American Airlines ve EasyJet, çalışanların yüzde 30’unu işten çıkarıyor

American Airlines ve EasyJet, çalışanların yüzde 30’unu işten çıkarıyor
TT

American Airlines ve EasyJet, çalışanların yüzde 30’unu işten çıkarıyor

American Airlines ve EasyJet, çalışanların yüzde 30’unu işten çıkarıyor

Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) küresel havacılık sektörünü etkilemesiyle, aralarından American Airlines ve EasyJet’in de bulunduğu firmalar çalışanlarının yüzde 30’unu işten çıkarmaya hazırlanıyor. En son İskandinavya Havayolları’nın ise üç ay boyunca büyük zarar verdiği ortaya çıktı.
Yapılan bir açıklama American Airlines grubunun, salgının yol açtığı küresel hava yolculuğu talep eksikliğine uyum sağlamak için yönetim ve destek personelinin yüzde 30'unu işten çıkaracağı kaydedildi.
American Airlines çalışanlarının işten çıkarıldıktan sonra ABD yasaları gereği 30 Eylül tarihine kadar maaş bordrosunda kalmaları gerekiyor. Rakip firma United Airlines ise yönetim ve idari işlerde çalışan yaklaşık yüzde 30’luk bir kesimin işten çıkarılacağını açıkladı.
American Airlines İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Elise Eberwein konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Daha sınırlı rotalarla ve daha az sayıda uçuşla görece daha küçük bir havayolu şirketi olacağız” ifadelerinde bulundu.
Eberwein açıklamasında, 100 bini aşkın çalışanı olan şirketin, zorunlu işten çıkarmalar yerine gönüllü seçenekler sunmayı tercih ettiğini bildirdi. İngiltere’nin düşük maliyetli şirketlerinden biri olan EasyJet ise, filo büyüklüğünün 2021 yılının sonuna dek en düşük seviyede tutmayı planladıklarını aktardı. Şirket tarafından yapılan açıklamada, yeni tip koronavirüs sebebiyle 2023 yılına kadar piyasa taleplerinin normal seviyeye ulaşamayacağını öngördükleri bildirildi. EasyJet Üst Yönetcisi (CEO)  Johan Lundgren, “ İnsanların  hayatını etkileyecek son derece zor kararlar vermek durumundayız. Uzun vadede  mümkün olduğunda daha fazla istihdamı korumaya çalışacağız” ifadelerini  kullandı.
Şirket, ortaya çıkan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi nedeniyle dünyada havacılık sektörünün karşılaştığı zorluklar ışığında çalışanlarının yaklaşık yüzde 30'unun işten çıkarılmasıyla ilgili istişarelere başlamayı planladığını vurguladı.
Şarku’l Avsat’ın Bloomberg’den aktardığı habere göre, EasyJet, salgın nedeniyle havacılık sektörünü çevreleyen belirsizliğin ışığında, cari yıl boyunca performansıyla ilgili herhangi bir finansal tahmin açıklayamadı.
Şirket ise bu yılın son çeyreğinde operasyonun, geçtiğimiz yılın aynı döneminde operasyon hacminin yaklaşık yüzde 30'u olmasını beklediğini belirtti.
EasyJet geçtiğimiz hafta İngiltere ve Fransa'daki  iç hatlarında uçuşa başlamayı hedefleyerek Haziran ayı ortasında uçuşlarına devam edeceğini duyurdu. Şirketin önümüzdeki haftalarda daha fazla hattın çalışacağını açıklaması bekleniyor.
EasyJet, müşterilerin ve çalışanların güvenliğini sağlamaya yönelik tüm yolcuların, işçilerin ve uçak mürettebat personelinin uçuş boyunca maske takmasını gerektiren  bir dizi önlem ortaya koydu.
İskandinav Hava Yolları dün,  geçtiğimiz yıla göre bu yılın ikinci çeyreğinde zarar ettiğini açıklayarak virüs salgınının etkilerine atıfta bulundu.
Şirket geçtiğimiz Şubat ayından Nisan ayına kadar 385 milyon dolar zarar ederken, bir hafta boyunca pilotla tarafından düzenlenen greve de tanıklık etti.
Gelirler, geçtiğimiz yılın y ikinci çeyreğine oranla yaklaşık yarı yarıya azalarak 5,3 milyar krona ulaştı.
Diğer yandan şirketin CEO'su Rickard Gustafson, seyahat ve karantina yasağının yılın bu çeyreğinde gereklilik dışında seyahat etmeme önerisinin işlerinin  temel maddesini ortadan kaldırarak filolarının Mart ayının ortasından bu yana neredeyse tamamen durdurulmasına sebep olduğunu ifade etti. Gustafson açıklamasında geçtiğimiz yıla göre bu ay ki yolcu sayısında yüzde 96 oranında azalma yaşandığına dikkati çekti. Hava trafiğinin canlanmasıyla ilgili olarak Gustafson, 'Muhtemelen 2022 yılına kadar salgını öncesinde tanık olduğumuz şeyle tutarlı bir talep görmeyeceğiz' dedi.
İskandinav Havayolları önceki gün yaptığı açıklamada, seyahat kısıtlamalarının hafifletilmesi ışığında Haziran ayında İskandinavya, Avrupa, New York ve Şikago'daki birçok noktaya seferlerine devam edeceğini duyurdu.



İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
TT

İsrail Savunma Bakanı: Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğiz

Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)
Filistinliler, İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının ardından kalan yıkımın ortasında yürüyor (AP)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, bugün salı günü yaptığı açıklamada, İsrail’in “Gazze Şeridi’nden asla çekilmeyeceğini” söyledi. Katz, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesi kapsamında boşaltılan yerleşimlerin yerine, Gazze’nin kuzeyinde yeni askerî-tarımsal noktalar kurulacağını belirtti.

İsrail basınının aktardığına göre Katz, Beyt El’de düzenlenen bir törende yaptığı konuşmada, “Bunu doğru şekilde ve doğru zamanda yapacağız. Bazıları itiraz edebilir, ancak ipleri elinde tutan biziz” ifadelerini kullandı.

sdcds
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

Katz’ın açıklamaları, Hamas ile varılan ateşkesin ardından İsrail’in Gazze’ye yönelik uzun vadeli planları hakkında artan spekülasyonların ortasında geldi. Açıklamalar, ABD Başkanı Donald Trump’ın kısa süre önce bu konudaki bir soruya yanıt verirken İsrail’in Batı Şeria’yı ilhak etme ihtimalini dışlamasıyla da aynı döneme denk geldi.

Bu konuya atıfta bulunan Katz, “Bu hükümet bir yerleşim hükümetidir. Egemenliği uygulamak mümkün olursa, bunu uygularız. Şu anda fiili bir egemenlik aşamasındayız. 7 Ekim’deki korkunç felaketin ardından İsrail’in ortaya koyduğu tutum ve güç sayesinde, uzun zamandır görmediğimiz fırsatlar önümüzde duruyor” dedi.

Katz’ın ardından konuşan Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, son yıllarda Batı Şeria’da yürütülen “geniş çaplı yerleşim kampanyasıyla” övündü.


ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
TT

ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı şüphesiyle bir tekneye düzenlediği saldırıda bir kişi öldü

Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)
Pasifik Okyanusu'nda bir tekneyi hedef alan ABD güçlerine ait bir videodan (Arşiv- Reuters)

ABD ordusu dün, Doğu Pasifik'te uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığı bilinen rotada seyreden bir teknede şüpheli bir uyuşturucu kaçakçısını öldürdüğünü açıkladı.

Latin Amerika'daki Washington askeri operasyonlarını denetleyen ABD Güney Komutanlığı, X'te yayınlanan açıklamada, "Birleşik Müşterek Görev Gücü Güney Mızrağı, uluslararası sularda belirlenmiş terör örgütleri tarafından işletilen gemiye karşı ölümcül bir saldırı düzenledi" dedi. Açıklamada, hiçbir ABD askeri personelinin yaralanmadığı da belirtildi. Güney Komutanlığı, teknenin gerçekten uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili olduğuna dair kanıt sunmadı.

Güney Komutanlığı tarafından yayınlanan videoda, teknenin bir tarafına su püskürtüldüğü görülüyor. İkinci bir püskürtmenin ardından, teknenin arka kısmı alev alıyor, etrafı daha fazla su püskürtmesiyle çevrili ve alevler şiddetleniyor. Videonun son saniyesinde, teknenin yanında büyük bir alev topuyla sürüklendiği görülüyor.

Daha önceki ABD saldırılarında teknelere yönelik patlamaları gösteren videolarda, gemilerde ani patlamalar görülmüş ve bu da füze kullanımına işaret etmişti. Bazı kayıtlarda ise füze benzeri cisimlerin teknelere doğru düştüğü açıkça görülmüştü.

Trump yönetimi, saldırıların ABD'ye uyuşturucu akışını durdurmayı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro üzerindeki baskıyı artırmayı amaçladığını belirtmişti.


Pentagon: Çin, fırlatma rampalarında yaklaşık 100 kıtalararası balistik füze yüklemiş olabilir

ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
TT

Pentagon: Çin, fırlatma rampalarında yaklaşık 100 kıtalararası balistik füze yüklemiş olabilir

ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)
ABD Savunma Bakanlığı (Reuters)

Çin'in büyük askeri emellerini vurgulayan bir Pentagon rapor taslağında, Pekin'in muhtemelen en yeni üç fırlatma üssüne 100'den fazla kıtalararası balistik füze yüklediği ve silah kontrolü görüşmelerine girmeye yanaşmadığı belirtildi.

Çin, nükleer silahlarını modernize ediyor ve menzilini diğer tüm nükleer güçlerden daha hızlı bir şekilde genişletiyor. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Pekin, askeri yığılmasıyla ilgili haberleri "itibarını zedelemek ve uluslararası toplumu kasıtlı olarak yanıltmak" girişimleri olarak nitelendirerek reddetti.

Geçtiğimiz ay ABD Başkanı Donald Trump, Çin ve Rusya ile nükleer silahsızlanma planı üzerinde çalışıyor olabileceğini söylemişti. Ancak Reuters'in gördüğü bir Pentagon raporu taslağı, Pekin'in böyle bir planla ilgilenmediğini gösteriyor.

Raporda, "Pekin'in bu tür adımlar atmaya veya kapsamlı silah kontrolü görüşmelerine katılmaya yönelik bir istekliliğini hala göremiyoruz" ifadesi yer aldı.

Raporda ayrıca, Çin'in Moğolistan sınırına yakın füze depolama tesislerinde 100'den fazla DF-31 katı yakıtlı kıtalararası balistik füze konuşlandırmış olabileceği ve bunun da inşa ettiği bir dizi füze depolama tesisinin en yenisi olduğu belirtildi.

Pentagon daha önce bu bölgeleri belirlemişti, ancak oraya konuşlandırılan füze sayısını belirtmemişti. Pentagon taslak rapor hakkında yorum yapmayı reddetti ve Washington'daki Çin Büyükelçiliği henüz yorum talebine yanıt vermedi. Taslak Pentagon raporunda bu füzeler için potansiyel hedefler belirlenmedi. ABD yetkilileri, raporun yasa koyuculara sunulmadan önce revize edilebileceğini ifade etti.

Raporda, Çin'in nükleer savaş başlığı stokunun 2024 yılında yaklaşık 600 civarında kaldığı ve bunun "önceki yıllara kıyasla daha yavaş bir üretim oranını" yansıttığı belirtildi.

Ancak raporda Çin'in nükleer genişlemesinin devam ettiği ve 2030 yılına kadar 1000'den fazla nükleer savaş başlığına sahip olma yolunda ilerlediği belirtildi.

Çin, "kendini savunma amaçlı nükleer strateji" ve "ilk kullanan taraf olmama" politikasına bağlı olduğunu söylüyor.

Trump, Amerika Birleşik Devletleri'nin nükleer silah testlerine yeniden başlamasını istediğini dile getirdi, ancak bunun nasıl uygulanacağı belirsizliğini koruyor.

ABD eski Başkanı Joe Biden ve Trump, ilk dönemlerinde Çin ve Rusya'yı Yeni START anlaşmasının yerine üçlü stratejik nükleer silah azaltma anlaşması getirmek için müzakerelere dahil etmeye çalışmışlardı.

Pentagon raporunda Çin'in askeri yığılması detaylı bir şekilde ele alınarak, "Pekin'in 2027 yılının sonuna kadar Tayvan'da savaşabilecek ve kazanabilecek durumda olacağı" belirtildi.

Tayvan'ı, demokratik olarak yönetilen bir ada olarak kendi topraklarının bir parçası olarak gören Çin, adayı "yeniden birleştirmek" için güç kullanma fikrinden hiçbir zaman vazgeçmedi.

Pentagon raporu, ABD ve Rusya arasında kalan son nükleer silah kontrol anlaşması olan ve her iki tarafı da 700 fırlatma platformunda en fazla bin 550 konuşlandırılmış nükleer savaş başlığıyla sınırlayan 2010 Yeni START Antlaşması'nın sona ermesinden iki aydan kısa bir süre önce geldi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Joe Biden, Şubat 2021'de anlaşmayı beş yıl daha uzattı, ancak anlaşma, daha fazla resmi uzatmayı engelleyen çeşitli hükümler içeriyor. Birçok uzman, anlaşmanın sona ermesinin üç yönlü bir nükleer silahlanma yarışını tetikleyebileceğinden endişe ediyor.

Silah Kontrol Birliği'nin genel müdürü Darrell Kimball şunları söyledi: "Daha fazla nükleer silah ve diplomasi eksikliği hiçbir tarafı daha güvenli hale getirmeyecektir; ne Çin'i, ne Rusya'yı, ne de Amerika Birleşik Devletleri'ni."