Uluslararası insani yardım kuruluşlarından Yemen’i kurtarma çağrısı

Başkent Sana’da koruyucu maske takan Yemenli bir çocuk. (EPA)
Başkent Sana’da koruyucu maske takan Yemenli bir çocuk. (EPA)
TT

Uluslararası insani yardım kuruluşlarından Yemen’i kurtarma çağrısı

Başkent Sana’da koruyucu maske takan Yemenli bir çocuk. (EPA)
Başkent Sana’da koruyucu maske takan Yemenli bir çocuk. (EPA)

Uluslararası insani yardım kuruluşlarında yönetici olarak görev yapan 17 isim Yemen konulu konferanstan bir hafta önce, çok geç olmadan Yemen’i Kovid-19 salgınından, diğer hastalıklardan ve ülkeyi pençesine alan açlık ile tehlikelerin pençesinden kurtarma çağrısında bulundu. Ayrıca savaşan taraflardan saldırgan faaliyetlerine son vermeleri istendi.
Resmi rakamlar 22 eyaletin 10’unda 253 koronavirüs (Kovid-19) vakası görüldüğünü ve 50 kişinin öldüğünü ortaya koyuyor. Bu da “ülkenin büyük bir çoğunluğunun salgından etkilendiğine” işaret ediyor. İnsani yardı kuruluşu yöneticileri “ekstra fon temin etmeyi başaramazlarsa” Birleşmiş Milletler’in (BM) Yemen’de yürüttüğü 41 temel programdan 30’unun önümüzdeki birkaç hafta içerisinde kapanacağı konusunda uyarıda bulundu.
Yöneticiler, 2 Haziran’da video konferans üzerinden yapılması planlanan ve BM ile Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yapacağı toplantının bağış toplanmasına yardımcı olmasını umut ediyor. Yardım kuruluşlarının tahminlerine göre haziran ayından aralık ayına kadar temel faaliyetlerin karşılanması için toplamda iki milyar dolara ihtiyaç duyulacak.
New York’taki BM merkezinde ve bölge ofislerinde dağıtılan ortak bildiride imzası olan yöneticiler yaptıkları açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Yemen’deki durum için gittikçe daha da endişe ediyoruz. Kovid-19 salgını, halihazırda dünyanın en büyük insani krizi yaşanırken ülke genelinde kesintisiz bir şekilde devam eden çatışmanın etkisiyle hızla yayılıyor. İhtiyaç duyanların hayatlarını kurtarmak için yardım etmeye hazırız.”

Ortak bildiride imzası bulunanlar şu isimlerden oluştu:
İnsani Müdahale Yönlendirme Komitesi (SCHR) Başkanı ve Oxfam America Örgütü İcra Direktörü Abby Maxman, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Achim Steiner, Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Genel Müdürü António Vitorino, Ülke İçinde Yerinden Olmuş Kişilerin İnsan Hakları BM Özel Raportörü Cecilia Jimenez-Damary, Dünya Gıda Programı (WFP) Direktörü David Beasley, BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, SCHR Yönetici Sekreteri Gareth Price-Jones, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) İcra Direktörü Henrietta Fore, Uluslararası Gönüllü Kuruluşlar Konseyi (ICVA) İcra Müdürü Ignacio Packer, Save The Children CEO’su Inger Ashing, BM İnsan Yerleşimleri Programı (UN-Habitat) İcra Direktörü Maimunah Mohd Sharif, BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, BM Nüfus Fonu (UNFPA) İcra Direktörü Dr. Natalia Kanem, BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Direktörü Qu Dongyu, InterAction Şirketi’nin CEO’su Samuel Worthington, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus.

Bildirinin devamında şu ifadeler yer aldı:
“Gittikçe artan insani ihtiyaçların ve özellikle savaşın yerinden ettiği ailelere ilişkin resmi verilere göre 27 Mayıs’a kadar Kovid-19’a yakalanan kişi sayısı 253’e ulaşırken ölü sayısı 50’ye çıktı. Yemen’deki salgının ve ölüm oranları ile ilgili gerçek tablonun sunulması için daha fazla test ve tahlil yapılması gerekiyor. Ancak diğer birçok ülkede olduğu gibi Yemen’de de test kitlerinde eksiklikler var. Resmi rakamlar sadece ülkedeki 22 şehrin 10’unda teyit edilen Kovid-19 vakalarını gösterdiği için söz konusu veriler ile gerçek rakamlar arasında fark bulunuyor. Bu da salgının geniş bir alana yayıldığını gösteriyor. Testler ve raporlamalar halen sınırlı. Hepsi olmasa da ülkenin büyük bir çoğunluğu salgından etkilenmiş durumda. Yüksek ateş ve solunum güçlüğü gibi şiddetli semptomları olan insanlar, dolu olduğu için veya güvenli bir tedavi sağlayamadığı için sağlık tesislerinden uzaklaştırıldı. Sanitasyon ve temiz su konusunda yetersizlikler var ve sağlık merkezlerinin sadece yarısı çalışıyor. Faaliyet gösteren sağlık merkezlerinin çoğunda Kovid-19’u tedavi etmek için oksijen tüpü ve diğer gerekli malzemeler bir yana, maske ve eldiven gibi temel ekipmanlar bile bulunmuyor. Birçok sağlık ve insani yardım çalışanının koruyucu ekipmanı yok ve çalışanların çoğu maaş veya herhangi bir teşvik almıyor. Uluslararası ajansların ve yerel sağlık çalışanlarının gösterdiği çabalara rağmen sağlık sistemi Kovid-19’un ek baskısı ile birlikte daha da kötüye gidiyor.”
Bildiride ayrıca Yemen’deki çatışmanın “kadınlar ve çocuklar, özellikle de gençler üzerindeki olumsuz etkilerine” dikkat çekildi. “Yemen halihazırda dünya üzerinde bir kadın ve çocuk için en kötü yerlerden biri” ifadeleri kullanıldı:
“Çatışmadan 5 yıl sonra 12 milyon çocuk ve doğurma çağındaki 6 milyon kadın bir bakıma insani yardıma ihtiyaç duyuyor. Savaş yüzünden çöken sistemlerle birlikte bu kişilerin sağlıkları, beslenmeleri, güvenlikleri ve eğitimleri zaten risk altında. Bir milyondan fazla hamile kadın kötü beslenmeden muzdarip. Kovid-19’un Yemen’in her yanına yayılması ile bu kadınların gelecekleri çok daha büyük bir tehlikede olacak.”
Bildiride 5 yıldan uzun bir süredir devam eden savaşın “Yemen’deki sağlık altyapısını yok ettiği, Yemenlileri tekrar eden salgınlara ve kötü beslenme koşullarına maruz bıraktığı ve kırılgan noktaları büyük ölçüde artırdığı” belirtildi.  Açıklama şöyle devam etti:
“100 bine yakın Yemenliyi bu yılın başından bu yana evlerinden kaçmak zorunda bırakan çatışmanın yükünü siviller taşımaya devam ediyor. Yerlerinden edilmiş kişiler -yarısından fazlası kadın ve bunun yüzde 27’si 18 yaşının altında- göçmenler ve mülteciler gibi savunmasız kişilerin durumu, özellikle zorlu koşullarda yaşarken sağlık hizmetlerine ulaşmada engellerle karşılaşmalarından dolayı endişeye yol açıyor. Sayıları 3,6 milyonu bulan yerlerinden edilmiş kişilerin çoğu sağlıksız ve kalabalık ortamlarda yaşıyor. Ayrıca çoğu zaman Kovid-19 ve kolera gibi ortaya çıkan salgınlardan sorumlu tutuluyorlar.”
Kuruluşlar yanıtlarının “en savunmasız kişilere öncelik verdiğine” dikkat çekerek öncelik sırasının “yaşlı insanları, engelli insanları ve kadınlar ile genç kızları kapsadığını” belirtti.

Bildiri şöyle devam etti:
“Kovid-19 hızlı müdahale ekipleri her bölgeye konuşlandırıldı ve bu ekipler ülke genelindeki 59 hastanede karantina birimleri inşa etmeye çalışıyor. Kıtlık ve kolera salgınlarının yayılmasını önlemek için bağış yapan kişilerden gelen cömert fonlar aracılığıyla her ay 10 milyondan fazla kişiye yardım ediyoruz.”
Kuruluşlar ülkedeki insanların açlık, yetersiz beslenme, kolera, dang humması ve aşı ile önlenebilir hastalıklardan muzdarip olduğunu belirterek durumun ciddiyetine dikkat çekti:
“Trajik bir şekilde bu çalışmayı sürdürmek için yeterli paramız yok. Eğer ekstra fon temin edemezsek BM’nin Yemen’de yürüttüğü 41 ana programın 30’dan fazlası önümüzdeki birkaç hafta içerisinde kapanacak. Bu da demek oluyor ki çok sayıda insan ölecek.”
Umutlar, bağış toplamak için 2 Haziran’da video konferans üzerinden yapılması planlanan BM ve Suudi Arabistan’ın ev sahipliği yapacağı toplantıya bağlamış durumda.
Kuruluşlar bildiride “Suudi Arabistan’dan büyük bir vaat ve ABD’den bir fon ilanı da dahil olmak üzere bağışçılar destek sinyalleri göndermeye başladı. Ancak vaatler gereken miktarın oldukça altında ve çoğu da halen bize ödenmedi” ifadelerine yer verdi. Yardım kuruluşlarının haziran ayından aralık ayına kadar temel faaliyetleri karşılayabilmek için 2 milyar dolara ihtiyacı olacağını tahmininde bulundular.
Kuruluşlar “Siyasi çözüm bu krizi tamamen çözebilecek tek yol” vurgusunda bulunarak “Giderek artan insani ihtiyaçların karşılanması için ülkenin her yanında düşmanca eylemlerin durmasına ihtiyacımız var” dediler. Söz konusu kuruluşlar ayrıca “paralarının olmadığını” belirterek bağışçılara “cömert vaatlerde bulunmaları ve vaat ettikleri miktarı hemen ödemeleri” çağrısında bulundu.



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.