Kabuga, Ruanda soykırımından 26 yıl sonra Fransa’da yakalandı

Ruanda’nın başkenti Kigali’de 25. yıldönümü soykırım kurbanlarının isimleri ve soykırımın sorumlularından Felicien Kabuga (EPA - AFP)
Ruanda’nın başkenti Kigali’de 25. yıldönümü soykırım kurbanlarının isimleri ve soykırımın sorumlularından Felicien Kabuga (EPA - AFP)
TT

Kabuga, Ruanda soykırımından 26 yıl sonra Fransa’da yakalandı

Ruanda’nın başkenti Kigali’de 25. yıldönümü soykırım kurbanlarının isimleri ve soykırımın sorumlularından Felicien Kabuga (EPA - AFP)
Ruanda’nın başkenti Kigali’de 25. yıldönümü soykırım kurbanlarının isimleri ve soykırımın sorumlularından Felicien Kabuga (EPA - AFP)

1994 yılında Ruanda’da yürütülen ve çoğu Tutsi kabilesinden en az 800 bin kişinin hayatına mâl olan soykırımdan 26 yıl sonra, soykırımın önde gelen sorumlularından sayılan Felicien Kabuga, dün sabah bir Fransız kuvvetleri tarafından yürütülen bir güvenlik operasyonunda Paris’in kuzey girişinde yer alan Asnieres-Sur-Seine'de yakalandı.
Fransa Adalet Bakanlığı, yakalanması için yürütülen uluslararası çabalara rağmen yıllarca özgür kalmayı başararak 84 yaşına ulaşan Kabuga’nın sahte bir kimlikle yakalandığını bildirdi. ABD, Kabuga’nın tutuklanmasına yol açacak bilgiler sağlayanlara 5 milyon dolar tahsis etmişti.
Ruanda Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICTR) çalışmalarını sonlandırmakla sorumlu uluslararası mekanizmanın emri üzerine tutuklanan Kabuga, Ruanda’daki korkunç soykırımda oynadığı etkin rol nedeniyle mahkemenin en çok aranan isimlerinden biriydi. Hakkında tutuklama emri çıkartılmasının ardından Afrika-Avrupa arasında seyrettiği bilinen Kabuga, soykırıma karışan Hutu milislerini yürüttüğü radyo aracılığıyla kışkırtarak finanse etmekle suçlanıyor.
Uluslararası olarak aranan diğer iki isim ise Ruanda Cumhuriyeti Muhafızları Başkanı Protais Mpiranya ve eski Savunma Bakanı Augustin Bizimana.
Söz konusu soykırım, Ruanda Devlet Başkanı Juvenal Habyarimana’yı taşıyan uçağın 6 Nisan 1994'te yurtdışından dönüşü sırasında bir füze ile düşürülmesinin ardından başlamıştı. Habyarimana’nın Hutu etnik kökenine ait olması nedeniyle kazadan Tutsiler sorumlu tutuldu. Ardından ise şiddet olayları patlak verdi. Nitekim Tutsilerin ve ılımlı Hutuların yaşadıkları köy ve kasabalar bütünüyle yok edildi.
Habyarimana’ya yakın olan Kabuga, radyo yayınını Tutsilere karşı intikam almak, silah toplamak ve kışkırtma faaliyetleri için kullandı. Kabuga aynı zamanda soykırımı yapan Hutu milis gruplarının oluşumu, silahlandırılması ve finanse edilmesinde de önemli rol aldı.
Kabuga’nın tutuklanması için Paris’in batısındaki Nanterre şehrindeki savcılığa sevk edilmesi bekleniyor. Ardından önümüzdeki günlerde Paris’teki Başsavcılığa gönderilecek olan Kabuga, bir sonraki aşamada ise Paris’teki Temyiz Mahkemesi huzuruna çıkacak. Uluslararası mekanizmanın devreye girmesi ile de Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) yargılanacak. Aleyhinde açılan resmi suçlamalar arasında soykırım ve insanlık suçu çağrısında bulunmak, zulme ve masumların ölümüne neden olmak yer alıyor.
Konuyla ilgili açıklamada bulunan ICTR sorumlusu Serge Brammertz, Kabuga’nın tutuklanmasını, “soykırımdan sorumlu olanların 26 yıl sonra dahi adli olarak yaptıklarından yargılanacağını hatırlatan” bir adım olarak niteledi.    
Kabuga’yı tutuklayan yapıdan sorumlu olan bir kişi, AFP’ye verdiği demeçte, “3-4 yıldır aynı dairede yaşayan ihtiyar adamın hareket etmede zorluk çektiğini, söylediklerinin anlaşılmadığını” ifade etti. Daha önce İsviçre ve Kinşasa’da bulunan Kabuga, Kenya’da iki kez tutuklanmanın eşiğinden dönmüş, sonrasında ise Fransa öncesinde Almanya, Belçika’ya geçmişti.
Bir Fransız güvenlik kaynağının ifadelerine göre Kabuga aleyhinde soruşturma iki ay önce Belçika ve İngiltere ile işbirliği ile UCM’den işaret alındıktan sonra başlatılmıştı. Suçlamaların ciddiyeti göz önüne alındığında, Kabuga muhtemelen ömür boyu hapis cezası alacak.
Kabuga’nın kuvvetlerinin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına göre Ruanda'da oynadığı rol nedeniyle hararetli bir tartışma konusu olan Fransa’da yakalanmasının bir paradoks olduğu anlaşılıyor.
Paris, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un yönlendirmesiyle her yıl 7 Nisan’ı Ruanda soykırımı kurbanlarının anısını hatırlamaya adadı.



İsrail ordusundan Netanyahu’ya uyarı: “Gazze, Vietnam’a dönüşebilir”

Gazze'de İsrail ablukasının yarattığı açlık nedeniyle 96'sı çocuk 200'e yakın kişi öldü (Reuters)
Gazze'de İsrail ablukasının yarattığı açlık nedeniyle 96'sı çocuk 200'e yakın kişi öldü (Reuters)
TT

İsrail ordusundan Netanyahu’ya uyarı: “Gazze, Vietnam’a dönüşebilir”

Gazze'de İsrail ablukasının yarattığı açlık nedeniyle 96'sı çocuk 200'e yakın kişi öldü (Reuters)
Gazze'de İsrail ablukasının yarattığı açlık nedeniyle 96'sı çocuk 200'e yakın kişi öldü (Reuters)

İsrail yönetimi, Gazze Şeridi'nde tam işgal planını görüşmek için bugün toplanacak. 

Times of Israel'in haberinde, Binyamin Netanyahu yönetiminin üzerinde çalıştığı planla ilgili bilgiler paylaşılıyor. 

Buna göre yaklaşık 1 milyon Filistinlinin yeniden Gazze'nin güneyine zorla gönderilmesi bekleniyor. Hamas'ın tamamen "yok edilmesi" ve yaklaşık 50 rehinenin kurtarılması hedefleniyor. 

ABD koordinasyonuyla bölgedeki yardım merkezlerinin artırılması ve Hamas'ın erzak dağıtım sürecinin dışında bırakılması planlanıyor. 

İsrail ordusunun, bölgenin orta kısmındaki Gazze Şehri'nden başlayacak ve 4-5 ay sürecek bir işgal planını takip edeceği aktarılıyor. 

İsrail Savunma Kuvvetleri'ndeki (IDF) üst düzey yetkililerse Netanyahu'nun tam işgal planını riskli görüyor. Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, böyle bir hamlenin rehinelerin hayatını tehlikeye atacağını ve İsrail ordusunun Gazze'de tuzağa düşmesine neden olacağını söylüyor. 

İsrail askeri kaynaklarına göre bu planla birlikte onlarca asker ölebilir, yüzlercesi de yaralanabilir. Ayrıca yetkililer, operasyonun rehine müzakerelerini neredeyse imkansız hale getireceğini ve "Vietnam modeli" gibi sonuçlar doğurabileceğini söylüyor. Başka bir deyişle İsrail ordusu çok maliyetli ve yıllarca sürecek bir savaşa saplanıp kalabilir. 

Haberde Katar ve Mısır'ın planın iptali için ABD üzerinden İsrail'e çağrıda bulunduğu, Hamas'ın da yeniden müzakereleri başlatma talebini ilettiği aktarılıyor. ABD ve İsrail, Doha'daki müzakere heyetlerini geri çekmişti. 

Netanyahu'nun kabinede çoğunluğu sağlayarak planı geçirmesi bekleniyor. Ancak İçişleri Bakanı Aryeh Deri ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa'ar gibi bazı isimler karşı oy kullanabilir.

Gazze Şehri'nin kuşatılması ve Hamas'ın yıpratılması gibi seçenekler de gündemde ama Netanyahu'nun bunlara yanaşmadığı belirtiliyor. 

Tel Aviv yönetiminin planı devreye sokması halinde Washington'ın nasıl bir strateji izleyeceği henüz netleşmedi. ABD Başkanı Donald Trump, plan hakkında yorum yapmayacağını ancak bu meselede son kararın İsrail'e ait olduğunu söylemişti. 

Çin'in Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Yardımcısı Gıng Şuang ise İsrail'in Gazze Şeridi'ni tamamen işgal etme planından endişe duyduklarını dile getirmiş, derhal ateşkes ve yardımları artırma çağrısı yapmıştı.

Independent Türkçe, Times of Israel, Axios