Yemen’de hastaneler binlerce vakayı tedavi etmekte aciz kalırken, yeni tip koronavirüsün patlak vermesi sonrasında her gün onlarca vatandaş ölmeye devam ediyor. Husiler ise gerçek vaka ve ölüm sayısını gizlemeyi sürdürürken, Yemen kaynakları da Husi milisleri ‘bu insani felaketle uluslararası topluma şantaj yapmaya çalışmakla’ suçladı.
Bu çerçeve sadece Sana’da yaklaşık 400 kişinin öldüğü, meşru hükümetin kontrolündeki bölgelerde kaydedilen yüzde 30’luk oran karşısında Husilerin kontrolündeki bölgelerde vaka sayısının yüzde 40’a ulaştığı tahmin ediliyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffitsh’in savaşı durdurma ve koronavirüs salgınıyla mücadele etmek için birleşik bir ekip kurma yönündeki planının kabul edilmesi için Husi temsilcilerle yürüttüğü temaslara aşina olan kaynaklar, Özel Temsilcinin iki gün içerisinde milislerin uzlaşı sağlayacağına dair iyimser olduğunu kaydetti.
Kaynakların Şarku’l Avsat’a belirttiğine göre Griffiths, planı hususunda bir uzlaşıya ulaşmak amacıyla Husi temsilcilerle ve liderlerle neredeyse her gün temaslar yürütüyor.
Uluslararası temsilci ve Batı ülkelerinin önderliğinde sarf edilen çabalar, Yüksek Devrim Komitesi Başkanı Muhammed Ali el-Husi gibi Husi liderler tarafından hafife alınırken, Ali el-Husi, uluslararası uzmanlardan oluşan bir ekibin Ras İsa limanındaki yüzer petrol tankerine erişimine izin verilmesi yönünde ABD tarafından yapılan çağrılarla da alay etti. Yaklaşık 200 bin varil petrol taşıyan devasa tankerden oluşabilecek olası bir sızıntı, Kızıldeniz’de çevresel bir felakete yol açmakla ve Hudeyde limanındaki faaliyetleri durdurmakla tehdit ediyor.
Muhammed Ali el-Husi, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, ABD’nin çağrısının kendi çıkarlarından kaynaklandığını ve Yemen vatandaşları için bir çağrı olmadığını söyledi.
Öte yandan eski Yemen Dışişleri Bakanı ve Cumhurbaşkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin şu anki danışmanı Abdulmelik el-Mahlafi, Sana’da yaşananları, Husi grubun salgının yayılması hususundaki sessizliğini ve Griffiths’in önerilerini reddetmesini ‘bir suç eylemi’ olarak nitelendirdi.
Mahlafi, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “Sana’da yaşananlar, salgının yayılmasına neden olan bir suçtur. Husiler, ‘salgınla mücadele etmek, tutukluları serbest bırakmak, maaşları ödemek ve havalimanlarını açmak’ için Özel Temsilcinin ortaya koyduğu ateşkes ve işbirliği önerilerini reddetti” dedi.
Abdulmelik el-Mahlafi, “Husilerin savaş ve ölüm konusundaki ısrarı bir suçtur. Yemen halkı, Husiler tarafından kasıtlı soykırıma maruz kalıyor” ifadelerini kullandı.
Sana ve İb şehirleri sakinleri de uluslararası topluma ‘salgın dolayısıyla oluşan trajediden’ kendilerini kurtarma çağrısı yaparken, sağlık kaynakları ise milislerin kontrolü altındaki bölgelerde binlerce hastanın bulunduğunu ve geçen Nisan ayından bu yana yüzlerce vatandaşın öldüğünü açıkladı.
Sana’daki sağlık kaynakları, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, şehirdeki en büyük iki hastane olan ‘Sevra’ ve ‘Bilim ve Teknoloji’ hastanelerinin, salgın hususunda sıcak bir noktaya dönüştüğünü, 7 doktora virüs bulaştığını ve doktorların tedavi altına alındığını belirtti. Sevra Hastanesi’nden bir eczacı da bir özel hastanede laboratuvar yetkilisi olan Hatim Ebu Hatim’in de koronavirüs dolayısıyla hayatını kaybettiğini ifade etti.
Kaynaklara göre koronavirüs dolayısıyla ölenlerin sayısı Sana’da 400’e ulaştı. Ancak Husilerin gerçek ölü sayısını gizleme kararı aldığı aktarıldı.
Sana’nın 170 km güneyindeki İb vilayetinden tıbbi bir kaynak, vilayette kayıtlı vaka sayısının 60’ı aştığını ve 17 kişinin öldüğünü ifade etti. Vatandaşlar, tedavi için ‘ötenazi aşısının’ kullanıldığı söylentilerinin yayılması sonrasında milislerin koronavirüs tedavisi için tahsis ettiği hastaneye gitmeyi kabul etmiyor. İb’de 27 Mayıs’ta da 5 kişinin öldüğü aktarıldı.
Öte yandan Enformasyon Bakanı Muammer el-İryani, başkent Sana ve Husilerin kontrolü altındaki diğer bölgelerden ‘koronavirüsle enfekte olanların ve ölenlerin sayısına’ ilişkin yayınlanan bilgilerin, ‘Husi milislerin milyonlarca insanın hayatını tehlikeye atacak bir politika uyguladığı göz önüne alındığında’, salgının düzeyi ve tıbbi bakım eksikliği ortasında bir felaket göstergesi olduğunu vurguladı.
Yemen’de Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü (MSF) Direktörü Marc Chagall, resmi rakamların koronavirüsle enfekte olanların sayısını sadece 233 olarak gösterdiğini, ancak bu sayının buzdağının görünen kısmı olduğunu söyledi.
Chagall, “Sınır Tanımayan Doktorlar örgütü yönetiminde olan, Aden’deki tek koronavirüs tedavi merkezinde yüzde 30’luk bir ölüm oranına tanık olduk. Durum endişe vericidir. Bu insanlar zaten şiddetli semptomlar göstermelerine rağmen merkeze geç geliyorlar. Bu nedenle bazı vatandaşların, hastalık tespit edilmeden hayatlarını kaybettiğinden endişe ediyoruz” dedi.
Marc Chagall, “Şehirdeki mezar sayısının arttığını da gördük. Bu yüzden durumdan hızlı bir sonuç çıkarmak istemiyoruz. Ama rakamlar toplumlarda neler yaşanabileceğini gösteriyor” diyerek, tıbbi personel eksikliğinin Sınır Tanımayan Doktorlar üzerinde büyük bir baskı oluşturduğuna dikkati çekti.
“24 saat boyunca ellerinden gelenin en iyisini yapmalarına rağmen doktorlarımızın, insanların öldüğüne tanık olması oldukça zor bir durum” diyen Chagall, doktorların, bu yüksek ölüm oranıyla birlikte son derece stresli bir ortam olan kliniklerde oldukça zor koşullarla karşı karşıya kaldıklarını vurguladı.
Husiler’in barış görüşmelerinden kaçma bahanesi: Koronavirüs
Husiler’in barış görüşmelerinden kaçma bahanesi: Koronavirüs
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة