı karşıya olan Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bir çadırda yaşayan yerinden edilmiş ailesini doyurmak için üçüncü kez kaplumbağa pişirmek zorunda kaldı.

61 yaşındaki Magda eti temizliyor, un ve sirkeyle karıştırıyor, yıkıyor ve eski, hasarlı bir tencerede kaynatıp kızarttıktan sonra soğan, domates ve biberle çeşnilendiriyor. “Çocuklar kaplumbağadan korkuyorlardı, biz de onlara dana eti kadar lezzetli olduğunu söyledik,” diyerek odun ateşinde pişen kırmızı eti izlerken AFP'ye “Bazıları yedi, bazıları ise reddetti” diyor.

İsrail 2 Mart'ta Gazze'ye tam bir abluka uygulayarak ateşkesle birlikte yeniden başlayan uluslararası yardımların girişini engelledi ve ana tuzdan arındırma tesisine giden elektrik arzını kesti.

Bir grup uluslararası sivil toplum kuruluşu bu hafta “kıtlık sadece bir risk değil; Gazze'nin neredeyse tüm bölgelerinde hızla gelişiyor gibi görünüyor” uyarısında bulundu.

Filistinli bir çocuk, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kısıtlı yemeğini yiyor (AFP)Filistinli bir çocuk, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kısıtlı yemeğini yiyor (AFP)

İsrail'in çarşamba günü Gazze'ye insani yardım girişini engellemeye devam edeceğini açıklamasının ardından, Hamas perşembe günü yaptığı açıklamada İsrail'i “açlığı bir silah olarak kullanmakla” suçladı. Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Hamas bu kararın “baskı araçlarından biri... ve bir savaş suçunun kamuoyu önünde yeniden kabulü” olduğunu belirtti.

Magda Qinnan, “Sınır kapıları kapalı. Pazarda domates, salatalık ve biberden başka bir şey yok” diyerek 80 şekele (19 avro) iki küçük torba sebze aldığını ve hiç et olmadığını belirtiyor. Kaplumbağaları yakalayıp kestikten sonra pişirdiklerini “birkaç aileye paylaşmaları için dağıttığını” söyleyen kadın, “bunların satılık olmadığını” ifade etti.

 Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarını almak için yiyecek dağıtım noktasının önünde bekliyor (AFP)Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarını almak için yiyecek dağıtım noktasının önünde bekliyor (AFP)

“Bir gün kaplumbağa yiyeceğimizi hiç düşünmemiştik” diyen balıkçı akrabası Abdul Halim Qinan, kaplumbağa etinin yiyecek yerine geçtiğini belirtti: “Savaş başladığından beri ne bize ne de başkasına yiyecek var. İhtiyacımız olan protein ve besin maddelerini yerine koymaya çalışıyoruz. Et yok, kümes hayvanı yok, sebze yok” şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) bu hafta “insani durumun savaşın başlamasından bu yana geçen 18 ay içinde muhtemelen en kötü durumda olduğu” uyarısında bulunarak “Gazze'ye geçişlere bir buçuk aydır izin verilmediğini, bunun bugüne kadarki en uzun tedarik kesintisi dönemi olduğunu” kaydetti.

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarına düşen kısıtlı miktarı alabilmek için sırada bekliyor (AFP)Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında sıcak yemekten paylarına düşen kısıtlı miktarı alabilmek için sırada bekliyor (AFP)

Dünya Sağlık Örgütü Doğu Akdeniz Bölge Direktörü Hanan Balkhi haziran ayında, Gazze sakinlerinin lağım suyu içmeye ve hayvan yemi yemeye zorlandığı uyarısında bulundu.

İsrail ordusu, 19 Ocak'ta başlayan ateşkes ve esirlerin serbest bırakılması anlaşmasının çökmesinin ardından 18 Mart'ta yeniden saldırıya geçmesinden beri Gazze Şeridi'nde hava bombardımanını yoğunlaştırdı ve kara operasyonlarını genişletti.