Japonya'da günlük Kovid-19 vaka sayısı 26'ya düştü

Japonya'da günlük Kovid-19 vaka sayısı 26'ya düştü
TT

Japonya'da günlük Kovid-19 vaka sayısı 26'ya düştü

Japonya'da günlük Kovid-19 vaka sayısı 26'ya düştü

Japonya'da son 24 saatte tespit edilen yeni Kovid-19 enfeksiyonlarının sayısı 26 olarak açıklanırken son 24 saatte 5 kişi hayatını kaybetti. Ülkede belli eyaletlerde uygulanan OHAL'in sürüp sürmeyeceğine dair kararın perşembe günü verilmesi bekleniyor.
Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle hayata geçirilen olağanüstü hal (OHAL) uygulamasına yeni vaka sayılarındaki düşüşün ardından 39 eyalette son veren Japonya'dan umut verici haberler gelmeye devam ediyor. Sağlık bakanlığı ve yerel hükümetlerin verilerine göre, son 24 saatte ülke genelinde tespit edilen yeni korona virüs vakalarının sayısı 26 olarak açıklandı. Bu gelişme, 712'si karantina gemisinden olmak üzere ülkedeki toplam vaka sayısını 17 bin 104'e taşıdı.

Son 24 saatte 5 kişi hayatını kaybetti
Japonya'da dünden bu yana 5 kişinin daha Kovid-19'a yenik düşmesiyle ölü sayısı 786'ya yükselirken toplam bilançoya karantina gemisinin yolcuları arasından hayatını kaybeden 13 kişinin dahil olduğu ifade edildi.

Vaka sayısı 10 gündür düşüşte
Japonya'nın başkenti Tokyo'daki günlük vaka sayısı art arda 10 gün boyunca 30'un altında kalarak 5 bin 70 olurken, Osaka'dan ise bin 774 vaka bildirildi. Kanagawa'da bin 282 kişinin Kovid-19'a yakalandığını açıklayan yetkililer, diğer vakaların ülkenin farklı eyaletlerinde kayda geçtiğini belirtti.

Perşembe karar çıkabilir
Hükümet 39 eyaletteki OHAL uygulamasını geçtiğimiz hafta sonlandırma kararı alırken, uygulamanın devam ettiği Hokkaido, Tokyo, Chiba, Kanagawa, Saitama, Kyoto, Osaka ve Hyogo bölgeleri için kararın perşembe verebileceği belirtiliyor.



İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama

Kudüs (DPA)
Kudüs (DPA)
TT

İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik provokasyonlarına Arap ve İslam dünyasından kınama

Kudüs (DPA)
Kudüs (DPA)

İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, bin 200'den fazla yerleşimcinin eşliğinde işgal altındaki Doğu Kudüs'te bulunan Mescid-i Aksa'nın avlularına baskın düzenledi. Bu hareket ‘provokasyon’ ve kutsal mekandaki tarihi ve yasal statükonun bariz bir ihlali olarak nitelendirildi.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, İsrail işgal hükümeti yetkilileri tarafından tekrarlanan bu ihlallerin bölgedeki çatışmayı körüklediği uyarısında bulunarak, Suudi Arabistan’ın bu uygulamaları ‘en güçlü şekilde’ kınadığını ifade etti.

Suudi Arabistan, uluslararası topluma ‘barış çabalarını baltalayan ve uluslararası yasa ve normları ihlal eden bu ihlalleri durdurmak için derhal harekete geçme’ çağrısını yineledi.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı ise yaptığı resmî açıklamada, ‘yaşananların Mescid-i Aksa’daki statükonun ve uluslararası hukukun açık bir ihlali olduğunu’ vurgulayarak, Mescid-i Aksa'ya yapılan baskını kınadı. Açıklamada ayrıca, ‘144 dönümlük alanıyla Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara özel bir ibadet yeri olduğu ve İsrail'in bunun üzerinde hiçbir egemenliği olmadığı’ vurgulandı.

Filistin Devleti Başkanlığı, Ben-Gvir'in Mescid-i Aksa'ya girmesini şiddetle kınadığını ifade ederek, “Bu provokatif davranış, İsrail hükümetinin gerginliği artırma politikalarını sürdürme konusundaki ısrarını yansıtmakta ve aşırılık yanlısı doğasını teyit etmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Filistin Devleti Başkanlığı, ABD liderliğindeki uluslararası topluma, ‘tekrarlanan bu ihlalleri durdurma ve İsrail'i uluslararası sözleşmeleri ihlalinden dolayı sorumlu tutma’ çağrısında bulundu.

zdfgth
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir yerleşimcilerle birlikte Mescid-i Aksa çevresinde (WAFA)

Kudüs İslami Vakıflar İdaresi, Ben-Gvir liderliğindeki bin 251 yerleşimcinin bu sabah Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlediğini, işgal güçlerinin yoğun koruması altında avlularında Talmud ritüelleri gerçekleştirdiğini ve mescidin kutsallığına karşı ‘sistematik saldırganlık’ olarak tanımladığı eylemin tekrarlandığını bildirdi.

Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) saldırıyı kınayarak, bunu ‘Müslümanların duygularına yönelik ciddi bir provokasyon ve Haşimilerin Kudüs'teki kutsal mekânlar üzerindeki himayesinin ihlali’ olarak nitelendirdi. Ayrı ayrı yapılan açıklamalarda, bu tür uygulamaların tansiyonu yükselttiği ve sükûnet ve istikrarı sağlamaya yönelik tüm çabaları baltaladığı vurgulandı.

Bu gelişmeler, uluslararası hukuka göre 1967'den beri işgal altındaki Filistin topraklarının bir parçası olan ve tanınmış uluslararası anlaşmalar uyarınca Ürdün'ün himayesi altında bulunan Mescid-i Aksa'ya yönelik devam eden saldırıların sonuçlarına karşı tekrarlanan uyarıların ardından geldi.