Yaklaşık iki hafta önce, Mustafa el-Kazimi'nin başbakan olarak kabul edilmesine yönelik uzlaşının ardından Washington ve Tahran arasında Irak topraklarında ‘ateşkes günleri’ yaşandığına dair varsayımsal bir inanç hakim oldu.
Bu inanç, Amerikalıların ve İranlıların, bir buçuk yılı aşkın bir süredir yolsuzluk, kötü yönetim, uluslararası, bölgesel ve yerel çatışmaların tükettiği ülkenin belini doğrultması için Kazimi hükümetinin önüne engeller koymak istemediklerine dair her iki tarafa da uzanan spekülasyonlardan ve olaylardan doğdu.
Bununla birlikte İran milislerinin son günlerde devletin genel çerçevesini ve yasalarını ihlal ettiği ve hükümetin otoritesine meydan okuyan ‘eski oyunlarına’ yeniden başladığı şeklinde ‘ateşkesi’ çürüten göstergeler var. Bu yıl 19 Mayıs'ta, silahlı gruplar yıllarca devlete meydan okuyan eylemler silsilesinin bir parçası olarak Yeşil Bölge’ye ‘katyuşa’ füzeleriyle saldırı gerçekleştirdi. Füzelerin, İran yanlısı grupların ana kalesi olan Bağdat'taki Filistin Caddesi bölgesinden fırlatıldığı tespit edildi. Daha sonra bu grupların destekçileri, Başbakan Kazimi'yi Suudi Arabistan’ın önünde utandırmak için MBC kanalında boy gösterdiler. İran yanlısı grupların Suudi Arabistan'a karşı ‘dijital orduları’ tarafından başlattıkları saldırgan kampanyanın, Irak Maliye Bakanı Ali Abdulemir Allavi'nin Kazimi'nin temsilcisi olarak Suudi Arabistan’la işbirliği ilişkilerini güçlendirmek amacıyla Riyad'a yaptığı son ziyaretin ardından yapılması elbette göz ardı edilemez.
Kampanyanın, Başbakanı baskı altına almayı ve iki dost ülke arasında yeni bir yapıcı işbirliği aşaması elde etme çabalarını engellemeyi amaçladığı ortada. Benzer şekilde geçtiğimiz Cuma günü İran yanlısı gruplar tarafından düzenlenen ve İran, Lübnan, Filistin ve Yemen (Humeyni, Hamaney, el-Husi, Hasan Nasrallah ve İsmail Heniyye) liderlerinin resimleriyle yapılan ‘Kudüs Günü’nün abartılı kutlaması, kısmen Kazimi hükümetini utandırmayı ve onu Irak'taki ‘sınır ötesi modellerin’ dönüşümünü durdurmayacak şekilde göstermeyi hedefliyordu. Bunun da özel bir nedeni vardı. Çünkü bu durum halk arasında genel bir öfkeye neden oluyor.
İran yanlısı Sarallah Tugayları grubunun, Basra’da Iraklı protestocuların üzerlerine ateş açmasının ardından güvenlik güçlerinin kontrolü ele geçirmesinden bir hafta sonra, grup hükümetin otoritesine karşı yeni bir meydan okumada bulunarak dün Basra'daki genel merkezine geri döndü.
Şarku’l Avsat, Kazimi hükümetine karşı olası İran ‘yükselişinin işaretleri’ konusunda akademisyenlerin ve siyasi uzmanların görüşlerini aldı. Irak merkezli Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı Dr. İhsan eş-Şammari konuya ilişkin değerlendirmesinde, ‘İran yanlısı grupların tüm eylemlerinin açık bir baskı mesajını temsil ettiğini’ düşündüğünü belirtti. Şammari, “Washington ve Tahran arasında Kazimi hükümetini kabul etme konusundaki dolaylı fikir birliği, Tahran’ın özellikle Irak içindeki silahlı grupları sayesinde baskı uygulayacak alan bulduğundan manevra ve siyasi baskı yöntemini terk ettiği anlamına gelmiyor. İran, hem Washington’a hem de Bağdat hükümetine mesaj veriyor. Ateşkesin sahada etkili olması, Tahran'ın düşmanlık ve sürtüşmeleri bir kenara bırakacağı anlamına gelmez” ifadelerini kullandı.
Şammari değerlendirmesin, “Kazimi, kendi vizyonunu açıkça devlete dayatmaya çalışan ideolojik politik eğilimlerle karşı karşıya” sözleriyle devam etti.
Kufa Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Dr. İyad el-Anbar ise Kazimi'nin ve silahlı grupların sokaktaki nüfuzlarını korumaya çalıştıklarını düşünüyor. İki tarafın şuan karşılıklı mesajlar verme aşamasında olduklarını ifade eden Prof. Anbar, “MBC kanalı olayı, Yeşil Bölge’nin hedef alınması ve bazıları tarafından Kazimi’nin silahlı gruplara yönelik baskısının başlangıcı olarak görülen Basra'da Sarallah Tugayları grubu üyelerinin tutuklanmasına karşı bir cevap olarak kabul edilebilir” şeklinde konuştu.
Anbar, “Kazimi hükümetinin karşı karşıya olduğu dosyaların çakışmasının, hükümeti zayıflatmak amacıyla önümüzdeki günlerde faaliyetlerine devam edecek olan silahlı gruplarla çatışmayı geciktirebilir. Fakat hükümet, çatışmanın devletin prestijini geri kazanmanın bir gereği olduğunun tamamen farkında. Bence İran bu kez, önümüzdeki ay başlayacak ABD-Irak müzakereleri sonrasını beklemek amacıyla sakinleşmeye çalışıyor. İran, Kazimi'nin ABD ile olan gergin atmosferi sakinleştirmenin bir yolu olabileceğine inanıyor” dedi.
Kazimi'nin karşı karşıya kalacağı sorunun, ‘mücadele seçeneği ile Adil Abdulmehdi hükümeti döneminde nüfuzunu artırma fırsatı bulan silahlı grupları kapsama seçeneği’ arasında kalmak olduğunu düşünen Anbar, “Kazimi'nin mücadele ya da kapsama seçenekleri arasındaki tercihin, ancak Tahran'la ilgili olarak yapılabileceğini çok iyi bildiğine inanıyorum” dedi.
Kimliğinin açıklanmasını istemeyen İran yanlısı silahlı gruplara yakın bir kaynak, İranlı grupların gerçekleştirdikleri son hamlelerin ‘Irak hükümetinin İran'ın bölgedeki politikasıyla ve tutumlarıyla örtüşen vizyona uymadığı sürece, onu utandıran eylemleri sürdürmeyi’ hedeflediğine inanıyor.
Söz konusu grupların vilayetlerdeki liderleri son eylemleri çeşitli gerekçelerle haklı çıkardıklarını ifade eden kaynak, “Kazimi hükümeti için 100 günlük bir ateşkesten bahsediyorlar. Kudüs Günü gibi adımların bazılarını açık kusurlarla ve zaman zaman rutin alışkanlıklarla yapıyorlar, Kazimi hükümetini utandırmak için değil” şeklinde konuştu.
Kazimi hükümetine karşı İran’ın Irak’ta yürüttüğü yükseliş
Kazimi hükümetine karşı İran’ın Irak’ta yürüttüğü yükseliş
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة