Çin, uyarılara rağmen Ulusal Güvenlik Yasası’nı kabul etti

Ulusal Güvenlik Yasası kabulünün ardından parlamentoda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)
Ulusal Güvenlik Yasası kabulünün ardından parlamentoda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)
TT

Çin, uyarılara rağmen Ulusal Güvenlik Yasası’nı kabul etti

Ulusal Güvenlik Yasası kabulünün ardından parlamentoda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)
Ulusal Güvenlik Yasası kabulünün ardından parlamentoda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping (AFP)

Çin’de yasama organı olan Ulusal Halk Kongresi, tüm uyarılara rağmen, Hong Kong Özel İdari Bölgesi’nde uygulanacak olan Ulusal Güvenlik Yasası’nı dün Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in huzurunda kabul etti. Uyarılardan en öne çıkanı ise ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun Hong Kong'un artık “Çin'den artık bağımsız olmadığını” kabul etme kararıydı.
Yasanın kabulünün ardından Çin, Hong Kong hükümetinden Çinli liderler tarafından onaylanan önlemleri uygulamasını isteyecek. Aktivistler ise, yasanın uygulanması ile sivil özgürlüklerin baltalanacağını, siyasi faaliyetlerin ve gösterilerin bastırılacağını, sahte siyasi suçlarla gerekçelendirilen tutuklamaların artacağını ve Çin güvenlik birimlerinin dizginlerinin serbest bırakılacağını düşünüyor. Yasanın yürürlüğe girmesi aynı zamanda Hong Kong’un ticaret yapılacak en iyi yerlerden biri olma unvanını zedeliyor; nitekim Hong Kong pazarlarına yatırılan sermayenin büyük bir kısmından çıkmak ve yabancı yatırımları çekme yeteneğini azaltmakla tehdit ediyor.
Analistler aynı zamanda yasanın kabulü ile beraber Çin'in Hong Kong üzerinde siyasi, toplumsal ve ekonomik düzeyde daha fazla kontrol sahibi olacağını, bunun da ABD Devlet Başkanı’nın atacağı adımlara zemin hazırlayacağını öngörüyor. Sivil özgürlükleri bastırmada parmağı olan kişi ve kurumlara yaptırım uygulanması, özel ticaret düzenlemelerinin kaldırılması, Çin'den gelen mallara uygulandığı gibi Hong Kong'dan yapılan ihracata da ticari kısıtlamaların getirilmesinin bu adımlardan bazıları olacağı düşünülüyor.
Çin Başbakanı Li Kıçiang, dün, Çin ve ABD'nin birbirlerinin temel çıkarlarına saygı duymaları ve anlaşmazlıkları çözmeye odaklanmaları gerektiğini söyledi. Parlamento yıllık oturumu sonrasında yaptığı yıllık basın açıklamasında, “Her iki ülkenin de birbirine ve temel çıkarlarına saygı duyması, ilişkilerini eşitlik temelinde geliştirmesi, büyük endişe kaynakları ile mücadele etmesi ve işbirliğine bağlı kalması gerektiğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.
ABD'nin en büyük ticaret ortağı olan Hong Kong, 2018 değerlendirmesinde 21. sırada yer almaktadır. ABD'nin arasında 31,1 milyar dolarlık ticaret fazlası bulunduğu Hong Kong, Amerikalı 300 ve uluslararası 434 şirkete ev sahipliği yapıyor.
Trump yönetimi, Çarşamba sabahı Kongre’ye Hong Kong’un Çin’den bağımsız olmadığını bildirdi. Dolayısıyla Kongre, Hong Kong'un tercihli ekonomik ve ticari muamele alıp almayacağına karar vermede belirleyici bir adım atmak için değerlendirmelerde bulunuyor. Dışişleri Bakanı Mike Pompeo Çarşamba akşamı yaptığı açıklamada şöyle söyledi:
“Sahadaki vaziyete bakılacak olursa, aklıselim hiç kimse bugün Hong Kong’un hatrısayılır derecede Çin’den bağımsız olduğunu söyleyemez. Bu karar beni sevindirmiyor, ancak sağlıklı bir karar vermek için gerçekleri kabul etmek gerekiyor. Nitekim ABD, özgür ve müreffeh bir Hong Kong'un despot Çin’e örnek olacağını umuyordu. Şimdi ise Çin'in Hong Kong için bir model teşkil ettiği görülüyor.”
Pompeo’nun bu tarihi kararı üzerine, Washington ile Pekin arasındaki koronavirüsün hakkındaki karşılıklı suçlamalar nedeniyle zaten gerilmiş olan ABD-Çin ilişkileri daha da gergin bir hale gelebilir.
Obama yönetiminde Doğu Asya ve Pasifik işlerinden sorumlu eski devlet sekreter yardımcısı Michael Fuchs, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Bu kararın ciddi sonuçları olacak” ifadelerinde bulundu. Şuan asıl sorunun ABD'nin Hong Kong’a yaptırım uygulayıp uygulamayacağı veya bazı ticari düzenlemeleri iptal edip etmeyeceği olduğunu söyleyen Fuchs, bu minvalde ABD-Çin ilişkilerinin, Hong Kong'un ve küresel ekonomik sistemin geleceğinin belirleneceğini vurguladı.
Öncesinde İngiliz sömürgesi altında olan Hong Kong, ‘tek devlet, iki sistem’ ilkesinin sürdürülmesi koşuluyla, 1997’de yarı özerk bölge olarak Çin’e devredilmişti.
Beyaz Saray yetkilileri de dün kabul edilen Ulusal Güvenlik Yasası’nın, Trump'ın geçen yıl imzaladığı Hong Kong İnsan Hakları ve Demokrasi Yasası uyarınca ABD yaptırımlarına yol açabileceğini söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı'na bağlı Doğu Asya ve Pasifik İşleri Bürosu Müsteşar Yardımcısı David Stilwell, Çarşamba akşamı video konferans aracılığıyla gazetecilere verdiği demeçte, Çin'in despot davranışlarından ve Hong Kong’un kendisine devredildiği sırada 1997’de İngiltere ile arasında imzalanan ortak bildirgeye saygısız ettiğinden bahsetti. Washington’un bu konuda Çin’e yönelik düşündüğü seçeneklere değinmeyen Stilwell, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“ABD hükümetinin Çin'in davranışını değiştirme yolunda atacağı adımları Başkan Trump belirleyecek. Hong Kong İnsan Hakları ve Demokrasi Yasası uyarınca tanımlandığı gibi, Çinli üst düzey yetkililere vize verilmesi konusunda yaptırımlar alınabilir. Hem ekonomik yaptırımlar hem de yapabileceğimiz başka şeylerin olacağı kesin. Zirâ Çin Halk Cumhuriyeti’nin üst düzey yetkililerin vizeleri yaptırımları açısından acı çekmesi gerekiyor. Ancak çok dikkatli davranacağız; aktivistleri dayanmaya teşvik edeceğiz. Hong Kong'da faaliyet gösteren ABD şirketleri cezalandırılmayacak.
Çin, Washington Hong Kong hakkında önlem aldığı taktirde ABD'ye misilleme yapacağı uyarısını tekrarladı. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian, Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Pekin’in söz konusu yasa ile ilgili kararlarının tamamen Çin’in iç meselesi olduğunu, herhangi bir dış müdahaleyi kabul etmediklerini söyledi. Aynı zamanda “Hong Kong ile ilgili yabancı müdahale olduğu taktirde gereken önlemleri alacağız. Çin, çıkarlarına zarar vermeye kararlı olanlara gereken yanıtı verecektir” dedi.
Konunun ABD ile Çin arasında ilk aşaması beş ay önce imzalanan ticaret anlaşmasına nasıl etki edeceği henüz belli değil.
CFR çatışma riskine karşı uyardı
Washington merkezli bir düşünce kuruluşu olan Dış İlişkiler Konseyi (CFR), geçtiğimiz hafta ABD ile Çin arasında Güney Çin Denizi'nde askeri çatışma riski hakkında bir rapor yayınlamış; özellikle de ticaretteki anlaşmazlıklar ve koronavirüs salgını konusundaki suçlamalar dolayısıyla ilişkiler bozulmaya devam ettiği taktirde önümüzdeki 18 ay boyunca gerilimlerin önemli ölçüde artacağı olasılığına değinmişti.



Trump, Venezuelalı uyuşturucu kaçakçılarını "çok yakında" karadan hedef almaya başlayacağını söyledi

Başkan Donald Trump, Şükran Günü'nde Mar-a-Lago tatil beldesinden orduya video bağlantısıyla konuşurken bir fotoğraf tutuyor (AP)
Başkan Donald Trump, Şükran Günü'nde Mar-a-Lago tatil beldesinden orduya video bağlantısıyla konuşurken bir fotoğraf tutuyor (AP)
TT

Trump, Venezuelalı uyuşturucu kaçakçılarını "çok yakında" karadan hedef almaya başlayacağını söyledi

Başkan Donald Trump, Şükran Günü'nde Mar-a-Lago tatil beldesinden orduya video bağlantısıyla konuşurken bir fotoğraf tutuyor (AP)
Başkan Donald Trump, Şükran Günü'nde Mar-a-Lago tatil beldesinden orduya video bağlantısıyla konuşurken bir fotoğraf tutuyor (AP)

ABD Başkanı Donald Trump, Washington ile Karakas arasındaki ilişkilerin giderek gerginleşmesiyle birlikte, ABD'nin sadece denizde değil, "çok yakında" kara operasyonlarıyla da Venezuelalı uyuşturucu kaçakçılarını hedef almaya başlayacağını duyurdu.

ABD Başkanı, Şükran Günü'nde silahlı kuvvetlere yaptığı televizyon konuşmasında, "Muhtemelen insanların artık uyuşturucuyu deniz yoluyla taşımak istemediğini fark etmişsinizdir. Kara yoluyla da bunu yapmalarını engellemeye başlayacağız" dedi. "Kara yolu daha kolay, ancak bu çok yakında başlayacak" ifadesini kullandı.


Trump: Amerika daha fazla B-2 bombardıman uçağı talep etti

ABD'ye ait bir B-2 gizli bombardıman uçağı Kaliforniya'daki piste ulaştı (AFP Arşivi)
ABD'ye ait bir B-2 gizli bombardıman uçağı Kaliforniya'daki piste ulaştı (AFP Arşivi)
TT

Trump: Amerika daha fazla B-2 bombardıman uçağı talep etti

ABD'ye ait bir B-2 gizli bombardıman uçağı Kaliforniya'daki piste ulaştı (AFP Arşivi)
ABD'ye ait bir B-2 gizli bombardıman uçağı Kaliforniya'daki piste ulaştı (AFP Arşivi)

Başkan Donald Trump, ABD ordusuna yaptığı açıklamada, yönetiminin bu yılın başlarında ABD'nin İran'daki nükleer tesislere düzenlediği saldırılarda kullandığı Northrop Grumman yapımı B-2 Spirit gizli bombardıman uçağından "daha fazla" talep ettiğini söyledi.

Resim Trump, Florida'daki tatil köyünden ABD askerleriyle görüntülü görüşme gerçekleştiriyor (AFP)

Trump, "Bu güzel B-2 bombardıman uçakları, İran'ın potansiyel nükleer tedarikini tamamen ortadan kaldırdı" dedi.

Daha fazlasını sipariş ettik ve bunun nedeni, kesinlikle muhteşem olmaları" ifadelerini kullandı.


Ukrayna: Rusya'ya hiçbir toprak vermeyeceğiz

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy basın toplantısında (AFP)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy basın toplantısında (AFP)
TT

Ukrayna: Rusya'ya hiçbir toprak vermeyeceğiz

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy basın toplantısında (AFP)
Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy basın toplantısında (AFP)

Ukrayna Devlet Başkanlığı Ofisi Başkanı Andriy Yermak, Amerikan dergisi The Atlantic'e yaptığı açıklamada, başkanın barış karşılığında Rusya'ya toprak vermeyi kabul etmeyeceğini söyledi.

Dün yayınlanan röportajda, "Zelenskiy cumhurbaşkanı olduğu sürece, kimse onun toprak vereceğine güvenmemeli. Hiçbir topraktan vazgeçmeyecek" ifadesini kullandı.

Ukrayna Devlet Başkanı ise ülkesinin müzakere ekibinin, Cenevre'de üzerinde mutabık kalınan noktaları, güvenlik garantileriyle barışın önünü açacak bir formüle dönüştürmek için Amerikan heyeti ile çalışmaya devam edeceğini söyledi.

Zelenskiy, X'te paylaştığı gönderide, "Amerikan tarafı ve Avrupalı ​​dostlarımızla yakın temas halindeyiz. Dünya genelindeki ortaklarımız da son gelişmeler hakkında bilgilendirildi. Egemenliğimize ve devletimize verdikleri destek için minnettarım" ifadelerini kullandı.

Zelenskiy, heyetinin Ukrayna'nın yeterli savunma desteği almasını sağlamak için elinden gelen her şeyi yaptığını belirterek, "Bu konuda Amerikan tarafı ve Avrupalı ​​ortaklarımızla temas halindeyiz" dedi.

Zelenskiy'nin Ofis Başkanı Andriy Yermak, Kiev'in 2012'den beri devam eden Rus-Ukrayna savaşını sona erdirmeyi amaçlayan Cenevre toplantısının sonuçlarını geliştirmek için ABD heyetiyle çalışmaya devam edeceğini belirtti.

Zelenskiy'nin ABD ile görüşmelerde Ukrayna heyetinin başına atadığı Yermak, X platformunda yayınladığı bir gönderide, "Cenevre'de yaptığımız gibi, şimdi de savaşı sona erdirmek için somut adımlar atma konusunda somut ilerleme sağlamak amacıyla yapıcı bir diyalog için hazırlanıyoruz" ifadelerini kullandı.

Yermak şöyle devam etti: "Ortak temel hedefimiz değişmedi: Ukrayna için mümkün olan en kısa sürede kalıcı ve onurlu bir barışa ulaşmak."

Amerikalı ve Ukraynalı müzakereciler, pazar günü Cenevre'de ABD destekli son barış planı hakkında görüşmelerde bulundu. Salı günü Zelenskiy, Washington ile Cenevre'de hazırlanan barış planının metni üzerinde Ukrayna müzakere ekibiyle birlikte çalıştığını söyledi.

dcfrg
Trump ve Zelenskiy'nin 28 Şubat'ta Beyaz Saray'da görüşmesi (AFP)

Benzer bir gelişmede, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, dün İzlanda'ya yaptığı ziyarette, ABD Başkanı Donald Trump'ın Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planına ilişkin çabalarını övdü. İzlanda Başbakanı Kristern Frostadottir ile ortak basın toplantısında Rutte, "Rusya, elde ettiği marjinal kazanımlar için ağır bir bedel ödedi ve Ukrayna kendini cesurca savunmaya devam ediyor" dedi. Rutte, "Barış süreci önemli bir destek aldı ve ABD Başkanı Trump'ı bu nedenle tebrik etmek istiyorum" diye ekledi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre geçen hafta açıklanan ve başlangıçta Rusya'nın talepleriyle uyumlu görünen ABD planı, ABD ile Ukrayna arasında Avrupa ülkelerinin de katılımıyla yapılan acil müzakerelerin ardından önemli revizyonlardan geçti. ABD elçisi Steve Witkoff'un planı Rus yetkililerle görüşmek üzere gelecek hafta Moskova'ya gelmesi bekleniyor. Kremlin, Avrupa'nın bu planla ilgili çabalarını "gereksiz" olarak nitelendirdi. NATO Genel Sekreteri, İzlanda'da yaptığı açıklamada, Reykjavik'in NATO üye ülkelerinin güvenliğini sağlama çabalarını vurguladı. "Saf olamayız. Artık hepimiz cephe hattındayız. En yeni Rus füzeleri, NATO topraklarının herhangi bir noktasına çok kısa sürede ulaşabilir" dedi. Rutte, "İzlanda'nın gözetleme ve hava savunma alanında yaptıklarının (...) son derece önemli" olduğunu vurguladı.