Filistinli yetkililer, Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın İsrail ile yapılan tüm anlaşmalardan ayrılma kararına rağmen Filistin Otoritesi’nin barış sürecini kurtaracak bir girişime açık kapı tuttuğunu aktardı.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye, Avrupa Parlamentosu üyeleriyle video konferans üzerinden gerçekleştirdiği toplantıda şu açıklamalarda bulundu:
“Ortadoğu Dörtlüsü liderliğindeki çok taraflı uluslararası gözetimde barış sürecini canlandırmayı amaçlayan her türlü ciddi girişime açık kapı bıraktık. Zirâ barış sürecinin başarısı; dürüst bir aracı, üzerinde anlaşılan net ilkeler, ciddi bir ortak ve belirli bir zaman çerçevesine bağlıdır. Nitekim İsrail, onunla imzalanan tüm anlaşmaları ihlal etmiş ve çiğnemiştir. Biz de artık bu anlaşmalara tek taraflı olarak uymaya devam edemeyiz.”
Filistin Otoritesi, İsrail'in Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planını uygulamasını engelleyebilecek bir tutum sergilemede destek toplamak amacıyla tüm ülkelerle yakın temas halinde. Zira bu plan, otoritenin geleceğini ve siyasi süreci bütünüyle tehdit ediyor.
Filistin Otoritesi’nin bu amaç uğruna ciddi şekilde çalıştığını söyleyen Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el-Maliki, “İlhakın ilan edileceği resmi tarih olan 1 Temmuz'a kadar zamanımız var” dedi.
Nitekim Otorite, kararlarını fiile dökmesi gerekeceği ancak çöküş olasılığını da taşıyan ilhak senaryosuyla yüzleşmekten kaçınmayı umuyor.
Filistin Otoritesi, Oslo Anlaşması ve eklerini uygularken İsrail ise Filistinlilerin hayatlarını her yönüyle kontrol ediyor.
Çarşamba günü bir toplantı düzenleyen Filistin Kurtuluş Örgütü Yürütme Kurulu; Filistin Ulusal Konseyinin ve FKÖ merkez konseyleri ile yürütme kurulu kararlarına geri dönerek İsrail Devleti ve ABD ile yapılan tüm anlaşma ve mutabakatların feshini doğruladı. Aynı zamanda iki ülke arasındaki ilişkiye dayanarak İsrail ile ilişkilerin yeniden kurulmasıyla ilgili kararların uygulanması konusunda uygun mekanizmaların belirlendiğini teyit etti. Bu minvalde tüm siyasi, idari, güvenlik ve ekonomik düzeylerdeki bağlantının koparılması ve 1967 Birleşmiş Milletler (BM) kararına uygun olarak, Filistin Devleti egemenliğini işgal altındaki Filistin toprakları üzerinde somutlaştırmak için pratik adımlar atmaya başlanması gerektiği vurgulandı.
Aynı zamanda BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri de dahil olmak üzere Ortadoğu Dörtlüsü gözetiminde tam yetkilerle barış için uluslararası bir konferans çağrısında bulundu. Otorite, şimdiye kadar İsrail ile güvenlik koordinasyonunu askıya almış ancak İsrail’in tanınmasını geri çekme, otoriteyi devlete çevirme, sivil koordinasyonu durdurma, ekonomik sorunlarla nasıl başa çıkılacağı ve diğer yasal konuları ele almamıştı.
Otorite, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nden (UCM) Filistin Devlet Başkanı Abbas'ın İsrail ile anlaşmaların sona ermesi yönündeki açıklamalarına ilişkin açıklama ve ek bilgi talebinde bulundu. Bu talep, Filistin topraklarında İsrail ve Hamas'a atfedilen ‘savaş suçları’ hakkında bir soruşturma dosyasının açılması öncesinde geldi. UCM hakimleri, İsrail'in tepkisinin Filistin Otoritesi’nin bir ‘devleti’ temsil etmediğini kanıtlayan Oslo Anlaşmaları’na dayandırılıyor olması ışığında, anlaşmaların kaderini açıklığa kavuşturmaya çalışıyor. Bu nedenle İsrail, UCM’nin kuruluşunu teşkil eden ve tüm bu prosedürleri geçersiz kılan Roma Antlaşması'na üye olamıyor.
Filistin’in tepkisi ise anlaşmaların sona ermesi teyit edilirse İsrail'i başka bir pozisyon oluşturmaya, diğer yandan UCM Başsavcısı Fatou Bensouda'yı Oslo anlaşmalarına dayanan iddialarını değiştirmeye zorlayacak.
İsrail, 2019’da Başsavcı Avichai Mandelblit aracılığıyla UCM’ye bir mektup göndermiş ve şu başlıklara değinmişti:
“İsrailliler ile Filistinliler arasındaki mevcut anlaşmalar, adli ve fiili vaziyeti açıklığa kavuşturuyor. Filistinliler, İsrail'in güvenlik ve idari kontrolüne tabi olan C bölgesinde ceza yargısı yetkisine sahip değildir. Aynı şey Kudüs ve İsrail vatandaşları konusunda da geçerli. Dolayısıyla, Filistinlilerin böyle bir yetkiyi benimseme hakları yok. Yargının temel ilkesi budur: Bir kişi veya kuruluş, sahip olmadığı bir şeyi başka bir cihete devretme hakkına sahip değildir. Bu nedenle, iki taraf arasında imzalanan anlaşmalara göre Filistinlilerin İsrail vatandaşları hakkındaki cezai muhakeme haklarını UCM’ye devredeceği konusundaki haksız iddia ortadan kaldırılmalıdır.”
Filistin Dışişleri Bakanlığı BM Dairesi Müdürü Ömer Avadallah; FKÖ ve Filistin Devleti’nin İsrail ve ABD hükümetleri ile yapılan tüm anlaşmaların feshini açıklamalarının ardından Filistin'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kanuni yetkisinin değişmeyeceğini bildirdi. Avadallah açıklamasında şunları söyledi:
“Mahkeme, Filistin'deki suçlar hakkında uzman taraf olması nedeniyle sorumluluklarını üstlenecek. Açıklama, Doğu Kudüs'ü başkent alan 1967 sınırlarındaki Filistin'in yerini ve 2012’de BM’de elde ettiği üye olmayan gözlemci devlet statüsünü etkilemeyecek.”
Avadallah, 1969 Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi (VAHS) uyarınca, uluslararası tüzel kişilerin anlaşmaları feshetme veya buna göre muamele etmeyi sona erdirme hakkına sahip olduğunu vurguladı. Aynı zamanda mahkeme prosedürlerine dayanarak Filistinlilerin mahkemenin talebine en geç 10 Haziran'da yanıt vereceğine, Devlet Başkanı’nın konuşmasında belirtilenleri temel alacağına ve destekleyeceğine dikkat çekti.
Filistin Otoritesi, ilhakı durdurma yolundaki girişim için kapıyı açık tutuyor
https://turkish.aawsat.com/home/article/2307681/filistin-otoritesi-ilhak%C4%B1-durdurma-yolundaki-giri%C5%9Fim-i%C3%A7in-kap%C4%B1y%C4%B1-a%C3%A7%C4%B1k-tutuyor
Filistin Otoritesi, ilhakı durdurma yolundaki girişim için kapıyı açık tutuyor
Filistin Otoritesi, ilhakı durdurma yolundaki girişim için kapıyı açık tutuyor
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة