Güney Sudan’da koronavirüs kaynaklı ilk ölüm

Güney Sudan’da koronavirüs kaynaklı ilk ölüm
TT

Güney Sudan’da koronavirüs kaynaklı ilk ölüm

Güney Sudan’da koronavirüs kaynaklı ilk ölüm

Güney Sudan 28 yeni koronavirüs vakasının görüldüğünü ve virüs kaynaklı ilk ölümün gerçekleştiğini duyurdu. Güney Sudan’da bulunan Birleşmiş Milletler (BM) kampında iki vakanın kaydedilmesiyle, başkent Cuba’daki sivillerin kamptan ayrılması yasaklandı.
Güney Sudan'daki Acil Sağlık Yüksek Komitesi tarafından önceki gün yapılan açıklamada, bir kişinin hayatını kaybettiği ve 28 yeni vakanın ardından ülkedeki toplam vaka sayısının 231’e yükseldiği kaydedildi. Açıklamada, vakalardan birinin Kenyalı olduğu ve hastaların 6 ila 60 yaş aralığında oldukları belirtildi.
Geçtiğimiz Mart ayı sonunda Fransa’da Adis Ababa’ya gelen Birleşmiş Milletler çalışanında ilk vaka görülmüştü.
Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Macor Curium, hastanelere ve özel kliniklere çağrıda bulunarak bilgi alışverişi yapmaya ve olası Kovid-19 vakalarını bildirmeye davet ederek, virüs sebebiyle ölen kişinin defin işlemlerinin aile üyelerinin değil hükümetin sorumluluğunda olacağını söyledi. Curium açıklamasında, “Koronavirüs nedeniyle ölen herhangi bir kişi, ailelerini enfeksiyondan korumak için uluslararası olarak bilinen sağlık protokollerine uygun olarak eğitilmiş sağlık çalışanları tarafından gömülecektir… Kovid-19 yüzünden ölenler asıl mezarlarına defnedilmeyecek” şeklinde konuştu.
Güney Sudan'daki Birleşmiş Milletler (BM) Misyonu, iki vakanın kaydedilmesinin ardından, sivillerin korunması için katı önlemler aldı. Misyon tarafından yapılan açıklamada, kamp içinde iki vaka nedeniyle vatandaşların önleyici tedbirlerin uygulanması konusunda eğitilmeye devam edileceği aktarıldı. Açıklamada ayrıca, su dağıtımı yapıldığı ve üç ay boyunca yetecek yeterli yiyecek dağıtıldığı bildirildi. Birleşmiş Milletler, Aralık 2013'te iç savaşın patlak vermesinden ardında Cuba'daki siviller ve ülkenin çeşitli bölgelerindeki sivilleri korumak için kamplar kurdu. Savaş bir barış anlaşmasıyla sona erdi, ancak vatandaşlar ülkenin tekrar savaşa döneceğinden endişe ettiği için bu kamplar sökülmedi.
Güney Sudan Başkanı Salva Kiir, Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin kuruluşunun 37. yıldönümünü kutladı. Şarku’l Avsat’ın haberine göre Kiir açıklamasında, “16 Mayıs Güney Sudan halkı için tarihi bir gündür. Bu tarihi gün, ilerlememizi, başarımızı ve hatalarımızı gözden geçirdiğimiz ve ülkemizin geleceği için yeni bir strateji belirlediğimiz bir zamandır.' Kim küçük bir isyanın Sudan'da büyük bir rejime meydan okuyacağını düşünürdü ki, bu isyan mevcut Güney Sudan Cumhuriyeti'nin doğuşunda doruğa ulaşacak bir güce dönüşecekti! Halk hareketi güç ve servet için mücadele etmedi” şeklinde konuştu.
Salva Kiir açıklamasında,  2013'te patlak veren altı yıllık savaştan sonra Güney Sudan’ın ilk Başkan Yardımcısı Riek Machar ile imzaladığı  barış anlaşmasını göz önünde bulundurarak, hataların düzeltilmesi ile doğru yola dönüş için ülkenin en yüksek çıkarlarına odaklanılması gerektiğini söyledi. Kiir ayrıca, “Özgürlük ve adalet bayrağı altında devam etmeli ve eski düşmanlıktan uzak durmalıyız. Bizim için yeni düşman yoksulluk, hastalık, geri kalmışlık, açlık ve cehalettir, bununla yüzleşmeliyiz, ülkemizdeki açlık tehdidini bitirmeli ve Dünya Gıda Programı ve diğer kuruluşlara rahat bir çalışma alanı açmalıyız. Halkımızı toprağımızdan beslemek gibi bir sorumluluğumuz var. Halkımızı süresiz olarak beslenmesine izin vermek için hiçbir mazeretimiz yok ve ordumuzu yiyecek üretmek ve yol yapmak gibi barış amaçlarıyla kullanma zamanı geldi” ifadelerini kullandı.
Başkan açıklamasında, silahların sesini susturma ve siyasi şiddeti durdurma ihtiyacına değinerek Roma Bildirisine uyma çağrısı yaptı.
Ortaya çıkan yeni tip koronavirüs salgınına da değinen Kiir,  virüsün batı ülkelerine özgü değil, tüm dünya vatandaşları için tehlike oluşturduğunu söyledi. Virüsün dil, din, ırk ayrımı yapmadan herkese bulaştığını aktaran Başkan Kiir, sağlık komitesinin tavsiyesi üzerine hükümetin koronavirüs ile ilgili yasağı gözden geçirebileceğini vurguladı.



Trump: Amerika Ukrayna'ya çok sayıda silah sağladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy (AFP)
TT

Trump: Amerika Ukrayna'ya çok sayıda silah sağladı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy (AFP)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, Rusya'nın son saldırısını tırmandırması üzerine Kiev'e yapılan bazı askeri sevkiyatların askıya alınmasıyla ilgili olarak kamuoyuna yaptığı ilk yorumda, ülkesinin önceki yönetim döneminde Ukrayna'ya çok sayıda silah sağladığını söyledi.

Iowa'ya gitmek üzere Air Force One'a binmeden önce gazetecilere konuşan Trump, eski Başkan Joe Biden'ın “tüm ülkemizi silahlardan boşalttığını ve kendimize yetecek kadar silahımız olduğundan emin olmamız gerektiğini” belirtti.

Ukrayna'ya verilmeyen silahlar arasında hava savunma füzeleri, hassas güdümlü toplar ve diğer silahlar da yer alıyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile dün görüşen Trump, ABD'nin Ukrayna'ya yaptığı yardımı tamamen kesmeyeceğinin sinyalini verdi.

“Çok sayıda silah sağladık” dedi ve ekledi: “Onlarla birlikte çalışıyoruz, onlara yardım etmeye çalışıyoruz.”

Trump, Putin ile “çok uzun bir telefon görüşmesi” yaptığını ve Cumhuriyetçi başkanın hızla sona erdirme sözü verdiği savaşın çözümünde “hiçbir ilerleme kaydedilmediğini” ifade etti.

Trump, "Bu durumdan hiç memnun değilim" dedi.

Vladimir Putin ile Donald Trump arasındaki önceki görüşme (Arşiv- DPA)Vladimir Putin ile Donald Trump arasındaki önceki görüşme (Arşiv- DPA)

Kremlin, Trump'ın Beyaz Saray'a dönüşünden bu yana iki lider arasında kamuoyuna açıklanan altıncı görüşme olan bu görüşmeyi “samimi ve yapıcı” olarak nitelendirdi.

Putin'in dış ilişkiler danışmanı Yuri Ushakov'a göre Putin, İran ve daha geniş anlamda Ortadoğu'daki durumu ele alırken, tüm farklılıkların “yalnızca siyasi ve diplomatik yollarla” çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Ushakov, iki liderin Rus ve ABD'li yetkililerin konuyla ilgili olarak temas halinde kalmaları konusunda mutabık kaldıklarını ifade etti.