Yemen hükümeti Husileri ‘zekât’ adı altında vatandaşların parasını çalmakla suçluyor

​Sana merkezdeki pazardan bir kare (EPA)
​Sana merkezdeki pazardan bir kare (EPA)
TT

Yemen hükümeti Husileri ‘zekât’ adı altında vatandaşların parasını çalmakla suçluyor

​Sana merkezdeki pazardan bir kare (EPA)
​Sana merkezdeki pazardan bir kare (EPA)

Husiler, Ramazan ayı boyunca tüccarlar, çiftçiler, işverenler ve hatta sıradan vatandaşlardan ‘fitre’ ve ‘zekât’ adı altında para toplayarak vatandaşların yükünü daha da ağırlaştırdı.
Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Iryani, İran destekli Husi milislerinin ‘fitre’ adı altında kendi kontrol alanlarındaki tüccarların mallarını yağmaladığı açıklamasında bulundu. Husilerin Ramazan ayı boyunca tüccarlar ve sermayedarlara yoğun baskı yaptığını dile getiren Iryani, bu kimselerin senelik hayır işleri için ayırmış oldukları parayı kendi özel hesaplarına aktarmak zorunda bıraktıklarını söyledi. Husiler tarafından yürütülen faaliyetlerden dolayı on binlerce yoksul ailenin gıda yardımından mahrum kaldığını belirten Iryani, bu paraların ve yardımların milislerin ceplerine girdiğini ve bu sayede operasyonlara devam ederek ülkedeki askeri durumu tırmandıklarını ifade etti.
Iryani, açıklamasının devamında milislerin bu uygulamalarının yoksulluk ve açlık sınırı altında bulunan milyonlarca Yemenlinin çektiği acı karşısındaki kayıtsızlığını ve ilgisizliğini teyit ettiğini vurguladı.
Husi milislerinin fitre adı altında talep ettiği oldukça yüksek meblağları reddeden tüccarlardan onlarcası tutuklandı. Husilerin bu baskıcı uygulamalarının ardından kendi kontrol alanlarında bulunan eylemciler ve yazarlar, milislerin geçen yıla nazaran zekât miktarını yüzde 500 artırmaları karşısında bunu kınayan açıklamalar yaptılar. Yemenli yazarlar, çiftçilerin ve tüccarların zekât toplayanların adaletsizliğinden muzdarip olduklarını dile getirerek, böyle bir uygulamanın ne Allah’ın kitabında ne de Peygamberimizin sahih hadislerinde olduğuna dikkat çektiler.
Aktivistler ve yazarlar sosyal medyada yaptıkları açıklamalarında, kendilerini ‘milislerin akil adamları’ olarak gören liderlere bu uygulamaya son vermeleri ve zulmü bırakmaları çağrısında bulundular. Ayrıca sivil toplum örgütlerinden ve ülkedeki insan hakları aktivistlerinden tüccarlar ve çiftçilerle dayanışma göstermelerini talep ettiler. Zekât miktarındaki bu zalimane artıştan vatandaşların zarar göreceğini dile getiren yazarlar, yoksulluk, açlık ve virüsten mustarip olan vatandaşların astronomik artışla birlikte daha fazla acı çekeceklerini vurguladılar.
Sana’daki vatandaşların aktardığına göre milisler, zekât paraları da dahil olmak üzere topladıkları paraları kendi kontrolleri altında bulunan milyonlarca aç kimseye dağıtmak bir kenara, kendi destekçilerine verdiler ve askeri operasyonları için kullandılar.
Şarku’l Avsat’a konuşan yerel kaynaklar, milislerin kendi kontrolleri altında bulunan devlet kurumlarını ve zekât adı altında yağmaladıkları paraları kendi çıkarları için kullandıklarını belirttiler. Kendi kontrolü altında bulunan bölgelerdeki tüccarların zekatlarını yoksul ve muhtaç olan kimselere vermelerine engel olan milisler, özel sektör çalışanlarının zekatlarını kendi kurumlarına teslim etmeleri yönünde genelge yayınladılar.
Sana’daki Zekât Toplama Kurumu’nda çalışan işçilerin aktardığına göre milisler, özel şirketlere, mülk sahiplerine, toprak sahiplerine ve tüccarlara kendi elemanlarını göndererek zekatlarına el koydular ve ödemelerin gecikmesi durumunda cezalandırmakla tehdit ettiler. Husi milisleri kendi kontrolleri altında bulunan bölgelerdeki bu tarz uygulamalarıyla binlerce yoksul aileyi her yıl tüccarlar tarafından kendilerine gönderilen gıda yardımlarından mahrum bıraktılar. Yemen’de toplanan zekatlardan istifade eden tek grup Husi milisleri oldu. Husi milisleri, fitilini ateşledikleri savaş yıllarında uyguladıkları ağır vergilerle liderlerinin servetlerine servet kattılar. Yemenliler ise eşi benzeri olmayan zorluklar ve ekonomik sıkıntılarla boğuştular.



Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
TT

Stockholm ve Şam, hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacak

İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)
İsveç Göç ve İltica Bakanı Johan Forssell (Arşiv- AP)

İsveç Göç Bakanı Johan Forssell, bugün yaptığı açıklamada, Stockholm ve Şam'ın, İsveç'te işlenen suçlardan hüküm giymiş Suriyelilerin sınır dışı edilmesini artırmak için iş birliği yapacağını duyurdu. Bu, Stockholm'ün Suriye'ye yaptığı yardımların bir kısmını dağıtmaya devam edebilmesi için koyduğu bir koşuldu.

Forssell, İsveç kamu yayın kuruluşu SR'de yaptığı açıklamada, söz konusu kişilerin "İsveç'te bulunan ve orada suç işlemiş Suriye vatandaşı kişiler olduğunu ve sınır dışı edilmeleri gerektiğini, ancak bunun çeşitli nedenlerle bazen çok zor olduğunu" belirtti.

Forssell ve Uluslararası Kalkınma Bakanı Benjamin Dossa, bu hafta Suriye'yi ziyaret ederek Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ile görüştü. Bu, İsveçli bakanların 2011'den bu yana Şam'a yaptığı ilk ziyaretti.

2015 yılında savaştan kaçan birçok Suriyeliye İsveç'te sığınma hakkı tanıyan büyük göçmen akınının ardından, ardışık sol ve sağ hükümetler sığınma kurallarını sıkılaştırdı.

Forssell, "İsveç'in en önemli önceliklerinden biri konusunda iş birliği yapmayı kabul ettik," diyerek, "İsveç'e gelenlerin büyük çoğunluğu dürüst ve yasalara saygılı, ancak suç işleyenler de var" ifadeleriini kullandı.

Forssell, "Bu insanları sınır dışı edebilmeliyiz; İsveç'te onlara yer yok" dedi.

İsveç kalkınma yardımlarını düzenleyen ve artık göçü azaltmayı ve sınır dışı işlemlerini hızlandırmayı da içeren yeni ilkeye işaret etti; bu iki hükümet önceliği var.

"İsveç çıkarlarımız tehlikede... Kalkınma yardımı sağladığımızda, bu ülkelerin bizimle iş birliği yapmalarını ve vatandaşlarını, özellikle de İsveç'te suç işleyenleri geri almalarını bekliyoruz. Benzer adımlar atılmazsa, kalkınma yardımı sağlamayacağız" dedi.

İki bakan, Suriyelilerin geri dönüşü konusunu eş-Şara ile genel olarak görüştü. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülkelerine dönmek isteyen Suriyelilere, seyahat masrafları ve diğer lojistik giderlerini karşılamak üzere mali yardım alma hakkı tanınıyor.


Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
TT

Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü toplantısında: Rus silahlarının etkili olduğu kanıtlandı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü'nün (KGAÖ) genişletilmiş zirve toplantısı öncesinde Kremlin sözcüsü Dmitriy Peskov'u dinliyor, (EPA)

Alman Haber Ajansı'nın (DPA) haberine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ) toplantısında Rus silahlarının etkinliği hakkında konuştu.

Rus haber ajansı Interfax'ın aktardığına göre Putin, bugün Kırgızistan'da düzenlenen askeri ittifak toplantısında, "Gerçek muharebe operasyonlarında etkili olduğu kanıtlanmış modern Rus silahları ve teknolojisiyle birleşik silahlı kuvvetleri donatmak için geniş çaplı bir program başlatmayı öneriyoruz" dedi.

Rusya, Ukrayna'ya karşı yürüttüğü savaşta düzenli olarak yeni silah sistemleri test ediyor.

Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'te konuşan Putin, hava ve savunma kabiliyetlerine odaklanan ortak askeri tatbikatların planlandığını söyledi.

 KGAÖ, Rusya'nın hakim olduğu bir askeri ittifaktır.

Şu anda eski Sovyet cumhuriyetleri olan Tacikistan, Kırgızistan, Kazakistan ve Belarus'u kapsamaktadır.

Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesindeki anlaşmazlıkta Azerbaycan'a yenilmesinin ardından Rusya ile gerginliğin artması üzerine Şubat 2024'te ittifak üyeliğini dondurdu.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.