Avustralyalı bilim insanları: Kıtaya ilk varanlar 3 tonluk keseli hayvanlar ve araba büyüklüğündeki kertenkelelerle yaşadı

Avustalya'nın kuzeyinde 40 bin ile 60 bin yıl önce devasa keseliler ve timsahlar yaşıyordu (Queensland Müzesi)
Avustalya'nın kuzeyinde 40 bin ile 60 bin yıl önce devasa keseliler ve timsahlar yaşıyordu (Queensland Müzesi)
TT

Avustralyalı bilim insanları: Kıtaya ilk varanlar 3 tonluk keseli hayvanlar ve araba büyüklüğündeki kertenkelelerle yaşadı

Avustalya'nın kuzeyinde 40 bin ile 60 bin yıl önce devasa keseliler ve timsahlar yaşıyordu (Queensland Müzesi)
Avustalya'nın kuzeyinde 40 bin ile 60 bin yıl önce devasa keseliler ve timsahlar yaşıyordu (Queensland Müzesi)

Avustralyalı bilim insanlarının son araştırması Avustralya kıtasına gelen ilk insanların, 6 metrelik dev kertelenkeleler ve insanın iki katı büyüklüğünde kangurularla birlikte binlerce yıl birlikte yaşadığını gösterdi.
Melbourne Üniversitesi'nden paleontolog Scott Hocknull ve ekibinin Nature Communications adlı hakemli dergide yayımlanan çalışması bu dev hayvanların soylarının neden tükendiğine yönelik tartışmayı aydınlatabilecek bulgulara da ulaştı.
Ekip, bu canlıların ülkenin kuzeydoğusundaki 4 ayrı bölgede bulunan fosilleri üzerinde çalışmalar yürüttü.

Soylarının tükenmesine iklim değişikliği yol açtı
Araştırmacılar çalışamalarının Sahul Bölgesi olarak bilinen Avustralya ile Yeni Gine'yi kapsayan tarihöncesi tropik kuşakta, günümüzden 40 bin ile 60 bin yıl önce yaşayan bu canlıların soylarının insanlar tarafından değil  bitki örtüsü ve su kaynaklarını etkileyen iklim değişikliği nedeniyle tükendiğini gösterdiğini vurguladı.
Independent Türkçe'de yer alan habere göre South Walker Creek bölgesinde aralarında besin zincirinin en üstünde yer alan dev kertelenkeleler ve büyük memelilerin de yer aldığı 13 yok olmuş türü tespit ettiklerini söyleyen Hocknull, bulgularından önce, türü yok olmuş timsahların insanların kıtaya gelmesinden önce yok olduğunun düşünüldüğünü ancak şimdi bahsi geçen 20 bin yıllık dönemde en azından bir bölgede yaşadığını kanıtladıklarını açıkladı.
Buldukları fosiller arasında şu ana kadar bulunan en büyük dev kanguru türünün de yer aldığını anlatan Hocknull bu memelinin ağırlığının 274 kilogram olduğunu ekledi. Hocknull söz konusu dönemdeki en büyük canlının 3 tonluk bir keseli türü olan Diprotodon, en ölümcül canlının ise yine etobor bir keseli olan Thylacoleo olduğunu söyledi.
Buldukları en genç fosilin yaklaşık 40 bin yıllık olduğunu belirten Hocknull bu hayvanların soylarının tükendiği dönemde bölgedeki erişilebilir su kaynakları ve bitki örtüsünde değişimler olduğunu ve yangınların sayısının arttığını ekledi.
Hocknull'a göre bu olguların birleşmesi bu dev kara ve su canlılarının sonunu getirmiş olabilir.
İnsanların bu canlıların hala yaşadığı dönemde kıtaya çoktan yayıldığını belirten Hocknull yok oluşun nedeninin aşırı avcılık olduğuna ilişkin bulgu keşfetmediklerini söyledi.
Hocknull'a göre bu olguların birleşmesi bu dev kara ve su canlılarının sonunu getirmiş olabilir.
Bu dev hayvanların yok oluş teorileri hakkındaki tartışmaların süreceğinin altını çizen Avustralyalı paleontolog yapılacak yeni keşiflerin boşlukları dolduracağını aktardı.



Meta, yapay zekâ ihtiyaçları için nükleer enerjiye yöneliyor

Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)
Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)
TT

Meta, yapay zekâ ihtiyaçları için nükleer enerjiye yöneliyor

Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)
Meta'nın Kaliforniya'daki şirket merkezinin yakınındaki logosu (DPA)

Meta, Constellation Energy'den nükleer enerji satın almak için 20 yıllık bir anlaşma imzalayarak, teknoloji devlerinin veri merkezlerinin artan enerji ihtiyaçlarını karşılamak için sektörle iş birliği yapma eğilimini sürdürdü.

Meta, Haziran 2027'den itibaren Constellation'ın Illinois'deki Clinton Temiz Enerji Merkezi'nden yaklaşık 1,1 gigavat güç satın alacak. Bu, tesisin tek nükleer reaktörünün toplam çıktısını temsil ediyor.

İki şirket, uzun vadeli anlaşmanın santralin devam eden işletimini ve yeniden lisanslanmasını destekleyeceğini doğruladı.

Şarku’l Avsat’ın CNBC'den aktardığına göre Meta'nın taahhüdü olmadan santral, 2017'den bu yana kullandığı emisyonsuz kredinin süresi dolduğunda kapanma riskiyle karşı karşıyaydı.

Constellation Başkanı ve CEO'su Joe Dominguez, “Meta ile ortaklık yapmaktan gurur duyuyoruz... Meta, mevcut santrallerin yeniden lisanslanmasını ve genişletilmesini desteklemenin yeni enerji kaynakları bulmak kadar etkili olduğunu fark etti” ifadelerini kullandı.

Clinton Centre'ın üretimini de 30 megawatt artıracak olan anlaşmanın şartları açıklanmadı. Santral doğrudan Meta'nın veri merkezlerini beslemeyecek; teknoloji devinin yüzde 100 temiz enerji üretme hedefine katkıda bulunurken bölgesel şebekeye güç sağlamaya devam edecek.

Bu duyuru, büyük teknoloji şirketleri ile nükleer endüstri arasında yapılan bir dizi anlaşmanın sonuncusu. Eylül ayında Constellation, Three Mile Island'ı yeniden çalıştıracağını ve 20 yıllık bir anlaşma kapsamında Microsoft'a enerji satacağını duyurmuştu.

Google geçtiğimiz yıl küçük modüler nükleer reaktörler (SMRs) geliştiren Kairos Power ile yaptığı iş birliğinin ardından üç yeni nükleer tesisin geliştirilmesini finanse etme sözü verdi. Amazon ise ekim ayında bu reaktörlerin geliştirilmesi için 500 milyon dolardan fazla yatırım yaptı ve Mart 2024'te Susquehanna Nükleer Santrali’nde faaliyet gösterecek bir veri merkezi kompleksi satın aldı. Amazon, Google ve Meta gibi teknoloji devleri mart ayında Dünya Nükleer Birliği öncülüğünde 2050 yılına kadar nükleer enerjinin küresel olarak üç katına çıkarılması çağrısında bulunan bir taahhüdü imzaladılar.

Ancak Constellation ile yapılan anlaşma, Meta'nın nükleer enerji sektörüne ilk resmi girişi anlamına geliyor. Şirket aralık ayında, ABD'de bir ila dört gigawatt arasında yeni nükleer kapasite ekleme arzusunu belirterek, ortak olacak nükleer enerji geliştiricileri bulmak için bir teklif talebinde bulundu. Gelişmiş nükleer enerjiye odaklanan bu teklif halen değerlendirme aşamasında ve şirketin Clinton tesisine verdiği destekten farklı.

Meta Küresel Enerji Başkanı Urvi Parekh şunları söyledi: “Yapay zekâ hedeflerimizi ilerletmeye devam etmek için temiz ve güvenilir enerjiyi güvence altına almak şart. Clinton tesisinin önümüzdeki yıllarda da faaliyet göstermesine katkıda bulunmaktan ve bu tesisin ABD'nin enerji liderliğini ilerletmenin önemli bir parçası olduğunu göstermekten gurur duyuyoruz.”

Başkan Donald Trump kısa bir süre önce, 2050 yılına kadar ABD'nin nükleer kapasitesini dört katına çıkarma hedefiyle nükleer enerjinin yaygınlaştırılmasını hızlandırmayı amaçlayan dört kararname imzaladı. Bu kararnameler, diğer hususların yanı sıra, Nükleer Düzenleme Komisyonu'nun elden geçirilmesini ve yerli bir nükleer yakıt tedarik zinciri kurulmasını öngörüyor.

Beyaz Saray ayrıca, küçük modüler reaktörler de dahil olmak üzere reaktörlerin düzenleyici onayının hızlandırılması çağrısında bulundu. Geçmişte nükleer projeler yüksek ön maliyetlerden ve uzun inşaat programlarından mustaripti. Sektör, küçük nükleer reaktörlerin nükleer enerjiyi genişletmek için daha uygun maliyetli bir yol olacağını umuyor. Şu anda ABD'de faaliyette olan küçük nükleer reaktör bulunmuyor.

Diğer yandan Constellation dün yaptığı açıklamada, Clinton sahasında küçük bir nükleer reaktör inşa etme olasılığı için Nükleer Düzenleme Komisyonu'ndan yeni bir lisans almayı değerlendirdiğini duyurdu.