Irak Başbakanı Mustafa el-Kazimi, 28 Mayıs’ta gerçekleştirdiği ziyareti sırasında ortak operasyonlar komutanlığına ‘hiçbir tarafın devlet çerçevesi dışında olamayacağını’ belirtti. Bu çerçevede Irak’taki siyasi gözlemciler, Bağdat ve Washington arasında 1 Haziran’da başlayacak olası stratejik diyaloğa hazırlık olarak Başbakan Kazimi’nin devlet çerçevesi dışında silah taşıyan silahlı gruplara karşı meydan okuduğunu açıkladı.
Kazimi’nin bürosu, yayınladığı bildiride, Başbakan ve silahlı kuvvetler komutanı Mustafa el-Kazimi’nin, Ortak Harekat Komutanlığı merkezini ziyaret ederek, komutanlıktan DEAŞ unsurlarına karşı devam eden temizlik operasyonuna dair son gelişmeler hakkında bilgi aldığını duyurdu.
Bir dizi askeri ve güvenlik görevlisi ile yaptığı görüşme sırasında Kazimi, ‘güvenlik kurumlarının geliştirilmesinin ve yeniden düzenlenmesinin, çeşitli güvenlik hizmetlerinin performansını artırmayı, yeteneklerinin korunmasını ve tüm güvenlik güçlerinin vatandaşlara hizmet etmesini sağlayan başbakanlık yaklaşımının önceliklerinden biri olduğunu’ ifade etti. ‘Hiçbir tarafın veya kuvvetin devlet çerçevesi dışında bulunma hakkının olmadığını’ vurgulayan Irak Başbakanı, askeri operasyonların devam etmesi ve sınırların güvence altına alınması gerektiğinin de altını çizdi.
Bildiriye göre Kazimi, “Tüm güvenlik güçlerimiz arasındaki koordinasyon; askeri ve güvenlik operasyonları ve terör hücrelerinin takibi üzerinde olumlu etkilere yol açacağı dolayısıyla önemlidir” dedi. Kabileler, bireyler ve silahlı gruplar arasında çeşitli silah türlerinin yayılması çerçevesinde silahların devletin elinde nasıl sınırlandırılacağı bilinmezken Kazimi ise, bir zaman sınırlaması belirtmeden, bu durumu bakanlığın hükümet programı kapsamına dahil etti. Ekim 2019’dan bu yana patlak veren tüm siyasi, partizan güçlerin ve kitlesel gösterilerin talep ettiği erken seçimler hususunda da herhangi bir zaman sınırlaması belirtilmedi.
Kürtler ve Sünniler ABD’nin Irak’ta kalmasını istiyor
Öte yandan ABD ve Irak tarafından Irak’taki ABD askeri varlığının nasıl organize edileceği konusunda stratejik bir diyaloğun düzenlenmesinin yanı sıra, 2008 yılından bu yana iki ülke arasında imzalanan güvenlik anlaşmasının yeniden değerlendirilmesi bekleniyor. Aynı şekilde ABD’nin askeri varlığı Irak’ta yaygın tartışmalara yol açtı. Bu çerçevede Kürtler ve Sünniler, ABD’nin Irak’taki üslerinin denge için bir güvence olarak kalmasını talep ederken, Şii güçlerin ve silahlı grupların çoğu da ABD’nin Irak’ta kalmasını reddetmekte ısrar ediyor.
Diğer taraftan eski ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, Irak veya diğer tarafların savaş faaliyetlerine devam etmek için yaklaşık 20 yıl sonra ABD’ye yönelmemesi gerektiğini vurguladı. Eski bakan, ‘Irak’ın askeri açıdan bize bağlı olmaması gerekiyor” dedi. Hagel, 28 Mayıs’ta yaptığı açıklamada, Irak hükümeti bizden istedikleri ve neler yapabileceğimiz konusunda çok net olmalı. Müttefik ve ortaklarımızın bu tür durumlara karşı çok hassas olduklarını itiraf etmeliyim. Ancak rolümüzün DEAŞ ile savaşmakla sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Eğitim, destek, askeri teçhizat ve istihbarat sağlamayı sürdürerek, Irak’ta müttefik olarak bir rolümüzün olması gerekiyor. Çünkü bu ülkede, dünyanın dört bir yanından güçler ve diğer müttefiklerimiz var” değerlendirmesinde bulundu.
Ulusal Güvenlik Profesörü Dr. Hüseyin Allavi ise Bağdat ve Washington arasındaki stratejik ortaklık hususunda Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Her iki ülke de tedbirleri ve kırmızı çizgileri olmayan açık bir diyaloga hazır. Irak’ın İran baskısı veya silahlı gruplara yerel yatırım olmadan doğru seçimlerini yapmasının zamanı geldi” ifadelerini kullandı. “Başbakan Mustafa el-Kazimi’nin tavrı, bugün ABD’lilerle diyalog açısından ulusal ılımlılık, hükümet birimi ve toplum güçlerini temsil ediyor” diyen Allavi, sözlerinin devamında ise şunları söyledi:
“ABD kuvvetlerinin kaderi, ABD şirketleri aracılığıyla silahlı kuvvetler safındaki ABD mekanizmasının danışmanlık ve koordinasyon faaliyetleri, eğitimi, bilgi alışverişi ve bakımı çerçevesinde olacaktır. Bu durum, Irak askeri üslerinde, Ayn Esed ve Hariri üslerinde stratejik olarak yeniden konumlanma planı çerçevesinde belirlendi. Irak hükümeti daha fazla talepte bulunursa, ABD’nin yanıtı uluslararası koalisyon ve NATO aracılığıyla olacak. Diyalog, siyasi- güvenlik diyaloğundan ekonomik- yatırım diyaloğuna çevrilmelidir. Burada Kazimi’nin, hükümet ekibinin yeteneği ve Irak siyasi güçlerinin siyasi süreçte yaklaşımı test edilecektir”.
Dr. Hüseyin Allavi ayrıca, “İran- ABD müzakerelerinin kulisleri, ABD-İran çatışması düğümünü çözebiliyor. Ancak İran’ın Irak siyasi- ekonomi kararı üzerindeki nüfuzunu reddeden protesto kuvvetlerine daha yakın olması dolayısıyla Kazimi, Irak’ın ulusal çıkarlarını koruyacak şekilde kapsamlı ve paralel bir yolla ilişkiler kurmak istiyor” dedi.