Mantar proteini sütten daha fazla kas geliştiriyor

Mikoprotein iyi bir protein kaynağı.
Mikoprotein iyi bir protein kaynağı.
TT

Mantar proteini sütten daha fazla kas geliştiriyor

Mikoprotein iyi bir protein kaynağı.
Mikoprotein iyi bir protein kaynağı.

İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, Avrupa’daki Quorn Foods Şirketi’nin ürünlerinde bol bulunan mantar türevli proteinlerin “mikoprotein”, sportif egzersiz yoluyla vücut gelişme sırasında alınan süt proteinlerinden daha fazla kasları uyardığını ortaya koydu.
Akademik “The American Journal of Clinical Nutrition” Dergisi’nin son sayısında yayınlanan bulgular, süt proteini tüketenlerdeki kas büyüme oranının yüzde 60 arttığını buna karşın mantar türevli “mikoprotein” tüketenlerdeki kas gelişme oranının ise bunun iki katından daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bu da Quorn ürünlerinin tümünde ana bileşen olan mantar proteinlerinin kas geliştirmeyi teşvik etmek için daha etkili bir protein kaynağı olabileceğini gösteriyor.
Çalışmada, proteinlerin yapı taşları olan amino asitlerin kan dolaşımında artmasına izin veren ve daha sonra kas proteinlerini oluşturmak için kullanılabilir hale getiren proteinlerin sindirimi konusu ele alındı.
Bu işlem, önce dinlenme halindeki 20 sağlıklı gençte ve ardından gençlerin zorlu direnç egzersizinden geçmelerinden sonra yapıldı. Genlerden bazılarına süt proteini, diğerlerine ise mikoprotein verildi. Protein tüketiminden saatler sonra kast gelişme oranları ölçüldü.
Araştırmaya katkı verenlerden biri olan, Exeter Üniversitesi’nden Benjamin T Wall, önceki gün üniversitenin web sitesinde yayınlanan raporda, “Kas yapısını desteklemek veya egzersize uyum sağlamak için hayvansal olmayan protein kaynaklarını tercih eden bazı insanların varlığını düşündüğümüzde, ulaştığımız sonuçlar oldukça cesaret verici” ifadelerine yer verdi.
Wall, “Ulaştığımız veriler, egzersizden sonraki saatlerde alınan mantar türevli proteinlerin, süt bazlı hayvansal proteinlerle karşılaştırıldığında, daha hızlı bir büyüme sağlayacak şekilde kasları uyarabildiğini gösteriyor. Bu sonuçların, farklı nüfus grupları üzerinde uzun vadeli eğitim çalışmalarına dönüşüp dönüşmediğini görmek için sabırsızlanıyoruz.” şeklinde eklemede bulundu.
Quorn Şirketi Bilimsel Araştırmalar Başdanışmanı Tim JA Finnigan, “Birçok insanın çevre ve sağlık endişeleri nedeniyle et tüketiminin azaltmaya çalıştığı bir dünyada, Exeter Üniversitesi tarafından yayınlanan bu verileri görmek bizi heyecanlandırıyor. Kas gelişimini sağlayabilecek alternatif bir beslenme ve protein kaynağı sunabildiğimiz için mutluyuz” ifadelerine yer verdi.



5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
TT

5 bin yıl önce Avrasya'da yayılan vebanın arkasından koyunlar çıktı

Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)
Avrasya bozkırında bulunan 4 bin yıllık koyun kemiklerinde veba tespit edildi (Björn Reichhardt)

Tunç Çağı'nda Avrasya'da yaşanan veba salgının yayılmasında koyunların kritik bir rol oynamış olabileceği tespit edildi. 

İnsanlara bulaşan pek çok hastalık hayvansal kökenli. Hayvanlarda bulunan patojenler bir noktada insanlara geçerek onlar arasında yayılıyor. 

Tarihteki en ölümcül zoonotik hastalıklardan biri olan veba da sıçanların üzerinde yaşayan pireler yoluyla insanlara bulaşarak milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine yol açtı. 

Diğer yandan 14. yüzyıldaki Kara Ölüm diye bilinen salgından sorumlu patojen, yaklaşık 5 bin yıl önce yayılmaya başlayan patojenden genetik olarak farklı. İnsanlar arasında yayılan bu Yersinia pestis türünün yaklaşık 2 bin yıl önce ortadan kaybolduğu düşünülüyor.

Ancak uzmanlar bu patojenin insanlara nasıl sıçradığını bilmiyordu. Bilim insanları hayvanlardaki hastalıkların geçmişte insanlara nasıl bulaştığını öğrenerek gelecekte yaşanabilecek bu tür olaylara karşı hazırlıklı olabilir.

Aralarında Harvard Üniversitesi'nden isimlerin de yer aldığı bir araştırma ekibi, Tunç Çağı'ndaki Yersinia pestis'in kökenini saptamak için bugünkü Rusya'da bulunan Arkaim arkeolojik kazı alanındaki hayvanlarının kemiklerini ve dişlerini inceledi.

Araştırmacılar 4 bin yıllık bir koyunda, o dönemde insanlara bulaştığı bilinen Y. pestis türünü tespit etti.

Bilim insanları koyundan alınan Y. pestis genomunu diğer eski ve modern genomlarla karşılaştırdı. Koyundan alınan örnek, aynı zamanlarda yakın bir bölgede yaşayan bir insana bulaşan patojenin genomuna çok benziyordu. 

Bulguları hakemli dergi Cell'de dün (11 Ağustos) yayımlanan makalenin ortak yazarı Dr. Christina Warinner şöyle diyor:

Bir koyuna ait olduğunu bilmeseydik, herkes bunun başka bir insan enfeksiyonu olduğunu varsayardı; neredeyse ayırt edilemezler.

Ekip, patojenin henüz bilinmeyen bir yaban hayvanından koyunlara ve oradan da insanlara sıçradığını tahmin ediyor. Öte yandan hastalığın insanlardan koyunlara bulaşmış olması da muhtemel. 

Sözkonusu patojen, diğer veba salgınlarından farklı olarak pireler aracılığıyla bulaşmasını sağlayacak genetik materyalden yoksun. Araştırmacılar bu nedenle başka bir kaynaktan yayılmış olması gerektiğini söylüyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden makalenin bir diğer yazarı Dr. Felix Key "Elimizdeki bulgular eski koyun ve insan enfeksiyonlarının, hâlâ bilinmeyen bir kaynaktan muhtemelen münferit olaylarla yayıldığını gösteriyor" diyerek ekliyor:

Sıradaki adım, o kaynağı bulmak.

Araştırmacılar o dönemde bölgede yaşayan Sintaşta-Petrovka halkının sığır, koyun ve at yetiştiriciliğiyle ilgilendiğine de dikkat çekiyor.

Çalışmanın yazarlarından Dr. Taylor Hermes "Bu erken dönem çoban topluluklarının tahıl depoları, fareleri ve pireleri çekmezdi ve daha önce Sintaşta bireylerinde Y. pestis enfeksiyonları bulunmuştu" diyerek soruyor: 

Kayıp halka çiftlik hayvanları olabilir mi?

Bu toplulukların kullandığı hayvanların yabandaki canlılarla temasa geçmesi hastalığın yayılmasını sağlamış olabilir.

Bilim insanları bunu ve patojenin kısa sürede nasıl geniş bir alana yayıldığını anlamak için çalışmalarına devam etmeyi planlıyor.

Independent Türkçe, Popular Science, Cosmos Magazine, Cell