BM salgın sebebiyle personelini Sana’dan geri çekti

İki Yemenli, Sana’daki bir eczaneden ilaç satın alıyor (EPA)
İki Yemenli, Sana’daki bir eczaneden ilaç satın alıyor (EPA)
TT

BM salgın sebebiyle personelini Sana’dan geri çekti

İki Yemenli, Sana’daki bir eczaneden ilaç satın alıyor (EPA)
İki Yemenli, Sana’daki bir eczaneden ilaç satın alıyor (EPA)

Yemen’in başkenti Sana’da koronavirüs salgınının patlak vermesiyle Birleşmiş Milletler (BM), hastanelerin virüsle mücadelede karşılaştıkları büyük imkan yetersizliği ortasında yabancı personellerini, hastalıkla enfekte olacakları korkusuyla bölgeden geri çekerken, onları Etiyopya’ya transfer etti. Husi milisler ise Sana’da virüs dolayısıyla ölen vatandaşların sayısını açıklamamakta ısrar ediyor.
BM ofisindeki yerel yetkililer, 158 yabancı çalışanın 98’inin Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’ya transfer edildiğini açıkladı.
Kaynakların aktardığına göre yabancı personellerin, yakın gelecekte Sana’ya geri dönmesi beklenmiyor. Aynı şekilde bölgede kalan diğer personellerin, şehrin güneyindeki uluslararası kurumda çalıştığı belirtildi. Yerel personellerin ise işlerini evlerinden yürütmesi ve zorunluluk halleri dışında dışarı çıkmamaları şark koşuldu.
Yakın mahallelerde virüsün yayılmaya başlaması ve yerel hastanelerin virüsle baş etmek için donanımlı olmaması, BM’nin personellerinin yarısını Sana’dan geri çekme kararını da haklı çıkardı.
Tahliye kararı, yerel personellere geçen haftadan bu yana ek işler yüklerken, diğer taraftan da yerel çalışanlar, Husilerin kısıtlamalarına maruz kaldı.
Öte yandan Yemen’de 193 vaka kaydedilirken, 33 kişi de hayatını kaybetti. Bununla birlikte Sana’daki tıbbi kaynaklar, Sana’da virüs dolayısıyla yaklaşık 200 kişinin öldüğünü belirtirken, Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) en az 40 bin Yemenlinin virüsten ölmesini beklediğini kaydetti. Husi milisler, vaka sayısını gizli tuttuğu salgının etkilerini hafifletmek üzere yeterli önlemleri alsa da yayılma riski ve ülkenin sağlık hizmetlerinden yoksun geniş bölgelerine ulaşma tehlikesi artış gösteriyor.
Aynı şekilde Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) örgütü, Aden’deki koronavirüs hastaları için tek tedavi merkezi olan bir hastanede felaket sınırlarının aşıldığını belirtti. Kuruluş, BM ve bağışçı ülkelere yardımlarını hızlandırma çağrısında bulundu.
Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF), yayınladıkları bir bildiride 30 Nisan’dan 17 Mayıs’a kadar 173 vaka kaydedildiğini ve en az 68 kişinin öldüğünü duyurdu. Çok sayıda hastanın, merkeze akut solunum sıkıntısı sendromu ile geldiği ve bu durumun da hayatlarını kurtarmayı zorlaştırdığını vurguladı.
MSF, devlet istatistiklerine göre, çok sayıda vatandaşın evlerinde öldüğünü, ayrıca geçen hafta her gün 80 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti. Hastalığın yayılmasından önceki dönemde sadece 10 ölümün kaydedildiğini ifade eden kuruluş, hastalığın düzeyini gösteren diğer bir gösterge olarak da merkezde tedavi gören sağlık uzmanlarının yanı sıra çok sayıda personelin hastalığa yakalandığını vurguladı.
Yemen’deki Sınır Tanımayan Doktorlar Direktörü Caroline Siegen, “Tedavi merkezimizde tanık olduklarımız, şehirde hastalanan ve ölen insanların sayısı açısından buzdağının sadece görünen kısmını oluşturuyor. İnsanlar, hastaları kurtarmak için bize başvuruyor. Pek çoğunun gelmediğini ve evlerinde öldüğünü biliyoruz. Bu durum, bizi çok üzüyor” dedi.
BM ve bağışçı ülkeler, sadece Aden için değil, Yemen’in tüm bölgeleri için daha fazla çaba sarf etme çağrısında bulundu. Sağlık çalışanlarına ödeme yapmak için de paranın güvence altına alınması gerektiğini söyleyen Siegen, hastaların nefes almasını kolaylaştırmak için de solunum cihazına ihtiyaç duyulduğunu belirterek, gerekli kişisel koruyucu ekipmanların sağlanması gerektiğini vurguladı.
Yerel yetkililere de sahadaki ekipleri desteklemek amacıyla tıbbi malzeme ve uluslararası personelin bölgeye girişlerini sağlamak ve virüs karşısında uluslararası kuruluşların çalışmalarını kolaylaştırmak için her türlü çabanın sarf edilmesi çağrısında bulundu. Siegen, “Hastalar arasında tanık olduğumuz yüksek ölüm oranı, Avrupa’daki yoğun bakım üniteleriyle karşılaştırılabilir. Bununla birlikte ölen vatandaşlar, Fransa veya İtalya'da ölenlerden çok daha genç. Bunların çoğunu 40 ila 60 yaşları arasındaki erkekler oluşturuyor” dedi.
Siegen, Yemen sağlık yönetiminin çalışanların maaşlarını ödeyemediğine dikkati çekerken, az sayıda koruyucu ekipman ve test kiti sağlandığını ve bu sebeple kesin vaka sayısının bilinemediğini vurguladı.
Sınır Tanımayan Doktorlar Direktörü, şehrin bazı bölgelerinden gelen hastalara kapılarını kapattığını ve bazı hastaları kabul etmediğini söylerken, personellerin güvenliğini sağlayacak kişisel koruyucu ekipmana sahip olmadıklarını vurguladı. Siegen, salgının diğer hastalıklar üzerinden olumsuz etkilere yol açmasından endişe ettiklerini belirtti. Aden’deki Sınır Tanımayan Doktorlar Hastanesi, diğer hastanelerin kapılarını kapatmaya başlamalarından bu yana kabul ettikleri hasta sayısında bir artışa tanık oluyor.
Yetkili, hastane personellerinin ve hastaların olabildiğince güvenliğini sağlamak için kuruluşun uyguladığı tedbirlerden de söz ederken, hastalığın semptomlarını gösteren çalışanların da kendisini izole etmesi amacıyla derhal eve gönderildiğine dikkati çekti. Yetkili, “Elimizden gelen her şeyi yapıyoruz, ancak bu virüsle tek başımıza mücadele etmek imkansız. Dünyanın, bu kriz karşısında Aden’i ve diğer Yemen bölgelerini yalnız başına bırakması ahlaksızlıktır” dedi.



Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
TT

Trump'ın elçisi: Irak kritik bir dönüm noktasında ve silahlı gruplar var olduğu sürece başarılı olamaz

ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)
ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya (Irak medyası)

ABD Başkanı'nın Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya dün yaptığı açıklamada, Irak'ın kritik bir dönemeçte olduğunu ve silahlı grupların devletle rekabet edip devletin rolünü baltaladığı bir ortamda hiçbir ulusun başarılı olamayacağını söyledi.

Savaya, Irak'taki bölünmüşlüğün ülkenin uluslararası konumunu zayıflattığını, ekonomisini boğduğunu ve ulusal çıkarlarını koruma yeteneğini sınırladığını belirterek, hükümetin ülkeyi bölgesel çatışmalardan uzak tutan ve ulusal önceliklere odaklanan bir yaklaşım izlediğinde, istikrarın mümkün olduğunu kanıtladığını ifade etti.

Irak'ta istikrarın sağlanmasının sorumlu liderlik ve devleti ve kurumlarını güçlendirmeye yönelik kararlı bir yaklaşım gerektirdiğini vurgulayan yetkili, siyasi ve dini liderlerin kararlarının, Irak'ın egemenlik ve güç yolunda ilerleyip ilerlemeyeceğini veya parçalanma ve gerilemeye doğru kayıp kaymayacağını belirleyeceğini belirtti.

Trump'ın liderliğinde Amerika Birleşik Devletleri'nin bu kritik dönemde Irak'ı desteklemeye tamamen hazır olduğunu teyit etti.


Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
TT

Yoksulluk içinde boğulan Gazze, iki aylık kırılgan ateşkesi sona erdirdi

Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)
Filistinli bir anne, dün Han Yunus'taki Nasır Hastanesi'nde soğuktan ölen kız bebeğinin yasını tutuyor (Reuters)

Gazze Şeridi, İsrail ve Hamas arasında geçen ekim ayında başlayan kırılgan ateşkes anlaşmasının üçüncü ayına dün girdi. Kuşatma altındaki halk, İsrail'in ihlalleri ve ciddi yardım eksikliğiyle birlikte iki ay geçirdi.

Gazze Şeridi'ni kasıp kavuran şiddetli hava koşulları ve yoğun yağışlar, halihazırda bir bebeğin soğuktan ölmesiyle sonuçlanan zorlu koşulları gidermek için gerekli malzemelerin ulaştırılmasının aciliyetini bir kez daha vurguladı. Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), yağışların neden olduğu artan acıların "tıbbi ve yeterli barınma malzemeleri de dahil olmak üzere insani yardımın kesintisiz akışı yoluyla önlenebileceğini" belirtti.

Bu arada, İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben-Gvir dün, Hamas'ın askeri kanadına adını veren, İsrail sınırları içinde bulunan tarihi lider İzzeddin el-Kassam'ın türbesini kaldırma sözü verdi. Ben-Gvir, güvenlik güçleri ve bir vinç eşliğinde, Suriye doğumlu el-Kassam'ın türbesinin yanına kurulan dua çadırını sökerken çekilmiş bir video yayınladı. Hamas, güvenlik bakanının eylemlerinin "kutsallığa karşı eşi benzeri görülmemiş bir ihlal ve kutsal yerlere saygısızlık" olduğunu ifade etti.


Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

TT

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

Ateşkesin zorlu eşiği: Silahsızlanma maddesi ABD–İsrail–Hamas üçgenini kilitliyor

İsrail, ABD Başkanı Donald Trump’ın ekimde ilk aşaması uygulamaya giren Gazze ateşkes planı kapsamında Hamas’ın tamamen silahsızlandırılması şartında ısrarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilerle Tel Aviv, Hamas’ın uzun süreli bir ateşkes karşılığında silahların “dondurulması” yönündeki önerisini reddetti.

Fransız Haber Ajansı AFP bugün (Perşembe) konuşan bir İsrailli yetkili, “20 maddelik plan çerçevesinde Hamas’ın geleceği yok; örgüt silahsızlandırılacak” dedi. Aynı yetkili, “Gazze tamamen silahtan arındırılmış olacak” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamalar, Hamas’ın yurtdışı siyasi büro şefi Halid Meşal’in Al Jazeera’da yayımlanan röportajında, “Direnişin tamamen silahsızlanması kabul edilemez. Silahların dondurulması veya muhafaza edilmesi gibi seçenekler tartışılıyor” sözlerinin ardından geldi.

y
Hamas lideri Halid Meşal (X)

İsrail Ordu Radyosu da Tel Aviv’in “Gazze’nin tamamen silahsızlandırılması” talebini yinelerken, ABD ile konuya dair “sürekli koordinasyon” yürütüldüğünü aktardı.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşması, Hamas ve diğer silahlı grupların silahsızlandırılmasını öngörüyor.

ABD yönetimi son günlerde daha esnek bir yaklaşım sergiliyor

Hamas’ın üst düzey bir kaynağı, Şarku’l Avsat’a konuşarak Trump yönetiminin silahsızlanma vurgusunu sürdürmekle birlikte, son dönemde arabulucular ile hareket arasında dolaşan bazı önerilere “daha açık” bir tutum sergilediğini belirtti.

Aynı kaynak, “Hareketin sunduğu ve arabulucuların geliştirdiği çeşitli fikirler var. Hâlâ farklı taraflarca iletilen yeni formüller tartışılıyor; amaç ikinci aşamaya geçişi hızlandırmak” dedi.

Bu beklenti, ABD’nin son açıklamalarıyla çelişiyor. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog’la görüşmesinde, Washington’un “Hamas’ın kendini yeniden inşa etmesine asla izin vermeyeceğini” söyledi.

f
ABD'nin Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Mike Waltz (AFP)

Hamas kaynakları, temasların sürdüğünü ve sürece dair “her zamankinden daha ciddi bir irade” oluştuğunu ifade ediyor. Hareket, silahların korunması, depolanarak “dondurulması” veya bir Arap ya da İslam ülkesinin gözetimine devredilmesi gibi formüllerin değerlendirilebileceğini düşünüyor.

Hamas içerisinden bir başka kaynak, arabulucuların “silahsızlandırma, uluslararası güç konuşlandırılması ve Gazze’nin yönetimi gibi konularda ABD ile geniş bir anlayış zemini yaratabileceğini” belirtti.

Meşal, “silahtan arındırma değil dondurma” önerisini anlatırken, “İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının tekrarlanmayacağına dair sağlam garantiler sağlayacak bir çerçeve oluşturmak istiyoruz” dedi.

“Filistin yönetiminin rolü”

İsrail, Hamas’ın elindeki son İsrailli rehinenin naaşı teslim edildikten sonra planın ikinci aşamasına geçilmesinde ısrar ediyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, geçişin “yakın” olduğunu belirtti ancak “Gazze’nin silahsızlandırılması gibi zorlu dosyalar bulunduğunu” ifade etti.

sdfrg
Filistin Ulusal Güvenlik Kuvvetleri'ndeki Özel Harekat Birimi 101 (Ulusal Güvenlik web sitesi)

Tartışmalar sürerken, Filistin yönetimi ise Gazze’de tam yetki devrinde ısrar ediyor. Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, son günlerde Arap, İslam ve Avrupa liderleriyle temaslarında yönetimin Gazze’de sorumluluk üstlenmeye hazır olduğunu vurguladı.

Hamas, bu pozisyona kamuoyu önünde yanıt vermese de, hareketin üst düzey bir kaynağı Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Filistin yönetiminin Gazze’de sorumluluk üstlenmesine karşı değiliz; ancak bunun ulusal bir uzlaşı programına dayanması gerekir” dedi.

Kaynak, “İsrail’in Gazze’de Filistin yönetiminin herhangi bir rolünü reddettiğini ve bu engelin aşılması için uluslararası baskıların devrede olduğunu” belirtti.