Moskova ve Ankara, Libya’daki kartlarını yeniden dağıtıyor

Moskova ve Ankara, Libya’daki kartlarını yeniden dağıtıyor
TT

Moskova ve Ankara, Libya’daki kartlarını yeniden dağıtıyor

Moskova ve Ankara, Libya’daki kartlarını yeniden dağıtıyor

Libya Ulusal Ordusu (LUO) komutanı Mareşal Halife Hafter’in Trablus’a saldırısı, bazı aksaklıkların yaşanması ve kendisini destekleyen Rus paralı askerlerin başkentin güney cephelerinden geri çekilmesi sonrasında Hafter’i tehdit altında soktu. Gelişme, Washington’un geçen salı günü Moskova’yı, Hafter güçlerinin ‘Birleşmiş Milletler (BM) tarafından tanınan ve Türk askeri desteği sayesinde bazı alan zaferleri elde eden Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) karargahı’ Trablus’a saldırısını desteklemek için savaş uçağı göndermekle suçlaması sonrasında yaşandı. Durum önemli bir soruyu da gündeme getirdi; Rusya ve Türkiye Libya’daki kartlarını Muammer Kaddafi rejiminin 2011 yılında devrilmesinden bu yana var olan kaos ortasında yeniden mi dağıttı?
UMH güçlerinin Trablus’un güneybatısında yer alan stratejik el-Vatiyye üssünü kontrol altına alması sonrasında Hafter yanlısı oluşumlara, Türk desteği sayesinde hava sahasını kontrol eden Trablus bölgesinden geri çekilmeleri için 72 saat mühlet verildi. UMH güçlerinin zeminde kaydettiği son gelişmeler çerçevesinde gözlemciler, Moskova ve Ankara’nın Libya topraklarında doğrudan çatışmayı önlemek amacıyla örtülü bir anlaşma sağladıklarını belirtti.
Bu bağlamda Hollanda merkezli Clingendael Enstitüsü Uzmanı Celal Harşavi, Kremlin’e yakın olduğu bilinen ‘Wagner’ grubunun paralı askerleri geri çekmesinin, geçen pazar ve salı günleri Moskova ve Ankara arasındaki bir koordinasyonla gerçekleştiğini ifade etti. Askeri kaynaklara göre savaşçılar, bilinmeyen uçaklarla ülkenin merkezindeki el-Cufra üssüne transfer edildi.
Öte yandan Alman Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü’nden başka bir araştırmacı olan Wolfram Lacher, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, Rus savaş uçaklarının ‘UMH güçlerinin Trablus sınırları dışında ilerlemesini engellemek amacıyla’ konuşlandığını söyledi. Lacher, “Rus paralı askerlerin geri çekilmesi sırasında Türkiye’ye ait insansız hava araçlarının faaliyetlerini durdurması, bir Rus- Türk anlaşmasına işaret ediyor” diyerek, her iki ülkenin de Libya’daki nüfuz alanlarını belirlemeye çalıştığını, ancak ABD ve Fransa gibi diğer dış güçlerin tepkilerinin de beklenmesi gerektiğini vurguladı. Bu ülkelerin Libya’da Rus- Türk anlayışını engellemeye çalışabileceğini söyleyen Lacher, “Çünkü bu, kendilerinin marjinalleşmesine yol açacak ve Rusya ile Türkiye’ye Avrupa’ya yakın bir ülkede uzun vadede bir etki sağlayacaktır” dedi.
Wolfram Lacher, “Paralı askerlerin geri çekilmesiyle birlikte Rusya, Trablus’a saldırısını sonlandırdı. Ancak Rus desteği Hafter’in geleneksel bölgelerde ayakta kalması açısından hayati bir önem taşıyor” ifadelerini kullandı. Celal Harşavi ise saldırının başarısızlığının, ‘Kremlin’in Ankara ile köprüleri kalıcı olarak yıkmadan doğuda yer alan Sirenayka vilayetindeki siyasi nüfuzunu artırma fırsatını temsil ettiğine’ dikkati çekti.
Diğer taraftan Atlantik Konseyi kuruluşunda araştırmacı  (Emadeddin Badi) İmad Badi, Rusya’nın Hafter’e desteğini artıracağını söylerken, “Çünkü şu an yüzünü korumak için her türlü dış desteğe ihtiyacı var” dedi. Ancak durum, Afrika’daki askeri kuvvetler (AFRICOM) komutanının salı günü, Moskova’nın ‘dengeyi Libya’da lehine çevirmeye çalıştığını’ söyleyen ABD’nin ise endişelenmesine neden olacak.
Harşavi, “Moskova, Libya’da 2015 yılından bu yana Suriye’de yol açtığı gibi uzun ve maliyetli bir savaşa dahil olmak istemiyor” derken, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian ise geçen çarşamba günü Libya’nın ‘Suriyelileşmesine’ dair endişelerini dile getirdi.
Geçen Nisan ayında Hafter, tüm ülkeyi kapsayacak şekilde yetkilerinin genişletildiğini duyurdu. Bununla birlikte bu duyuru, kağıt üzerinde bir mürekkep olarak kaldı, ancak iç diyalog umutlarını canlandırdı.
Gözlemcilere göre Ruslar, Tobruk merkezli Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih tarafından temsil edilen Libya’nın doğusundaki bir başka etkili isim üzerinde bahis oynuyor. Zira geçen salı günü Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Salih ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre görüşme sırasında Lavrov, krizin askeri bir çözümünün bulunmadığını ifade ederek, ‘BM himayesinde ve Libyalı tarafların katılımıyla siyasi süreci sürdürmenin önemine’ dikkati çekti.
Sosyal medyada yayınlanan bir videoya göre Salih, söz konusu Rus talebinden memnun görünüyor. Ülkenin doğusundaki kabile büyüklerine de diyaloğu sürdürmek için ‘Rus dostların’ önerileri hakkında bilgi verdi.



Azerbaycan'da doğrudan Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Bakü'de bir araya geldi. (AP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Bakü'de bir araya geldi. (AP)
TT

Azerbaycan'da doğrudan Suriye-İsrail görüşmesi

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Bakü'de bir araya geldi. (AP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile Bakü'de bir araya geldi. (AP)

Suriyeli bir yetkili, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Azerbaycan'ın başkenti Bakü'ye yaptığı ziyaret çerçevesinde İsrailli bir yetkiliyle görüştü. Şam'dan bilgi sahibi bir kaynağa göre, Esed rejiminin devrilmesinin ardından İsrail güçlerinin Suriye'nin güneyine girmesi konusunun ele alındığı görüşmeye eş-Şera katılmadı.

Şam'daki diplomatik bir kaynak dün, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'nın Azerbaycan ziyareti çerçevesinde Bakü'de Suriyeli bir yetkili ile İsrailli bir yetkili arasında doğrudan bir görüşme gerçekleştiğini bildirdi.

Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre eş-Şera, Bakü'ye resmi bir ziyarette bulunarak Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü. Azerbaycan, Suriye'ye Türkiye üzerinden gaz ihraç etmeye başlayacağını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre isminin açıklanmaması kaydıyla konuşan bilgi sahibi bir kaynak yaptığı açıklamada, Suriyeli bir yetkili ile ismi açıklanmayan İsrailli bir yetkili arasındaki görüşmeyi doğruladı, ancak Suriye Cumhurbaşkanı'nın bu görüşmeye katılmadığını söyledi.

Diplomatik kaynağa göre, görüşmelerde Suriye'deki yeni İsrail varlığı ele alındı. Bu, İsrail güçlerinin yedi aydan uzun bir süre önce Beşşar Esad rejiminin devrilmesinden bu yana Suriye'nin güneyine sızdığı bölgeleri kapsıyor.

Şam resmi olarak doğrudan görüşmeler yapıldığını duyurmasa da, Tel Aviv'in geçen yılın sonunda Beşşar Esed rejiminin devrilmesinin ardından Suriye'nin askeri cephaneliğine yüzlerce saldırı düzenlemesi ve ülkenin güneyine girmesinin ardından artan gerilimi kontrol altına almayı amaçladığını söylediği İsrail ile dolaylı görüşmeler yapıldığını kabul etti.

Şam, İsrail ile dolaylı müzakerelerin hedefini, çatışmaların durdurulması ve iki taraf arasındaki askerden arındırılmış bölgenin bir Birleşmiş Milletler (BM) gücü tarafından denetlenmesi açısından 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması'na geri dönülmesine bağlıyor.

Bu ayın başlarında Suriye, anlaşmaya geri dönülmesi için Washington ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Suriye devlet televizyonunun resmi bir kaynaktan aktardığına göre İsrail, Dışişleri Bakanı Gideon Saar tarafından yapılan açıklamalarda hem Suriye hem de Lübnan ile ilişkileri normalleştirmeye ilgi duyduğunu ifade etti. Ancak Şam, İsrail ile bir barış anlaşması imzalanması yönündeki açıklamaları ‘erken’ olarak nitelendirdi.

Geçtiğimiz pazartesi günü Lübnan'ı ziyaret eden ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, ‘Suriye ile İsrail arasında diyaloğun başladığını’ ifade etti.

Eş-Şera mayıs ayında Riyad'a yaptığı ziyaret sırasında ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmüştü. Trump o dönemde eş-Şera'nın normalleşmeye açık olduğunu söylemiş ve gazetecilere eş-Şera'nın istikrar sağlandığında İbrahim Anlaşması'na katılmaya açık olduğunu belirtmişti.

Eş-Şera iktidara geldiğinden bu yana Suriye'nin komşularıyla bir gerginlik ya da çatışma istemediğini vurgulamış ve daha sonra uluslararası topluma İsrail'e saldırılarını durdurması için baskı yapması çağrısında bulunmuştu, zira iki taraf 1948'den bu yana resmi olarak savaş halinde.