Dünya’daki Müslümanlar, kısıtlamalara rağmen bayramı kutladı… Kabe’nin görkemli manzarası

Milyonlarca Müslüman Mekke ve Medine’de kılınan bayram namazını takip etti… “Minaretü’l Harameyn” hutbeyi birkaç dilde yayınladı

Dün sabah Mekke’de kılınan bayram namazından bir kare (Mekke Bölge Emirliği)
Dün sabah Mekke’de kılınan bayram namazından bir kare (Mekke Bölge Emirliği)
TT

Dünya’daki Müslümanlar, kısıtlamalara rağmen bayramı kutladı… Kabe’nin görkemli manzarası

Dün sabah Mekke’de kılınan bayram namazından bir kare (Mekke Bölge Emirliği)
Dün sabah Mekke’de kılınan bayram namazından bir kare (Mekke Bölge Emirliği)

Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar mübarek Ramazan Bayramı’nı kutladılar ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele etmek için birçok ülke tarafından alınan önlemlerin ışığında bayram namazını kıldılar.
Milyonlarca Müslüman dün sabah, Mekke’deki Mescid-i Haram ve Medine’deki Mescid-i Nebevi’de kılınan mübarek Ramazan Bayramı namazını havadan görüntüleyen uydu kanalları, televizyon ve radyo istasyonları aracılığıyla canlı olarak takip edebildi. Bunun yanı sıra hutbe İngilizce, Fransızca, Urduca, Malayca ve Farsça olarak çeşitli dillerde “Minaretü’l Haremyn” platformunda canlı olarak yayınlandı.
Kabe, bütün görkemiyle göründü. Müslümanlar Kovid-19 salgını ile mücadele etmek için alınan sağlık önlemlerine riayet ederek diğer namazlarda uygulanan saygı ve kontroller çerçevesinde mübarek Ramazan Bayramı namazını kılmak için huşu, sükûnet, güvenlik ve emniyetle dolu manevi bir atmosferin içerisinde Kabe’nin etrafında halkalar halinde bir araya geldiler.

Mescid-i Haram İmam Hatibi Dr. Şeyh Salih bin Abdullah bin Hamid bayram namazını kıldırıp hutbe okudu. Hutbenin ön plana çıkan konusu yeni tip koronavirüsten (Kovid-19) çıkarılan dersler oldu. Şeyh Salih, kulun Rabbi ile arasındaki bağı gözden geçirmesi, Rabb’ine sığınırken samimiyet göstermesi, O’na tevekkül etmesi ve ailevi yakınlığın doğurduğu sosyal yakınlığın yanı sıra O’ndan başkasına bağlanmak için tüm nedenlerin kesilmesi gibi konulara değindi. Aynı zamanda Şeyh Salih Suudi Arabistan hükümetinin, topraklarında yaşayan insanların sağlığını dini bir dengede ve insani bir boyutta tutma, ülkedeki bütün sektörleri görevlendirip tüm enerjileri her türlü olasılıkla mücadele etmek için seferber etme, bütün olası tedavi yollarını sağlama ve istisna yapılmaksızın herkes için konforlu, güvenli ve iyi bir yaşam hazırlama konusunda gösterdiği çabalara dikkat çekti.
Şeyh Salih bu derslerde, yetkilileri dinleme ve onların verdiği talimatları yerine getirme ilkesinin ve bu ilkenin memnuniyet, huzur, istikrar ve devletin çabaları üzerindeki etkisinin arttığını, ülkede yaşayan kişilere iyi bir şekilde bakılması ve kişinin işini, uzmanlığını ve ilgisini paylaşmasının ön plana çıktığını vurguladı.
Şeyh Salih bu imtihan karşısında hayatta kalmanın ve başarılı olmanın sırrının bu sürecin rıza, sabır, tevekkül Allah’a dönme, sarılma, itaat etme ve O’nu çokça zikretme gibi Allah katında kazandırdığı hasletlerin yanı sıra çekilen sıkıntılardan elde edilenlerin muhafaza edilmesinde olduğunu belirtti. Şeyh Salih kültür ve davranış olarak kanunlara uyma, söylentilerden kaçınma, hükümetin uygulamalarını ve kararlarını takdir etme bilincinde sorumlu bir Müslüman olmak için bu kazanımlardan birinin talimatlara cevap vermek ve yetkililerle işbirliği yapmak olduğunu belirtti. Aynı zamanda Müslümanlara bayramı coşkuyla kutlamaları ve aralarında sevinci yaymaları çağrısında bulunarak Ramazan’dan sonra yapılacak hayırseverlikler ile kulun itaat ve dürüstlük yolunda yürüyüşünü devam ettirmesine dikkat çekti.
Medine’deki Mescid-i Nebevi’de de huşu, huzur ve Müslümanların kalplerinin bir araya geldiği kardeşlik atmosferi içerisinde bayram namazı kılındı ve hutbe okundu. Mescid-i Nebevi İmam Hatibi Şeyh Abdullah bin Abdurrahman el-Baycan hutbede bayramın affetmek ve hoşgörü için büyük bir fırsat olduğunu söyleyerek Müslümanlara kin ve nefretten kurtulup Allah’a koşmaları çağrısında bulundu. Aynı zamanda Müslümanlara insan hakları sözleşmelerine uymaları ve insanlara haklarını geri vermeleri çağrısında da bulunarak şüpheye düşmemeleri konusunda uyardı. Bunun yanı sıra Yüce Allah’ın yasalarında erkek ve kadın arasındaki adaleti gözettiğini, onları söylem ve şeref konusunda eşit kıldığını, İslam’ın kadını savunduğu, kadının statüsünü yükselttiğini, şereflendirilmesini ve korunmasını emrettiğini dile getirerek, samimiyet ve sevginin yayılmasında kadınların rolünün erkeklerle aynı olduğunu vurguladı.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.